Söyle bana Tom Amca, benim adım ne?

TUBA KAPLAN
Abone Ol

Şu İncil’in iyi niyetli meleği Tom hepimizi çıldırtıyor, çünkü bizler Muhammed Aliyiz.Üçüncü sınıf romanlarınıza inanmıyoruz. Çünkü kölelik ABD’nin Güney eyaletlerindekiçiftliklerde kalmış, tarih olmuş bir olgu da değildir.

Amerikan siyaseti kuklalar üzerinden emperyalistçe yürürken Obama’nın gelişini kurtarıcı figüre dönüştüren çokça liberallerin anlamadığı şey şuydu: Söz konusu Amerikaysa gerisi teferruattır.

Çok romantik çok komünist
Cins

Yoksullar, ezilenler, küresel kapitalizmin boyunduruğu altında inleyenler için ciddi hiçbir politika gelişti mi son dönemde? Afro Amerikalılar iyi misiniz? Gettolarda neler oluyor? Obama ABD için bir bataklığa dönen Irak’tan çekilme kararı alsa da Afganistan onunla birlikte daha büyük bir kan gölüne dönmüştü değil mi?

Amerika’yı yöneten deri rengi mi? Saddam ordusunun geri çekilmesi sırasında 200 bin Iraklı askeri gereksiz yere yakarak katletme emrini veren Colin Powell siyahiydi, yine aynı Powell, oğul Bush yönetiminin ilk döneminde dışişleri bakanıyken, Irak işgalinin baş sorumluları arasında yer almıştı. Peki bir başka siyahi Condoleezza Rice. Diğerlerinin yanısıra bu iki siyahi aktör, Afganistan, Irak, Filistin, Lübnan ve diğer coğrafyalarda dökülen kanların baş sorumlularından.

Suriye’de hayati bir Amerikan çıkarı görmediği Irak ve Afganistan işgalleri sonrası yeni bir Ortadoğu savaşına girmekten kaçındığı için Suriye’den sözde uzak duruyor.

İlk dış gezisini İsrail’e gerçekleştiren Obama’nın Kudüs’ü “siyonist devletin bölünmez başkenti” ilan etmişti hatırlayalım. Suriye’de insanlar katlediliyor ama Obama yönetimi, Suriye’de hayati bir Amerikan çıkarı görmediği Irak ve Afganistan işgalleri sonrası yeni bir Ortadoğu savaşına girmekten kaçındığı için Suriye’den sözde uzak duruyor. Rusya ise kaliamlara fon çeker gibi, Palmira antik kentte konser vermekle meşgul. Adamlar hepimizle dalga geçti, geçiyorlar! Her ne kadar kölelik bakış açısndan arındırılamamış, üst bir dille yazılsa da Amerika için utanç kaynağı bir eser olan Tom Amca’nın Kulubesi, Türkçe’ye geç kazandırılmış, üstelik pek de dikkat çekmemiştir. Yayınlandığı tarihte büyük tepki alan kitap, Afrika kökenli Amerikalılarla ve ABD’deki kölelik düzeniyle ilgili görüşleri etkileyen, köleliğin kaldırılması mücadelesini tetikleyen bir kitap. Bir anlamda iç savaş’ın kıvılcımını da tutuşturmuş. Abraham Lincoln’un, kitabın yazarı Stowe’la tanıştığında söylediği sanılan meşhur cümle; “Demek bu büyük savaşı başlatan küçük hanımefendi buymuş” şeklinde rivayet ediliyor.

Tom Amca’nın Kulubesi, yayınlandığı tarih ve sonrasında 19.yüzyılın en çok satan romanı. Hatta ‘İncil’den sonra ikinci en çok satan kitap bu’ deniyor. Melodrama düşmüş, basmakalıp tiplerden, klişe olaylardan derleme bu eser, içerisindeki yaşanmışlıklarla yine de insanı hayrete düşürüyor elbette. Buraya kadar her şey olağan. Her şey Amerika’nın görünen kısmı. Eserde insanın sinirlerini bozan şey ise, adalete bakılan tarafın beyazlığı. Yani kitap köleliği beyazların sorunu olarak masaya yatırıyor, Tom Amca başta olmak üzere bütün zencileri ahlaklı, yumuşak huylu, inançla donatılmış kişiler olarak yansıtıyor. İncil’in ‘tokadı yedin mi diğer yanağını çevir’ öğretisi yani, malı götüren kim peki?

Tom Amca’nın Kulubesi, yayınlandığı tarih ve sonrasında 19.yüzyılın en çok satan romanı.

Romanın ana karakteri Tom Amca, Hıristiyan yaşlı bir köle. Efendisi beyaz adama daima itaatkâr, uysal, görevine bağlı ve çalışkan kişiliğiyle ön planda. Başına gelen kötülükleri, “efendilerinden” gördüğü eziyetleri Hıristiyan tevekkülüyle karşılayarak asla isyan etmeye kalkışmaz, size illallah ettirir. Ettirir çünkü bir saçmalıktır bu kurgu, Tom’un bu tavrı projedir. Tıpkı demokrasi ve özgürlük getirmenin proje olduğu gibi.

  • Stowe’un uysal bir koyun gibi belirttiği tiplememiz Tom Amca, kaderin cilvesine bakın ki, çok geçmeden bu olumlu vasıflarından soyutlandırılarak aşağılayıcı bir lakaba dönüşecektir.

Amerikan Misyoneri dergisinin Ocak 1894 sayısında, Tom Amca’nın hayalî bir kahraman olmadığı, onun gibi yüzlercesinin var olduğu belirtilmekte ve böyle bir kölenin örnek davranışından bahsederek kölelik taraftarlarına “haklı” kapı açılmak istenir: “Eğer Tom Amcalar ve Mammiler (zenci sütnineler), böyle halinden memnun ve sadık hizmetçiler ise, kölelik niçin yanlış bir şey olsun ki?”

ABD’de köleliğin yasal olarak ilga edilmesinden yaklaşık yüz yıl sonra, siyahi Afro Amerikalıların vatandaşlık hakları için sokaklara döküldüğü bir dönem aralığında efsanevî boksörümüz Muhammed Ali, ringde rakibi Ernie Terrel’i yumruklarken şöyle bağırır; “Söyle bana Tom Amca, benim adım ne?” Şu İncil’in iyi niyetli meleği Tom hepimizi çıldırtıyor, çünkü bizler Muhammed Aliyiz. Üçüncü sınıf romanlarınıza inanmıyoruz. Çünkü kölelik ABD’nin Güney eyaletlerindeki çiftliklerde kalmış, tarih olmuş bir olgu da değildir. Hegomanyalarına yeni dil, yeni Tom Amcalar bulan bu Amerika’yı iyi biliyoruz.

Romantikleşme; kır putunu: Hangi Dostoyevski sensin?
Cins

Obama Hiroşimaya çelenk bırakacakmış, biz Hiroşimayı, Obama’yı iyi biliyoruz. Suriye’yi ve alçaklığın tarihini iyi bildiğimiz gibi. Amerika için utanç verici bir kitap Tom Amca’nın Kulubesi. Köleliği dahi eleştirebilmeye çalışırken üstten bir bakışla yazılmış çok sükse bir roman! Kitaptan bir alıntıyla bitirelim.. Alıntıdaki “da” ekine özellikle dikkat: “Tom zenci olsa DA, sadık yüreği olan soylu güvenilir biridir...”