Üç şarkı

Müslüm Gürses
Müslüm Gürses

Konu ayrılık olur da Müslüm Baba orada olmazsa döv bizi aziz okuyucu. Aşkı hikayat etmede, ayrılıktan şikayet etmede üzerine yoktur zira.

Pearl Jam - Black

Söz: Eddie Vedder Müzik: Vedder - Gossard

90’ların başında işçi sınıfının kenti Se- attle’dan çıkıp bir ‘Seattle olayı’ olarak dünyayı kasıp kavuran grunge müzik akımının en hakiki grubudur Pearl Jam.

Evvelden benzin istasyonunda çalışan Eddie Vedder ve ona eşlik eden arkadaşları, sıkı müzikleri ve taş gibi sözleriyle ‘buradayız’ demeyi başarmıştır her daim.

‘Gençlerin cuvara paralarına dokunmayın kurban olduklarım’ diyerek konserlerini ücretsiz yapan Neşet Baba’ya benzer şekilde konser biletlerinin pahalı olmasına feci halde karşı çıkıyorlar.

Söz konusu ‘ayrılık’ olunca bir Vedder-Gossard ortak yapımı olan Black’i es geçmek olmazdı. Rolling Stones Dergisi tarafından ‘gelmiş geçmiş en iyi 9. balad’ seçilen şarkıyı aslında uyanık yapımcılar bir single olarak teklif etmişler gruba. Fakat Pearl Jam, ‘hassas şarkılar iş dünyasının çarkları arasında kaybolup gidiyorlar’ diyerek teklifi kabul etmemiş. Bir yanıyla Neşet Ertaş’a benziyor Pearl Jam. ‘Gençlerin cuvara paralarına dokunmayın kurban olduklarım’ diyerek konserlerini ücretsiz yapan Neşet Baba’ya benzer şekilde konser biletlerinin pahalı olmasına feci halde karşı çıkıyorlar. Hatta bunun için organizatörlere dava açmışlıkları var.

Huzurlarınızda, 1990 yılının Ağustosunda çıkan Ten albümünden, kalbi fena halde kırılmış bir adamın kendi kendine konuşması olarak ilerleyen Black.

Siyah

Uzanıyor bomboş yatak, uzanıyor dokunulmamış çarşaf / Önümde bir zamanlar onun bedeninin uzandığı gibi / Ki beş duyum da sema ederdi* onun ruhunun etrafında / Deveran ettiği gibi dünyanın güneşin etrafında / Şimdi içime çektiğim havanın bile değişti tadı

Ah, ona verdiğim tek şey her şeydi / Ah, biliyorum o da bana verdi her şeyini / Ve şimdi benim sızlayan ellerim / her şeyi kaplayan o kara bulutların altında ısınmaya çalışıyor / Ah, bütün resimler siyaha döndü ve karardı her şey

Yürümek için çıktım dışarı ve çevrildi etrafım neşeli yumurcaklarla / Görüyorum gülüyorlar; ama niçin ben bir yaprak kadar solgunum? / Ve kafamın içinde fırdolayı düşünceler, dönüyorum, ah dönüyorum / Daha ne kadar hızlı batabilir güneş?

Ve şimdi benim sızlayan ellerim kırgın anıları beşik yaptı kendine / Ah, bütün resimler siyaha döndü ve karardı her şey / Aşk bitti, bitti aşk ve karardı bütün dünyam / Ve gördüğüm ve olduğum ve olacağım her şeye işlendi

Biliyorum güzel bir hayatın olacak günün birinde / Biliyorum parlayan bir yıldız olacaksın başka birinin göğünde / Fakat niçin o gökyüzü başkasının göğü / Niçin ben göğümde parlamıyorsun?

  • *Aslında tabii ki ‘dönerdi’ diyor adam aziz okuyucu. Ne var ki bunu ‘sema ederdi’ diye çevirmeyi uygun bulduk. Eddie bu kavramı bilseydi kullanırdı yani.

Müslüm Gürses - Unutamazsın

Konu ayrılık olur da Müslüm Baba orada olmazsa döv bizi aziz okuyucu. Aşkı hikayat etmede, ayrılıktan şikayet etmede üzerine yoktur zira.

Çok şarkı okumuş Müslüm Baba ayrılıkla ilgili. Biz niçin Ali Tekintüre ve Yavuz Taner imzalı Unutamazsın’ı seçtik peki? Çünkü Genel Yayın Yönetmenimiz ‘bu olacak ulan’ diyerek gayet demokratik şekilde yaptı seçimi. Bu.

1985 yılında yayınlanan Güldür Yüzümü albümünün B yüzünün birinci şarkısı Unutamazsın. Buyurun birlikte meşk edelim inşallah.

Unutamazsın

Karanlık çökünce sokağınıza

Köşede ben varım unutamazsın

O mutlu günler hep gelir aklına

Sen beni ömrünce unutamazsın

Mektupları yırtıp attın diyelim

Resimleri yırtıp yaktın diyelim

Bir mazi var onu nasıl sileyim

Sen beni ömrünce unutamazsın

Ah edip adımı her anışında

Bir Kerem misali her yanışında

Bir hayal olurum yanı başında

Sen beni ömrünce unutamazsın

Mektupları yırtıp attın diyelim

Resimleri yırtıp yaktın diyelim

Bir mazi var onu nasıl sileyim

Sen beni ömrünce unutamazsın

Üç şarkı
Üç şarkı

Mohsen Namjoo - Ey Sareban

Bu şarkıyı dinleyip de ‘bu nasıl şarkı yahu, yakıp geçiyor’ demiyorsan sayfayı terk et aziz okuyucu.

Namjoo, geleneksel İran müziğini yepyeni bir soundla icra eden 76’lı bir abimiz. Zat-ı şahanelerine ‘İran’ın Bob Dylan’ı diyorlar demesine de biz kurumsal olarak katılmıyoruz bu tanıma. Bob Dylan’ın olayı daha başkaydı. Bu abimiz geleneksel olanı alıp onu mis gibi modern şarkılara dönüştürüyor. Üstelik bunu yaparken geleneğe saygı duymayı da bir dakika olsun elden bırakmıyor. Ey Sareban, anonim bir şarkı. Belki de değildir. Bulamadık zira söz ve müziğin kime ait olduğunu. Geniş kitlelere ilkin 1937 yılında ‘Layla ve Majnun’ isimli bir İran filminde Kourus Sarhangzadeh’in sesinden ulaşmış. Mecnun biraderimizin ağzından Leyla’yı uzaklara götüren hain oğlu hain kervancıya hitaben söylenmiş bir şarkı Ey Sareban ve gerçekten feci yapıyor insanı.

Buyurun birlikte ah vah edelim.

Ulan** Kervancı

Ulan kervancı, hey kervan! / Nereye götürüyorsun Leyla’mı? / Leyla’yı götürürken kalbimi de yüreğimi de götürüyorsun / Ulan kervancı / Niçin götürüyorsun Leyla’mı?

Tanrı şahitti birbirimize yalnızken fısıldadığımız sözlere / ve yokken aşkımızın karar kılmadığı hiçbir yer

Ulan kervancı, hey kervan! / Nereye götürüyorsun Leyla’mı? / Ulan kervancı / Niçin götürüyorsun Leyla’mı?

Bu fani dünyaya ait tüm imanım / Çünkü aşkın uçkunları hayatın ta kendisi oldu / Çünkü ne güzeldir yârin anısı için süzülen gözyaşları / Ah, aşkın ateşi hayattan içredir

  • Allah’ım kalplerdeki aşkı daima kalplerde bırak / Bıraktığın gibi benim kalbimde
  • Ve ah, esatir-i evvel oldu Leyla ile Mecnun’un aşkı / Oysa bizim öykümüz sonsuzluğa erişti

Sen şimdi tek nişanısın aşkımın / Hüznümün gözümden okunmayan halisin Ah bu hüznün elinden ne haldeyim bilmiyorsun / Senden sonra var olmadım hiç, Rabbim bilir bunu en çok / Kalbimin öldüğünü duyur herkese ve öyle git gideceksen / Tufan gibi inşa et hüznün dallarını

Hüznün dallarında açan varlık çiçeklerimi bir / kasırga gibi sök de öyle git / Çünkü ben kasırganın önünde duran tek ağacım / Bütün dalları tabiatın öfkesiyle paramparça o ağacım

Ulan kervancı, hey kervan! / Nereye götürüyorsun Leyla’mı? / Leyla’yı götürürken kalbimi de yüreğimi de götürüyorsun / Ulan kervancı / Niçin götürüyorsun Leyla’mı?

** Görüyoruz ey okuyucu görüyoruz. Adam basbayağı ‘ey’ diye sesleniyor kervancıya. Lakin biz ‘ulan’ diye seslenmeyi uygun bulduk. Leyla’yı götüren adama ‘ey’ denir mi