Üstatların gölgesinde kalmak

'Abilerinin' gölgesinde kalanlar...
'Abilerinin' gölgesinde kalanlar...

Doğru, İsmet Özel Halkın Dostları’nı çıkarmıştır, ama orada kaç tane şiiri yayımlanmış acaba? İsmet Özel daha çok başkalarının editörlüğündeki dergilerde şiirlerini yayımlamıştır. Cahit Zarifoğlu Mavera’yı çıkarmadan önce zaten İşaret Çocukları ve Yedi Güzel Adam’ı yayımlamıştı ve bir şair olarak kendini kabul ettirmişti. Onun Nuri Pakdil, Cemal Süreya veya Sezai Karakoç’un gölgesinde kaldığını kim iddia edebilir?

Matruşka misali...
Matruşka misali...

Dergilerde editörlerin yaptığı seçme ve sıralamaları konuşanlar genellikle bu seçme ve sıralamanın edebiyatla ilgili olmayan yönleriyle meşguldürler. İşte şu kişi editörün arkadaşı, bu kişi dergiye maddi kaynak sağlıyor, o kişinin editöre yalakalığı daha çoktur veya şunların editörün şiirlerine yakın şiirleri var veya bunların editörün şiir, hikaye veya yazılarını ön plana çıkaracak söyleşi ve yazıları var gibi. Bunlar edebi kıstaslar değil. Estetik kıstasları sormuyoruz bile. Bunlar günlük dedikodulardır. Ve maalesef bu tür dedikodular eskiden de vardı, şimdi de var. Gelecekte de olacağını belirtmeye gerek bile yok. Fakat geçmişteki bu tür dedikoduların hangisini günümüzde düşünüyor ve konuşuyoruz? Hiçbirini. Demek ki bunlar geçicidir; züğürt tesellisine benzer, bazılarını ferahlatan, bazılarını oyalayan türde düşünce ve konuşmalardır, kale almaya gerek yok. Fakat yine de insanın canını sıkıyor. Hiç olmazsa insanın çevresi tarafından algılanışına dair düşünmesini sağlıyor. Kaçış yok, hep olacak bu tür şeyler, faydalı ve faydasız yönleriyle. Fakat şunu söyleyelim; gerçek bir yeteneği gölgede bırakacak ne bir üstat tanıyorum ne de bir ağabey. Düşünün bir kere, kaç kişi Sezai Karakoç’un gölgesinde kalmıştır? Kaldıysa zaten şu an onun ismini bile bilmiyoruzdur. Fakat Diriliş’te yazan ve ismiyle, kitaplarıyla ortada olan, var oluşunu hiçbir şeyin engelleyemediği bir sürü isimle karşılaşırız.

Şimdi büyük ustalar ne yapsın?
Şimdi büyük ustalar ne yapsın?

Sezai Karakoç Necip Fazıl’ın gölgesinde mi kalmıştır? Ya da Oktay Rıfat Orhan Veli’nin? Hangi İkinci Yani şairi, hangi dergi editörünün gölgesinde kalmıştır? Mesela Pazar Postası’nın veya Papirüs’ün gölgesinde kalan bir İkinci Yeni şairi var mıdır? Kim Attila İlhan’ın gölgesinde kalmıştır Mavi’de?

Örnekler çoğaltılabilir. Saydığımız dergilerde ürünleri yayımlanan birçok kişi yazmayı bırakmış olabilir. Tek kitapla kalmışlardır veya hepten bırakmışlardır bu işleri. Ama bunu editörün gölgesinde kaldıklarından, yani güneş alamadıklarından dolayıdır diye yorumlayabilir miyiz? Hayır. Yazmayı bırakanların kendilerine göre nedenleri vardır. Veya onların yapacakları bu kadardı, yani ihtiyaç duydukları, yeteneklerinin uzandığı, bilgi birikim ve tecrübelerinin dayandığı yer. Oraya gelindiğinde zaten bırakmasalar da, yazdıklarından bir şey çıkmayacaktı. Ümitlerini yitirmişlerdi belki de. Bilemiyoruz, böyle yüzlerce olasılık sayılabilir. Fakat dergi çıkaran veya çıkarmayan yüzlerce isim kimlerin gölgesinde varoluşlarını tamamlamışlar, şiirlerini yazmışlar, cilt cilt kitaplarını yayımlamışlar?

Gerçek bir yeteneğin önünde hiçbir şey duramaz. Gerçek yetenek sahibi olmayan kimseye de hiçbir üstadın veya ağabeyin gölgesi fayda etmez. Yeteneksiz adam isterse elli sayı dergi çıkarsın yine de onun isminin esamisi okunmaz. Örnek veririm vermesine ama çok tartışılacağı ve sözlerimin yanlış anlaşılacağı, daha doğrusu çarpıtılacağını bildiğim için, yeteneksiz editörlerden örnek birkaç isim söylemeyeceğim. Yeteneklilerden ise yüzlerce örnek verilebilir. Doğru, İsmet Özel Halkın Dostları’nı çıkarmıştır, ama orada kaç