Şair Nabi'den Klasik Dünya Nasihatnamesi

Divan şairi Nâbî'den Klasik Dünya Nasihatnamesi
Divan şairi Nâbî'den Klasik Dünya Nasihatnamesi

Ey sedefin kulak süsleyen incisi! Üzerinde zekâta ait olan bir tanecik bile bırakma. Zekâtını ver ki malın bereketi ve hayrı olsun. Zekât, fakirlerin hakkıdır. Ondan elini çekme, vermemezlik yapma ki temiz olan malını kirletmeyesin.

Kendini namaza vakfet

Secde için anlını yere koy da yeryüzünde gerçek saltanat ne imiş bir gör. Eğer İslâm’ın değerini gerçekten anlayabilseydin, namazı kılmak için bir an bile gecikmezdin.

Gerçi senin yaşındaki çocuk bunu anlayamaz, ama yine de bu sırrı sana açıklayayım. Çalış ve gayret göster ki, git gide bunun hikmetini anlarsın. Anla ki “namaz kılmayan kişi, hiç âdem olur mu?” sözündeki sırlar bir gün sana açılır. Bilhassa seher vaktinde hiç yatma, uyanık ol. O vakitte kendini tövbe seccadesine vakfet. O saatte Allah huzurunda el bağlayıp hatalarından dolayı gözyaşı dökmek ne büyük saadettir.

Gayesiz yolculuk yapma

Yola çıkacaksan mutlaka Kâbe yoluna git. Gayesiz boşuna yapılmış bir yolculuk cehennem ateşine götürür. Hacer-ül Esvet, Allah’ın sevgili kullarının, öperek şifa buldukları bir taştır. Günahlarından minnetsize yıkanıp temizlenmek için Altın Oluktan Allah’ın rahmeti dökülür. Bu ne ikbal, bu ne saadet ve ne mertebedir ki, Allah’ın evini tavaf edersin. İhramlar içindeki hacıların oluşturdukları gümüş halkanın üstünde Rahmet Dağı bir yüzük taşı gibi durur. Ey oğulcuğum! Eğer sen Kâbe’nin etrafını tavaf eden bir pergel olursan, bir gün elbet kazanç noktası sana kendini gösterecektir, karşılığını kıyamette Allah Teâlâ’nın izni ile alırsın.

Fakirin hakkını ver

Ey sedefin kulak süsleyen incisi! Üzerinde zekâta ait olan bir tanecik bile bırakma. Zekâtını ver ki malın bereketi ve hayrı olsun. Zekât, fakirlerin hakkıdır.

Ey oğulcuğum! Eğer sen Kâbe’nin etrafını tavaf eden bir pergel olursan, bir gün elbet kazanç noktası sana kendini gösterecektir, karşılığını kıyamette Allah Teâlâ’nın izni ile alırsın.

Ondan elini çekme, vermemezlik yapma ki temiz olan malını kirletmeyesin. Zekâtını verdikçe Allah’ın emri üzerinesin ve Allah senin o malının birine on verir. Malının zekâtını vermezsen bereketi kalmaz ve o nimet sende fazla durmaz.

Acıkmışı doyur

Fakirlere merhamet nazarıyla bak. Sertlikle konuşma, cömertlik et. Malını muhtaçlardan esirgeme. Allah’ın sana verdiği nimetten açlara ve yoksullara yedir. Kapını, fakirlerin boş dönmeyecek bir hale getir ve mümkün olduğu kadar ihsanda bulun. Acıkmışı doyurmak, her gün nafile oruç tutmaktan hayırlıdır. Senin elinden bir acın doyması, nice camiyi tamir ettirmekten yeğdir. Bir susuza su vermen, her yıl Kâbe’yi ziyaret etmenden daha hayırlıdır.

Çocukları sevindir
Çocukları sevindir

Çocukları sevindir

Bir fakire yardımı dokunan kişi gerçekten dine layık kişidir ve o kişinin hayrı başkalarına da geçer. Sakın fukaraya tiksinti ile bakma ve asla ihsanda bulunmaktan kaçınma. İhsanda bulunarak çocukları sevindir. Gönüllerini alarak kalplerini mamur et. Hele hele yetimlerin ve kimsesizlerin yaralı gönüllerine merhem olursa. Gerçi şükür kelimesi herkesçe bilinir, herkes şükreder, ama sen yine de canıgönülden şükret. – Hem gizli gizli ve çok çok şükret ; hem de aynı şekilde ihtiyaç sahiplerine ihsanda bulun. – Allah’ın kullarını aç, ekmeğe, yiyeceğe ve elbiseye muhtaç görünce ihsan kapısını sakın kapatma ve sana hacetini bildireni sakın geri çevirme.

Kendini ilimle donat

Ey edep çimenliğini süsleyen fidan! Gece gündüz şerefli mukaddes ilimlere çalış ve hayvan gibi cahil kalma da ilim öğrenen ol. İlim Allah’ın sıfatlarındandır ve dolayısıyla tüm sıfatların en yücesi ilim sıfatıdır. İlim her şeyin üstündedir. İlim öğrenmeye çalış ve bilgililerin bilgisi ol. Resul-i Ekrem Efendimiz ilim öğrenmenin farz olduğunu söyledi. Öyle bir ilim şehrini arayıp bul ki, kapısı Peygamber’in damadı Hz. Ali olsun.

  • İlim ilâhî bir sofradır. İlim, sahili olmayan bir denizdir ki; onun içinde âlim geçinenler gerçekte cahildirler. Çeşitli ilimlerle kendini donat, zihnini doldur. Belki bir gün ona ihtiyacın olur da kullanman gerekir.

Cehaletten kork

Bir şeyi ehlinden öğren ve bunu yaparken utanma. Cehalet insana bir belâ zindanıdır ki, içine düşenler ondan kurtuluşun yüzünü görmez. İlim, varlığın; cahillik ise yokluğun kaynağıdır. Hiç var ile yok beraber olabilir mi? İlimle uğraşmak kadar yüce bir iş olmadı. İlimden de hiç kimse elem görmedi. Yaratıcı olan Allah’ın sıfatlarına sınır olmadığı gibi ilmin şerefine de bir son yoktur. Sakın ilmin dış kabuğunda kalma. Mananın özüne ulaşmaya bak. İlmin dış kabuğunda kalmak, kuşun tek kanatla uçmaya kalkması gibidir. Onun için sen de ilmin dışında kalmayıp içine doğru yönel. Hiç denizin sahilinde inci olur mu? Cevher istiyorsan elbette derinine dalman lâzım.

Evine gelen misafir kim olursa olsun elinde bulunan şeylerle sofranı donat.
Evine gelen misafir kim olursa olsun elinde bulunan şeylerle sofranı donat.

Misafire ikram et

Evine gelen misafir kim olursa olsun elinde bulunan şeylerle sofranı donat. Misafire kıymeti ölçüsünde tazim göster ve misafirliğin şanına yakışır ikramlarda bulun. Misafir kaba saba bir kişi bile olsa sabır göster ve bir tatlı dil ile hürmet et. Komşularına eğri bakışla bakma! Mahrum ve düşkünlere iltifatta bulun! Konu komşuyla iyi geçinerek onların hakkını gözet. Kimse senden incinmesin. Tek başına bir lokmaya ağız açma, yediklerinden onları da faydalandır. Sana ihtiyaçları oldukça onlara yardım et, civarını düşkünlerin sığınacakları bir yer haline getir. Kötü iş için adımını atma ve bir elin daima hayır ve hasenatta olsun.

Yaptığın hayrı söyleme

Eğer fakirlere ihsanda bulunursan bunu gizli yap ve yardım ettiğini yalnızca Allah Teâlâ bilsin. Yaptığın hayrı sakın başa kakarak boşa giderme. Karşındakinin utanmasına meydan verme ve ancak kendin utan. Nice insanlar yardım istemekten utanırlar. Senin vazifen bu durumda olanları arayıp bulmaktır. Nice ikbâli ile aşağılık olmuş kişiler vardır ki, bunlar kendi felâketlerinin ayakları altına düşmüşlerdir.

Eğer yardımında karşındakini incitirsen yahut riya için yaparsan, bunun hayrı ne sana, ne de ona fayda etmez ve kaybolup gider. Kimsesizlere yardım dağıtmak; zenginleri dâvet etmekten elbette çok daha üstündür.

Gönlünde Allah olsun

Ey varlık ve vücut mecmuasının seçkin nüshası, ey sıfat aynasının süslü resmi oğul! Bu öğüdümü kulağına küpe eyle: “Sakın kimseye fazilet satmaya kalkma.” İnsanı hakikate yaklaştıran, Allah yolunda yüce mertebelere ulaşan kişilerin temiz nefesleri, sözleridir. Eğer devrinde mürşid-i kâmil yoksa sana Kur’an bir mürşit olarak yeter. Ârif ol, sakın ham sofu olma; gayret göster de yakın sırrına, Allah ilmine erenlerden ol. Allah seni kendisini bilmen için ve O’na kulluk etmen için yarattı.

Rızkına kanaat et

Kimseye ihtiyacını arz etme de, minnet yükü altında eğrilme. Sana ayrılmış olan rızık elbette seni bulur. Öyleyse aç gözlülükten ele geçen yalnızca yüzsuyu dökmektir. Sana takdir olunmamış rızık ele geçmez; sana ayrılmış olan da asla başkasına gitmez. Allah, lütfunu herkese karşılık beklemeden verir. Kulun mülkiyeti ise arada yalnızca bir vâsıtadır.

Sana rızık olarak verilen şeyin seni bulması için birinden istemeye ihtiyacın olduğunu sanma. Başkasından isteyip de boş yere mihnet ve sıkıntı çekme.

Fakirlikten korkma

Fakirlik seni hiç korkutmasın ki, nimetin sahibi olan Allah, hiç kulunu aç bırakır mı? Ancak sana ikram eden gerçekten sadık dostun olursa ve külfetsiz karşılıksız ikramda bulunursa kabul et. Sen de dostuna karşılık ver ve onu ikram ile mükâfatlandır. Vefa elini vadeye açık tut. Kime bir vaatte bulunursan yerine getir. Zimmetinde bulunana ve himmete vade vermeyi borç bil. Vadettiğinden geri dönmeyi kişiliğine kusur say.

Kimsenin gönlünü incitme

Dostunu bir latifeye feda etme ki, tuz ekmek hakkını ara yerden kaldırıp atmış olmayasın. Latifenin bile ki zarif ve nükteli olursa güzeldir, bir tarafı yanar ateş gibidir. Hele hele dostların kalbine saplanan bir söz okuna, yergi ve alaya latife demek bile olmaz. Kasten yapılmış keskin başlı kırıcı bir latife, dostlarını ağzına kadar dolu bir çekişme içine sürükler. Zarif kişilerin latife dedikleri şey, yerinde söylenmiş cilveli güzel sözdür. Söylediğin az, manası çok olsun ve asla kimsenin gönlünü incitme.

Kimseyi kötüleyip dedikodusunu yapma.
Kimseyi kötüleyip dedikodusunu yapma.

Arkadan konuşma

Kimseyi kötüleyip dedikodusunu yapma. Bunu yapmak akıllı kişiler için bir ayıptır. Dedikoduculuk ve başkasını kötülemenin lüzumu ve lezzeti yok. Üstelik günahı, diğer suçlardan da fazladır. Bunları yaparsan dostların senden emin olamazlar ve adın anıldıkça senden nefret ederler. Dedikodu ve başkasını kötülemek, onu yapan kişiyi de kötü andırır. Zaten bu tip kişilerin nasibi de yoktur. Allah seni bu tür işlerden koruya. Temiz kalpli ve rahat canlı olasın!

Edep insanın süsüdür

Halka yumuşaklık ve alçakgönüllülükle selâm ver, onlarla buluş. Ve sakın onlara ayağa kalkma külfetini yükleme. Utanma duygusu ve edep sende mevcut iken elbette bunlar senin saygınlığına sebeptir. Utanma duygusu iman nurunun süsüdür. Utanmazlık ise dünya ve ahirette ne yaman şeydir. Edep insanın süsüdür. Edepsiz ise şeytanın arkasından giden kişidir. Allah hazır ve nâzır, her yerde daima mevcut ve her şeyi görücü iken, sakın ona karşı edebini terk etme. Peygamber sözüne uyup “Basit de olsa her kişinin yüzüne gül.” Peygamber mesleğini kabul ki, Peygamberimiz böyle yapmakla emrolunmuştu.

Bir söyleyip iki dinle

Ey oğul! Başkalarının evine davetsiz olarak gitme. Hatta her dâvet edildiğin yere değil, hürmet ehli olanların evine git.

Utanma duygusu iman nurunun süsüdür. Utanmazlık ise dünya ve ahirette ne yaman şeydir. Edep insanın süsüdür. Edepsiz ise şeytanın arkasından giden kişidir.

Mecliste sürekli susup durma; yeri geldikçe dil ol, yeri geldikçe kulak. Sözünü mümkün olduğu kadar kısa tut ki, inci ve mercan gibi değerli olsun. İnsanlarda bir dil, iki kulak vardır. Öyleyse sen de bir söyle, iki dinle. Sözü ne kısa, ne de uzun söyle. Sözün ne zaman söylenmesi gerektiğini iyi ayarla ve sözünde ne hafif ol, ne ağır. İrfan ve olgunluk metaını teraziye koyan bilgeler dedi ki; “Çok söz ancak Kur’an’a yaraşır.” Söylediğin sözü tekrarlama, bir şeyi iki defa söyleme. Tekrar edilecek söz ya zikir yahut Allah’tan bağışlanmayı isteme sözü olmalıdır.

Asla kalp kırma

Kimseye sertlikle cevap verme, bilakis lütuf ve yücelikle hitap et. Kimsenin ayıbını yüzüne vurma; bir kişi ayıplı da olsa onun sözünü sonuna kadar dinle. Asla kimseyi cahillikle suçlayıp da Allah’ın yarattığı bir insanı ayıplama. Aman ha! Kimseyi ayıbıyla ayıplama! Böyle bir şeyin sonucu ebedî bir tasa olur. Cefa ve sitem işini terk et. Aman ha! Kerem et de kötü bir iş olan kalp kırıcılığını yapma. Cancağızım! Hele ne yaparsan yap da, tek kalp kırıcı ve keskin dilli olma. Hatır yıkmak günahların en büyüklerindendir, hatta bütün günahların en kötüsüdür. Bunun yerine kalpleri kazanmaya, hatır yapmaya çalış da Allah’ın arş’ını harap etme.

Borçtan çok sakın. Borç insanı çok perişan eder.
Borçtan çok sakın. Borç insanı çok perişan eder.

Borç almaktan sakın

Ey babasının canı! Şu sözümü kulağına küpe et: “Borçtan çok sakın. Borç insanı çok perişan eder, eğer kişi Eflâtun kadar akıllı bile olsa, borç onu deliye döndürür.” Borç kültürlü insanları aptal eyler, hatta kişiyi, kahramanların en kahramanı bile olsa korkak eyler. Borçlu kişinin vücudu sıhhatli, ama içi hastadır. Borçlu, alacaklısının karşısında da boynu bükük bir köledir. Borçlanmamak için elbiseni ve çulunu satsan daha iyi. Borçsuz olarak aç ve çıplak yatmak, borçlanmaktan iyidir.

Yalandan sakın

Yalan ve aslı olmayan şeyi sakın söyleme ki kendi söz sabahında parlaklık daim olsun. Er olan kişi, yalana tenezzül etmediği gibi yalanın kötü sonucuna da tahammül etmez. O kötü kişi ne utanmaz ve arlanmazdır ki, yalan ile ağzını pisletir. Bütün işlerin bozukluğunun aslı, yalandır. Akıl sahibi kişiler onu yapmaz. Yalan söyleyen bu tip kişilerle dostluk kurmaktan sakın ki onunla sohbet etmekten dolayı kişiye Cehennem ateşi isabet eder.

Âlemlerin övüncü, Peygamberler sultanı Hz. Muhammed der ki : “Bir ağızdan yalan söz çıktığında, o taraflara kötü bir koku yayılır ve oralara melek inmez.”

Vaktini bil

Ey denizin incisinin soyundan gelen oğul! Şu söyleyeceğim inciler kulağına küpe olsun: Asla oyun ve oynaşa rağbet etme ki gaflet elinde oyuncak olmayasın. Onlarla boş vakit geçirmek yerine, insan gibi şöyle Allah’ın huzurunda işe yarayacak şeylerle meşgul ol. Allah’ın insanlara gerçek bir lütfu olan nefes hazinesi âdi hevesler uğruna harcanırsa yazıklar olsun. İrfanın varsa anla ki, dostların, “vakit nakittir” diye söyledikleri işte budur. Sakın ha, gaflete düşüp de söz taşıyıcılık yapma ve koğucunun sözüne postacı olma.

  • Kulak kesesine giren sözleri tellallık yaparcasına ona buna satma. O mânâ Sultanı Peygamber Efendimiz “Lüzumsuz ve malayânî boş söz söylemeyi terk etmek dinin güzelliğidir” buyurdu.

Sabır nedir anla

Ey ümit geliniyle yüz-yüzelik süren oğul! İşlerinde acele etme, sabret. Sabır kapı üzerinde duran sıkıntılardan sonraki sevinç anahtarıdır. Sabır ile düşmanlar dost; yol kesiciler ise yol gösterici olur. Her işin düğümünü çözen sabırdır. Karanlık gece bile sabreder de sabaha erişir. es-Sabûr Allah’ın isimlerinden biridir. Sabır sonsuz hikmetlerden bir hikmettir. Hikmetler söylemede şekerler yiyenler: “Sabır, sıkıntıdan sonra gelen sevincin anahtarıdır” dediler.

NOT: Divan şairi Nâbî’nin, oğlu Ebu’l Hayr Mehmet Çelebi için 1701 yılında Halep’te yazdığı ve Hayrînâme adını verdiği Mesnevi’nin bir bölümünün sadeleştirilmiş özetidir. Eser, yazıldıktan sonra büyük beğeniyle karşılanmış ve çoğaltılarak Osmanlı topraklarının dört bir yanında yüzyıllar boyunca okunagelmiştir. Nâbî, Hayrînâme’de oğlunun şahsında tüm gençlere ham-sofu değil arif olmalarını öğütler. Aynı nasihatleri 317 yıl sonra CİNS, yeniden dile getiriyor. Bu, odur.