Denizden dağlara doğru: Bir kış tatili rotası

SİBEL KILIÇ
Abone Ol

Modernite ile gelişen hayatşartlarına baktığımızda, zihnimizinpek çok yönden görüntü odaklı birhayat anlayışına gebe bırakıldığınısöylemek mümkün. Bir yanıyla bu, "beden merkezli" bir yaşam anlayışıda demek oluyor. Bedenin merkezunsur olduğu, beden konforununve görselliğinin insanoğlunungittikçe vazgeçilmez bir parçasıolduğu günümüz dünyasında, bizzatkendisi de modern bir kavram olan "tatil", tüm bu yukarıda saydığımnedenlerden ötürü, zihinlerde "deniz", "kum" ve "güneş" üçlüsüylebütünleşmiş bir kavram hâlinegelmiştir.

Merkez ilçeye bağlı, yirmi üç mahalle ve yetmiş köy bulunmaktadır.

Oysa tatil, aslında olması gereken hâliyle; plazalara, fabrikalara ve ofislere mahkûm olmuş insanın aslına rücu edebileceği; "deniz, güneş ve kum" dan ibaret olmayan doğaya karışabileceği bir zaman periyodu olarak değerlendirilmelidir. Belki de tüm hâkim tatil anlayışlarına mugayir, bizi öncesinde ve sonrasında nasıl görüneceğimize dair kaygılara sevk etmeyecek, zihinleri dinginleştirip, toparlayacak ve fazlasıyla esnemiş sınırlarımıza yeni bir nizam getirecek bir tatil ve dinlenme anlayışıdır ihtiyacımız olan.

Tüm bu saydıklarım da beraberinde akla ilk olarak kış mevsimini ve elbette kış tatilini getirir. Kış tatili, memleketimize verili doğal çeşitliliğin farkına varılması için bir fırsat ve kalıplaşmış "üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye" tanımının da dışına çıkmak demek aslında; dört bir yanı dağlarla çevrili o bakir Türkiye’yi anlamak adına…

Gerek coğrafi konumumuzdan, gerek rakım olarak yüksekte yer almamızdan ve tektonik hareketliliğin yaygın olduğu dağlık bir ülke olmamızdan kaynaklı olarak, kış aylarında yüksek miktarda kar toplayan merkezlere ve uzun doğal kayak pistlere sahip pek çok bölgemiz vardır. Elbette aklımıza ilk olarak Uludağ gelecektir, ancak bu da yine hâkim tatil anlayışının bir verisi olarak zihnimizde beliren kalıplaşmış bir kodlamadır. Uludağ’ın bu kadar gözde ve bilinir olması sahip olduğu doğal şartlarla birlikte İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük işgücü barındıran şehirlere yakın olmasıyla da ilintilidir elbette.

Ani, Kars şehrinin güneydoğusunda ve Arpaçay boyunda bulunan ören yeridir.

Gelgelelim Bursa’dan ırakta kalan ve Anadolu’nun ücrası sayılabilecek Kars ve Kayseri gibi illerimizde bulunan dağlık ve yamaçlı coğrafya buraları da en az Bursa kadar nadide ve çekici birer kış tatili merkezi yapıyor. Her ne kadar tercih edilme oranı Uludağ kadar yüksek olmasa da Kars ve Kayseri gerek sahip oldukları kar kalitesi gerek metropolleşmeden uzak kent yapıları ve doğal güzellikleriyle kış turizmi açısından oldukça cazip birer tatil merkezidir.

Türkiye’nin çatısı: Serhat Kars

Kars, yüksek rakımı nedeniyle Erzurum ve Ardahan’la birlikte "Türkiye’nin çatısı" niteliğinde şehirlerimizdendir. Batısında Palandöken, güneyinde Ağrı, kuzeybatısında Karga Pazarı dağları olan şehrimizin coğrafi yapısı adeta doğal bir kale nizamındadır. Sınıra olan yakınlığından ve bağımsızlık mücadelesiyle geçmiş tarihinden miras kalan bir isimdir ona "Serhat Kars".

961-1045 yılları arasında Pakraduni Hanedanlığı'ndan Ermeni hükümdarlarının başkenti olmuştur.

Çıldır Gölü, Ani Harabeleri, Allahuekber Dağları Milli Parkı, Kars Büyük Katedrali, Asboğa Gölü, Kars Selçuklu Sarayı ve Tigran Honents Kilisesi bu küçük sınır şehrimizin önemli tarihi ve doğal güzelliklerinden bazılarıdır.

Elbette ki bu saydığım doğal ve tarihi yapılar ve şehrin Rus mimarisinden izler taşıyan sadeliği her mevsim güzel ve özel; fakat Kars’a en çok kış ve kar yakışır. Özellikle Sarıkamış Kayak Merkezleri, kışın sahip olduğu kar kalitesi ve kar kalınlığıyla ve aynı zamanda dünyanın en büyük doğal kayak pistlerinden birine sahip olması nedeniyle Kars’ın sembol değerlerindendir. Sarıkamış’tan sarıçam ormanlarının karla bezenmiş manzarasını seyrediyor olmanın verdiği huzur, kelimelerle tasvir edilir cinsten değil. Beyaz örtü Sarıçam ormanlarını sarıp sarmalayınca, Kerem de Aslı’yı almış gibidir. Bu ferahlık ve dinginlik ise bir kış tatili için bulunmaz bir atmosferdir.

Yine bir kısmı Kars bir kısmı Ardahan’da bulunan Çıldır Gölü’nün kışın buz tutan yüzeyi, kış turizmi denince akla ilk gelen atlı kızaklarıyla birlikte eşsiz bir kış aktivitesi alanıdır. Kızakla göl yüzeyinde gezmek ve yüzünüze çarpan küçük buz tanelerini hissetmek, gözünüzün alabildiğince uzanan beyaz örtüyü seyre dalmak, gölden balık çıkaran balıkçılarla söyleşmek… Tüm bunların tadına varmış bir şehir insanı, eminim o şehre berraklaşmış bir zihin ve yürekle dönecektir. Çıldır’ın kış aylarındaki görüntüsü doğal bir film platosudur aslında ve pek çok klip, film ve belgesele de arka plân olmuştur. Yine eski tren istasyonları, eski devlet binaları ve geniş caddeler… Sezen Aksu’nun o şarkısında dediği gibi “eskidendi” çok eskiden…

Doğu Ekspresi, Ankara ile Kars arasında sefer yapan ve Kırıkkale-Kayseri-Sivas-Erzincan-Erzurum illerinden geçerek Kars'a ulaşan TCDD Taşımacılık trenidir.

Ve en nihayetinde kendinizi bir âşığın koçaklamasına kaptırmanız gerekir. Çünkü buraya en baştan "Serhat Kars" dedik…

Erciyes'e gitmek için 10 sebep
SkyRoad

Orta Anadolu’nun dumanlı başı: Erciyes

Kayseri-Erciyes, metropollerden ulaşımı Kars’a nispeten daha kolay bir kış turizmi merkezi. Orta Anadolu’nun en yüksek doruğu Erciyes Dağı, Kayseri’nin kuzeyindeki ovaların ortasında, başının dumanı ve karıyla adeta bir koca çınar gibi yükselen volkanik bir dağdır. Erciyes Dağı’nın 1500 m. yüksekliğe kadar olan kesimleri bağlarla kaplıdır.

Erciyes’in doğu yüzünde 2100-2900 metreler arasında yer alan Tekir Yaylası, yazın yaylacılık, kışın ise bir kış turizm merkezi.

Buraya kışın yağan toz kar, kayakseverler açısından oldukça çekici bir niteliktir.

Erciyes Dağı, İç Anadolu Bölgesi'nde yer alan bir yanardağdır.

Yine Melik Gazi Türbesi, Şeker Gölü, Derevenk Vadisi, Erdemli Harabeleri,kışın büründüğü kar örtüsüyle gezilip görülmeli ve sonrasında tatilciler kendilerini Bayramhacı Kaplıcaları’nın şifalı sularına bırakmalıdırlar.

Kayseri, kayak merkezleri dışındaki tabiat örtüsü ve hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle yaz-kış gezilip görülecek ve her daim alternatif bir hayatın kapısını aralayabileceğimiz Selçuklu’dan kalma bir Anadolu şehri. Biz bu şehri türkülerlden de biliriz, zaten türkülerden bildiğimiz bir şehri, başka türlü bir bilmeyle de bilmemize gerek kalmaz. Gitmeden de Erkilet güzellerine, bağ bozumlarına, ceviz şenliklerine, Gesi bağlarına aşinayızdır elbet.