Sudan meseleler

​Sudan meseleler
​Sudan meseleler

Kaldırımları saya saya eve döndüm. Mutfağa girip yarım ekmek arasıaklımı yedim. Öğrenciyiz ya öğrenci evindeyiz işte. Öğrenci evi diyebir söz var, komşuların güvenilmez bulduğu yerler, garip kişilerin giripçıktığı şer yuvaları. 28 Şubat zamanıydı ve sakalım terörist olmak içinyeterli uzunluktaydı.

İsa, yorulduğu için kuyunun yanına oturmuştu. Samiriyeli bir kadın su çekmeye geldi. İsa ona, ‘bana su ver, içeyim’ dedi. İsa’nın öğrencileri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi. Samiriyeli kadın, ‘sen yahudisin, bense Samiriyeli bir kadınım nasıl olur da benden su istersin?’ dedi. Çünkü Yahudilerin Samiriyelilerle ilişkileri yoktu. (Yuhanna 4–6,9)

***

Zil çalmış, sınıf dağılmaya başlamıştı. Bütün ders boyunca not defterine sonra çantasının içine gömdüğü başını kaldırdı. Bakışlarından gelen soğuk hava akımının yanında Ankara ayazı tatlı bir serinlik gibi kalırdı. Nicedir her cümleye ben kelimesiyle başlıyordu.

Ben kendime bir çay alacağım.

Bana da su getirir misin?

Ben bundan sonraki derse girmeyeceğim.

Annem ne zaman üzücü bir haber alsa yüzünü ellerinin ayasına saklar, bir tutam saçı tülbentinden sıyrılıp yüzüne akar, içine doğru ağlar.

Kaldırımları saya saya eve döndüm. Mutfağa girip yarım ekmek arası aklımı yedim. Öğrenciyiz ya öğrenci evindeyiz işte. Öğrenci evi diye bir söz var, komşuların güvenilmez bulduğu yerler, garip kişilerin girip çıktığı şer yuvaları. 28 Şubat zamanıydı ve sakalım terörist olmak için yeterli uzunluktaydı.

Zil çaldı. Kapıyı açtım, içeri polisler girdi. Hayatımdan zili çıkarmak istiyorum, insan zil çalınca üşür mü, saçma ama üşüyor işte. Dedim ya öğrenci evindeyiz, doğası gereği tuzaklar vardır bu evlerde. Herkes kendi düzensizliği içindeki düzeni bilir. Masada makro iktisat notları, yatakta siyasal düşünceler tarihi, komodinde mali analiz teknikleri, pencerenin altında kitaplar. Polislerden biri kitaplara tekme savurdu. Hay Allah! Adam tek hamleyle güzelim düzensizliğimi bozdu.

Kardeşimi aradım ‘emniyetteyim, sebebini bilmiyorum, anneme söyleme.’ Anneme söylememeli, çok hassastır. Güçlü görünmek için içi kavrulsa da bir gün olsun haykırarak ağlamamıştır. Ne zaman üzücü bir haber alsa yüzünü ellerinin ayasına saklar, bir tutam saçı tülbentinden sıyrılıp yüzüne akar, içine doğru ağlar.

Kardeşimi aradım ‘emniyetteyim, sebebini bilmiyorum, anneme söyleme dedi.
Kardeşimi aradım ‘emniyetteyim, sebebini bilmiyorum, anneme söyleme dedi.

Adli Tıp, bir şeyin var mı? Sorun yok. Alkol kullanmıyorum. Dışarı çık. Kelepçe tak. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yolan. Kelepçeden kurtul. Anahtar, cüzdan, kemer çıkar. Demir parmaklıklar açıldı. Gardiyana döndüm; ‘bana su getirir misiniz?’

  • Arkadaşımla aynı hücreye koydular.
  • Yine ne iş karıştırdın?
  • Bir şey yok evden okula, okuldan eyleme, rutinim bu.
  • Rutinini seveyim.
  • Bence senden dolayı almışlardır bizi.

Doğru, bugün düzeni alt üst ettim. Hatunla ayrı düştük, resmen düzenim bozuldu. Devlet beni çok yanlış anladı abi.

Harbiden mi ya, neden ayrıldınız?

Sudan bir mesele.

Ne kadar kendinize güvenirseniz güvenin ve dalga geçerseniz geçin içerdeki adam psikolojisi hızla ruhunuzu ele geçiriyor. Delirmek ne ki nezarethanede kendisine şairlik indirilenler olduğunu bile duydum… Sürekli ertesi gün neler olacak acaba diye düşünüyorsunuz. Savcıya vereceğiniz ifadeyi tekrarlıyorsunuz. Asla aklınızdan geçenleri söyleyemeyeceğinizi biliyorsunuz ama bu tekrarı bırakmıyorsunuz. Ben de kendi savunmamı göz kapaklarımın arkasına saklayarak yazdım.

Bana uğruna ölünecek tek satır verin kırk kahır çekeyim. Bana şerefli bir kahır verin kırk satırla biçileyim.

Tek delil getirin kırk satır fişleyin. Satırlar taşlaşanları doğrayamıyor, natırlar içine işleyeni temizleyemiyor, bu kafiyeler insanı bir yere vardırmıyor.

Adaletsiz bir adalet makinesi beni tutarlı olmamaya itiyor. Neden aldınız beni? Hangi cümle yaktı şanlı otoritenizin ciğerini. Bir bardak suyu esirgediniz. Hangi fiilim yasakladı suyu dudaklarıma. Korkmayın, su içince dokunulmazlık sadece yılanların şahına veriliyor.

Kahrolmasın böyle düzen. Kimse kahrolmasın savcı bey. Kahrolsun demekle de kimse kahrolmuyor zaten. Siz de görevinizi yapıyorsunuz, yaptığınızı zannediyorsunuz.’

Ertesi gün savcının karşısına çıktık, ifade verdik, salıverildik. Odadan çıktığımda kardeşim sevinçle sarıldı.

Abi neden almışlar sizi?

Sudan bir mesele.

***

İsa kadına şu cevabı verdi; ‘Eğer sen Allah’ın armağanını ve sana ‘bana su ver, içeyim’ diyenin kim olduğunu bilseydin, sen ondan isterdin o da sana yaşam suyunu verirdi.’ (Yuhanna 4-10)