Giyilebilir cihaz teknolojileri lojistikte verimliliği yüzde 30 artırıyor

HABER MASASI
Abone Ol

Kovid-19 kaynaklı salgın, ticari hayatı etkisi altına aldı. Olumsuz etkilerden en hızlı sıyrılan sektörler arasında lojistik sektörü var. Demir, “başlarda olumsuz etkilendik ancak kısa süre içerisinde normal seyrimize dönebildik” diyor. Sektörün önu açık. Recep Demir, verimliliği yüzde 30 artıran giyilebilir cihaz teknolojileri pazarının geçtiğimiz yıl 51,6 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını hatırlatıyor ve bu alanda yatırımlar yaptıklarını söylüyor.

Diğer sektörlerden farklı olarak Türkiye, lojistik alanda uluslararası şirketlerle iş birliği yapan ve hizmet kalitesini sürekli artıran bir yapıya sahip. Kuşkusuz bu başarıda, değişimi gören ve bu alanda atılımlar yapan özel sektör firmalarının büyük katkısı oldu. Bu firmalar arasında 1998’de kurulan Fillo Lojistik de var. 2013’te Aras Holding bünyesinde bulunan Aras Logistics ile birleşen Fillo Lojistik, başlangıç yıllarında yük taşımacılığındaki ‘grupaj’ uygulamasıyla dikkat çekti. Grupaj, konteynır dolduramayacak ancak ürettiği ürünün lojistiğini yapmak zorunda olan KOBİ’ler için oldukça elverişli bir uygulamaydı. Yeni teknolojik gelişmelerle değişen kurallar ve teknolojik değişimler lojistik şirketlerini de şekillendiriyor. Fillo Lojistik yolculuğunu bugün, günün şartlarına uygun yeniliklerle sürdürüyor. Son dönemde hızla artan ‘giyilebilir cihaz teknolojileri’ lojistik sektörünün geleceği açısından bir fırsat olarak görülüyor. Fillo Lojistik’in odağında şimdi, ‘giyilebilir teknoloji ’ olarak adlandırılan ‘handsfree barkod okuyucu’ cihazlarını iş süreçlerine entegre edilmesi var.

Zaman ve ciro kayıpları önemli ölçüde azaldı

Fillo Logıstıcs.

Teknolojik gelişmeleri yakından takip eden firmaların pazarda rekabet güçleri artarken, zaman ve ciro kayıpları da önemli ölçüde azaltılabiliyor. Fillo Lojistik de tüm iş süreçlerinde, aktarma merkezlerinde ve tüm birimlerinde dünyadaki teknolojik gelişmeleri entegre ederek ilerliyor. Fillo Lojistik Genel Müdürü Recep Demir, “Giyilebilir teknolojiler geleceğin dünyasında operasyonel verimlilik açısından büyük bir fırsat olacak. Bu teknoloji sayesinde bir yandan zamandan tasarruf edilirken diğer yandan daha fazla üretkenlik sağlanıyor. Bu üretkenlik fabrika depo ve elleçleme verimliliğini de yüzde 30 arttırıyor.

Bu teknoloji depo görevlilerinin iş için her iki elini de serbest bırakırken barkodları taramasını ve işlemesini sağlıyor. Bu da daha fazla verimlilik, doğruluk ve üretkenlik sunuyor. Örneğin iş süreçlerimizin iyileştirmek, çalışanımızın işini kolaylaştırmak ve müşteri memnuniyetini artırmak amacıyla bir kaç yıl önce giyilebilir teknolojileri kullanmaya başladık. Parmak okuyucu teknolojiyi Türkiye’ de ilk kullanan şirketlerden biriyiz, hatta bu ürünün Türkiye distribütörüyüz” diyor.

  • Robotik, otomasyon ve yapay zeka gibi akıllı teknolojiler de lojistik sektöründe yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Endüstri 4.0 ile birlikte giyilebilir teknolojilere olan bağımlılık tüm sektörlerde artmaya devam edecek. Bu yeniliklere en çok ayak uydurması gereken sektörlerin başında hiç kuşkusuz lojistik sektörü olacak.

Giyilebilir teknoloji pazarının 2025’te 74 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Fillo Lojistik Genel Müdürü Recep Demir, 2020’de bu pazar için 51,6 milyar dolarlık bir kapasite öngörüsünde bulunuyor.

‘Pandeminin olumsuz etkisini kısa zamanda atlattık’

'Stratejik konumumuz nedeniyle nerdeyse tüm geçiş yollarını merkezindeyiz.'

İnsanlık olağanüstü bir dönemi yaşıyor. Kovid-19 kaynaklı salgın, ticari hayatı etkisi altına aldı. Önceliğin salgını önleme ve bulaş riskini azaltma adına tedbirlerin alındığı bu süreçte tüm sektörler bir süre durmak zorunda kaldı. Ancak e-ticaret bu süreç içerisinde olabileceği en yoğun noktaya ulaştı. Değişim olduğu anda fırsatlar doğar. Pandeminin etkilerini Recep Demir, “Bizler özellikle AVM lojistiğinde iddialı olduğumuz ve ağırlıklı müşterilerimiz bu merkezlerde olduğu için başlarda olumsuz etkilendik ancak kısa süre içerisinde normal seyrimize dönebildik” sözleriyle özetliyor.

Dünyada lojistik sektörü 1950’lerden itibaren hızlı bir gelişim gösterdi. Bu süreçte AB ülkeleri gerekli yatırımları ve sistem entegrasyonlarını sağlayarak dünyada lider konuma ulaştılar. Son yıllarda atılım yapan Türkiye de yatırımlar ve yeni projeler ile uluslararası lojistik üssü olma konusunda önemli adımlar atıyor. Fillo Lojistik Genel Müdürü Recep Demir, Türkiye lojistik sektörüne ilişkin olarak öngörüsünü şu sözlerle dile getiriyor:

“Stratejik konumumuz nedeniyle nerdeyse tüm geçiş yollarını merkezindeyiz. Hatta uzun yıllar öncesinde bile ticarete yön veren bir çok yolun geçiş güzergahı üzerinde olmamız sayesinde ticaretin içinde olduk. Bu sebeple güçlü bir konumda olmamızın avantajlarını değerlendirmeye çalışmalıyız.

Türkiye lojistik alanda, uluslararası şirketlerle iş birliği yapan ve hizmet kalitesini sürekli artıran bir yapıya ulaştı. Devletimizin desteği, özel sektör-devlet ortak çalışmaları ve gerekli düzenlemelerin tamamlanması ile uluslararası lojistik üssü olma yolunda ivme kazanacağımızı düşünüyorum.