Esengül 25 yaşında.

esengül
esengül

JamesJoyce’un Türkiyeşubesinin kadın versiyonuEsengül, hızlı yaşamış gençölmüştü. Sanat yaşamına 23adet 45’lik, dört kaset, bir de filmsığdırdı. 1970’li yıllara damgasınıvurdu. Hıçkırarak ve hafifağlamaklı sesiyle birdönemin efsane ismioldu.

31 Mart 1979’da, dönemin ünlü kabadayılarından, “Oflu İsmail” yani İsmail Hacısüleymanoğlu, Semiramis Gazinosu’na geldi.

Belli ki canı bir şeye sıkılmıştı. Sahnedeki isim Esengül’dü. Oflu İsmail Esengül’den bir şarkı istedi: “Taht kurmuşsun kalbime.” Esengül şarkıyı okuduktan hemen sonra bir daha okumasını istedi. Esengül tekrar okuduğu sırada “Oflu İsmail” duygularına engel olamadı ve belinden silahını çıkararak havaya birkaç el ateş açtı.

Semiramis Gazinosu cinayetleri ve Esengül’ün ölümünün üzerinden 8 yıl geçtikten sonra, Oflu İsmail nihayet 9 Şubat 1987’de, Hollanda’da yakalandı.

Gazinonun sahibi, elini ceketinin altındaki tabancaya götürerek Oflu İsmail’in başına dikildi ve “bir tane daha sıkmazsan adisin.” dedi. Bunun üzerine “Oflu İsmail” tabancasını çıkarıp önce gazinonun sahibi Akbulut Karaoğlu’na sonra da onun adamı Hasan Yolaldı’ya ateş açtı. İkisi de hemen bulundukları yerde can verdi. Semiramis Gazinosu cinayeti olarak adlandırılan bu olaydan sonra, Oflu İsmail (Hacısüleymanoğlu) sahte kimlikle yurtdışına kaçtı. Olaya dair farklı rivayetler de ortaya atılmıştı. Esengül sahnedeyken bazı tutarsız davranışlarda bulunmuş ve olaylar öylece gelişmişti. Oflu İsmail ile gazinonun patronu Akbulut Karaoğlu arasında uyuşturucu işinden kaynaklanan bir husumet de olduğu söylendi.

Esengül arada kalmıştı. Bir yanda Oflular, bir yanda da Malatyalılar. O, depresyona girmişti neredeyse. Cinayeti gördüğünü söylese Oflular peşini bırakmayacak, söylemese ölenin Malatyalı yakınları onu çok rahatsız edecek. Hiçbir şey anlatamadı…

Semiramis Gazinosu cinayetleri ve Esengül’ün ölümünün üzerinden 8 yıl geçtikten sonra, Oflu İsmail nihayet 9 Şubat 1987’de, Hollanda’da yakalandı. İsmail, o sıralarda İtalyan adaleti tarafından da aranıyordu. Uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle İtalya’ya gönderilmiş, 2 Ekim 1989’da Milano’da 24 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. İtalya’da 19 yıl hapis yattıktan sonra 2006’da Türkiye’ye iade edildi. 1979’da Semiramis Gazinosu’nda 2 kişiyi öldürdüğü için yeniden yapılan yargılamada, toplam 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2007’de Rahşan Affı olarak bilinen kanun ve infaz yasası hükümleri gereği cezasının infazını durdurarak tahliyesine karar verdi.

Gazinonun sahibi, elini ceketinin altındaki tabancaya götürerek Oflu İsmail’in başına dikildi ve “bir tane daha sıkmazsan adisin.” dedi.
Gazinonun sahibi, elini ceketinin altındaki tabancaya götürerek Oflu İsmail’in başına dikildi ve “bir tane daha sıkmazsan adisin.” dedi.

Esengül ise olaydan üç hafta sonra 18 Nisan günü yeni bir sinema teklifi aldı. Bu güzel haberi Emirgan’daki kardeşi Sezen Ağan; iş adamları Turhan Yazıcı ve Mehmet Faruk Özfıratlı ile 18’ini 19’una bağlayan gece yarısına kadar kutladılar. 19 Nisan sabahı saat 04.00 sularında, Ataköy civarında arabayla oldukça hızlı gidiyorlardı. Caddenin ortasındaki kalasları çok geç fark ettiler. Mehmet Faruk Özfıratlı fren yaptı; fakat nafileydi. Köprünün bariyerlerine çarparak ancak durabildi.

  • Bariyerin demir çubukları önde bulunan Mehmet Faruk Özfıratlı’ya ve hemen arkasında oturan Esengül’e saplandı. Mehmet Faruk Özfıratlı olay yerinde, Esengül ise hastanede beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetti. Turhan Yazıcı ve Sezen Ağan ise yaralıydı.

Kazanın bir kabadayı hesaplaşması olduğuna ilişkin haberler yankılanıyordu. Durum, dönemin İstanbul cinayet masası tarafından sorgulandı ve kazanın aşırı alkol ve hızdan olduğu hükmüne varıldı. Kim bilir belki de bu yeraltı dünyasının intikamıydı…

Esen Ağan, nam-i diğer Esengül 24 Eylül 1954 yılında İstanbul’da doğdu. İlk müzik derslerini konservatuar mezunu annesi Piraya Ağan’dan aldı. Daha sonra pek çok isimle birlikte çalıştı. Hayatında en önemli etkiyi yaratan isim şüphesiz Abdullah Nail Bayşu’ydu. Ona Esengül adını da Bayşu vermişti. Daha 15 yaşındayken bir yarışmaya katıldı. Yapımcı Ayhan Çoşkun’un hazırladığı bu ses yarışmasında birinci oldu.

16 yaşında Lunapark Gazinosu’nda Emel Sayın’ın alt kadrosunda sahneye çıktı. Sesi öylesine beğenilmişti ki Lunapark’taki ikinci gecesinin ardından Bebek’teki Belediye Gazinosu’ndan assolistlik teklifi aldı. Teklifi kabul eden Esengül bununla birlikte farklı bir üne de kavuşmuştu: en genç assolist. Hemen arkasından Ankara’daki Dikmen, Köşk; İzmir’deki Akasyalar; İstanbul’daki Semiramis ve Maksim gazinolarında assolist olarak sahne aldı.

İlk olarak, daha sonra Erkin Koray tarafından da seslendirilecek olan Sokak Çocuğu Ali’ye ait 1970 yapımı 45’likte Aşkımı Süpürmüşler/Çöpçüler adlı şarkıya vokal yapan Esengül, 1971’de Zalim ile önemli bir çıkış yapan Esengül 1973’te halkın sevgilisi olmasına vesile olan Orhan Akdeniz imzalı ‘Taht Kurmuşsun Kalbime’ şarkısını söyledi. Şarkının sözleri çok etkiliydi. Neredeyse her meyhanede, gazinoda bu şarkı söyleniyordu:

  • Bırakamam seni ben
  • Yanımdan gidemezsin
  • Seviyorsan benimle
  • Oturup içeceksin

O, en acıklı şarkılarını bile gülümseyen bir yüzle söylüyordu. Gazinolar dolup taşıyordu. Abdullah Bayşu ve Orhan Akdeniz gibi efsane söz yazarları ve bestecilerinin imzasının bulunduğu Esengül şarkılarının çoğu, arabesk müziğinin klâsikleri arasına girmişti. 1977’de yönetmenliğini Oksal Pekmezoğlu’nun yaptığı ‘Yansın Bu Dünya’ filminde Aysel Gürel, Saadet Sun, Adnan Şenses ve Yaşar Yağmur’la başrolleri paylaştı.

O, en acıklı şarkılarını bile gülümseyen bir yüzle söylüyordu. Gazinolar dolup taşıyordu.
O, en acıklı şarkılarını bile gülümseyen bir yüzle söylüyordu. Gazinolar dolup taşıyordu.

İş hayatında yaşadığı başarı, çalkantılı ilişkileriyle pekişince gündemin en önemli maddelerinden biri oldu. Orhan Akçınar’la evliydi fakat gazinoların yoğun programları sebebiyle ilişkileri kısa sürede yıprandı ve şiddetli geçimsizlikten dolayı ayrıldılar. Bir süre sonra Adnan Şenses’le imam nikâhı kıydı ve ama sonrasında onu terk ederek dönemin ünlü Beşiktaşlı futbolcusu ile bir ilişkiye başladı. Bunun yanında, ünlü kabadayılarla kurduğu ilişkileri ve bir gece gazinoda eline verilen bir silahla ateş etmesiyle medyanın ve halkın yoğun ilgisini çekti. Bunun dışında birçok silahlı olayda adı geçmeye başladı. Bu sebeple polislerin yakın takibindeydi.

Özellikle İstanbul’da sahneye çıktığı zamanlar dönemin ünlü kabadayıları onu izlemeye geliyordu.

O, sahneye çıktığı zaman olduğu yerde durmuyor, masaları geziyor, şarkılarını müşterilerin gözlerine bakarak söylüyor, para savurmaktan hoşlanan ona hayran erkekleri sarhoş ediyordu. Yeraltı dünyasının isimleriyle de fazla haşır neşir oluyordu. Hatta çakırkeyif olduğu bir gece, gazinoda ünlü kabadayılardan birinin silahını alıp havaya ateş açtı. Bu olay hem onun sorgulanmasına hem de şöhretinin artmasına sebep oldu. 1978’de bir yıl gibi kısa bir zamanda ‘Bir Yoksula Rastladım’, ‘Uçup Giden Gençliğime’, ‘Beterin Beteri Var’ ve ‘Gel Otur Arkadaşım’ adlı kasetleri çıktı. Longplayleri ise ölümünden sonra yayınlandı.

Öldüğünde henüz 25 yaşındaydı. Cenazesi Fatih Camii’nde kılındı. Cenaze törenine sadece ailesi ve yakınlarından oluşan 20 kişilik bir grup katıldı. Müzik dünyasından kimse yoktu. Kazadan şans eseri yaralı olarak kurtulan kardeşi Sezen Ağan törene iki kişinin yardımıyla gelebildi. James Joyce’un Türkiye şubesinin kadın versiyonu Esengül, hızlı yaşamış genç ölmüştü. Sanat yaşamına 23 adet 45’lik, dört kaset, bir de film sığdırdı. 1970’li yıllara damgasını vurdu. Hıçkırarak ve hafif ağlamaklı sesiyle bir dönemin efsane ismi oldu.