Allâme Muhammed İkbal

Pakistan'ın bağımsızlığına varacak yolculuğu başlatan Muhammed İkbal, 'Pakistan'ın Babası' olarak anılıyor.
Pakistan'ın bağımsızlığına varacak yolculuğu başlatan Muhammed İkbal, 'Pakistan'ın Babası' olarak anılıyor.

Pakistan devletinin fikrî altyapısını kuran Muhammed İkbal, bugünkü modern Pakistan’ın ana cevheridir. Pakistan’ın millî şairi Muhammed İkbal, günümüzde Pakistan ve Hint Müslümanları denilince akla ilk gelen isimlerden biridir. Ülkesi Pakistan’da “Allâme İkbal” olarak bilinen Muhammed İkbal, çoğu kaynakta “İslâm Şairi” olarak tanınır. Şair ve mütefekkir Muhammed İkbal, İslâm dünyasının büyük problemlerle boğuştuğu ve Müslümanların varoluş mücadelesi verdiği bir zamanda yaşamış, üzerinde en çok araştırma yapılan isimlerden biridir.

Günümüzde Pakistan ve Hint Müslümanları denilince akla ilk gelen isim hiç şüphesiz Muhammed İkbal’dir. Ülkesi Pakistan’da “Allâme İkbal” olarak bilinen Muhammed İkbal, çoğu kaynakta “İslâm Şairi” olarak tanınıyor. Şair ve mütefekkir Muhammed İkbal, İslâm dünyasının büyük problemlerle boğuştuğu ve Müslümanların varoluş mücadelesi verdiği bir zamanda yaşadı.

Pakistan’da “Allâme İkbal” olarak bilinen Muhammed İkbal, çoğu kaynakta “İslâm Şairi” olarak anılır.
Pakistan’da “Allâme İkbal” olarak bilinen Muhammed İkbal, çoğu kaynakta “İslâm Şairi” olarak anılır.

1877’de Pakistan’ın Pencap eyaletine bağlı Siyalkut şehrinde doğan Muhammed İkbal, mutasavvıf bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Kur’ân eğitimini medresede tamamladıktan sonra, hocalarının yönlendirmesiyle edebiyatla ilgilenmeye başladı. Lahor’da yüksek öğrenimini tamamladıktan sonra Doğu Dilleri Fakültesi’ne hoca olarak tayin edildi. Bu yıllarda Muhammed İkbal’in şiirleri de yayınlanmaya başlandı.

1905’de Londra’daki Cambridge Üniversitesi’nin felsefe ve iktisat bölümünden mezun oldu. Londra’da üç sene kadar kalan İkbal, burada Arap Dili ve Edebiyatı Fakültesi’nde hocalık yaparken, bilhassa Londra’da ilgi görmesine sebep olacak çeşitli İslami konularda bir dizi konferans verdi. Londra’da kaldığı süre içinde hukuk okuyan İkbal, savcılık diplomasını aldıktan sonra Almanya’ya giderek Münih Üniversitesi’nde felsefe alanında doktorasını tamamladı.

Hayatının önemli bir kısmında siyasetle uğraşan Muhammed İkbal, Avrupa’da hızla yayılan milliyetçilik akımını yakından gözlemleme fırsatı buldu. İkbal’e göre çözüm, evrensel değerlere sahip İslâm dinindeydi. Müslüman toplumu, ümmet olarak, insanlık için bir model sunabilirdi.

Muhammed İkbal ve oğlu Cavid İkbal.
Muhammed İkbal ve oğlu Cavid İkbal.

Hindistan’dan tüm dünyaya örnek teşkil edecek bir Müslüman milletin ümmeti tekrar canlandırmaya öncülük etmesini istiyordu. Bunun için Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bölgelerde ayrı devlet kurulmasını teklif etti. İkbal, esasları belirlenmiş bir İslâm devleti aracılığıyla Müslümanların eşitlik ve adalet içerisinde yaşayabileceğine inanıyordu. Bu nedenle Hindu çoğunluğa sahip bir Hindistan’da Müslümanların haklarının savunulabileceğini düşünmüyordu.

Tarihe “iki millet teorisi” olarak geçen görüşüyle Hint Alt Kıtası’nın iki ulus çerçevesinde Hindistan ve Pakistan olarak ikiye ayrılması gerektiğini savunmuştur.

Muhammed İkbal bu fikrini çeşitli kongrelerde ve mitinglerde yüksek sesle dile getirdi. Müslümanlar arasında ilk kez bağımsızlığı dillendiren kişi olmasıyla dikkat çekti.

Nitekim Hint Müslümanları zamanla İkbal’in iki millet teorisini benimseyerek kendi devletlerini kurabileceklerine inandılar. Siyasi görüşleriyle başta Pakistan’ın ilk devlet başkanı Muhammed Ali Cinnah olmak üzere pek çok ismi etkileyen İkbal, Hindular ile Müslümanların sadece inanç düzleminde değil sosyal düzen bakımından da tamamen farklı olduğunu ifade ediyordu. Bu nedenle, Hindular ile Müslümanların ortak bir millete dönüşmeleri hayalden öteye geçemezdi.

Muhammed Ali Cinnah, Pakistan'ın kuruluşunda oynadığı önemli rol sebebiyle "Kaid-i Azam (Büyük Önder)" olarak anılır.
Muhammed Ali Cinnah, Pakistan'ın kuruluşunda oynadığı önemli rol sebebiyle "Kaid-i Azam (Büyük Önder)" olarak anılır.

Büyük bir şair olan Muhammed İkbal’in şiirleri bir dava şuuru taşır. Yazı ve şiirlerinde Müslümanları İslam’ı derinlemesine öğrenmeye çağırırdı. İslam’ı bir kültür birikimi olarak değil evrensel bir düşünce sistemi olarak ele almıştır. Muhammed İkbal’in devlet ve vatan kavramına göre Müslümanların toprağında sınır olamazdı. Çünkü tüm Müslümanların vatanı birdi. İkbal’in ideallerinden biri dünya İslam Devleti’nin kurulmasıydı.

Kur'ân-ı Kerîm’in bütünlükçü, renkler üstü, cihanşümul anlayışından hareketle evrensel bir Dar-ül İslâm devleti idealini savunmuştur.

İkbal'in Endülüs ziyareti sırasında Kurtuba Camii'nde çekilmiş bir fotoğrafı.
İkbal'in Endülüs ziyareti sırasında Kurtuba Camii'nde çekilmiş bir fotoğrafı.

Dolayısıyla Müslümanlar tek devlet olmalıydı. Müslümanların içinde bulunduğu taassuptan kurtulmaları ancak ıslahatla mümkündü. İkbal, İslam milletlerinin bir "Rönesans"a ihtiyaç duyduklarını sıkça dile getirmiştir.

İkbal’de nefis terbiyesi önemli bir yer tutar. Ona göre insan, kendini şehvet ve korkudan alıkoyup kendine hakim olursa başkaları o insana hükmedemez. İkbal’in secde tanımı bu noktada önemlidir. Sahih bir imana bağlanarak birbirleriyle kardeş olacak ve Allah’ın katında hepsi eşit olan insanlardan kurulu bir erdem toplumunu arzular.

İkbal’in nefsi terbiye etmede önem verdiği bir secde, binlerce gücün karşısında insanı özgür kılar. Bu bağlamda, İkbal’e göre secde, bir bağımsızlık manifestosudur. Tasavvufi yönü de baskın olan İkbal, uçuruma yuvarlanan insanlığı gönül denen aleme çağırdı. Zira hayat muammasının kilidi ancak tasavvuf yoluyla kırılabilirdi.

  • Özelikle şiirlerinde görülen hakikati arama anlayışı Mevlana’dan izler taşır. İslâm tasavvufuna büyük önem vermiş ve Mevlana’ya büyük hayranlık duymuştur. Bu nedenle kendisine “Doğu’nun Rumisi” de denilmektedir.

Muhammed İkbal 1934’de gırtlak kanserine yakalandıktan sonra sağlık sorunları arttı. Önce sesini kaybetti daha sonra gözleri zayıfladı. Yaşadığı tüm zorluklara rağmen Hint Müslümanlarının sorunlarına ve meselelerine ilgisini devam ettirdi. Muhammed Ali Cinnah’a, Hindistan Müslümanlarının bağımsızlığı ve güvenliği hususundaki görüşlerini içeren bir mektup kaleme alan İkbal, fikirleriyle Cinnah’ı doğrudan etkilemiştir. 21 Nisan 1938’de Lahor’da vefat ettiğinde, büyük arzusu ve hedefi olan Müslüman bir devlet henüz kurulamamıştı.

Muhammed İkbal'in Lahor'da bulunan kabri.
Muhammed İkbal'in Lahor'da bulunan kabri.

Ölümünden 9 yıl sonra inançla savunduğu Pakistan bağımsızlığını ilan etmiştir. İkbal’in attığı tohum, artık karşılığını bulmuştu. Pakistan devletinin fikrî altyapısını kuran Muhammed İkbal, bugünkü modern Pakistan’ın ana cevheridir. Nitekim Pakistanlılar vefa borçlarını ödemek için İkbal’i "Pakistan'ın Babası" kabul ettiler. Pakistan’ın millî şairi Muhammed İkbal, üzerinde en çok araştırma yapılan isimlerden biri olmasının yanında, her yıl düzenlenen çeşitli etkinliklerle anılıyor; fikirleri ve hatırası yaşatılmaya devam ediyor.

Muhammed İkbal’in Türkçe’ye çevrilmiş bazı önemli kitapları aşağıdaki gibidir;

  • Cavidname
  • İslâm'da Dini Tefekkürün Yeniden Teşekkülü
  • İslâm Düşüncesi
  • Yansımalar/Gençlik Notları
  • Benliğin Sırları
  • İkbal Külliyatı
  • Kulluk Kitabı
  • İslâm Felsefesine Bir Katkı

Muhammed İkbal hakkında yazılan önemli eserlerden bazıları aşağıdaki gibidir;

· Muhammed İkbal- Prof. Dr. Annemarie Schimmel

· Büyük İslam Şairi Dr. Muhammed İkbal- Ebu'l Hasen Ali En-Nedvi

Boyun Eğmeyen Ateşin Dili Muhammed İkbal- Hece Dergisi, Özel Sayı:25