Çin, artık damarlarınızda dolaşan asil kanda mevcuttur!

KEMAL ÖZER
Abone Ol

Aşı şarkısı ilk günden itibaren başlamıştı başlamasına lâkin ilginç bir tarih veriliyordu ve o tarih Amerikan Başkanı Trump’ın alaşağı edileceği 3 Kasım 2020 sonrasını gösteriyordu. Nihayet Trump tahtından indirildi ve aşıcıların hepsi birden başarı güzellemelerini servis ettiler. Korku işe yaramış, plasebonun karşıtı olan nosebo etkisini göstermiş ve savaşın gâlibi ilan edilmişti. Ne DSÖ, ne herhangi bir ülke, Çin’e dönüp “sen bu işi nasıl çözdün” demedi?

‘Korona bir tür grip’ dedik, dalga geçtiler. ‘Aslolan korona değil, ardından gelecek aşılardır’ dedik, itimat etmediler. ‘Öldüren virüs değil, tıp endüstrisinin kasten tedavi etmediği kronik rahatsızlıklar’ dedik, diğer taraftan ‘kronik rahatsızlıklar’ bölümünü Sağlık Bakanı da söyledi duymak istemediler. ‘Grip ne zaman biterse, korona da o zaman biter’ dediğimizde, ‘aşısı hele bir gelsin, biter’ dediler.

On adet ilaç içseniz “intihar” diye midenizi yıkayanlar, şimdi size bir anda bir kutu ilaç verdiler, tereddüt etmeden içildi. Kimi altta yatan hastalığından, kimi teşhis bile edilmemiş başka nedenlerden, kimi ilaçlardan öldü, topluca “korona” deyip geçildi.

Bunlar sadece bizde mi? Çin, İsveç gibi birkaç ülke hâriç her yerde.

Arka planını defaten yazdığımız için o kısmı geçelim. Lâkin Çin’de bir hastalık teşhis ediliyor, ölümcül olduğu duyuruluyor, tedavisi yok deniliyor, Vuhan başta olmak üzere birkaç eyalet hapishaneye dönüştürülüyor, evlerin kapıları çivileniyor, hatta sokaklarda düşen insan görüntüleri yayınlanıyordu.

Çin yeni veba ülkesiydi.

Fakat birkaç ay geçmeden bu hastalık dünyanın pek çok bölgesine yayıldı. Yayılma zamanı gribin en şiddetli olduğu veya olması gerektiği günlerdi. Dünya evlere kapatıldı, maske savaşları, dezenfektan kavgaları, sınırların kapatılması, hayatın durdurulması, ama netice değişmedi.

Korona Çin’den nasıl kaçtı?

Bir de baktık ki, menşe ülke Çin’de bu hastalık hem ülkenin diğer bölgelerine yayılmadı, hem de var olduğu söylenen bölgelerden birden bire yok olup gitti. Ülkesine Türkiye’den maske ithal eden 1,5 milyarlık Çin’e ne oldu da birden bire hayat normale döndü? Bunu hiçbir siyasetçi, doktor ve gazeteci sorgulamadı, yüksek sesle dile getirmedi.

Herkes hep bir ağızdan ‘bu ülkeyi nasıl bitiririz, ekonomiyi nasıl durdururuz, nasıl aşı üretiriz, insanları evlere nasıl tıkarız, milleti hem mecazen, hem de fiilen nasıl nefessiz bırakırızın’ yarışına girişti.

İtiraz edenler ya cezayla, ya tehditle, ya psikolojik baskıyla kontrol altına alınmaya çalışıldı.

Aşı şarkısı ilk günden itibaren başlamıştı başlamasına lâkin ilginç bir tarih veriliyordu ve o tarih Amerikan Başkanı Trump’ın alaşağı edileceği 3 Kasım 2020 sonrasını gösteriyordu. Nihayet Trump tahtından indirildi ve aşıcıların hepsi birden başarı güzellemelerini servis ettiler.

Korku işe yaramış, plasebonun karşıtı olan nosebo etkisini göstermiş ve savaşın gâlibi ilan edilmişti.

Ne DSÖ, ne herhangi bir ülke, Çin’e dönüp “sen bu işi nasıl çözdün” demedi?

Çin’e kendi halkına uygulamadığı, Bill Gates destekli ve onayı rüşvetle alınmış aşıları nasıl pazarlıyorsun da denmedi?

Bu yıl neden grip yok?

Bilim Kurulu üyesine soruyorlar televizyonda “bu yıl neden grip yok” diye.

“Maske taktığımız için” diye trajikomik bir cevap veriyor. Ama ardından şu soru sorulmuyor, “İyi de maske taktığımız için grip olmamışsak, neden korona oluyoruz?”

O da bunun sorulmayacağından adı gibi emin bir şekilde cevap veriyor zaten.

Griplerin ortak toplantı ve kararı

Aslında cevap çok basit!

  • Geçtiğimiz yıl Çin’de Bill Gates’in, Davos’ta ise iyi saatte olsunların organize ettiği toplantılarda grip virüsleri, “Bu yıl insanlığı korona vurdu, bir de biz vurmayalım. Hepsi birden ölürse bulaşacak kimse kalmaz” şeklinde bir karar alıyor. Bu yüzden grip virüsleri gelecek yıllarda geri gelmek üzere istirahatteler.

Bir de artık grip aşılarının insanlara faydası olmadığına milyarlar inanıyor, inanmakla kalmıyor, aynı zamanda zararlı olduklarına da…

Grip aşısı artık miadını doldurduğuna göre, her yaşta insanın sorgusuzca vurduracağı bir aşı gerekti. Üstelik bu aşı bir kez vurulup işi biten bir aşı da olmamalıydı. Etkinliği bir mevsimde geçen ve her yıl yaptırmanız gereken bir aşı, endüstrinin geleceği için gerekliydi. Sadece endüstrinin değil karanlık ağababalarında…

Grip aşısı artık miadını doldurduğuna göre, her yaşta insanın sorgusuzca vurduracağı bir aşı gerekti. Üstelik bu aşı bir kez vurulup işi biten bir aşı da olmamalıydı.

Şimdiden diyorlar ki, ‘virüs mutasyona uğruyor ve her yıl yeni aşı olmak gerekiyor, hatta her altı ayda bir.’ Hadi bir an aşınız zararsız diyelim, ya her yıl birkaç kez vurulmaya ne diyorsunuz?

Nasıl olsa bedava, vurul babam vurul…

Psikolojisi bozuk sözde gazeteciler

Sanki devletin ödediği paralar kum denizinden toplanıyor. Kimse devletin parası benim param, devlet parası yetmediğinde ya yeni vergiler getirir, ya da borçlanır ve o borcu da faizi ile ben öderim demiyor.

Plasebo, nosebo, Biden ve suikastlar
Gerçek Hayat

Çünkü herkesi korkuttular, milleti iki zıt görüş üzerinden kamplara böldüler. İtiraz edenlere deli, milletin sağlığını tehdit eden canavar gibi gösterdiler. Aşı ve ilaçları sorgulayanları ‘komplo teorisyeni’ diye yaftaladılar.

Sanki devletin ödediği paralar kum denizinden toplanıyor. Kimse devletin parası benim param, devlet parası yetmediğinde ya yeni vergiler getirir, ya da borçlanır ve o borcu da faizi ile ben öderim demiyor.

Amerikalının, Almanın, Çinin, Rus’un, İngiliz’in aşılarını fonlayan Bill Gates Vakfı’nı suçlamaya elleri ve dilleri varmayanlar, kendileri gibi düşünmeyeni giyotine çekti.

“Şu “plandemi” diyenler, “grip kardeşim bu abartmayın” diyenler, Bil Gates, 5G diye zırvalayanlar hakkaten Allah hepinizin belasını versin. Bu veballe ibreti alem için sürünün inşallah. Kim satın aldı sizi pislik herifler; kaç defa ölüyoruz zannettik böyle grip mi olur çakallar” diyecek kadar kendini kaybeden, psikolojisi bozuk sözde gazeteciler türedi.

Hatta iktidarı ve özellikle de Sağlık Bakanı’nı, millet düşmanı CHP’nin dümen suyuna girmeye davet eden, ‘dindar olmasın da kim olursa olsun’cu sözde ilahiyatçı gazetecisine dek şirazesi ve şavtı kaymışlar çıktı.

Nosebocu korku tellalları

Bu hızla giderlerse çok yakında “aşı olmayan, hastalanınca modern tıbba değil kadim tıbba müracaat edenleri kâfir bile ilan eder bunlar. Çünkü bunlar adını bile yeni duydukları noseboya teslim olmuş korku tellalları, hakaretten pirim yapmaya çalışan hürriyetçi geçinen despotlar, ruhî bunalım geçiren zavallılar.

Sağlık Bakanımızı takdir ediyorum, aşıyı zorla değil ‘korkutarak (o ikna kelimesini tercih ediyor)’ yapacağız diyecek kadar açık sözlü. Şayet bunlardan biri otursa o koltukta, “aşı olmayanın boynu vurula” derlerdi kesin. Dilleri ve klavyelerinin ayarsızlığı bununla kalmayıp asit çukurunda bile yatırırlardı…

Neden koruyucu hekimlikten yana değilsiniz?

Diyorlar ki aşıya karşı mısınız?

Biz de diyorsunuz ki, neden koruyucu hekimlikten yana değilsiniz?

Neden aşı çalışmanızı 23 Nisan, 19 Mayıs şovuna dönüştürüyorsunuz?

Sağlık Bakanımızı takdir ediyorum, aşıyı zorla değil ‘korkutarak (o ikna kelimesini tercih ediyor)’ yapacağız diyecek kadar açık sözlü

Siz, aşının nereden çıktığını, batı “şeytan işi” diye reddederken, benim ecdadımın milletini muhafaza için zayıflatılmış virüsleri aşı olarak uyguladığını, ancak bunu milletine ve insanlığa yönelik bir silah olarak değil, koruyucu olarak yaptığını bilmezsiniz.

Hatta Batıda akıl sağlığı yerinde olmayan insanlar ‘içine şeytan kaçmış’ diyerek yakılırken, dedelerimiz bîmârhanelerde onları tedavi etmekteydi.

Yecüc-Mecüc aşısı

  • • Önce ilacı üretip ona göre hastalık icat edenlere,
  • • Virüsü yayıp, aşısını servis edenlere,
  • • Senelerdir maskeli filmler çekip, bu kez bütün insanlığı maskeleyenlere,
  • • İnsanlığın sayısının çok olduğunu ileri sürüp, nüfusu kontrol altında tutma oyunları oynayanlara,
  • • Gribi aşıyla değil korkuyla öldürenlere(!),
  • • Her Ramazan’da ölümün yüzde 20 civarında azalmasını; insanların hastanelere gitmediği, ameliyatlarını ertelediği, ilaç kullanmayı kestiği veya azalttığı için değil de, sadece Allah’ın hikmetine bağlayanlara,
  • • Maske takanların kansere yakalandığını tespit edene Nobel Ödülü verip, daha sonra herkesi maskeleyenlere,
  • • Gribi ilaç ve aşıyla yok etmeyi beceremeyip, korkutarak korona ile takas edenlere,
  • • ‘Maske taktığımız için grip olmadık’ diye aklımızla alay edenlere,
  • • Korku imparatorluğunun sahip ve taşeronlarına,
  • • Devletlerin ve şirketlerin içlerini boşaltanlara,
  • • İnsanlığı korkuyla terbiye etmeye çalışan ve bunun üzerinden yeni bir düzen kurmaya çalışanlara, siz itimat edebilirsiniz ama biz asla!
  • Muhatabımıza güvenmemiz için elimizde milyarda birlik bile bir ihtimal bulunmuyor.

Bugüne kadar damarlarınıza Avrupalının, Amerikalının ne idüğünü bilmediğiniz ilaç ve aşılarını zerk ettirdiniz. Şimdi de yecüc-mecüc kavmine benzetilen Çin’in aşılarını enjekte ettirebilirsiniz.

Çin’in Doğu Türkistan işgali ve zulmünün her gün samimiyetsizce edebiyatını yapan, lâkin Bill Gates destekli, rüşvetle onay alınmış ve Çin halkına uygulanmayan aşıların PR’cısı kesilenler, damarlarınızda bir de Çin dolaşmış çok mu?