Mütereddit

Sevgi ölçülebilir mi?
Sevgi ölçülebilir mi?

Çocukluk düşüncelerinden sıyrıldığında kızın ağlamaklı gözlerle kendine baktığı fark etti. Bir cevap bekliyordu ondan. Hızlı bir cevap. Değerli bir cevap. Çocuk heyecanla üzerine basa basa “bi-çer-döver” diye heceledi. “Seni bir biçerdöver kadar seviyorum.”

Vapur, boğazın sakin sularında kalın bir çizgi bırakarak ilerliyordu. Kıç taraftan tarihi yarımadayı izliyordu oğlan. Kafasında birçok düşünce beliriyordu ama hiç biri de tatmin edici değildi. Bir hafta aralıktan sonra yine hangi sorularla karşılaşacaktı? Şimdi en çok papatya falına bakmak isterdi. Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor…

Vapurdan indi. Üsküdar meydandan içeriye doğru, kızın onu beklediği kafeye yöneldi. Dört ay önce başlayan ve bir türlü dikiş tutmayan ilişkisiyle yüzleşmeye gidiyordu. “Emek” dedi oğlan kendi kendine, “biraz emek versek, bu kadar hızlı yıpratamazdık.” Kafası bir anda karmakarışık olmuştu. Sevgide, birbirine inanmak için biraz daha zamana ihtiyaç vardı sanki. Bu zamanı kimse kimseye vermek istemiyordu artık. Her şeyin hemen olup bittiği bir yaşam biçimine alışmıştı insanlar. Başladıktan sonra birbirlerine inançlarını kıran olayları, sözleri düşündü. Ufak tefek ama bir yığın mesele…

Kafede, en dip masada oturuyordu kız. Saçlarını topuz yapmış, makyajsız, sert bir yüz ifadesiyle içeri giren oğlana bakıyordu. Sandalyeyi çekip oturdu. Heyecanlanmıştı. Kısa bir süre sessizce beklediler. Birbirlerine bakmamaya çalıştılar. İkisinin de kafasında tereddütlü, kırılgan düşünceler vardı. Devam mı edeceklerdi yoksa ebediyen, bir kez daha görüşmemek üzere ayrılacaklar mıydı?

Biçerdöver kadar sevmek.
Biçerdöver kadar sevmek.
  • Eşyaya olan bu ilk aşkı da gelecekteki diğer bütün aşkları gibi uzun sürmemişti ve daha yaz bitmeden biçerdöver gitmişti. Rüyalarında görmüştü onu. Bir keresinde “dede bana biçerdöver alalım mı?” diye sorduğunda, dedesi keyifle gülerek, “işte benim torunum, büyüyünce tarlalarım boz kalmayacak” diye gururlanmış, saçını okşamıştı torununun. Dedesinden torunun dünyasında biçerdöver ne demekti anlaması beklenemezdi elbette. Çocukluk hevesiydi.

Kendine bir çay söyledi oğlan, bir sigara yaktı.

Üzgündü. Biçerdöverin, siyah cam kaplı kabinini gözleri sandığı o çocuksu düşünceleri hatırına getirip gülümsedi.