4 yaşına kadar yürüyemeyen Adebayor'un inanılmaz yaşam hikayesi

Umut, Afrika Kıtası'nda doğan erkek çocuklarının birçoğu için futbol topu demektir. Zaten onlar için umut kelimesinin karşılığı pek fazla yoktur. Ama olanlar içinde de en güçlüsü futboldur.

Futbol onlar için en büyük umuttur çünkü, ancak futbol oynayarak hayatta var olabilirler, kendilerini kabul ettirebilirler ve en önemlisi kendilerine ve ailelerine bakabilirler. Ülkesinde kaçıp Avrupa’nın çeşitli ülkelerine ve Türkiye’ye gelen pek çok Afrikalı gencin de hedefi farklı değildir. Futbol sayesinde biraz para kazanıp kendisine sonra da ailesine bakabilmek.

Bu konuda örnek vermek gerekirse, ülkemizde Akhisar Belediyespor’da (o zamanki ismi) forma giyen Oumar Niasse’yi örnek gösterebiliriz. Akhisar’da forma giyen Afrikalı futbolcu Sonko’nun önerisiyle Türkiye’ye çağrılan ve antrenmanda denenen Oumar Niasse, zamanın Akhisar Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu tarafından beğenilince sadece 80 bin Euro karşılığında transfer edilmişti.

Sonrasında ise hepinizin bildiği gibi 5.5 milyon Euro’ya Lokomotiv Moskova’ya transfer olmuştu. Bu süreç sayesinde Niasse, adeta hayatını da kurtarmştı. Ancak kuzeni Ibrahima Niasse onun kadar şanslı değildi. Meanjerler tarafında Türkiye’ye getirilen Ibrahima Niasse kimse tarafından beğenilmeyince en son ortada kaldı ve sonunda amatör kulüp Bulancakspor’a imza atarak Bulancakspor tarihinin ilk yabancı futbolcusu oldu. Afrikalı futbolcuların yaşadıkları bu dramatik hayata verebileceğimiz en ilginç örnek ise; şu an ülkemizde Medipol Başakşehir forması giyen Emmanuel Adebayor’un yaşadıkları…

26 Şubat 1984 yılında Togo'nun başkenti Lome'de dünyaya gelen Adebayor, ilk olarak Monaco kariyeriyle adını duyurmaya başladı. Monaco'dan Arsenal'e transfer olarak kariyerinde önemli bir eşiği geride bırakan Togolu golcü, Arsenal'den sonra Manchester City ve dünya devi Real Madrid'de de forma giydi. Ancak Adebayor'un hikayesi hiç de şu an göründüğü gibi başlamadı.

"EVET İNANILMAZ BİR HİKAYE AMA GERÇEK"

Adebayor, kendi hikayesini, "Evet inanılmaz bir hikaye ama gerçek" diyerek anlatıyor. Adebayor şu an dünya çapında bir futbolcu olmasına rağmen 4 yaşına kadar yürüyemiyordu. Adebayor'un annesi Alice, oğlunun iyileşmesi için her yolu denedi, tedavi için bir çok yere götürdü ancak yine de çözüm bulamadı. Son olarak çareyi dua etmekte bulan Alice, Adebayor'la birlikte her gün kiliseye gitmeye başladı. Sonrasını Adebayor'un ağzından dinleyelim: "Annem beni Afrika’da çeşitli yerlere götürdü ama sonuç alamadık, yürüyemiyordum. Kiliseye gittiğimiz bir pazar günü dışarıda top oynayan çocukların seslerini duydum. Ardından birden topun içeriye girdiğini gördüm ve hayattaki ilk adımlarımı o zaman attım."

Adebayor’un annesi o gün oğlunun futbolcu olacağını anlamıştı. O günden sonra Adebayor topa vurmayı hiç bırakmadı ve sonrası bildiğiniz gibi.

Adebayor’un hayatında yaşadığı zorluklar bununla sona ermedi. Bir gün, Facebook hesabı üzerinden açıklamalar yapan Adebayor, ailesi ile yaşadığı sorunları gün yüzüne çıkardı ve aslında bir nevi tüm Afrikalı futbolcuların sesi oldu. Şimdi bu hikayenin bir kısmını Adebayor’dan dinleyelim;

• "Futboldan kazandığım ilk parayla aileme güvenli bir ev aldım, ödüller kazandığımda her zaman annemi aradım ve ona teşekkür ettim. İş kurması için ona yüklü bir para yolladım ve reklam için adımı kullanmasına izin verdim. Kızım olduğunda annemi aradım ama o telefonu yüzüme kapattı. Bir çocuk annesi için daha fazla ne yapabilir ki?"

Adebayor’un yediği darbe annesiyle sınırlı değil. Milyon dolarlar kazanan, şan ve şöhret sahibi olan bir futbolcu, ailesiyle yaşadığı sıkıntılardan dolayı hiçbir zaman huzurlu olamadı. Şimdi de kardeşleriyle yaşadıklarını yine Adebayor’un ağzından dinleyelim;

• "Gana’daki ablama 1 milyon 200 bin Dolar değerinde bir ev aldım ve kendisini oraya yerleştirdim. Birkaç ay sonra yanına ziyarete gittiğimde evi başkalarına kiraladığını gördüm. Bana bunu açıklamasını istediğimde ise küfürler etti. 2002 Dünya Kupası’nda Foe’nin formasını almıştım, Togo’da onu güvenli bir yere sakladım ama kardeşim Rotimi onu bulup sattı. Monaco’da oynarken Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid ile karşılaştık. Maçtan sonra Zidane’ın formasını aldım. Zidane’ın formasına sahip olduğum için çok mutluydum ama kardeşim bu formayı da sattı. Metz’deyken ayda 15.000 Euro kazanıyordum, 3 aylık maaşımı biriktirerek anneme bugüne kadar yaptıklarına teşekkür etmek adına bir hediye aldım. Rotimi ve iki arkadaşı bu hediyeyi çalarak 800 Euro’ya sattılar. Bu durum karşısında annem onların genç olduklarını ve kızmamam gerektiğini söyledi. Evde eşyalarımı sakladığım bir odam vardı ve Rotimi her seferinde o odanın kilidini açarak eşyalarımı alırdı. Tüm yaptıklarına rağmen Rotimi’yi Fransa’da futbol akademisine yazdırdım ama o 27 kişilik takımdaki 21 kişinin cep telefonunu çaldı. Eski Kamerunlu futbolcu Jacques Sango’o ile yakın arkadaştım ama Rotimi onun oğlunun Play Station’ını da çaldı. Açıklama istediğimde bana “çantamda unutmuşum” dedi. Monaco’da oynarken herkesten ayakkabı aldım, ülkede ihtiyacı olanlara dağıtmak istiyordum fakat Rotimi ayakkabıları çaldı ve ülkenin meşhur spor mağazasına sattı."

Umarım "Adebayor'un inanılmaz yaşam hikayesi" isimli başlık, bunları okuyunca çok da abartılı olmamıştır sizin için. Zaten sadece bunlarla da sınırlı değil. Annesinin ve kardeşlerinin Adebayor’dan sürekli para istemeleri, hatta ve hatta Adebayor’a bıçak çekerek tehdit etmeleri de cabası. Togolu oyuncu bıçak çekme olayından sonra, ailesi onu rahat bıraksın diye, tüm servetini annesi ve kardeşlerinin üstüne yaptı.