Kısa Öyküde Yöntem

ŞEYMA SUBAŞI
Abone Ol

Oktay Yivli’nin Fransız ve Amerikan anlatı bilimi birikiminden yararlanarak ortaya koyduğu, öykü konusunda yöntemsel bir bakış açısı sunan Kısa Öyküde Yöntem adlı eserinde ise Fecr-i Ati edebiyatının önemli isimlerinden Cemil Süleyman Alyanakoğlu’nun eserleri anlatı-bilimsel bir şekilde inceleniyor.

Kısa öykünün tanımı uzun süredir birçok yazar tarafından yapılıyor. H. E. Bates’in söylemlerini anlamaya çalıştığımızda ise eğer Richardson’dan başlanırsa romanın geçmişi hususunda iki yüz yıllık bir serüven karşımıza çıkıyor. Ancak kısa öykünün geçmişi çok daha eskiye dayanıyor. Bu konuyla ilgili olarak şöyle söylüyor H.E. Bates: “Oysa, söylencelerden halk öykülerine; masallardan fıkralara; yaşam öykülerinden en kaba terimle halkın “iyi bir hikaye” dediği metinlere kadar uzanan kısa öykünün geçmişi inanılmaz uzundur.” Kısa öykü bizlere kapısını açan bir imkan mı, yoksa sıkıntılı bir alan mı? Dar alanda bir şeyler yapmayı mı doğuruyor? Burası tartışmalı bir konuyken H. E. Bates, imdadımıza yetişiyor ve kısa öykünün içinde sonsuz olanakları barındırdığını belirtiyor. Çeşitli yazarların farklı tanımlarından bahsederken, bu tanımlamaya çalışma çabasının bir yerde anlamsız oluşunu ifade ediyor. Çünkü onun deyimiyle: “Gökyüzü nasıl tuğlalardan yapılmamışsa, öykülerin de boru hatları gibi döşenmediğini unutmamak gerek.”

Kısa Öyküde Yöntem'de Fecr-i Ati edebiyatının önemli isimlerinden Cemil Süleyman Alyanakoğlu’nun eserleri anlatı-bilimsel bir şekilde inceleniyor.

Oktay Yivli’nin Fransız ve Amerikan anlatı bilimi birikiminden yararlanarak ortaya koyduğu, öykü konusunda yöntemsel bir bakış açısı sunan Kısa Öyküde Yöntem adlı eserinde ise Fecr-i Ati edebiyatının önemli isimlerinden Cemil Süleyman Alyanakoğlu’nun eserleri anlatı-bilimsel bir şekilde inceleniyor.

Kitabın önsözünde Yivli; kanonik yöntem yerine anlatı bilimsel bir yöntem izlendiğini ifade ediyor. Aynı zamanda kitapta tür, düzen, anlatıcı, bakış açısı, öykülemenin yapısı, öyküleme zamanı, anlatı birimleri ve öyküleme grameri gibi bölümler üzerinden yazar, Cemil Süleyman’ın Timsal-i Aşk ve Ukde kitaplarındaki öykülerinden yola çıkarak bu çalışmayı ortaya koyuyor.

Kitap, Cemil Süleyman’ın hayatı hakkındaki giriş bölümüyle başlıyor. Daha sonra ilk bölümde yazar öykünün tarihsel gelişimi hakkında bilgi veriyor bizlere. Yivli’nin bahsettiği eserler, onun deyimiyle “modern öyküye giden yolun işaret taşları gibidir.” Yazarın bu bölümde öyküye olay ve durum olarak bakmaması ve çeşitli bölümlere ayırması da olaya daha bütünlüklü açıdan bakmamızı sağlıyor. Önemli kısa öykü yazarlarının kısa öykü hakkındaki tutumları kısa öykünün ne’liği, nasıl’lığı üzerine öykü yazarlarına fikir veriyor. İkinci bölüm olan “Düzen”de yazar öykünün nasıl başladığı ve nasıl sonlandırıldığı üzerine kafa yorar. Bir diğer bölüm ise Anlatıcı’dır.

Anlat(a)mayan anlatı: Postmodern öykü
Post Öykü

Necip Tosun Modern Öykü Kuramı isimli kitabında, anlatıcının kimi zaman yazarla bütünleştiğini kimi zaman ayrıştığını belirtir. Bu bölümde hikayedeki rollerine göre anlatıcılar farklı şekilde isimlendiriliyor. “Odaklanma/ Bakış Açısı” adlı bölümde; olaylara kimin gözünden bakıldığı irdeleniyor. “Öyküleme Yapısı”nda hikayenin anlatıcı tarafından düzenlenme biçimi çeşitli kategorilere ayrılırken, “Öyküleme Zamanı”nda hikaye zamanı ile anlatma zamanı arasındaki hiyerarşik ilişki üzerinde duruluyor. Örneğin “Art Zamanlı Öyküleme” günümüzde çok kullanılır ve buna “klasik geçmiş zaman anlatısı” da denir. Burada öyküye konu olan olaylar olup biter ve yazar bunu kısa ya da uzun süre sonra kaleme alır. “Anlatı Birimleri”nde öykünün kurgusunda rol oynayan sahne, özetleme, açıklama/yorumlama, eksiltme, tablo/ betimleme gibi yapılar söz konusuyken, son bölüm olan “Öyküleme Grameri”, temel öyküleme, ikincil öyküleme, geçiş, özetleme, betimleme, yorumlama, erken anlatma kipleri şeklinde kategorilere ayrılıyor.

  • Kitabı okurken, öykü yazarlarının belki de doğaçlama ve el yordamıyla uyguladığı birçok şeyin teknik olarak karşılığının görülüyor olması istifade edici bir durum. Şüphesiz her yazar adayının bu tür kuramsal kitaplarla içli dışlı olması da sanatını özellikle teknik anlamda daha anlamlı hale getirecek ve güçlendirecektir.

Oktay Yivli’nin ilgili kitabının edebiyat sahasında gerektiği takdiri bulmasını ümid ederken son olarak; Elizabeth Bowen’in sözlerine kısa öykünün geleceğinden ve şimdiki halinden dahi ümitli olduğumuzu ekleyerek kulak verelim: “Gelecek, yalnızca yazarın elinde değil, okurun ve eleştirmenin de ellerindedir. Eğer kısa öykü kalıcı ve doyurucu bir tür olacaksa ve yazarlar tarafından hor görülmeyecekse, kitlesel sabırsızlık ve azınlıkta kalan çabalar kontrol edilmelidir. Kısa öykünün şu andaki durumu, genel olarak sağlıklıdır ve geleceği parlaktır.”

  • Monokl Yayınları, Barthelme’nin 40 Öykü’sünü yayımlayacakmış a dostlar! Siz bu satırları okurken çıkmıştır bile belki. Kaçırmayın.