Aşı şirketi mi işgalci diktatör mü?

Türk işadamlarının sahibi olduğu BionTech ile birlikte koronavirüse karşı aşı geliştiren Amerikan Pfizer şirketinin, aşı nedeniyle yaşanacak sağlık problemlerinde tazminat ödememek için akıl almaz bir plan yaptığı ortaya çıktı. Kendi hatalarından kaynaklanan sorunlarda bile sorumluluk almayı reddeden şirket, açılacak tazminat davalarına karşı elinde teminat olması için hazine gelirlerini, elçilik binalarını hatta askeri üsleri bile ipotek olarak istedi.

Koronavirüsün ortaya çıkmasının üzerinden bir yıl bile geçmeden üretilen aşılar, tüm dünyadaki ‘aklı başında bilim adamları’ tarafından şüpheyle karşılanmış ve bu kadar kısa sürede geliştirilecek aşıların kesinlikle güvenilir olmayacağı yönünde ciddi uyarılar yapılmıştı.

 Arkalarına DSÖ’nün korku imparatorluğunu da alan aşı şirketlerinin bu süreçte nasıl bir diktatörlüğe dönüştüğünü ise, Brezilya ve Arjantin’den yapılan açıklamalar ortaya koydu.
Arkalarına DSÖ’nün korku imparatorluğunu da alan aşı şirketlerinin bu süreçte nasıl bir diktatörlüğe dönüştüğünü ise, Brezilya ve Arjantin’den yapılan açıklamalar ortaya koydu.

Aşı şirketleri ve aşı üreticisi ülkelerin buna cevabı ise, aşılarının ne kadar koruyucu ve güvenilir olduğunu açıklamak olmuştu. Arkalarına DSÖ’nün korku imparatorluğunu da alan aşı şirketlerinin bu süreçte nasıl bir diktatörlüğe dönüştüğünü ise, Brezilya ve Arjantin’den yapılan açıklamalar ortaya koydu. Latin Amerika ülkelerinin üst düzey yetkilileri, ABD’li Pfizer şirketinin aşıyı satmak için akıl almaz bir senaryo yazdıklarını, nihai planlarının ise ülkeyi neredeyse tamamen ele geçirmek olduğunu açıkladı.

‘Aşımızı almazsanız katil olursunuz’

Arjantinli yetkililerin açıklamasına göre, aşı satın almak için Pfizer şirketi ile temmuz ayında görüşmeler başlatıldı. Aşı karteli, görüşmelerin başında ülke yetkililerine çok iyi hatta ‘babacan’ tavırlarla yaklaştı. Fakat günler geçip görüşmeler ilerledikçe, hazırlanan senaryo da devreye sokuldu. Pfizer, ‘iyi polis, kötü polis’ taktiği uygulamaya başladı. Yani bir şirket yetkilisi aşının ne kadar gerekli olduğunu anlatırken, başka bir yetkili korku pompalamaya başladı. Pandeminin korkunç boyutlara ulaşacağını anlatan ‘kötü polis’ yetkili, daha fazla aşı almaları konusunda bürokratlara baskıyı artırdı. Hatta yeterince aşı almamaları durumunda ‘yüz binlerce vatandaşının ölümünden sorumlu olacakları’ gibi tehditlerde bile bulundular.

‘Tek kelimeyle zorbalık’

Aynı senaryoyu Brezilya’da da devreye soktuğu anlaşılan Pfizer yetkilileri, hükümetleri aşı alma konusunda ikna ettikten sonra senaryonun ikinci ve asıl bölümünü devreye soktular.

Pfizer, aşıların yan etkileri ortaya çıktığında kendisine karşı açılacak her türlü tazminat davasına karşı Latin Amerika ülkelerinden ilginç garantiler istedi. İlk aşamada doğabilecek her türlü tazminat hakkını ödeyebilmek için üçüncü bir ülkedeki bir bankaya yüklü miktarda para yatırılması istendi. Yani aşı nedeniyle sağlığı bozulan ya da hayatını kaybeden kişiler adına açılacak tazminat davalarında Pfizer tek kuruş bile ödemeyeceğini, bütün sorumluluğu aşıyı satın alan ülkeye yüklemek istediğini söylüyordu. Fakat bunu öyle bir üslupla yapıyordu ki, Arjantinli yetkililer aşı şirketinin tavrını ‘Tek kelimeyle zorbalık’ olarak tanımladı.

Pfizer, aşıların yan etkileri ortaya çıktığında kendisine karşı açılacak her türlü tazminat davasına karşı Latin Amerika ülkelerinden ilginç garantiler istedi.
Pfizer, aşıların yan etkileri ortaya çıktığında kendisine karşı açılacak her türlü tazminat davasına karşı Latin Amerika ülkelerinden ilginç garantiler istedi.

Arjantinli yetkililer, tüm aşı şirketlerinin tazminat davalarına karşı hükümetlerden benzer taleplerde bulunduğunu ancak Pfizer'in taleplerinin çok sıra dışı olduğunu açıkladı. Pfizer, kendi hatasından kaynaklanacak durumlarda bile hiçbir sorumluluk almak istemediğini bu ülkelere açıkça söyledi. Mesela bir aşı serisinde hata oluştuğunda, ya da aşıları taşırken -70 derecelik ısıyı koruyamadığında, hatta bir şirket çalışanının görevini kötüye kullandığında oluşabilecek davalardan bile tam muafiyet istiyordu. Yani Pfizer, sadece aşının neden olacağı ölümlerden değil, kendi ihmal, dolandırıcılık veya kötü niyetli eylemlerinden de sorumlu tutulamayacaktı.

Zaten tüm masraflarını önceden çıkardı

Pfizer, aşı sattığı tüm ülkelerden ‘feragat belgesi’ istiyor. Yani aşı nedeniyle yaşanacak ölümler, sakatlıklar ya da sağlık sorunlarından şirket kesinlikle sorumlu tutulamıyor. Tüm tazminat taleplerinin devletler tarafından karşılanması yönünde bir mutabakat imzalatıyor. Fakat bunları yapmasının nedeni ‘zarara uğramamak’ değil. Çünkü Pfizer özelinde tüm aşı şirketleri asla zarara uğramıyor. Pfizer, BionTech ile aşı geliştirmeye başladığında Alman hükümetinden 450 milyon, ABD’den ise 2 milyar dolar destek aldı. Bu destek karşılığında iki devlete toplam 100 milyon doz aşı vereceğini taahhüt etti. 2021 yılı için yaptığı 15 milyar dolarlık satışın parasını da, daha önceden tahsil etti. Yani daha ortada aşı yokken, Pfizer 20 milyar dolara yakın bir meblağı piyasadan toplamıştı. Ama bu yine de onlar için yeterli olmadı.

Asker üsleri teminat olarak istediler

Arjantin ve Pfizer arasındaki görüşmeler yaklaşık 6 ay sürdü. Arjantinli bir yetkilinin açıklamasına göre Pfizer, devletin itiraz ettiği her konuyu bir adım daha ileri götürerek görüşmeleri sürekli çıkmaza soktu. Yetkililer yaşadıkları durumu ‘ellerinde bizim olan bir şey vardı ve buna karşılık fidye istiyor gibiydiler’ şeklinde açıklıyor. Hatta Aralık ayı sonuna, yani aşının ‘tam olarak hazır’ olduğunun açıklandığı günlere gelindiğinde Pfizer iyice kontrolden çıkmış.

Hatta Aralık ayı sonuna, yani aşının ‘tam olarak hazır’ olduğunun açıklandığı günlere gelindiğinde Pfizer iyice kontrolden çıkmış.
Hatta Aralık ayı sonuna, yani aşının ‘tam olarak hazır’ olduğunun açıklandığı günlere gelindiğinde Pfizer iyice kontrolden çıkmış.

Bir toplantıda Pfizer yetkilileri, devletin banka rezervlerini, elçilik binalarını ve askeri üslerini teminat olarak göstermesini istemiş. Artık karşılarında bir aşı şirketi değil, açıkça işgalci bir güç olduğunu fark eden yetkililer şoka uğramış. Bu kadar ileri gitmekten rahatsız olmayan Pfizer ise tek bir geri adım bile atmamış. Aksine hazır hükümet yetkilileri şoke olmuşken öldürücü son darbeyi de vurmuş ve hükümetin dış borçlarını teminat olarak istemiş. Yani Osmanlı’nın borçlarına karşı kurulan Duyun-i Umumiye gibi bir kurum kurulmasını talep etmiş. Bu talep de son adımları olmuş ve Arjantinli yetkililer görüşmeleri sonlandırmış.

Gerçekler ancak 5 yıl sonra açıklanabilecek

Arjantin, Pfizer’ın tuzak kurmak istediği tek ülke değil. Brezilya da, aşı kartelinin kendilerine benzer taleplerle geldiğini açıkladı. Brezilya Sağlık Bakanlığı'ndan bir yetkili, yaşanan süreci şöyle açıklıyor: “Pfizer tazminat talebinde bulundu ve bakanlıktan devlet varlıklarını teminat olarak sunmasının yanı sıra yabancı bir banka hesabına yatırılan parayla bir garanti fonu oluşturmasını istedi. Ocak ayında bakanlık, maddeleri "kötüye kullanma" olarak nitelendirerek bu şartları reddetti.”

Arjantin, Pfizer’ın tuzak kurmak istediği tek ülke değil. Brezilya da, aşı kartelinin kendilerine benzer taleplerle geldiğini açıkladı.
Arjantin, Pfizer’ın tuzak kurmak istediği tek ülke değil. Brezilya da, aşı kartelinin kendilerine benzer taleplerle geldiğini açıkladı.

Pfizer, 100'den fazla ülke ve kuruluşla görüşmelerde bulundu ve Latin Amerika ve Karayipler'de dokuz ülke ile tedarik anlaşması yaptı: Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador, Meksika, Panama, Peru ve Uruguay. Bu anlaşmaların şartları bilinmiyor. Anlaşma yaptığı son ülke ise Türkiye oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 700 bin doz Pfizer/BionTech aşısının Türkiye’ye geldiğini açıkladı. Son gelen kargoyla Türkiye’nin eline 1,4 milyon doz Pfizer/BionTech aşısı ulaşmış oldu.

Sağlık Bakanlığı ve BionTech’in sahibi Türk iş adamları arasında aşının temini için uzun süredir görüşmeler yürütüldüğü biliniyor. Fakat nasıl bir anlaşma yapıldığı net olarak bilinmiyor. Pfizer, bu bilginin korunması konusunda da çok katı kurallar koyuyor. Adı açıklanmayan bir Latin Amerika ülkesi yetkilisi, The Bureau Investigates haber sitesine yaptığı açıklamada bu katı anlaşmayı şöyle özetliyor: Ortada 5 yıllık bir gizlilik anlaşması var. Ama bu süre bittiğinde bütün dünya neler olduğunu öğrenecek.