Tenis tarihinin en özel şampiyonu: Arthur Ashe

Arthur Ashe
Arthur Ashe

Diğer siyahiler temel haklarının bedelini kanla öderken; o, tenis oynadığı için özel eğitim bursu aldı. İşte babasının tuhaf takıntısı sebebiyle şans eseri tenise başlayan, rekorları günümüzde bile kırılamayarak efsane haline gelen Arthur Ashe’nin hikayesi…

Amerika Birleşik Devletleri’nin Virginia eyaletinin başkenti Ricmond’da, takvim yaprakları 10 Temmuz 1943 tarihini gösterdiğinde dünyaya gelen Arthur Ashe, tenis tarihinin özel figürlerinden birisi.

Onu bu kadar özel yapan detayların başında sosyal aktivist karakteri ve tenis kortunda yakaladığı eşsiz başarılar bulunuyor. Hayatını kaybettikten sonra Özgürlük Madalyasına layık görülen ve ismi dünyanın en büyük 4 tenis kortundan birine verilen bir karakter olan Arthur Ashe, ten rengine rağmen dönemine damga vuran nadir siyahi sporculardan.

Peki bu algıyı nasıl yıktı? Nasıl fenomen haline geldi? Diğer siyahiler temel sosyal hakları için mücadele ederken o nasıl tenis oynayabiliyordu?

Arthur Ashe’nin hayatından bilinmeyenlerle baş başa bırakıyoruz…

Arthur Ashe’yi tenise kazandıran kişi aslında babası… Ancak alışık olduğumuz türden bir hikaye değil bu.
Arthur Ashe’yi tenise kazandıran kişi aslında babası… Ancak alışık olduğumuz türden bir hikaye değil bu.
Oğlunun çok özel ve yetenekli olduğunu düşündüğü için yönlendirmedi tenise…
Oğlunun çok özel ve yetenekli olduğunu düşündüğü için yönlendirmedi tenise…
Simetri hastası ve titizlik takıntısı olan baba Ashe, çocuklarına zarar gelmesinden çok korkuyordu.
Simetri hastası ve titizlik takıntısı olan baba Ashe, çocuklarına zarar gelmesinden çok korkuyordu.
Hatta öyle ki, fiziksel ya da ruhsal zarar görmemeleri için çocuklarını dış dünyadan izole etmişti.
Hatta öyle ki, fiziksel ya da ruhsal zarar görmemeleri için çocuklarını dış dünyadan izole etmişti.
Okul – ev – kilise üçgeninde geçen bir çocukluk…
Okul – ev – kilise üçgeninde geçen bir çocukluk…
Baba Ashe o kadar takıntılıydı ki, ev ile okul arasındaki mesafeyi kronometre ile ölçmüştü. Okuldan çıktıktan 12 dakika sonra evde olmayanı ciddi bir azar bekliyordu…
Baba Ashe o kadar takıntılıydı ki, ev ile okul arasındaki mesafeyi kronometre ile ölçmüştü. Okuldan çıktıktan 12 dakika sonra evde olmayanı ciddi bir azar bekliyordu…
Günler böyle geçerken Ashe daha fazla eve hapsolmadı ve sporla ilgilenmek istedi.
Günler böyle geçerken Ashe daha fazla eve hapsolmadı ve sporla ilgilenmek istedi.
Dönemin en popüler sporu Amerikan futboluydu.
Dönemin en popüler sporu Amerikan futboluydu.
Ancak böylesine takıntılı bir baba için fazlasına riskli bir spordu. Oğlu zarar görmesin diye futbol takımına girmesine izin vermedi.
Ancak böylesine takıntılı bir baba için fazlasına riskli bir spordu. Oğlu zarar görmesin diye futbol takımına girmesine izin vermedi.
Bir akşam eve dönerken, mahalledeki tenis kortu gözüne çarptı. Çözümü bulmuştu; Ashe, tenis oynayabilirdi.
Bir akşam eve dönerken, mahalledeki tenis kortu gözüne çarptı. Çözümü bulmuştu; Ashe, tenis oynayabilirdi.
İşte bu yarı hastalıklı düşünce tenis tarihinin en büyük efsanelerinden birinin doğmasına vesile oldu.
İşte bu yarı hastalıklı düşünce tenis tarihinin en büyük efsanelerinden birinin doğmasına vesile oldu.
6 yaşında annesini kaybeden Ashe, ufak yaşta aldığı bu yarayı tenis kortunda sarıyordu.
6 yaşında annesini kaybeden Ashe, ufak yaşta aldığı bu yarayı tenis kortunda sarıyordu.
Ama onun da babasına benzeyen yönleri vardı. Tenise o kadar konsantre olmuştu ki, babasının da telkinleriyle insanlarla arasına bir duvar ördü.
Ama onun da babasına benzeyen yönleri vardı. Tenise o kadar konsantre olmuştu ki, babasının da telkinleriyle insanlarla arasına bir duvar ördü.
Yalnızca sporcu olarak anılmadığı tarih bile onu soğuk ve çekingen bir insan olarak yazdı.
Yalnızca sporcu olarak anılmadığı tarih bile onu soğuk ve çekingen bir insan olarak yazdı.
Neyse, çocukluğuna geri dönelim.
Neyse, çocukluğuna geri dönelim.
Mahalle kortunda başlayan tenis serüveni, yerel turnuvaların ardından eyalet sınırlarını aşmaya başladı.
Mahalle kortunda başlayan tenis serüveni, yerel turnuvaların ardından eyalet sınırlarını aşmaya başladı.
İlk olarak Dr. Robert Walter’ın dikkatini çekti. Walter, Ashe’deki potansiyeli gören ve kömürü elmasa çeviren antrenör oldu.
İlk olarak Dr. Robert Walter’ın dikkatini çekti. Walter, Ashe’deki potansiyeli gören ve kömürü elmasa çeviren antrenör oldu.
17 yaşında, 1960 yılında Junior klasmanında Ulusal Şampiyon oldu. 1961’de bu başarıyı tekrarlayınca kendisini milli takımda buldu.
17 yaşında, 1960 yılında Junior klasmanında Ulusal Şampiyon oldu. 1961’de bu başarıyı tekrarlayınca kendisini milli takımda buldu.
1963 yılında Davis Cup’ta korta çıktı ve ABD Tenis Milli Takımına seçilen ilk Afro-Amerikan sporcu oldu.
1963 yılında Davis Cup’ta korta çıktı ve ABD Tenis Milli Takımına seçilen ilk Afro-Amerikan sporcu oldu.
Burada öyle bir performans sergiledi ki, diğer siyahiler beyazların alışveriş yaptığı yerlerden ekmek alamazken; o, Kaliforniya Üniversitesi’nden burs aldı.
Burada öyle bir performans sergiledi ki, diğer siyahiler beyazların alışveriş yaptığı yerlerden ekmek alamazken; o, Kaliforniya Üniversitesi’nden burs aldı.
İşte bu burs, bir tenisçiden fikir adamına dönüştüğü an oldu. Bu fikri olgunluk, tenisteki performansını da olumlu yönde etkiledi.
İşte bu burs, bir tenisçiden fikir adamına dönüştüğü an oldu. Bu fikri olgunluk, tenisteki performansını da olumlu yönde etkiledi.
1970 yılında, tek erkeklerde Amerika Açık ve Avustralya Açık’ta şampiyon oldu. 1975’te ise en prestijli tenis turnuvası Wimbledon’ı kazandı.
1970 yılında, tek erkeklerde Amerika Açık ve Avustralya Açık’ta şampiyon oldu. 1975’te ise en prestijli tenis turnuvası Wimbledon’ı kazandı.
Arthur Ashe hala tenis tarihinde 3 Grand Slam kazanan ilk ve tek Afro-Amerikan tenis oyuncusu konumunda.
Arthur Ashe hala tenis tarihinde 3 Grand Slam kazanan ilk ve tek Afro-Amerikan tenis oyuncusu konumunda.
Dönemine ve günümüze damga vuran usta raket, siyahilerin haklarını savunmak için de birçok sivil girişimde bulundu.
Dönemine ve günümüze damga vuran usta raket, siyahilerin haklarını savunmak için de birçok sivil girişimde bulundu.
Ancak 1988’de kötü haber geldi. Dönemin AIDS salgının kurbanı oldu ve H.I.V teşhisi konuldu.
Ancak 1988’de kötü haber geldi. Dönemin AIDS salgının kurbanı oldu ve H.I.V teşhisi konuldu.
Bazı vesikalarda 36 yaşında geçirdiği by-pass ameliyatı esnasında yapılan kan naklinden virüs kaptığı da yazılıyor...
Bazı vesikalarda 36 yaşında geçirdiği by-pass ameliyatı esnasında yapılan kan naklinden virüs kaptığı da yazılıyor...
Ashe ve eşi Jeanne bu teşhisi kendilerine saklamayı tercih ettiler ama 1992’de bir gazete, haberi girmek üzereyken kendisi bizzat hastalık kaptığını açıkladı.
Ashe ve eşi Jeanne bu teşhisi kendilerine saklamayı tercih ettiler ama 1992’de bir gazete, haberi girmek üzereyken kendisi bizzat hastalık kaptığını açıkladı.
Ama savaşmaktan vazgeçmedi. Kendisi için olmasa bile başkaları için savaştı.
Ama savaşmaktan vazgeçmedi. Kendisi için olmasa bile başkaları için savaştı.
Arthur Ashe Derneğini ve Halk Sağlığı için Arthur Ashe Enstitüsünü kurdu. Sırf ondan sonraki AIDS hastaları ölmesin diye…
Arthur Ashe Derneğini ve Halk Sağlığı için Arthur Ashe Enstitüsünü kurdu. Sırf ondan sonraki AIDS hastaları ölmesin diye…
AIDS olduğu dönemlerde bile siyahilerin sorunlarına dikkat çekmekten vazgeçmedi ve şu tarihi sözleri söyledi: Zenci olmak, AIDS olmaktan daha zor.
AIDS olduğu dönemlerde bile siyahilerin sorunlarına dikkat çekmekten vazgeçmedi ve şu tarihi sözleri söyledi: Zenci olmak, AIDS olmaktan daha zor.
Soru: Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti? 
Cevap:  Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, ona nasıl 'Niye ben' derim?
Soru: Tanrı böylesine kötü bir hastalık için neden seni seçti? Cevap: Tüm dünyada 50 milyon çocuk tenis oynamaya başlar. 5 milyonu tenis oynamayı öğrenir. 500 bini profesyonel tenisçi olur, 50 bini yarışmalara girer, 5 bini büyük turnuvalara erişir, 50'si Wimbledon'a kadar gelir, 4'ü yarı finale, 2'si finale kalır. Elimde şampiyonluk kupasını tutarken Tanrı'ya 'Neden ben?' diye hiç sormadım. Şimdi sancı çekerken, ona nasıl 'Niye ben' derim?
6 Şubat 1993’te, daha 49 yaşındayken AIDS’e bağlı olarak gelişen zatürre sebebiyle hayatını kaybetti.
6 Şubat 1993’te, daha 49 yaşındayken AIDS’e bağlı olarak gelişen zatürre sebebiyle hayatını kaybetti.
Ölümünden sonra, 20 Haziran 1993 tarihinde ABD başkanı Bill Clinton tarafından Özgürlük Madalyasına layık görüldü.
Ölümünden sonra, 20 Haziran 1993 tarihinde ABD başkanı Bill Clinton tarafından Özgürlük Madalyasına layık görüldü.
Her yıl New York’ta düzenlenen ABD Açık Grand Slam turnuvasının oynandığı Flushing Meadows tesislerindeki 23.000 kişilik korta, anısına hürmeten Arthur Ashe adı verildi.
Her yıl New York’ta düzenlenen ABD Açık Grand Slam turnuvasının oynandığı Flushing Meadows tesislerindeki 23.000 kişilik korta, anısına hürmeten Arthur Ashe adı verildi.
İyi bilgi: Eşi Jeanne Moutoussamy fotoğrafçı olduğu için ve Ashe’nin annesiyle hiç fotoğrafı olmadığı için evlat edindikleri kızlarına Camera adını verdiler.
İyi bilgi: Eşi Jeanne Moutoussamy fotoğrafçı olduğu için ve Ashe’nin annesiyle hiç fotoğrafı olmadığı için evlat edindikleri kızlarına Camera adını verdiler.