Erdoğan’ı, Gannuşi’yi deviremediler sırada İmran Han mı var?

İmran Han,  Müslümanların dünya bilimine daha fazla katkı sağlaması gerektiğini önemle vurguluyor.
İmran Han, Müslümanların dünya bilimine daha fazla katkı sağlaması gerektiğini önemle vurguluyor.

En son Tunus örneğinde bir kez daha görüldü. O kadar para döküp Gannuşi’yi devirmek istediler ama beceremediler. Tıpkı 15 Temmuz’da FETÖ ile iş tutup Erdoğan’ı indiremedikleri gibi. Körfez’in ipiyle kuyuya inmenin elbet bir maliyeti var. Yolun sonunda büyük ihtimal darağacı görünüyor. Pakistan yasalarına göre idam cezası mevcut ne de olsa!

“İslam İşbirliği Teşkilatı ve devlet başkanları olarak bizler İslam dünyasına karşı sorumluyuz. Eğer Batı dünyasında herhangi biri Hz. Peygamber’e (sav) hakaret edebiliyorsa bu İİT (İslam İşbirliği Teşkilatı)’nın başarısızlığını gösterir. Demek ki Batı ülkelerine onu ne kadar sevdiğimizi, ona ne kadar değer verdiğimizi anlatamıyoruz. Bu bizim eksikliğimiz. Uluslararası toplum 1 milyarı aşkın Müslümanın hislerine saygı duymalı.”

İmran Han – 1 Haziran 2019 tarihli İİT zirvesindeki konuşması

Geçen yıl Mekke-i Mükerreme’de düzenlenen 14. İİT Zirvesi’ne hatırlayacağınız gibi Pakistan Başbakanı İmran Han’ın eleştirileri damga vurmuştu. İslam dünyasının “çatı kurumu(!)” sayılan İİT’nin, İslam’ı ve Müslümanları ilgilendiren hayatî mevzular karşısından dut yemiş bülbüle dönmesi; işlevsiz organizasyonlar haricinde dişe dokunur bir işe imza atmayışı ilk kez bu kadar net ifade ediliyordu.

Geçen yıl Mekke-i Mükerreme’de düzenlenen 14. İİT Zirvesi’ne hatırlayacağınız gibi Pakistan Başbakanı İmran Han’ın eleştirileri damga vurmuştu
Geçen yıl Mekke-i Mükerreme’de düzenlenen 14. İİT Zirvesi’ne hatırlayacağınız gibi Pakistan Başbakanı İmran Han’ın eleştirileri damga vurmuştu

İmran Han, Körfez liderlerinin âdeta gözlerinin içine bakarak Filistin ve Keşmir gibi kangren olmuş sorunlar karşısında müşahhas adımların atılmayışına da atıflar yapmış, ayrıca Müslümanların dünya bilimine daha fazla katkı sağlaması gerektiğini önemle vurgulamıştı.

Bunlar şımarık petrol zenginlerinin alışık olduğu sözler değildi. Hele Pakistan gibi sürekli onların yardımına muhtaç bir devletin liderinden böyle bir tepkinin gelebileceğine hiç ihtimal vermemişlerdi. Pakistan’ın içinde bulunduğu durumun, Pakistan halkının neler hissettiğinin zaten onlar için bir önemi yoktu.

Hindistan'ı onur konuğu yaptılar

Oysa Keşmir meselesi Pakistan için hayat memat meselesiydi. Peki, onlar ne yapmıştı? Üç ay önce BAE’nin başkenti Abu Dabi’de yapılan İİT Dışişleri Bakanları Toplantısı’na Hindistan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj'ı onur konuğu olarak çağırmışlardı. Üstelik Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, BAE yönetimine iki defa mektup yazıp davetin iptalini istediği halde.

 Keşmir meselesi Pakistan için hayat memat meselesiydi.
Keşmir meselesi Pakistan için hayat memat meselesiydi.

Pakistanlı bakan, haklı olarak tepkisini dile getiriyor, "Hindistan Dışişleri Bakanı davet edilirken bize danışılmadı. Hindistan ne İİT üyesi, ne de gözlemci ülke" diyordu. Ama Müslüman düşmanı Hindu milliyetçilerini ağırlamak, üstelik onur konuğu sıfatıyla başköşeye oturtmak, İsrail’in Körfez’deki arka bahçeleri için herhangi bir sakınca teşkil etmiyordu.

Bir ay öncesinde, Şubat 2019’da Suudi Arabistan veliahtı Bin Salman’ın Yeni Delhi ziyareti epey hareketli geçmiş, Hindistan Başbakanı Modi’ye pek çok alanda büyük yatırımlar yapılacağına dair sözler verilmişti. Nitekim aynı yılın Ağustos ayında, Hindistan'ın Keşmir kararından sadece birkaç gün sonra, iki ülke arasında 15 milyar dolarlık enerji anlaşmasına imzalar atılmıştı.

Keşmir için kılları kıpırdamadı

1 Mart 2019’daki İİT Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın “onur konuğu” Hindistan, altı ay sonra Keşmir’in özerk statüsünü bütün hukuk ilkelerini ayaklar altına alarak kaldırdı. Tepki için toplananlar ise sadece Keşmir Temas Grubu üyeleri oldu. Kimdi bunlar? Pakistan, Türkiye, Azerbaycan, Nijer ve ev sahibi kontenjanından zoraki üye Suudi Arabistan. Pakistan o kadar çabaladığı halde koskoca İİT Teşkilatı’nı Keşmir için dışişleri bakanları düzeyinde bir araya getiremedi. Tıpkı Filistin, Arakan ve Doğu Türkistan gibi, Keşmir de petrol zengini Körfez ülkelerinin umurunda değildi.

Beterin beteri de vardı. İsrail’in Körfez’deki has bahçesi BAE, Keşmir kararından sadece iki hafta sonra sadece Pakistan ile değil, bütün İslam âlemiyle alay edercesine bir hareket yaparak Hindistan Başbakanı Modi'ye ülkenin en yüksek sivil nişanı olan Zayed Nişanı’nı takdim etti. Ekim ayında ise bu kez Suudi Arabistan Modi’yi ağırladı, iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalandı.

Pakistan -Türkiye-Malezya İşbirliği

İİT etrafında kümelenmiş Körfez ülkelerinden hayır çıkmayacağı anlaşılmıştı. Temmuz ayında Erdoğan’ın davetiyle İstanbul’a gelen Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed’in sözleri tevile ihtiyaç bırakmıyordu.

Malezya ve Türkiye birlikte çalışacak. Pakistan ile de iş birliği yapılacak. Akıllarımızı ve imkânlarımızı birleştirmek suretiyle, bir zamanlar mevcut olan büyük islam medeniyetini tekrar ayağa kaldırabiliriz.

Erdoğan-İmran Han-Muhammed üçlüsü, İslamofobi’ye karşı İngilizce yayın yapacak bir televizyon kanalının kurulacağını duyurdu
Erdoğan-İmran Han-Muhammed üçlüsü, İslamofobi’ye karşı İngilizce yayın yapacak bir televizyon kanalının kurulacağını duyurdu

İlk hamle Eylül 2019’da geldi. New York’taki BM Genel Kurulu Toplantısı’nda buluşan Erdoğan-İmran Han-Muhammed üçlüsü, İslamofobi’ye karşı İngilizce yayın yapacak bir televizyon kanalının kurulacağını duyurdu. Bu ortaklığın asıl meyvesi ise Aralık ayında Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yapılacak zirve oldu. İslam dünyasını yeniden ayağa kaldırma hamlesinin ilk adımı orada atılacaktı.

İmran Han’ı tehdid ettiler

Derken 18 Aralık günü geldi çattı. Kuala Lumpur zirve için hazırdı. Ev sahibi Malezya’nın yanı sıra Türkiye oradaydı, Katar oradaydı hatta İran bile oradaydı ama Pakistan Başbakanı İmran Han maalesef yoktu. Pakistan basınına göre ikili bir sıkıştırma söz konusu olmuş,

Suudi veliahtı Bin Selman İmran Han ile görüşerek Malezya’ya gitmemesini bizzat istemiş,
Suudi veliahtı Bin Selman İmran Han ile görüşerek Malezya’ya gitmemesini bizzat istemiş,
  • ● Suudi veliahtı Bin Selman İmran Han ile görüşerek Malezya’ya gitmemesini bizzat istemiş,
  • ● BAE veliahtı Bin Zayed ise Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı’nı aramak suretiyle âdeta gözdağı vermişti.

Zirveye ilişkin ilk tepki Cidde merkezli İİT’den geldi. Genel sekreter Yusuf bin Ahmed el Useymin, böyle bir toplantının ilk defa yapıldığını, İİT dışında zirve veya toplantı düzenlemenin İslam ümmetinin yararına olmadığını söyledi. Hayret! İİT yönetimi İslam ümmetinden bahsediyordu. Sahi, kimdi bu ümmet? İçinde Filistin yoktu, Arakan yoktu, Doğu Türkistan yoktu, Keşmir yoktu, Suriye, Libya, Yemen, hiçbiri yoktu. Coğrafyada İsrail-ABD eksenine hizalanmış Körfez ülkeleriyle Sisi’nin Mısır’ından başkasını göremeyenlerin ağzına “ümmet” kelimesi hiç de yakışmıyordu.

Siyonistlerle aynı safta

Siyonist yazar Jonathan Spyer’in de İİT ile aynı fikirde buluşuyor olması hiç şaşırtıcı değildi. Jerusalem Post’a “Türkiye, Pakistan, Malezya ve Katar’dan can sıkan yeni ittifak” adıyla bir makale yazan Spyer “Ortaya çıkan bu ittifak, İslam dünyasında iktidarın geleneksel Arap merkezinden uzaklaşmasını yansıtıyor. Aynı zamanda Yahudi devletine karşı derin bir düşmanlığı paylaşıyor. İsrail’in yeni stratejik ortakları Hindistan ve BAE de hasımlar arasında” diyerek bir gerçeği ifşa ediyordu.

  • Neydi o gerçek?
  • ● Suudi Arabistan-BAE-İsrail-Hindistan bir tarafta...
  • ● Türkiye-Pakistan-Malezya-Katar diğer tarafta...

Cidde merkezli İİT de İsrail ve Hindistan ile aynı safta yer alıyor, dolayısıyla İslam dünyasını temsil iddiası Siyonizm’in bizzat kendi ifşasıyla topuğundan vurulmuş oluyordu.

Kukla din adamları

Suudiler bir yandan para musluğunu kapatma tehdidiyle İmran Han’a gözdağı verip Kuala Lumpur yoluna mayınlar döşerken, diğer yandan para musluğunu sonuna dek açtıkları sözde âlim bozuntularını sahneye sürüyordu. Suudi kuklası Pakistan Âlimler Meclisi Başkanı Şeyh Muhammed Tahir el-Eşrefi şöyle diyordu:

Orada İslam ümmeti için bir zirve düzenlenmiyor. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz bu zirvede yok. Suudi Arabistan İslam ümmetinin merkezidir.

Bin Selman ile Bin Zayed’in tehditleri bir yere kadardı. İmran Han Aralık ayında Kuala Lumpur’daki zirveye katılamasa da, iki ay sonra Malezya’yı ziyaret edecek ve orada meselenin kapanmadığını şu sözlerle bir kez daha vurgulamış olacaktı.

“İslam dünyası olarak ortak bir sesimiz yok, bütünüyle bölünmüş durumdayız. İİT çatısı altında Keşmir konusunda bile bir araya gelemiyoruz.”

İİT’ye meydan okudu

Nitekim Keşmir özel oturumu için bir yıldır bastıran Pakistan Dışişleri Bakanı Kureyşi’nin de sabrı iyice tükenecek ve Keşmir’in özerkliğinin kaldırılmasının yıldönümünde, ülkesindeki ARY News televizyonuna İİT’ye meydan okuyan şu açıklamayı yapacaktı:

"İİT'ye Dışişleri Bakanları Konseyini toplama çağrısını yineliyorum. Eğer toplayamazsanız, Başbakan İmran Han'dan Keşmir meselesinde bizimle aynı safta duran, baskı altındaki Keşmirlilere destek veren Müslüman ülkelerle toplanma çağrısı yapmasını talep edeceğim. Bizim hassasiyetlerimiz var, bunu anlamalısınız. Körfez ülkeleri bunu anlamalı. Keşmirlilerin acılarına daha fazla sessiz kalamayız."

Suudi cephesinden Pakistan’ın haklı eleştirilerine verilen karşılık, tam da kendilerinden beklendiği gibi oldu. Pakistan'a söz verilen 6.2 milyar dolarlık kredi ve petrol tedarik anlaşması aniden rafa kaldırıldı. Üstelik iddialara göre daha önce ödenmiş olan 1 milyar dolar da ödenmemiş sayılıp yeniden talep edildi.

Rahil Şerifi'i hazırlıyorlar

Pakistan ve Hindistan medyası ise şu aralar Suudilerin başka bir karşılık üzerinde mesai harcadığını yazıyor. Buna göre Riyad yönetimi muhtemelen yine Bin aklıyla İmran Han'ı devirecek formüller üzerinde çalışıyormuş. Bu formüller içerisinde en muteberi de Terörizmle Mücadelede İslam Askeri İttifakı komutanı Pakistanlı General Rahil Şerif’i iktidara taşımak olarak görünüyormuş.

Emekli general Şerif’in ülkesi Pakistan’da hayli popülerdir.
Emekli general Şerif’in ülkesi Pakistan’da hayli popülerdir.

Emekli general Şerif’in ülkesi Pakistan’da hayli popüler olduğu söyleniyor. DEAŞ bahanesiyle kurulan, beş yıldan bu yana çöl sıcağında sinek avlamaktan başka ne işe yaradığı bir türlü anlaşılamayan kâğıt üstündeki askeri ittifakın başında olmak sıkıcı olsa gerek. Fakat yine de Bin Zayed ile Bin Selman’ın gazına gelmeden önce Şerif en az iki kere düşünmeli. Çünkü şu anki görev yeri başta olmak üzere pek çok işe soyunan ama sonunu pek getiremeyen tipler bunlar. En son Tunus örneğinde bir kez daha görüldü. O kadar para döküp Gannuşi’yi devirmek istediler ama beceremediler. Tıpkı 15 Temmuz’da FETÖ ile iş tutup Erdoğan’ı indiremedikleri gibi.

Körfez’in ipiyle kuyuya inmenin elbet bir maliyeti var. Yolun sonunda büyük ihtimal darağacı görünüyor. Pakistan yasalarına göre idam cezası mevcut ne de olsa!

Keşmir meselesi Pakistan için hayat memat meselesiydi. Peki, onlar ne yapmıştı? Üç ay önce BAE’nin başkenti Abu Dabi’de yapılan İİT Dışişleri Bakanları Toplantısı’na Hindistan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj'ı onur konuğu olarak çağırmışlardı. Üstelik Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi BAE yönetimine iki defa mektup yazıp davetin iptalini istediği halde.

İsrail’in Körfez’deki has bahçesi BAE, Keşmir kararından iki hafta sonra sadece Pakistan ile değil, bütün İslam âlemiyle alay edercesine bir hareket yaptı, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'ye ülkenin en yüksek sivil nişanı olan Zayed Nişanı’nı takdim etti. Ekim ayında ise Suudi Arabistan Modi’yi üst düzeyde ağırlamakla kalmadı, iki ülke arasında stratejik ortaklık anlaşması imzalandı.

Siyonist yazar Jonathan Spyer’in de İİT ile aynı fikirde buluşuyor olması hiç şaşırtıcı değildi. Jerusalem Post’a “Türkiye, Pakistan, Malezya ve Katar’dan can sıkan yeni ittifak” adıyla bir makale yazan Spyer “Ortaya çıkan bu ittifak, İslam dünyasında iktidarın geleneksel Arap merkezinden uzaklaşmasını yansıtıyor. Aynı zamanda Yahudi devletine karşı derin bir düşmanlığı paylaşıyor. İsrail’in yeni stratejik ortakları Hindistan ve BAE de hasımlar arasında” diyerek bir gerçeği ifşa ediyordu. Neydi o gerçek? Suudi Arabistan-BAE-İsrail-Hindistan bir tarafta... Türkiye-Pakistan-Malezya-Katar diğer tarafta...