Yeni bir devir başlıyor: Tarihin en gollü Dünya Kupası Finali

​Yeni bir devir başlıyor: Tarihin en gollü Dünya Kupası Finali
​Yeni bir devir başlıyor: Tarihin en gollü Dünya Kupası Finali

1958 Dünya Kupasıyla birlikte, futbolda artık Brezilya’nın devri başlamıştı. 17 yaşındaki bir çocuğun öncülüğünde ilerleyen Sambacılar, oynadıkları estetik futbolla Dünya’nın zirvesine oturacaklardı…

1954 Dünya Kupası’nda göze hoş gelen bir futbol oynamalarına rağmen turnuvanın finalisti Macarlara elenen Sambacılar, 1958 Dünya Kupası için çok daha iyi bir hazırlık dönemi geçirmişlerdi. Kadrolarında bulunan Bellini, Zito, Didi ve Garrincha gibi yıldızlara güveniyor ve İsveç’te düzenlenen 1958 Dünya Kupası’na iddialı bir şekilde geliyorlardı. Bir de hiç kimsenin tanımadığı Edson Arantes do Nascimento adında 17 yaşında bir çocuk vardı. Tüm takım onu lakabıyla yani “Pele” diye çağırıyordu.

Brezilya aslında kupaya çok da iyi başlayamadı. İlk maçta Avusturya’yı 3-0 yendiler ancak ikinci maçta İngilizlerle 0-0 berabere kaldılar. Bu beraberlik Dünya Kupaları tarihinin ilk golsüz beraberliği olarak da kayıtlara geçti. 3.maç, o dönem Avrupa’nın en güçlü futbol ülkelerinden biri olan Sovyetler Birliği’ne karşıydı. Brezilya Teknik Direktörü ilk 11’e Botafogo’nun kanat oyuncusu, çalım ve dripling yeteneğiyle göze çarpan Garrincha ve şu yukarıda bahsettiğimiz 17 yaşındaki çocuğu da almıştı. Brezilya’nın 2-0 galip bitirdiği maçta Pele, öyle bir futbol oynamıştı ki, turnuva öncesi onunla röportaj bile yapmak istemeyen birçok gazeteci artık peşinden koşuyordu.

5 puanla gruptan lider çıkan Brezilya oynadığı estetik futbolla turnuvanın favorisi olarak gösteriliyordu. Çeyrek finalde yine Pele’nin golüyle Galler’i 1-0 geçtiler. Yarı finalde Brezilya gibi göze hoş gelen futbol oynayan ve turnuvanın rekortmen gol kralı Just Fontaine’i kadrosunda bulunduran Fransa ile eşleşmişlerdi. Fransa’yı 17 yaşındaki Pele’nin hat-trick yaptığı maçta 5-2 ile geçtiler ve finale yükseldiler.

Diğer finalist ise turnuvanın ev sahibi ihtişamlı İsveç’ti. Kadrosunda Kurt Hamrin, Gunnar Green ve Nils Liedholm gibi dönemin yıldız futbolcularını barındıran İsveç, aynı Brezilya gibi gruptan 2 galibiyet ve 1 beraberlikle lider çıkmıştı. Çeyrek finalde Sovyetler Birliği’ni 2-0’la geçen İskandinav ülkesi, yarı finalde ise 1954’ün şampiyonu Batı Almanya’yı 3-1 ile geçip Brezilya’nın rakibi olmuştu.

Yaklaşık 50 bin seyirci yağmurlu bir günde başkent Stockholm’daki stadyumu doldurmuştu. Bu final maçı aynı zamanda televizyondan canlı yayınlanan ilk Dünya Kupası finali olma özelliğini de taşıyordu. Sağanak yağmurun ev sahibi İsveç’e avantaj getirmesi bekleniyordu. Nitekim öyle de oldu ve dakikalar 4’ü gösterdiğinde İsveç Nils Liedholm’un attığı golle 1-0 öne geçti. Brezilya turnuvada ilk defa geriye düşmüştü. İlk defa geriye düşen Brezilya’nın nasıl bir oyun ortaya koyacağı çok merak ediliyordu. Didi’ye göre sakin olup topu muhteşem sağ açıkları Garrincha’ya vermeleri gerekiyordu. Sağdan Garrincha’nın rüzgar gibi bindirmeleriyle toparlanan Brezilya, 9.dakikada Vava’nın attığı golle beraberliği yakaladı. 32. Dakikada aynı ilk golde olduğu gibi Garrincha sağdan muhteşem bindirdi ve Vava’ya sadece dokunmak kaldı. Brezilya 2-1 öne geçmişti ve ilk yarı da bu skorla tamamlandı. Gollerde en büyük pay, topu sağdan getirip içeri sertçe Vava’ya yollayan Garrincha’daydı.

İkinci yarıda Brezilya fırtınası esiyordu ve İsveç’i kendi yarı sahasına hapsetmişti. Uzun bir süre yarı sahasından top çıkaramayan İsveç, Brezilya’ya daha fazla dayanamayarak 55. dakikada Pele’nin golüne teslim etti kalesini. Pele’nin Dünya Kupası Finalleri tarihinde attığı bu ilk gol, kupa tarihinin en güzel gollerinden biriydi. 68. dakikada, İsveç savunmasının hatasını değerlendiren Mario Zagallo, takımını 4-1 öne geçirdi. Bu dakikada ellerini başına götüren Vava, şampiyonluk heyecanını iyiden iyiye yaşamaya başlamıştı. İsveç artık kaybetmişti. Maçın bitimine 10 dakika kala Simonsson’un attığı gol sonucun sayısal değeri dışında bir şeyi değiştirmeyecekti.

Hakem son düdüğü çalmak üzereyken, Pele bir kez daha sahneye çıktı ve attığı kafa golüyle hem Brezilya’nın şampiyonluğunu tescil etmiş oldu, hem de attığı 6 golle Brezilya’nın kupada en golcü oyuncusu olma özelliğini kazandı. Bunu yaparken sadece ve sadece 17 yaşında bir çocuktu.

Kupa töreninde çok ilginç bir olay yaşandı. Brezilya Takım kaptanı Bellini kupayı eline aldığında o tarihi anı fotoğraflamak isteyen foto muhabirleri; "Kupayı havaya kaldır, göremiyoruz" diye hep bir ağızdan bağırdılar. Bunun üzerine Bellini kupayı havaya kaldırdı ve o güne kadarki Dünya Kupası finallerinde hiç görülmemiş bir hareket ortaya çıktı. Günümüzde de halen devam eden kupayı havaya kaldırma geleneği o andan itibaren başlamıştır.