Böylesini ancak Hitler yapardı - Doğu Türkistan'da büyük soykırım

HABER MASASI
Abone Ol

Son aylarda ortaya çıkan belge, görüntü ve şahit ifadeleriyle karşı karşıya kaldıkları soykırımın korkunç boyutları gün yüzüne çıkan Doğu Türkistan’da yaşananlar, “Hitler’den sonra yapılmış en büyük soykırım” olarak tanımlandı. Tarifi yapan ise İngiltere’de bir araya gelen ve aralarında hahamlarında bulunduğu farklı dinlere mensup 70 din adamı.

Kehanet mi canavarca bir plan mı?
Gerçek Hayat

Hitler’in Yahudilere karşı yaptığı iddia edilen soykırımdan daha büyük bir trajediyi kabul etmeyen Yahudiler ve hâmileri, ilk defa bir soykırımı ‘soykırım’ olarak tanımladı. İngiltere’de farklı dinlere mensup 70 dini lider, Doğu Türkistan'da yaşanan insanlık dışı Çin zulmü için "Yahudi soykırımından bu yana yaşanan en korkunç insanlık trajedilerinden biri” ifadelerini kullandı.

Dini liderler, Doğu Türkistanlılara uygulanan zulmün sorumlularından hesap sorulması için çağrıda bulundu.

Hristiyan, Yahudi ve Müslüman din adamlarının imzasını taşıyan açık mektupta, "Çin'de en az bir milyon Uygur ve Müslüman, hapis kamplarında tutularak açlık, işkence, cinayet, cinsel şiddet, kölelik ve zoraki organ nakline maruz bırakılıyor" denildi. Yaşanan bu açık soykırım için açıkça soykırım denilmese de, mektubun satır arasında “bunun bir soykırım olarak değerlendirilebileceği” ifadesine yer verildi.

Soyu Kırmanın Adı: Kürtaj

Mektupta, Doğu Türkistan’daki zulme kapsamlı şekilde değinilirken, Uygur Türklerinin neslini kesmek için uygulanan “zorunlu kürtaj”a özellikle dikkat çekildi

Mektupta, Doğu Türkistan’daki zulme kapsamlı şekilde değinilirken, Uygur Türklerinin neslini kesmek için uygulanan “zorunlu kürtaj”a özellikle dikkat çekildi. Kampların dışında da dini özgürlüklerin tamamen kısıtlandığı belirtilerek Uygur kadınlara zorla doğum kontrolü ve kısırlaştırma yapıldığı hatırlatıldı. Mektupta bu oran yüzde 80 olarak açıklandı.

İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi karşıtı tutumuyla bilinen ve bir toplama kampında hayatını kaybeden Hristiyan rahip Dietrich Bonhoeffer'in "Kötülüğün karşısında sessizlik, kötülüğün ta kendisidir... Konuşmamak bir beyandır. Hareket etmemek bir tepkidir" sözlerine yer verilen mektupta şöyle denildi:

  • "Holokost'un ardından dünya 'bir daha asla' dedi. Bugün biz 'bir daha asla' sözünü tekrar ediyoruz. Uygurların yanındayız. Kültürel Devrim'den bu yana Çin'de inanç ve din özgürlüğü kısıtlanan Tibetli Budistlerin, Falun Gong dindarlarının ve Hristiyanların da yanındayız. Her yerdeki inançlı ve bilinçli insanları, bu zalimliğin son bulması için dualarımıza, birliğimize ve eylemlerimize katılmaya davet ediyoruz. Adalet için çağrıda bulunuyor, bu suçların araştırılmasını, sorumlulardan hesap sorulmasını ve insan onurunun yeniden doğrultulması için bir yolun çizilmesini talep ediyoruz."

Tüm Uygurlara Vatandaşlık

İngiltere'de farklı partilerden 44 parlamento üyesi de, geçtiğimiz hafta içişleri bakanına bir mektup yazarak, ülkeye gelen Uygurlara otomatik olarak mülteci statüsü verilmesini talep etti. İçişleri Bakanı Priti Patel'e gönderilen mektupta "Çin devletinin özellikle de zulümden kaçarak İngiltere'ye sığınan tüm Uygurlara otomatik olarak mülteci statüsü vermeyi taahhüt edin" denildi.