Dağılmışlar için bir sözlük

Mesafeyi hız ile değil söz ile aşmak herkesin harcı değil.
Mesafeyi hız ile değil söz ile aşmak herkesin harcı değil.

Gelip ipimizi çözseler bir yere gidecek hâlimiz yok, bağlı kalsak onurumuza dokunuyor. Çözseler keder, bağlasalar keder. Çözseler keder, bağlasalar keder. Bu ifadeyi dilimize çözüp çözüp bağlıyoruz. Sonra uzaktan her birimiz koşup kendimize geliyoruz. Şu ileride diyoruz, yorgun ve ihtiyar bir atı ağaca bağlamışlar.

Örf: İs. Kalbin buhurdanlığından yayılan bir selamın katmanlar aşması.

Sevgilimiz. Hız dedikleri mekâna hükmetme arzusundan başka nedir ki? İki şehrin arasını bir çırpıda gidip geliriz ama iki şehri şehir yapanın yoldaki alametler olduğunu bilmeyiz. Şehri fethetmeden önce alametleri fethetmek gerektiğini bilmeyiz.

Uzun yazıları kimse sevmez, uzun yazı uzun yol demektir çünkü. Uzun yola çıkanın bineği yürümek, azığı yürünmek, niyeti yürümektir. Hız tutkunlarının ise bineği varmak, azığı varmak, niyeti varmaktır. Bu yüzden çoğu zaman varmak istedikçe yürümeyi unuturuz. Fuzulî ile Baki, Attar ile Rumî uzun uzun yek-ahenk gazelleri niye söylediler? Mesafeyi hız ile değil söz ile aşmak herkesin harcı değil. Lakin söz ile yan yana yürüyüp varmamak da mümkün değil. Bizi dünyaya çiviler hız. Güneşe vardırıp geri döndürür. Samanyolunda gezdirip geri döndürür. Dünya mı ıssız uzay mı, bir bilebilsek... Varamadığımız yer curcunalı çiçekli görünür daima. Uzayı bırak henüz dünyaya bile varamamışız o hâlde.

Endişe: İs. Bir daha kavuşamayacağın saf ipeği dişlerinle çekiştire çekiştire parçalamak.

Sevgilimiz, midye kabuğu gibi kaldık geride. Ağaçların dökülmüş elleri gibi kaldık. Sahnede kaldık. Spotların altında. Anlamsız bir müziğin içinde.

Sevgilimiz, yüzümüzde bayraklar yarıya indi, perdeler hep kapalı kalbimizde. Soğuk ve ıssız bir kalabalığın ortasındayız. Ellerimizi sana uzatmışız ısınmaya çalışıyoruz. Hepimizin dilinde başka bir türkü. Sözümüzü kaybetmemeye çalışıyoruz. Kimsemiz, sevgilimiz. Sonra uzaktan biri koşup geliyor. Şu ileride diyor, yorgun ve ihtiyar bir atı ağaca bağlamışlar. Başımızı önümüze eğiyoruz hüzünle. Hepimiz ağlamaklı gözlerle atın yerine koyuyoruz kendimizi. Gelip ipimizi çözseler bir yere gidecek hâlimiz yok, bağlı kalsak onurumuza dokunuyor. Çözseler keder, bağlasalar keder. Çözseler keder, bağlasalar keder. Bu ifadeyi dilimize çözüp çözüp bağlıyoruz. Sonra uzaktan her birimiz koşup kendimize geliyoruz. Şu ileride diyoruz, yorgun ve ihtiyar bir atı ağaca bağlamışlar.

Mahcup: Sf. Göğüs ve akıl arasında durmadan kanayan, yenilmemiş, zamanı geçmemiş, kararlaştırılmamış.

Sevgilimiz. Bugün bir çayın başını tutmuştuk. Suyun kenarına halka hâlinde oturmuştuk. Anlatıyorduk. Sonra yeniden anlatıyorduk. Anlattıkça haz duyuyorduk. Su bileklerimizi aştı. Su belimize çıktı. Su boynumuza yürüdü. Tam o esnada ev sahibinin köyden gelen misafiri girdi içeriye. On beş yaşında bir kız çocuğu. Elini ayağını nereye koyacağını bilemedi, bakışlarını nereye sabitleyeceğini bulamadı, iyice kızaran yanakları ile itaat için bekledi. Otur dediler. Bir kenara oturdu. Kız o kadar saf ve güzeldi ki. Kız saf olduğu için o kadar güzeldi ki. Suyun içinde gözlerimiz solungaca dönüştü. Açıldı kapandı. Açıldı kapandı. Bir teyze çayı döktü. Birinin genzine bir şey kaçtı. Hasetle gerindi öteki. Yusuf'u gören kadınlar geldi oturdu suyun içine. Biri devrilen bardağı kaldırdı, diğeri öksürenin sırtına vurdu, beriki hasetle gerineni anlamlı bir bakışla ikna etti. Gerçek güzelliğe doyanlar, dünyadan bir günahsız, bir sabi, bir ermiş gibi geçenler tekrar ziyarete geldiklerinde kuş formunda gelirlermiş. Öyle dedi en yaşlı olanımız. Bugün sudan çıkmış balığa dönüşmenin kırgınlığı var üzerimizde sevgilimiz. Bu kırgınlıkla uçamayız.

Deniz geriye çekilirken atıl bir dişliye son hareketi verdi.

Kördüğüm: İs. Çalkalanıp, kaynatılıp, dökülüp, sarsılıp, karıştırılıp bir kenara mayalamaya bırakılan.

  • Sevgilimiz, midye kabuğu gibi kaldık geride. Ağaçların dökülmüş elleri gibi kaldık. Sahnede kaldık. Spotların altında. Anlamsız bir müziğin içinde. Deniz geriye çekilirken atıl bir dişliye son hareketi verdi. İki tur daha atıp duracağız.

Belki üç yarım tur. Dilimiz dönmeyecek. Olay çıkmayacak. Seyirciler dağılacak. Sahnedekiler dağılacak. Yeniden başladığımızda suçluluk duyacağız. Güzel bir bahçeyi kurutmuşuz gibi başımızı öne eğeceğiz. İncittiklerimiz aklımıza gelecek ve incineceğiz. Sevgilimiz, yeniden başlamamız. Döngünün dışında duran mihenk noktamız. Hep başlamamız. Bugün başlamamız. Yarın başlayacak olmamız. Sevgilimiz, bizim yeniden başlayışımız seninle ilgili olsa da bitirmek ile ilgili değil.