Hibrit tohum mâsum mu, yoksa?

BAKİ MURAT
Abone Ol

Hibrit tohuma gereksiz methiyeler düzmek yerine verimliliği ya da hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı konusundaki söylentilere aldırmadan bir an önce açık tozlaşma yöntemleriyle tohum çeşitliliğimizi artırma ve zenginleştirme seferberliğini başlatmak gerekiyor.

Buğday Derneği’nin internet sitesinde “Hibrit tohum” üzerine yapılmış röportaj da, televizyon ve gazetelere yapılan açıklamalar da, sosyal medya mecralarında paylaşılan videolar da doğru sanılan bir yanlışı tekrarlıyor.

Elon Musk uzaya çıktı - bizim putperestler bayram etti
Gerçek Hayat

Mesela Buğday Derneği’ne göre halkımız GDO’lu tohum ile hibrit tohumu birbirine karıştırıyor. Oysa hibrit tohumun sağlık açısından karşı çıkılacak bir noktası yokmuş. Bu, yüzyıllardır çiftçilerin yaptığını, akademisyenlerin, mühendislerin daha profesyonelce yapmasıymış sadece. Genetik yapıyla oynanması gibi bir durum ise söz konusu değilmiş.

Sertifikalı Tohum Ne Demek?

Bakanlık da açıklamalarında tıpkı Buğday Derneği gibi sertifikalı tohumların çoğunlukla GDO’lu tohumlarla karıştırılmasının yanlışlığına dikkat çekiyor.

Tarım ve Orman Bakanlığımız da bu konuda Buğday Derneği’nden farklı düşünmüyor. 2006 yılında çıkarılan tohumculuk ile ilgili düzenlemede sertifikasız tohumların ticari amaçla satışının yasaklanması bunun en çarpıcı delili.

Peki, önerilen sertifikalı tohum ne? Bakanlık tarafından denetlenen ve sertifikalandırılan, ıslah edilmiş tohumlara verilen isim. Bakanlık da açıklamalarında tıpkı Buğday Derneği gibi sertifikalı tohumların çoğunlukla GDO’lu tohumlarla karıştırılmasının yanlışlığına dikkat çekiyor. Çünkü Bakanlığın sertifikalı tohumlardan kastettiği yüksek verim ve dolayısıyla kazanç vaat eden hibrit tohumlar. Bakanlığa göre de hibrit tohumlar aynı bitkinin farklı türlerinin kendi aralarında insan eliyle tozlanarak, melezlenmesi.

  • Görüldüğü üzere Buğday Derneği’nden Bakanlığa, Antalya seralarında çalışan mühendislerden sosyal medyada ünlü olma hevesiyle videolar paylaşan mühendislere kadar herkes hibrit tohum konusunda epey eski ve eksik açıklamalar yapmakta bir beis görmüyor. GDO’lu tohumlara edilen lafın binde biri dahi hibrit tohuma edilmiyor.

Hibrit Tohum Ve Hücre Füzyonu

Buğday Derneği’ne göre halkımız GDO’lu tohum ile hibrit tohumu birbirine karıştırıyor.

İyi de hibrit tohumun yüzyıllardır çiftçilerin yaptığı ve genetik yapısıyla oynanmasının söz konusu olmadığı sözleri gerçeği ne kadar yansıtıyor?

Hibrit tohuma dair aşırı masumlaştırmaların devam ettiği bir ortamda sürdürülebilirlik, gıda güvenliği veya biyolojik çeşitlilik ile hibrit tohum bağımlılığı arasındaki uçurum görülebilir mi?

Yahut da bu yaygın inanışlar varken hibrit tohumların gerçekte ne türden değişikliklere sebep olabildikleri hususunu tespit edecek çalışmaların başlatılabilmesi mümkün olabilir mi?

  • Hibrit tohumu aklamaya çalışanların atladığı nokta bu. Çünkü bugünün hibrit tohum üretim sürecinin bitki DNA'sını manipüle edici “hücre füzyonu” adı verilen endüstriyel bir yöntem ile yaygın olarak üretilmesi bal gibi bir genetik mühendislik işidir. Aksi sözler gerçeği çarpıtmadır.

Sırf bu sebepten ötürü bugün AB ve ABD’de -şimdilik sadece-organik tarım dernekleri hibrit tohumları çoktandır GDO olarak değerlendiriyor ve kendi ekim- dikimlerinde bu tohumların alımına, satışına ve kullanılmasına karşı çıkıyorlar.

Ne Besin Değeri, Ne De Lezzet

Ülkemizde de özellikle organik tarım içinde çabalayan insanlar piyasada yeterince organik ve yerel tohumlar bulunmamasından ötürü mahkûm oldukları hibrit tohumlarla üretim yapmaktan dolayı rahatsızlık duyduklarını zaman zaman ifade ediyorlar.

Hakkını yemeyelim, ülkemizde de özellikle organik tarım içinde çabalayan insanlar piyasada yeterince organik ve yerel tohumlar bulunmamasından ötürü mahkûm oldukları hibrit tohumlarla üretim yapmaktan dolayı rahatsızlık duyduklarını zaman zaman ifade ediyorlar. Lakin tepkileri daha çok hibrit tohumlardan üretilen ürünlerin “besin değeri ve lezzet bakımından” doğal tohum kullanılarak gerçekleşen ürünün çok gerisinde kalmasında yoğunlaşıyor.

Fakat bu husus dahi Buğday Derneği’nin “Yoksa hibrit tohumun sağlık açısından karşı çıktığımız bir noktası yok” diye kestirip atmasının doğru bir tavır olmadığını göstermez mi? Besin değeri ve lezzet bakımından tabii olana göre çok geri olan bir ürünün gerçekten sağlık açısından bir öneminin olmayacağını söylemek ne kadar doğru?

  • Ya da Bakanlığın “yüksek verim ve dolayısıyla yüksek kazanç vaat eden tohumlar” olarak öne çıkardığı tohumlardan elde edilen ürünlerin tat ve lezzette adeta “ot” gibi olmasının sağlığımız açısından bir problem olmadığını söylemek mümkün mü?

El âlemin hibrit tohuma karşı çıktığı hususlardan biri de zaten bu.

Peki, onca para verip aldığımız albenili meyve ve sebzelerin tatsız, tuzsuz olması, üretim süreci GDO ile aynı olan hibrit tohumun sisgenik (aynı bitki ailesi içinde) sitoplazmik erkek kısırlığı (cytoplasmic male sterility-CMS) işlemine tabii olmuş hücre füzyon tohumları olmasından kaynaklanıyor olabilir mi?

Hücre Füzyonu Genetik Mühendislik

Dr. William Davis

ABD’de hücre füzyonu ile oluşturulan “F1 hibrit tohumlar”ının organik tarımda kullanılmasının yasaklanması gerektiğini söyleyen organik tohum firmaları, süreci basitçe genetik mühendislik olarak gördükleri için organik üretimde sisgenik hücre füzyon hibrit tohumunun kullanılmasına izin veren mevcut ABD Tarım Bakanlığı’nın (USDA) Ulusal Organik Programına karşı epey zamandır âdetâ savaşıyorlar. Hem de uluslararası organik sertifikasyon standartlarına göre, hücre füzyonu genetik mühendislik olarak sınıflandırılırken.

''Buğday Göbeği'' kitabı

Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) tarafından belirlenen bu sınıflandırma tabii ki devasa bir pazarın işleyişine ters düştüğü için maalesef ABD, Avrupa, Türkiye ve diğer birçok ülkede sürekli göz ardı ediliyor.

Tabii gıdalar ve organik pazardaki binlerce işletme dâhil 850 binden fazla üyeyi temsil eden Organik Tüketiciler Derneği (OCA), ABD Tarım Bakanlığı’nın Ulusal Organik Programı çerçevesinde belirlenmiş olan organik üretim standartlarında hücre füzyon mutagenezinin (genetik mutasyona yol açması nedeniyle) yasaklanması için büyük bir tüketici kampanyası yürütüyor. OCA’ya göre genetik mühendislik gibi, mutagenezin de bitkinin genetik olarak belirlenmiş özelliklerinde “dramatik sapmalara ve bitki bünyesinde bilinmeyen toksinlerin veya alerjenlerin üremesine” neden olabilir.

  • “Buğday Göbeği” kitabının yazarı Dr. William Davis, organik olarak yetiştirilen buğday da dâhil olmak üzere günümüzde kullanılan birçok buğday çeşidinde buğday alerjilerinin ve in-toleranslarının artmasının sebebi olarak mutagenezileri gösteriyor ve açık şekilde hibrit tohumu ciddi şekilde eleştiriyor.

Hibrit tohum üretiminin dayandığı sisgenik hücre füzyonunda, mutagenezin biyoteknik basitçe çekirdeğin bir bitki hücresinden çıkarılıp aynı botanik aile içindeki farklı bir bitkinin çekirdeğiyle değiştirilmesi işlemi olarak tanımlanıyor. Öte yandan bir hücreden mitokondriyal ve kloroplast DNA ve farklı bir hücreden nükleer DNA içeren karışık genetikli bir hibrit (melez) bitki oluşturmak için farklı “kimyasallar ve radyasyon” kullanılıyor olması gibi bir garip durum da var.

Kısır Ve Polensiz Tohumlar

Yerli tohum dediklerimiz açık tozlaşma ile üretilen ve uzun yıllar boyunca çiftçiler tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan tohumlar.

Bitki ıslahçılarına göre protoplast veya somantik füzyon olarak da tanımlanan hücre füzyonu, F1 döllerinin aynı soy içinde melezlenmelerine imkân vermeyen sitoplazmik erkekkısırlığını oluşturmak için bir mutant gen de içerebiliyor. Bu, kısır veya polensiz oldukları için tohumların yeniden ekilmesi durumunda çeşit özelliğinin sürdürülmesine engel oluyor.

Organik Tohum İttifakı üyesi ve Washington Eyalet Üniversitesi’nde Organik Tohum Uzmanı John Navazio’ya göre diğer bir sıkıntı organik tohum üretimine de soyunan dev tohum şirketlerinin ürettikleri tohumların hangisinin hücre füzyonu aracılığı ve CMS kullanılarak üretildiği sorusuna cevap verme konusunda ketum olmaları.

  • Bilindiği üzere uzun yıllardır havuç, soğan ve pancar gibi sebzelerin tohum üretiminde kullanıldığı gibi “doğal olarak oluşan CMS” gibi bir yöntem de var. Bunun mânâsı F1 hibritlerinin tümü CMS genetik mühendislik hücre füzyonu kullanılarak geliştirilmiyor. Bu farklı türlerle çapraz tozlaşmadan ayrı olarak yetiştirilen Açık Tozlaşma, (Open Pollinated) çeşitlerin orijinal ana popülasyona çok benzer tohum yavruların üretilmesine yani her nesilden sonra “gerçek tip” nesil yetiştirilmesine imkân veren geleneksel ve doğal tohum üretim yöntemi. Yerli tohum dediklerimiz açık tozlaşma ile üretilen ve uzun yıllar boyunca çiftçiler tarafından kuşaktan kuşağa aktarılan tohumlar.

Sonsuza Dek Mülkiyet Hakkı

Piyasada hibrit tohumu aklamak için kastedilenin açık döllenme imkânı var ama hibrit tohum üretiminde bu metot maalesef nicedir yaygın olarak kullanılmıyor artık.

Piyasada hibrit tohumu aklamak için kastedilenin açık döllenme imkânı var ama hibrit tohum üretiminde bu metot maalesef nicedir yaygın olarak kullanılmıyor artık. Bugün çoğu büyük tohum şirketi her defasında yeni bir açık tozlaşma tohumlarını yetiştirmek yerine daha hızlı ve kolay olan, bitki DNA'sını manipüle edici “hücre füzyonu” adı verilen endüstriyel yöntemi tercih ediyor. Üstüne F1 hibrit tohum üretimi genetik mühendislik sayesinde ebeveynlerin iyi özelliklerini (Hastalık direnci gibi) toparlama, kötü özelliklerini ise engelleme imkânı veriyor onlara. Dev tohum şirketlerinin bu şekildeki F1 hibrit tohum üretimini tercih etmelerinin bir diğer önemli nedeni ise sonsuza kadar her yeni F1 çeşidinin mülkiyet hakkına sahip olabilmeleri.

  • Görüldüğü üzere hibrit tohum hakkındaki kafa karışıklığının tabii olan açık tozlaşma ile endüstriyel “hücre füzyonu” yöntemi arasındaki farkın ve yaygınlık düzeyinin bilinmemesinden kaynaklandığı anlaşılıyor.

GDO Etiketinden Kurtulma Oyunu

Bugün birçok organik üretici grubu, hibrit tohum gibi genetik mühendislik mahsullerinin “geleneksel” ve dolayısıyla doğal tohum üretim yöntemlerine eşdeğermiş gibi gösterilerek genetik mühendislik sürecinin gizlendiğinden mustaripken bizdeki hibrit tohum aklayıcıları işin bu tarafıyla pek ilgilenmiyorlar.

Bugün birçok organik üretici grubu, hibrit tohum gibi genetik mühendislik mahsullerinin “geleneksel” ve dolayısıyla doğal tohum üretim yöntemlerine eşdeğermiş gibi gösterilerek genetik mühendislik sürecinin gizlendiğinden mustaripken bizdeki hibrit tohum aklayıcıları işin bu tarafıyla pek ilgilenmiyorlar. Hem de genetik mühendislik ürünü hücre füzyonunun hâlâ aydınlanmamış alanları olduğu ve bu bölgeye yönelik mutagenez çalışmalarının BASF gibi büyük tarımsal biyoteknoloji şirketleri tarafından tohum ürünlerinin GDO etiketlemesinden kurtulmak için kullanıldığı iddiası ortadayken.

Alternatif: Açık Tozlaşma Yöntemi

Ülkemiz de dâhil pek çok ülkede mevzuatlar sisgenik tüm hibrit ürünler ne yazık ki “organik” bir başka ifadeyle “tabii” olarak kabul ediliyor.

Ya da 118 ülkede 800’den fazla kuruluştan oluşan IFOAM, transgenik ya da sisgenik tüm hibrit tohumların organik üretimden yasaklanması ve hücre füzyonu sürecinin kesinlikle bir Genetik Mühendislik olarak kabul edilmesi için adeta çırpınırken. Çünkü ülkemiz de dâhil pek çok ülkede mevzuatlar sisgenik tüm hibrit ürünler ne yazık ki “organik” bir başka ifadeyle “tabii” olarak kabul ediliyor.

IFOAM üyeleri haklı olarak eski açık tozlaşma yöntemiyle üretilen tohumların, hâlâ steril polen CMS hibrit muamelesine doğal bir alternatif olduğunu düşünüyorlar. Bugün birçok üründe ticari olarak kabul edilebilir açık tozlaşmaların olmamasının temel sebebi baskılar yüzünden açık tozlaşma üzerinde çalışan yetiştiricilerin kaybolmasından.

  • Oysa korona günlerinin gıda ve tarımın önemini yeniden hatırlattığı şu zamanlarda gerçek bir sürdürülebilir tarım için hibrit tohumları aklamak yerine melez (hibrit) olmayan an’anevî/tabiî/atalık/geleneksel tohumların üretiminin teşvik edilmesi gerekmez mi?

Dış Kaynaklara Güvenilmez

Yiyeceklerimizin temini konusunda tohumu elinde tutan dış kaynaklara güvenmenin saflığını göstermektense kendi mahsullerimizden tohum toplayabilmenin büyük bir avantaj olduğunu kavramalıyız artık.

Yiyeceklerimizin temini konusunda tohumu elinde tutan dış kaynaklara güvenmenin saflığını göstermektense kendi mahsullerimizden tohum toplayabilmenin büyük bir avantaj olduğunu kavramalıyız artık. Yardım malzemelerinin dahi gasp edildiği medeni(!) dünyada medeniyet bütünüyle düştüğünde, hibrit tohuma bağımlı ülkelerin ne olacağı üzerine daha fazla kafa yormalıyız.

Unutmamalı ki, büyük bir ekonomik yükün karşılığında tatsız, tuzsuz olduğu kadar üretimi konusunda hâlâ soru işaretleri barındıran hibrit tohuma bağlı olmayan bir ülkenin, birbirini yemeye hazır bir dünyada hayatta kalma şansı çok daha fazla olacaktır.

Bu yüzden hibrit tohuma gereksiz methiyeler düzmek ya da aklamaya çalışmak yerine verimliliği ya da hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığı konusundaki söylentilere aldırmadan bir an önce açık tozlaşma yöntemleriyle tohum çeşitliliğimizi ve üretimimizi artırmanın ve zenginleştirmenin seferberliğini başlatmak gerekiyor.