Harem-i İbrahim Camii'ni süsleyen Osmanlı motifleri

HABER MASASI
Abone Ol

Osmanlının Filistin'e hükmettiği dönemde El-Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camii'ne nakşettiği hat, motif ve işlemeler yüzlerce yıldır camiyi süslemeye devam ediyor. Caminin tavanındaki süslemeler, Hazret-i Muhammed'in ve 4 halifenin isminin yazılı olduğu levhaların yanı sıra İbrahim ve Yakub Peygamberlerin ve eşlerinin makamına nakşedilen Kur'ân-ı Kerîm ayetleri, camiyi süsleyen Osmanlı eserleri arasında yer alıyor.

İşgal altındaki Batı Şeria’nın El-Halil kentinde bulunan Harem-i İbrahim Camii’ni yüzlerce yıldır Osmanlı dönemine ait hatlar, motifler ve nakışlardan oluşan tarihî eserler süslemeye devam ediyor.

Harem-i İbrahim Camii'nin Müdürü Şeyh Hıfzı Ebu Suneyne, AA muhabirine yaptığı açıklamada, caminin etrafına sülüs hattıyla yazılan yazılar ve nakışların, Osmanlıya ait öne çıkan eserlerden olduğunu söyledi.

Harem-i İbrahim Camii’nde bulunan sülüs hattıyla yazılan yazıtlar.

Harem-i İbrahim Camii’nde bulunan sülüs hattıyla yazılan yazıtlar.

  • Harem-i İbrahim Camii'nin tavanındaki süslemeler, Hazret-i Muhammed'in ve 4 halifenin isminin yazılı olduğu levhaların yanı sıra İbrahim ve Yakub Peygamberler ve eşlerinin makamına nakşedilen Kur'ân-ı Kerîm ayetleri cami içindeki Osmanlı eserlerinden bazıları.

Müdür Ebu Suneyne, caminin duvarına yazılan ve mihraptan başlayıp yine mihrapta biten bir surenin yanı sıra mihrabın içinin süslemeleri ve caminin aydınlatılmasında kullanılan şamdanın da Osmanlı eserleri arasında yer aldığını ifade etti.

Doğu Afrika’nın en eski mescitleri
Mecra

Harem-i İbrahim Camii'ndeki Osmanlı döneminden kalma şamdan ve dört halifenin isimlerinin yazıldığı levhalar.

Harem-i İbrahim'in içi ve dışı Osmanlı eserleriyle çevrili

Camiye girince sağ tarafta duvara sülüs hattıyla yazılan altın varaklı yazıların da Osmanlı dönemine ait olduğunu hatırlatan Ebu Suneyne, bunların 1895-1896 yıllarında Filistinli İbrahim es-Selfitî tarafından yazıldığını aktardı.

Salahaddîn Eyyûbî mirası minber, Harem-i İbrahim Camii'nde asırlara meydan okuyor
Mecra

Harem-i İbrahim Camii'ndeki makamlar. Arkada görülen işçiliğiyle göz kamaştıran, kündekari sanatıyla özenle işlenen sedef kakma işlemeli minber, 1187 yılında Salahaddîn Eyyûbî tarafından camiye getirilmiştir.

Harem-i İbrahim Camii'nin içindeki Osmanlı eserlerini sınıflandıran El-Halil tarihinin araştırmacısı Muhammed Ebu Salih de bunların çoğunun Türk çinisi, süslemeler, sancaklar, perdeler, pencereler, mermerler, ahşap ve derilerden oluştuğunu söyledi.

Cami dışındaki Osmanlı eserleriyle ilgili ise Ebu Salih, cami çevresindeki çarşıların yanı sıra türbeler ve Türk hamamlarının Filistin'de en önde gelen Osmanlı eserleri arasında yer aldığını kaydetti.

Camide bulunan bir Osmanlı süslemesi.

Büyüleyici tarihinin yanı sıra büyüleyici bir mimari eser

  • El-Halil Belediyesi'nin internet sitesinde, Osmanlının Filistin'e hükmettiği 1517-1917 yılları arasında Harem-i İbrahim Camii'nin binasını korumaya özen göstererek, orijinalliğini bozacak yeni büyük eklemeler yapmadığı belirtiliyor.

İşgal altındaki Doğu Kudüs'ün El Halil kentindeki Harem-i İbrahim, Mekke'deki Mescid-i Harâm ve Medine'deki Mescid-i Nebevî ile Mescid-i Aksâ'dan sonra en kutsal dördüncü cami kabul ediliyor.

Cami, bazıları uzunluğu 7 metreyi aşan ve yüksekliği bir metreyi bulan devasa taşlarla inşa edildi ve yüksekliği 15 metreye ulaşıyor.

Caminin altında yer alan Hazret-i İbrahim ve eşinin kabirlerinin yanı sıra Hazret-i İshak, Hazret-i Yakup, Hazret-i Yusuf ve hanımlarının mezarlarının bulunduğuna inanılan mağara, İsrail tarafından "Ata Babalar (Machpelah)” olarak isimlendiriliyor. Harem-i İbrahim Camii, bu nedenle sık sık fanatik Yahudilerin baskınlarına uğruyor.

Gâr-ı şerîf: Harem-i İbrahim Camii'nin altında yer alan peygamber mezarlarının girişi.

Tarihi yaklaşık 4 bin yıl önce yaşadığına inanılan Hazret-i İbrahim’in dönemine uzanan Harem-i İbrahim’in üzerine, Roma İmparatorluğu’nun “Yahudiye’ye” atadığı Yahudi Kralı Hirodes tarafından milattan önce 20 yılında inşa edildiği belirtilen surlar hala varlığını koruyor.

Hazret-i İbrahim (yukarıda) ve Hazret-i Yusuf’un (aşağıda) kabirleri.

Yapı itibarıyla Mescid-i Aksâ’ya benzeyen Harem-i İbrahim, Roma ve Bizans dönemlerinde kilise olarak kullanılırken, 634 yılında İslâm ordularının hükmüyle camiye çevriliyor.

Harem-i İbrahim, en son Salahaddîn Eyyûbî döneminde yeniden camiye dönüştürülüyor.

Ancak buna rağmen, Haçlı seferleriyle birlikte 90 yıl boyunca bir kez daha kilise olarak kullanılmaya başlanan Harem-i İbrahim, en son Salahaddîn Eyyûbî döneminde yeniden camiye dönüştürülüyor.

Caminin surları Roma İmparatorluğu’nun “Yahudiye’ye” atadığı Yahudi Kralı Hirodes tarafından inşa edilen binanın kalıntılarından oluşuyor.

Harem-i İbrahim, Yahudi inancına göre Mescid-i Aksâ’da olduğuna inanılan “Süleyman Mabedi”nden sonra yeryüzündeki en kutsal mabet olarak kabul ediliyor.

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'ne (UNESCO) bağlı Dünya Miras Komitesi, 2017 yılında Harem-i İbrahim Camii ve caminin içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin "Filistin'e ait tehlike altındaki dünya mirası" olarak Dünya Miras Listesi'ne eklenmesine karar vermişti.

Caminin duvarına yazılan ve mihraptan başlayıp yine mihrapta biten sure de camiye Osmanlı yadigârı.

İsrail'in göz yumduğu katliam

İsrail'in 1967 yılından beri işgal altında tuttuğu Batı Şeria'nın El Halil kentinde bulunan cami, 25 Şubat 1994'te sabah namazını kılan Müslümanların üzerine ateş açan Baruch Goldstein adlı aşırı sağcı bir Yahudi fanatiğin eyleminden sonra kapatılmış ve yeniden açıldığında ise, güvenlik gerekçesiyle, yüzde 63'ü İsrail tarafından Yahudilere, yüzde 37'lik bir alan da Müslümanlara tahsis edilerek ikiye bölünmüştü.

İsrail'in göz yumduğu İbrahimî Camii Katliamı
Mecra

25 Şubat 1994'te Harem-i İbrahim Camii, vahşi bir katliama sahne oldu.

Tarihe "Harem-i İbrahim Katliamı" olarak geçen saldırıda 29 Filistinli şehit olmuş, 150'den fazla kişi yaralanmıştı.