İsrail askerlerinin yaralıyken tutukladığı Filistinli Emel Takataka, yaşadıklarını böyle anlattı:

HABER MASASI
Abone Ol

"İşgalci İsrail, üzerime pek çok kez ateş etti; gaz ve ses bombası attı. Vücudumun değişik yerlerine 6 kurşun isabet etti"- "Yahudi yerleşimciler, yaralı iken beni acımızca darbetti, daha sonra işgal güçlerinin askerleri yerleşimcileri uzaklaştırdı bu sefer de kendileri şiddet uygulamaya başladı"- "İsrail istihbaratı sağlığım için değil, benden bilgi almak için hayatta kalmamı istedikleri ve bu nedenle beni tedavi ettikleri yönünde açık ve saygısızca bir mesaj iletti"

İsrail askerlerinin kurşunuyla 6 yerinden yaralandıktan sonra tutuklanan; 7 yıl tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan Filistinli Emel Takataka, İsrail istihbaratının, "bilgi almak için kendisini tedavi ettiği" mesajını ilettiğini belirtti.

  • Filistinli genç kadın, Aralık 2014'te, El-Halil ile Beytullahim kentleri arasındaki "Etzion" kavşağında İsrail askerleri tarafından altı kurşunla vuruldu. Batı Şeria'nın askeri açıdan en kısıtlayıcı bölgesi ve çok sayıda Filistinlinin hayatını kaybettiği ya da yaralandığı bir bölge olduğu için Filistinliler burayı "ölüm kavşağı" olarak isimlendiriyor.

İsrail, Beyt Feccar beldesinden 27 yaşındaki Emel Takataka'nın bir askere bıçakla saldırı girişiminde bulunduğu iddiasıyla vurulduğunu ileri sürdü.

Filistinli babanın, İsrail'in öldürdüğü kızları için 13 yıllık adalet arayışı sonuçsuz kaldı
Mecra

Vurulduktan sonra kan kaybederken yaklaşık bir saat ambulansın gelmesini bekleyen Emel, daha sonra İsrail'e ait ambulansla Kudüs'teki bir hastaneye sevk edildi. Genç kadın, yaklaşık bir ay hastanede hem tedavi gördü hem de sorgulandı.

Emel, 7 yıl hapis hayatının ardından 30 Kasım'da Batı Şeria'nın kuzeyindeki El-Cümle kontrol noktasında serbest bırakıldı. Aynı günün akşam saatlerinde köyüne ulaşan Emel, bölge sakinleri tarafından sevinç gösterileriyle karşılandı.

  • Şu anda 27 yaşında olan Filistinli Emel, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özgürlüğüne yeniden kavuştuğu için mutluluk duyduğunu ancak arkasında İsrail'in Damon Hapishanesinde 31 kadın tutuklu bıraktığı için mutluluğunun buruk olduğunu ifade etti.

- Ölüm ve hayat arasında bekleme

İsrail askerleri tarafından vurulduğu ve yaralandığı; Yahudi yerleşimciler ve askerlerin saldırısına uğradığı o anları anımsayan Emel, "İşgalci İsrail, üzerime pek çok kez ateş etti; gaz ve ses bombası attı. Vücudumun değişik yerlerine 6 kurşun isabet etti." dedi.

"Elimizde kalan tek şey, mirasımız, bayrağımız..."
Mecra

Yahudi yerleşimciler ve daha sonra askerler tarafından darp edildiğini, o anların çok zor olduğunu, kendisini müdafaa edemediğini aktaran Emel şunları söyledi:

"Yahudi yerleşimciler, yaralı iken beni acımızca darbetti, daha sonra işgal güçlerinin askerleri yerleşimcileri uzaklaştırdı bu sefer de kendileri şiddet uygulamaya başladı. Tüm olanları hissediyor ancak hiçbir şey yapamıyordum."

Sol ayağında hala ses bombasının bir parçasının olduğuna işaret eden Emel, "şeref nişanı" olarak addettiği bu parçanın çıkarılmasını istemediğini aktardı.

- İsrail istihbaratının mesajı

Kudüs'te İsrail'e ait Hadassah Hastanesinde yaklaşık 1 ay tedavi gördüğünü belirten Emel, "İsrail istihbaratı sağlığım için değil, benden bilgi almak için hayatta kalmamı istedikleri ve bu nedenle beni tedavi ettikleri yönünde açık ve saygısızca bir mesaj iletti." dedi.

Emel kendisine uygulanan baskı araçlarının ordu ve istihbaratla sınırlı olmadığını, hastanedeki doktorların kendisine acımasız ve ırkçı bir tutumla yaklaştığını; ne kadar gizlemeye çalışsalar da acı çekmesinden zevk aldıklarını kaydetti.

Mülteci kampında geçen kendi çocukluğundan esinlenerek ortaya çıkardığı "Hanzala" karakteriyle dünya çapında üne kavuşan Filistinli çizer Nacî el Alî, Hanzala'yı sırtı bize dönük ve elleri arkasında bağlı bir karakter olarak tasarladı.

Karikatürist Ali, insanlığın Filistin'de yaşananlara sessiz kalmasından ötürü küskünlüğünün ifadesi olarak Hanzala'yı sürekli sırtı dönük halde resmetti. Hanzala'nın yüzü, Filistin özgür olduğunda görülecektir. Ellerinin arkasında bağlanması ise, "dışarıdan dayatılan her türlü çözüme kapalılık" anlamına gelir.

Bir açıklamasında 10'lu yaşların başındayken ülkesinden sürüldüğünü hatırlatan Ali, Hanzala'ya ilişkin şu ifadelere yer vermişti:

"Hanzala 10 yaşında doğdu ve her zaman 10 yaşında olacak. Vatanına döndüğünde de 10 yaşında olup büyümeye başlayacak. Doğanın kanunları ona işlemeyecek. O eşsiz. Her şey vatanına döndükten sonra normalleşmeye başlayacak. Onu yoksul ve acının sembolü olarak resmettim ve adını Hanzala koydum. En başta Filistinli bir çocuktu. Fakat şuuru, onu ulusaldan uluslararası bir yere taşıdı. Basit fakat sert bir çocuk. İşte bu nedenle insanlar onu sahiplendi ve kendi duygularını temsil ettiğini hissetti. Hanzala sadece Filistinli bir çocuk değil, siyonistlerin işgallerine karşı çıkan, insanların haklarını savunan bir çocuk. "Hanzala'nın gözünde yoksullar Filistinlidir. Ezilenler, mazlumlar hepsi Filistinlidir. Sadece bir ülke olarak değil, insani anlamda bir Filistin."

Sorgunun, daha hastanede baygın halinden çıkar çıkmaz başladığını ifade eden Filistinli genç kadın, "Hastanede istihbarat görevlileri ve polisler her gün sorguya çekiyordu. Henüz yaralı iken çok kötü şartlar altında soruşturma için 2 günlüğüne Kudüs'teki El-Meskubiyye hapishanesindeki sorgu merkezine götürüldüm." ifadelerini kullandı.

- Tutuklular arasındaki dayanışma

Yaralarına rağmen hapishanedeki kadın tutuklular tarafından karşılanmanın kendisine iyi geldiğini, adeta yaralarına merhem olduğunu aktaran Emel, "Kadın tutuklular, orada birbirlerine destek oluyor. Benim için ikinci bir aile ve büyük bir destekti." dedi.

Emel bu duruma İsrail cezaevi yetkililerinin tutuklulara yönelik uygulamalarını reddederek hapishane koşullarının iyileştirilmesini talep etmek için düzenlenen açlık grevine destek verdiklerini örnek olarak gösterdi.

Hapishane sürecinde de baskıların devam ettiğine dikkati çeken Emel, mahkumların tutulduğu yerlerin günde 4-5 kere arandığını aktardı.

  • Emel, pek çok kadın tutuklunun fiziksel ve psikolojik eziyete maruz kaldığını, mahremiyet alanlarının olmadığını; duş alınan yerlerin bile kameralarla gözetlendiğini belirtti.

Özgürlüğün kısıtlanmasının en ağır mahrumiyet olduğunu kaydeden Emel, kadın tutukluların en azından asgari yaşam ihtiyaçlarının karşılanmasını istediğini vurguladı.

Emel, özellikle eylül ayında İsrail'in yüksek güvenlikli Gilboa Hapishanesi'nden 6 Filistinli tutuklunun firar etmesinden ve yakalanmasından sonra kadın tutuklular da dahil olmak üzere tüm mahkumların acımasız saldırılara maruz kaldığını; pek çok haklarının ellerinden alındığını söyledi.

Hapishanede kalan Filistinli kadın tutukluların, "Ulusal safların birleştirilmesi, Filistin'in özgürleştirilmesi ve kadın tutukluların desteklenmesine" ilişkin mesajını ileten Emel, yapılacak bir esir takası anlaşmasının istisnasız tüm kadın tutukluları kapsamasını umut ettiğini dile getirdi.


Filistinli genç kadın, hapishanenin kendisi için bir okul olduğunu; orada pek çok şey öğrendiğini belirtti.

İsrail hapishanesinde ömrünün 7 yılını kaybeden Emel, ülkesine karşı sevgisinden ve kararlılığından hiçbir şey kaybetmediğini ifade etti.