Urdu edebiyatının efsanevî şairi: Mirza Galib

ABDULKADİR AKSÖZ
Abone Ol

Sadece Türklerin değil başka milletlerin kültürleriyle harmanlanmış Hindistan coğrafyası, şiir ve edebiyat alanında güçlü bir birikime sahiptir. Hint Müslümanlarının yazın dili Urducayı ustalıkla kullanan şair Mirza Esedullah Han Galib, Urdu edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor. Babür Dönemi'nin son büyük şairi Galib'in hayatı Hint ve Pakistan sinemasına da konu olmuş, gazellerinin büyük bir kısmı müzisyenlerce seslendirilmiştir.

Gazneli Mahmut’un Hindistan seferleriyle başlayıp son Babür İmparatoru Bahadır Şah Zafer’e değin Hint Alt Kıtası’nda çeşitli devletler kuran Türkler, köklü bir miras oluşturdular. Sadece Türklerin değil başka milletlerin kültürleriyle harmanlanmış Hindistan coğrafyası, şiir ve edebiyat alanında güçlü bir birikime sahip. Hint Müslümanlarının yazın dili Urducayı ustalıkla kullanan şair Mirza Esedullah Han Galib, Urdu edebiyatının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul ediliyor.

13 yaşında evlenen Galip hem karısı hem de karısının ailesiyle birçok problem yaşamıştır.

27 Aralık 1797 yılında Agra’da dünyaya gelen Mirza Galib, küçük yaşta babasını kaybetmiş ve amcasının himayesinde büyümüştür. Dedesi Koukan Han, Semerkant’tan Delhi’ye göç eden Selçuklu Türklerindendi. Mirza Galib’in ataları asker kökenli olup dedesi, amcası ve babası çeşitli görevler üstlenmiş komutanlardı. Babası öldüğünde beş yaşında olan Mirza Galib, bakımını ve eğitimini üstlenen amcası Nasrullah Han’ı da dokuz yaşında kaybetti.

Amcasının ölümünden sonra, on üç yaşında evlendirilen Mirza Galib, sorunlarla dolu bir evlik hayatı geçirdi. Hem eşi hem de eşinin akrabalarıyla problemler yaşadı ve ailesiyle birlikte Agra’dan Delhi’ye taşındı. Hayatı boyunca maddi sıkıntı içerisinde kalan Galib, hep kiralık evlerde kaldı. Evinin mutlaka iki konaktan müteşekkil olmasına dikkat eder birinde kendi dost ve misafirlerini ağırlar, diğerinde ise hanımı yaşardı.

Maddi sıkıntılarına rağmen hep gösterişli bir hayata özenen Galib, pek çok konuda eşiyle anlaşamaması sebebiyle ondan uzaklaşmanın yollarını aradı.

  • Bu evlilikten doğan yedi çocuğunun hiçbiri uzun süre yaşayamadı ve Mirza Galib’in sağlığında vefat ettiler. Bu sebepten dolayı, Galib’in şiirlerinde evlat hasreti önemli bir yer tuttu.

Mirza Galib, dönemin sanat merkezi olan Delhi'ye taşındıktan sonra edebiyat dünyasında adını duyurmaya başladı.

Delhi’deyken şiir ve sanat zevkini arttırma fırsatı bulan Mirza Galib, çeşitli şiir meclislerine katılarak adını duyurmaya başladı. Dönemin sanat ve edebiyat merkezi olan Delhi’de, Esed (aslan) mahlasıyla tanındı. Bununla birlikte aruz, kafiye, gramer, lügat gibi konular başta olmak üzere astroloji, tıp, din ve tasavvuf eğitimi aldı.

Gençlik yıllarında iyi bir tahsil gören Galib, Fars edebiyatıyla yakından ilgilendi.

Atalarından kalan araziler, devlet tarafından geri alındıktan sonra geliri düştü ve borç altına girdi. Resmi yollardan hakkını aramak için 1827 yılında İngiliz yönetiminin merkezi Kalküta’ya kadar gitse de istediğini alamadı. Ancak yaptığı bu uzun seyahat ile şiirdeki başarısını tüm Hindistan’a yaymayı başardı.

1857'de Sepoy askerlerinin ayaklanması ile başlayarak, halk genelinde yayılan isyanı Mirza Galib ''zamansız kıyamet'' olarak adlandırmıştı.

1850'de Babür İmparatoru Bahadır Şah Zafer, Mirza Galib'e "Dabir-ul-Mulk" ve "Najm-ud-daula" ünvanını verdi. Bu ünvanların sunulması, aynı zamanda Mirza Galib'in Delhi’nin soylularına dahil edilmesinin simgesiydi. Zira kendisi de şair olan Bahadır Şah Zafer, Galib’i şiir hocası olarak atamış, buna ek olarak devletin resmi tarihçisi yapmıştı.

1857’deki büyük bağımsızlık hareketi sırasında tüm mallarını satmak zorunda kalan Mirza Galib, İngilizlere karşı girişilen bu hareketi “zamansız kıyamet” olarak tanımladı.

Allâme Muhammed İkbal
Mecra

Başta Muhammed İkbal olmak üzere, Urdu dilinin Galib’ten sonraki en önemli şairleri, onun şiirlerinden etkilenmiştir. Dünyevi hayatın tüm izlerinin görülebildiği şiirlerinde insani duygular ustaca işlenmektedir. Özgür ve arayışa meyilli bir yapıya sahip olan Mirza Galib, kendine özgü şiir anlayışıyla diğer şairlerden ayrılmaktadır. Şiirleri “Galib Divanı” adıyla Türkçeye de çevrilmiştir. Aynı zamanda iyi bir nesir ustası olan Galib’in yazdığı mektuplar, Urdu edebiyatının en önemli düzyazı eserleri arasında gösteriliyor.

Galib'in vefatından sonra Delhi'deki evi müzeye dönüştürülmüştür.

15 Şubat 1869'da Delhi'de vefat eden Mirza Galib’in “Ghalib ki Haveli” olarak bilinen Delhi’de yaşadığı ev, artık Galib Anıtı adıyla müze olarak kullanılmaktadır. Babür Dönemi'nin son büyük şairi Galib, Urdu dilinin en ünlü ve etkili şairlerinden biri olarak gösterilmektedir. Hayatı Hint ve Pakistan sinemasına da konu olan Mirza Galib’in gazellerinin büyük bir kısmı müzisyenlerce seslendirilmiştir. Mirza Galib, günümüzde, sadece Hindistan ve Pakistan'da değil dünya çapında, Urdu dilinin en büyük temsilcilerinden biri olarak gösteriliyor.