İzzet Yaşar: Steve Jobs ve TayyipErdoğan sayesinde oldu!

İzzet Yaşar
İzzet Yaşar

Darbe gerçekleşseydi, Gezisırasında arka balkonunda“Gerçek bir devrim istiyorum,kanlı bir devrim” diye bağıran,geçen gün Yurtta Sulh bildirisiokunurken “Yaşasın darbe” diyehaykıran genç kız önce başörtüsüyasaklandı diye sevinecek, amakısa zamanda kendisinin de minişortuyla basamaklarda oturup biraiçemediğini görecekti. Selâlarıtencere tavalarla protesto edenlaik ahali sokakta müzik yapmayakalktığında eli tüfekli devriyelerinküfürlerle üstüne yürüdüğünügörüp şaşıracaktı. Orantısız zekâlarChomsky’nin, Zizek’in ve hattâLeman’ın niye yasaklandığınıçözmeye çalışacaktı. Bu da uzargider böyle.

Bizzat millet tarafından geri püskürtülmüş bir darbe girişimi yaşadık. Gerçekleşmediği için neler olacağını bilmiyoruz. “Gerçekleşseydi ne olacaktı”yı konuşalım istiyoruz önce. TRT’de 1 Nolu Darbe Bildirisi okunduktan sonra bizi ne bekliyordu?

Şu yaşanan vahşetin bin misli yaşanacak, seçilmişler ve aileleri öldürülüp teşhir edilecek, demokrasi dümdüz edilecekti. “Sulh” sağlandıktan sonra da Gezi tertibinin elebaşılarının talepleri neyse onlar olacaktı.

Steve Jobs ve Tayyip Erdoğan sayesinde oldu bu! Biri dünyanın bilgisini Olympos’tan yeryüzüne indirdi, öbürü o bilgiyi dağdaki çobanın kucağına taşıdı. Ve çoban ölürüm ama eski demirperdenin arkasına dönmem dedi.

Büyük yatırımlar durdurulacaktı; Türkiye’nin etki alanı daraltılacaktı; dünyanın efendilerine rakip olma potansiyelimiz ortadan kalkacak, yeniden içine kapalı, vur kafasına al ağzından lokmayı bir ülke haline gelecektik. Devlet tekrar IMF’den borç alıp büyük sermayeye kredi olarak verecek, faizini biz ödeyecektik. Sağlık sistemi de yatırımlar duracağı için yeniden berbat hale gelecek ama parasını bastırarak tedavi olan kaymak tabaka çapulcularının bundan haberi olmayacaktı. Uzar gider bu.

Vatandaşları gündelik hayatta yeni neler bekleyecekti? Sözgelimi sosyal medyada, Yurtta Sulh Konseyi üyelerine yahut ailelerine eleştiri getirmemiz mümkün olacak mıydı? Twitter’da dalga geçen caps ya da eğlenceli vine yayınlamak mesela?

Gezi sırasında arka balkonunda “Gerçek bir devrim istiyorum, kanlı bir devrim” diye bağıran, geçen gün Yurtta Sulh bildirisi okunurken “Yaşasın darbe” diye haykıran genç kız önce başörtüsü yasaklandı diye sevinecek, ama kısa zamanda kendisinin de mini şortuyla basamaklarda oturup bira içemediğini görecekti. Selâları tencere tavalarla protesto eden laik ahali sokakta müzik yapmaya kalktığında eli tüfekli devriyelerin küfürlerle üstüne yürüdüğünü görüp şaşıracaktı. Orantısız zekâlar Chomsky’nin, Zizek’in ve hattâ Leman’ın niye yasaklandığını çözmeye çalışacaktı. Bu da uzar gider böyle.

Bütün bir Türkiye olarak müthiş bir direniş ortaya koyduk ancak yine de atlattığımız kıyametin farkında olduğumuzu söylemek güç gibi geliyor bana. Katılır mısınız buna?

Tam katılmıyorum. Direnenlerin hepsi bütünüyle “farkında” olmayabilir. Ama böyle bir direnişi göze almak için en azından o kıyametin vahametini “sezmiş” olmak gerekir diye düşünüyorum.

Erdoğan şapkasını alıp gitmedi

Şu yaşanan vahşetin bin misli yaşanacak, seçilmişler ve aileleri öldürülüp teşhir edilecek, demokrasi dümdüz edilecekti.

15 Temmuz Darbesini bir ‘girişim’ olarak bırakan asıl etken neydi sizce?

Halkın direnmesi tabii. Daha önceki hiçbir darbede olmayan şey oldu. Halk kendiliğinden, daha Erdoğan çağrı yapmadan internet’te örgütlenip sokağa çıkmaya başladı. Erdoğan da öncekiler gibi şapkasını alıp gitmedi, uçağıyla halkın arasına indi.

Daha önceki darbeleri yaşamış biri olarak bize söyleseniz; neydi bu kez milletin sokağa inme sebebi?

Steve Jobs ve Tayyip Erdoğan sayesinde oldu bu! Biri dünyanın bilgisini Olympos’tan yeryüzüne indirdi, öbürü o bilgiyi dağdaki çobanın kucağına taşıdı. Ve çoban ölürüm ama eski demirperdenin arkasına dönmem dedi.

Daha önceki darbeler ile 15 Temmuz Darbe Girişimi arasındaki ilk görünür fark nedir peki?


  • Çıldırmış olmaları. Karşılarında dünyayla bütünleşmiş yepyeni bir halk var. Ameliyat masasında narkoz altındayken devirmeye çalıştıkları ama ertesi gün bağırsaklarını cebine koyup halka hitap eden bir lider var. Bir yandan da imtiyazlarını koruma hırsı var. Çıldırmadan girişilecek iş mi?

Bu darbe girişiminin daha önceki darbelerle aynı olan boyutları da vardı. İlk elden söyleyebileceğimiz şey, uluslararası medya ve devletlerin tutumu. Bundan ne anlamalıyız? Darbenin tek unsuru Fethullah Terör Örgütü değil sonuçta?

Türkiye’nin rekabetinden korkan kim varsa demokrasi, insan hakları falan unutup darbeye destek verdi. Darbe yenildikten sonra da verdi. Veriyor. Yerli işbirlikçileriyle, o malum “Türkiye’nin aydınlık insanlar”ıyla birlikte. Hiç olmazsa direnişçileri “cihatçı”laştıralım, Erdoğan’ı “sultan”laştıralım mantığıyla devam ediyorlar. Paramparça edilen masum insanlara karşı bütün merhamet kapıları kapalı. Onlar insan değil onların gözünde!

Darbeye direnen ilk kuşak!

30 ve altındaki yaş grubu 28 Şubat’ı hayal meyal hatırlıyor. Tam gözlerinin önünde tankları gördüler. Sizin kuşağınız darbeleri gördü. Şimdiki kuşak ise geri püskürttü. Yarın nasıl bir etkisi olacak sizce bu kuşağın üzerinde bu hatıranın?

Herhalde darbeye direnen ilk kuşak oldukları için gurur duyacaklar. Aynı zamanda bu işi yapmak zorunda kalan son kuşak olmak için de gereken tedbirleri alacaklar. Darbecilerin akıl almaz vahşeti hafızalarda geri gidip gidip gelecek, bu kadar da olmaz duygusu bomba sesleriyle birlikte beynimizin içinde fasılalarla uzun süre zonklayacak.

Türkiye’nin rekabetinden korkan kim varsa demokrasi, insan hakları falan unutup darbeye destek verdi.
Türkiye’nin rekabetinden korkan kim varsa demokrasi, insan hakları falan unutup darbeye destek verdi.

15 Temmuz Direnişi’nin sizde en çok iz bırakan detayı neydi?

Buydu. Aptal ve cahil bir halkın ilk enstalasyon çalışması olarak hiç fena değil bence.

15 Temmuz Darbe Girişimi’ne ilişkin ‘şunu asla unutmamalıyız’ dediğiniz bir şey vardır?

Ben kendi adıma ağaçlarla insanların kardeşliğini savunanların kahramanlığını asla unutacağımı sanmıyorum. Gezi direnişinde nasıl ağaçları korumak için TOMA’ların önüne dikildilerse bu direnişte de demokrasiyi korumak için tankların önüne dikildiler. Halka bomba yağdıran kaba ve cahil savaş pilotlarına karşı korkusuzca kitap okuma, piyano çalma eylemleri yaptılar.

O direnişe destek veren yerli ve yabancı sanatçıların, filozofların, dilbilimcilerin, işadamlarının bu direnişe de aynı cesaretle destek olmaları ise sonsuza kadar gözlerimi yaşartacak. Darbe teşebbüsüne karşı “Bu suça ortak olmuyoruz” bildirisi imzalayan akademiklerin de hatırı kalmasın.

Türkiye’de darbe dönemi artık kapanmıştır diyebilir miyiz sahiden?

Malum böyle şeyler söyleniyor... Umalım ama demeyelim. En azından bir kuşak tek gözü açık uyumaya devam etmeli.