Bir kör zamandan korkar mı?

ERTUĞRUL EMİN AKGÜN
Abone Ol

Ercan Yılmaz’ın kitabında tek bir zaman var, On Üç Sıfır Sıfır. Bireyin dışa duyduğu öfke pratik karşılıklarla açıklansa da sürekli ikinci akışla kesişerek şüpheye düşürülüyor. Kuvvetli bir anlatıya dönüştüğü bu zamansız yaşam alanlarında ise yazarın kıvrak fikirlerini ve zeki hareketlerini takip edebiliyoruz.

Öykü kitaplarında yöntem üzerine konuşmak çoğu zaman verimsiz olsa da, kitaptaki akış müstakil pasajlar ve bunların toplamından oluşuyor. Bu biçimsel tercihin getirilerinden biri birbirinden ayrı kendini anlatan iki akışın yakalanmış olması.

İlk akış salt klasik anlatım düzeyinde ve anılarla ilerliyor. Yazarın hayatla temas kurduğu noktalara çekilen bir doğru: Mekan sürekliliğine sadakat gösterilerek, öznesi sürekli değiştirilen bir hikaye. Metinlerin modern öykü kuramlarına dokunduğu yer ise tartışmaya açılan kurmaca birey-yazarın varlığı.

Ercan Yılmaz’ın kitabında tek bir zaman var, On Üç Sıfır Sıfır.

İlk akıştan kaçılan yerlerde yazarın ve okurun tutumlarının sorgulandığı bir kurmaca üst yapı kurulmuş. En azından konu akrabalığı bulunan diğer öykü kitaplarında rastlanmayan bir tutum. Ercan Yılmaz’ın kitabında tek bir zaman var: On Üç Sıfır Sıfır. Bireyin dışa duyduğu öfke pratik karşılıklarla açıklansa da sürekli ikinci akışla kesişerek şüpheye düşürülüyor. Kuvvetli bir anlatıya dönüştüğü bu zamansız yaşam alanlarında ise yazarın kıvrak fikirlerini ve zeki hareketlerini takip edebiliyoruz.

Kurmacayla gerçek arasında sıkışmak modern metinler için epikle zeka arasında tercihte bulunmaya karşılık gelir. Modern roman tarihi bu çelişkinin ironisinden başka bir şey değil. Buradaki soruların öyküdeki karşılığıyla ilgili yazar, olası öneri ve okuma biçimlerini metinlerindeki fragmanlar sayesinde ikinci akışın içinde cevaplamaya çalışıyor. Bireyin içine kapandığı ölçüde körleştiğine ikna olursak bu yazının başlığı aşağıdaki cümleyle hatırlanabilir:

Esas yazı kurşun kalem yazısıdır
Post Öykü

“Allah’ım mademki yarattın bu saatleri hızlandır bari.”