Uzatma! Kavga et! Tartışarak sadece konudan uzaklaşırsın.

Tartışarak sadece konudan uzaklaşırsın.
Tartışarak sadece konudan uzaklaşırsın.

He lan he. Türkiyeliyiz biz, Türküz. Denemesi bedava.‘Türküz’ yazınca word isimli programa ‘tashih var’ manasındaaltını kırmızıya boyuyor kelimenin. Türküz dememizi tashihemuhtaç bir şey olarak düşünüyor.

Meselemiz neydi sahi? Ya da şöyle soralım. Bugün, bir meseleye sahip olamamaktan daha önemli bir meselemiz var mı?

Aslında var. Biz ona ‘sidikli siniklik’ diyoruz kısaca. Şimdi ben ‘sidik’ yazınca bana kuracağın ‘ay, İsmail bey size hiç yakışmıyor böyle şeyler’ cümlesindeki sidiklilik var ya. Hah işte. Tam o.

El Halil neresi bildin mi? Bak anlatayım. Siyonist İsrail’in işgalinde bir şehir El Halil… Bu şehirde 600 Siyonist’le 120.000 Müslüman Filistinli yaşıyor. Bir okulları var Siyonistlerin. El Halil Kapalı Çarşısının hemen üzerinde… 6-7 yaşındaki İsrailli bebelere Siyonist öğretmenlerinin öğrettiği en önemli eğlence, bebelerin okullarının camlarından çarşıya doğru işemeleri. Anlıyorsun değil mi? Okulun camından fıydırıveriyorlar.,

Uzmanı diyor ki, hâlihazırda Siyonist İsrail’in El Halil’de yaptığı zulüm, Gazze’de yaptığı zulümden daha fazla. Senin meselen mi El Halil? Değil. Uzatma o halde. Sidik, sidiktir çünkü.

Biz ‘Türkiye’ deyince, hatta bunu büyük harflerle ‘TÜRKİYE’ diye bağırınca rahatsız olan her kimse onunla kavga etmektir meselemiz. Daha doğrusu meselemizin başlangıcı orasıdır.

Geçtik bunu. Bunu geçtik. Şuradan ilerleyelim o halde: Biz ‘Türkiye’ deyince, hatta bunu büyük harflerle ‘TÜRKİYE’ diye bağırınca rahatsız olan her kimse onunla kavga etmektir meselemiz. Daha doğrusu meselemizin başlangıcı orasıdır.

‘Siz Türkiye diyorsunuz ama gelişmiş Avrupa’nın aşırı gelişmiş standartları, UNESCO falan yani, Greenpeace falan’ diyen her kimse işte. Bak bu arada sana bir şey söyleyeyim. Ben word isimli programa ‘sidik’ yazınca program beni ‘argo ya da kaba sözcük kullandınız’ diyerek uyarıyor. Fakat UNESCO yazınca uyarmıyor, BM yazınca, ABD yazınca. Onlar kaba değil çünkü leş değil, çöplük değil, argo değil. Dünyanın başına gelen en argo, en kaba, en pislik kelimeleri İsrail değil zira, İngiltere değil, ABD değil.

He lan he. Türkiyeliyiz biz, Türküz. Denemesi bedava. ‘Türküz’ yazınca word isimli programa ‘tashih var’ manasında altını kırmızıya boyuyor kelimenin. Türküz dememizi tashihe muhtaç bir şey olarak düşünüyor.

Biz niçin Türkiyeliyiz, biz niçin Türküz peki?

  • Çünkü El Halil’de ekmek teknesine işenen adam kırık dökük de olsa, bu işin zor olacağını da düşünse bir umut besliyor Türkiye’den yana ve diyor ki ‘bizi bu cendereden çıkarsa çıkarsa Türkler çıkarır.’

Hemen heyecanlanma lan. Filistinli adam ‘Türkler’ derken bütünüyle Türkiye’de yaşayan insanları kastediyor. Yani buradan ‘pis faşist’ kavramsallaştırmasıyla bizi boğmaya gücün yetmez.

Filistinli adam ‘Türkler’ derken bütünüyle Türkiye’de yaşayan insanları kastediyor.
Filistinli adam ‘Türkler’ derken bütünüyle Türkiye’de yaşayan insanları kastediyor.

Neydi sahi mesele? Şuydu değil mi? Gırgır isimli leş parçası Hz. Musa efendimizle ilgili leşin leşi bir karikatür yayınlayınca kendi kendini imha etti mesela. Kapandılar, yok oldular. Üstelik, kimler tarafından fonlandığını bir türlü anlayamadığımız (şaka şaka, çok iyi anladığımız) aşırı özgürlükçü medyamızdan tek bir ‘ifade özgürlüğü şeysi’ yankılanmadı.

Hani mizahtı lan? Hani karikatürün gücüydü? Hani düşünceyi susturamazlardı? Ne sustunuz? Niye sustunuz?

Niye sustuğunuzu deyivereyim size ben. Çünkü o karikatürdeki peygamber, Müslümanların olduğu gibi Yahudilerin de peygamberi idi. Eğer dünyayı yönetme iddiasındaki Siyonist çete kendi peygamberlerini korumak için tepki vermeselerdi de, üzerinize işemeselerdi, yani tepkiler sadece Müslümanlardan gelseydi aslan kesilecektiniz.

Sahi neydi sizin meseleniz? Mesele uzatmanızdı. Mesele durmadan tartışmalar çıkararak, durmadan belirsiz tanımlamalar yaparak, durmadan bitimsiz diskurlar kurarak suyu bulandırmanızdı. Mesele sizin teflonluğunuzdu. Üzerinize ne atılırsa atılsın bir türlü yapışmaması, kayıp gitmesiydi.

Çemberi tamamlayalım. Genç adam. Bugün bunları mesele etmeyeceksen, bunları mesele edecek bir zihin yapısına ulaşmayacaksan hiçbir zaman bir meselen olmayacak demektir.

Üzerine işendiğini fark etmiyorsan, sidik koktuğunu fark etmiyorsan senden bir yol olmaz. Bunu da böylece bilesin. Lütfen şimdi derin bir nefes al ve kavga etmenin bir yolunu bul.