Tekniğin içinden hikâyeler anlatmak

AHMET MELİH KARAUĞUZ
Abone Ol

Osman Cihangir'in ikinci kitabı birinci kitabı aşamayan ama ondan da geri durmayan bir kitap. Öyküler, yapılan öyküler olarak ön plana çıkıyor. Tekniğe yaslanan, belli başlı kalıplar içerisinde anlatılan, bir diğeri bir sonrasının üstüne çıkmayan aynı düzende ve tonda konuşan hikâyeler.

Son yıllarda öyküde bir patlama olup olmadığı tartışıladursun, bir şeyler anlatmada patlama olduğu gerçeği kesin. Her yerde, her şekilde bir şeyler anlatıyoruz. Bir anlatı formu olarak öykü de bundan payını alıyor şüphesiz. Her geçen gün yeni öykü kitapları çıkıyor anlatma bolluğunda. (Enflasyonu mu demeliyiz?) Bu bollukta çoğu kitap muhatabına bile ulaşamadan gözden kaybolurken, bazı kitaplar sesine ses buluyor, çok az öykü kitabıysa kendine gerçekten bir yer buluyor anlatı ormanında. Bu ormanda ilk kitabıyla kendine has, özel bir yer bulan Osman Cihangir, "Hasar Sözlüğü"yle dâhil olduğu öykü anlatıcılığı dünyasındaki yürüyüşüne ikinci kitabıyla devam ediyor.

Hasar Sözlüğü
Post Öykü

Osman Cihangir, ilk kitabından önce, ilk öyküsüyle büyük bir eşiğe tırmandırdı çıtayı. "Hasar Sözlüğü" öyküsü pek çok okur için çok başarılı bir öyküydü. Yazar bu öyküsünün üzerine çıkabilecek ya da en azından bu öyküde tutturduğu çıta yüksekliğini aşağıya indirmeden devam edebilecek miydi anlatmaya? Hiçbir Zaman Yeterince Delirmeyeceğiz'de bu soru cevap buldu. Osman Cihangir, iyi bir ilk kitapla, kendi öykü ve anlatı dünyasının ilk bütününü ortaya koydu ve bu bütün iyi metinlerle örülüydü. Her şeyden de öte, o günün parlayan anlatısının parıltısını da taşıyordu üzerinde. Oyunlu, komik ve ironik öyküler. Postmodern ya da deneysel bir biçim. İyi bir ilk kitaptan sonra, Cihangir'i ikinci iyi anlatı bütünü oluşturmak bekliyordu. Hemen Hemen Hiç'le ikinci bütün ortaya çıktı ama peki ya ilki kadar iyi miydi bu bütün?

Osman Cihangir kitaba da adını veren ''Hemen Hemen Hiç'' başlıklı öyküyle başlıyor anlatmaya.

Osman Cihangir kitaba da adını veren "Hemen Hemen Hiç" başlıklı öyküyle başlıyor anlatmaya. Parsel parsel eylenen dünyada, taksitle yapılan alışverişlerin, ketılların, sahteliklerin içerisinde bir insan hikâyesi anlatıyor. Galip'i olmayan bir oyunun sürekli sürdürülme telaşı ve gerçeği. Öykünün alt metninde yer alan eleştiri hemen hemen her öyküde karşılıyor bizi. Bütün metinlerin altında yazar, içinde yaşadığımız zamanın bir eleştirisini sunuyor. Üst metinde ironi, şaka ya da türlü şekilli anlatılar olsa da alt metinde hep bir eleştiri görmek mümkün. Öyküleri kurarken Osman Cihangir, ilk öykü kitabındaki öykülerdeki biçimi terk etmemiş. Tutturduğu yolda devam eden birkaç isimden biri bu konuda Osman Cihangir. Anlatıda ve biçimde ilk kitapla aynı yolda ısrar eden öyküler yer alıyor kitapta. Postmodern anlatı olarak zihinlerimizde yer eden bir anlatı. Öykülerin birçoğu birbirine benzer ögelerden, ifadelerden ve şakalardan oluşuyor. Bu da okurken belli bir süre sonra hep aynı şeyi okuyormuş hissi veriyor okura.

Osman Cihangir'in Hemen Hemen Hiç'inde öne çıkan "Sosyal Ölüler" öyküsü, genel olarak dijital dünyayı anlatırken sadece dijital dünyadaki ağlardan bahsetme kolaycılığına kaçmadan, kendi gözünden bir dijital dünya eleştirisi sunuyor. Ayrıntılı bir dijital bugün üzerinden kuşak çatışması, ilişkilerdeki sahtelik, inandırıcılığın yitimi gibi belli başlı temalar üzerinden günümüz insanı eleştiriliyor öyküde.

Kitapta zaten hâkim olan modern zaman eleştirisi, bu öyküde fazlaca baskın ve görünür bir hale bürünüyor. Özellikle yazarın babaannesinin telefon isteği üzerinden hareketle kurduğu zaman eleştirisi bence fazla abartılı ve dijital dünyayı anlamaktan ziyade ona duyulan bir tepkinin yansıması. Genel olarak Türk öyküsünde gördüğümüz dijital dönüşüme duyulan tepkisellik bu öyküde de mevcut.

Mimarın Arayışı
Post Öykü

Osman Cihangir'in ikinci kitabı birinci kitabı aşamayan ama ondan da geri durmayan bir kitap. Post Öykü'yle popülarite kazanan anlatıyı terk etmeyen, onda ısrar eden bir anlatı tercihi var kitapta. Öyküler, yapılan öyküler olarak ön plana çıkıyor. Tekniğe yaslanan, belli başlı kalıplar içerisinde anlatılan, bir diğeri bir sonrasının üstüne çıkmayan aynı düzende ve tonda konuşan hikâyeler. Barcelona futbolunun sistem oyununu, herkesin benzer seviyede olduğu, sistem oyunu içerisinde anlam kazandığı yapıyı sevenler için iyi ama İngiliz futbolunun rekabete dayalı, her an her şeyin olabileceği ve herkesin fark yaratabileceği oyuna hayran olanların biraz dudak bükerek okuyacağı öyküler bütünü Hemen Hemen Hiç.