Koronanın şifası sumakta mı?

Bitkinin farklı parçalarından hazırlanan ürünler, ilerde potansiyel ilaç olabilecek kadar etkili (virüsün hücreye girişi, hücrede üremesi ve hücreye verdiği zararların önlenmesi) antiviral etkinliğe sahip gibi görünüyor.
Bitkinin farklı parçalarından hazırlanan ürünler, ilerde potansiyel ilaç olabilecek kadar etkili (virüsün hücreye girişi, hücrede üremesi ve hücreye verdiği zararların önlenmesi) antiviral etkinliğe sahip gibi görünüyor.

Geleneksel ve bütünleyici tıbba maalesef ön yargıyla yaklaşan biriyim diyen Prof. Dr. Ali Kutlu: "Son söyleyeceğim sözü baştan söyleyeyim, bu dönemde sumağın bol bol (abartılmadan) tüketilmesi konusunda ben ikna oldum."

Anavatanı Anadolu olan ve hemen her yerde yetişebilen sumak, bünyesindeki tanen maddesi sebebiyle en iyi mikrop öldürücüdür. Diğer adı ‘rhus’ olan sumak, yeşile çalan çiçekleri ve kırmızı meyveleri olan bir ağaçtır. Kebap, lahmacun, piyaz, soğan salatası, kelle-paça ve diğer çorbaların vazgeçilmezi ekşi bir baharattır.

Yaprakları yazın toplanır, kurutup dövülerek ufalanır. Soğana eklendiğinde kokuyu giderir yahut azaltır.

Sumak Suyu Nasıl Yapılır

Bir miktar temiz suyu tencereye koyun, bir tutam sumak ekleyip, kaynatın ve süzün.

Kadim Tıbba Göre Sumağın Faydaları

  • Virüs, bakteri ve mantarları öldürür
  • Ateşi düşürür.
  • Suyu ile gargara yapılırsa ağız ve boğaz iltihaplarını giderir.
  • Ağız yaraları ve dudak uçuklarını hızlı iyileştirir.
  • Marifetname’ye göre ise şişleri ve urları giderir, diş ağrılarını keser, mideyi düzeltir, iştahı açar, saçı siyahlaştırır.

Modern Tıbba Göre Sumağın Faydaları

Diğer adı ‘rhus’ olan sumak, yeşile çalan çiçekleri ve kırmızı meyveleri olan bir ağaçtır.
Diğer adı ‘rhus’ olan sumak, yeşile çalan çiçekleri ve kırmızı meyveleri olan bir ağaçtır.

Elektronik tıp kütüphanesi olarak bilinen ‘pubmed’deki modern tıp literatürü antiviral başlığında incelendiğinde rhus (sumak)la ilgili 20’den fazla dikkat çekici çalışma göze çarpar. Yayınlar genellikle doğulu bilim adamlarınca yapılmış.

“Geleneksel ve bütünleyici tıbba maalesef ön yargıyla yaklaşan biriyim. Fakat bahsedeceğim çalışmalar sonucu sumağın antiviral özelliklerini de görmezden gelemiyorum” diyen Prof. Dr. Ali Kutlu, sosyal medya hesabından “sumağın antiviral etkinliğine yönelik dikkate değer yayınları sizlerle paylaşacağım” diye yazıp şunları eklemiş:

  • “Son söyleyeceğim sözü baştan söyleyeyim, bu dönemde sumağın bol bol (abartılmadan) tüketilmesi konusunda ben ikna oldum.”

Rhus Chinensis, Çin sumağı olarak geçiyor. Melaphis Chinensisi denen bir çeşit yaprak biti bu bitkiden gallotannins içeren bitki atığı (safrası) oluşturur. Bu geleneksel Çin tıbbında, öksürük, ishal, gece terlemesi ve dizanteri tedavisinde kullanılıyormuş.

  • Biz, bitkinin virüsler üzerine etkilerine kilitlendik, diğer sağlık alanlarına yönelik kullanımlarına girmeyeceğiz. Genel olarak sumak tabir edilen bitkinin 250 alt tipi mevcut. Bitkinin safrası, yaprakları, kökleri, meyvesi geleneksel Çin tıbbında farklı amaçlarla asırlardır kullanılıyor.

Anadolu sahip olduğu coğrafi konum nedeniyle, birçok bitki türünde olduğu gibi sumak bitkisinin de (Rhus coriaria L.) gen merkezi konumuna sahip.

Sumak, Türkiye'de baharat ve tıbbî bitki olarak yaygın olarak kullanılmakta.

Şimdi gelelim Pubmed üzerinden bu bitkinin çok sayıda virüse karşı antiviral etkinliğiyle alakalı yapılmış laboratuvar şartlarında deney çalışmalarına... Çoğunuzun konuya uzak olduğunu düşünerek sonda söyleyeceğim özet cümleyi ilk başta söyleyeyim. Bitkinin farklı parçalarından hazırlanan ürünler, ilerde potansiyel ilaç olabilecek kadar etkili (virüsün hücreye girişi, hücrede üremesi ve hücreye verdiği zararların önlenmesi) antiviral etkinliğe sahip gibi görünüyor.

Bitkinin farklı parçalarından hazırlanan ürünler, ilerde potansiyel ilaç olabilecek kadar etkili antiviral etkinliğe sahip gibi görünüyor.
Bitkinin farklı parçalarından hazırlanan ürünler, ilerde potansiyel ilaç olabilecek kadar etkili antiviral etkinliğe sahip gibi görünüyor.

Modern tıbbın bir çıkmazı da konuyla ilgili olumsuz görüş bildiren çalışmaları genel olarak yayınlamaya değer bulmayıp, yayın haline getirilememesidir. Sonuç olarak, bu dönemde sağlıklı beslenmenin ve virüslere karşı vücut savunmasını arttırmanın bir parçası olarak sumağı şiddetle öneriyorum.

Zaten şu anda hayatımıza giren birçok ilaç, kökenini doğadaki bitkilerden almaktadır. Nitekim FDA 2006 yılında HPV tedavisinde ilk defa olarak sinatakeşin isimli bitkisel bir ilaca onay vermiştir.

  • Konuya geri dönersek, paylaşacağım ilk yayın, SARS salgınından 2 yıl sonra yapılmış. Taiwan ve Singapur’da olduğu gibi (küçük çapta salgınlar) SARS Cov virüs salgınlarının her zaman olabileceğine dair bir uyarıda bulunuyor. SARS Cov virüsün erken safhada hücre içine girişine engel olabilecek potansiyel mikro moleküller araştırılmış.

Zaten bunu yapan ilaçlar farklı virüsler için geliştirilmiş (HIV enfuvırtide ) ve herpes simplex virus, için FGF4 signal peptide ve r>-docosanol geliştirme aşamasında denmiş) SARS-CoV S2 protein bağlayan yüksek afinitelı moleküller üzerinde çalışılmış. Bunun için deneysel olarak HIV-luc/SARS pseudotyped virus geliştirmişler. Quercetin'in HIV-luc/SARS hücreye girişini engellediği ve antiviral etkinliğinin olduğu gösterilmiş.

Dikkat çeken TGG maddesi Galla chinensis (Çin sumağı meyvesi) içinde bulunabilen bir ekstraktit ve mükemmel bir potansiyel antiviral ilaç olduğu vurgulanıyor... (Yayın Small Molecules Blocking tho Entry of Sovoro Acuto Respiratory Syndrome Coronavirus into Host Cells (JOURNAL OF VIROLOGY (2018 imp Faktör 4,32)

  • Gelelim bu yayınlar içinde en dikkat çekici olan oldukça itibarlı bir dergiye…
  • 2018 yılında yapılan deneysel bir çalışmada (Viruses dergisi (Imp Faktör 3,8 Inhibition of Rabies Virus by 1,2,3,4,6-Penta-O-galloyl-p-d-Glucoso (PGG) Involves mTOR-Depondent Autophagy) Rhus chinensis içeriğinde bulunan 1.2.3.4.6-penta-0*galk>yl--D-glucose (PGG) maddesinin geniş spektrumlu antiviral etkisinin olduğu kuduz virüsüyle enfekte edilen farelerde virüs titresini 50 kat. viral mRNA expressyonunu (90%'a kadar) protein sekresyonunu inhibe ettiği bulunmuş.
  • Sadece virüsün hücre içine girişini değil, mTOR-dependent autophagy signaling pathway aktivasyonuyla virüs hücre ölümü oluşturmasını baskılıyor.

İlginç bir çalışmada ise HSV 1 ve 2 (halk arasında dudak ve genital uçuk virüsü) hücre kültürlerinde kokulu sumak ekstraktları kullanılmış. Hücrelere virüs enjekte edilmeden 1 saat önce kokulu sumak ekstraktları uygulanmasıyla maksimum etki görülmüş ve plak formasyonu %99 üzerinde azalmış. HSV 1'in enfeksiyon oluşturma gücü yüzde 50 azalmış. HSV 2 de bu etki daha düşükmüş. Enfekte edilen hücreler uygulandığında ise belirgin antiviral etki gözlenmemiş.

Bu bulgulara göre bitki ekstresi sadece viral zarf ile değil, aynı zamanda herpes simpleks virüslerinin konakçı hücrelere absorbe olma ve bu hücrelere nüfuz etme kabiliyetini bozan konakçı hücrelerinin yüzeyi ile etkileşime girdiği görülmektedir (Antiviral activity of Rhus aromatica (fragrant sumac) extract against two types of herpes simplex viruses in cell culture. Pharmazie. 2009 Aug;64(8):538-41)”

Bilimin Geldiği Nokta 1000 Yıl Evvelden Biliniyordu

Hocanın yazdıkları bunlar. Netice itibariyle beş asır hatta bin yıl evvel neşredilen kitaplarda yer alan bilgiler bugün akademik dergilerde buluş/keşif diye çıkıyor. Batılılar ve içimizdeki Batılılaşmışlar, kadim bilgiye sırtını döne dursun, Doğulu bilimciler henüz yeterli olmasa da hikmetin izini sürüyor. Sumağın, mikropların ve özellikle de korona virüsünün tedavisi için bir ilaç olduğu gerçeği, zahirde kara gözüken günlerde üstelik bir modern tıpçı tarafından paylaşılıyor.

Bu paylaşım, modern tıbbın çaresizliğinin kabulü olmanın yanı sıra, gerçeğin hiçbir zaman balçıkla sıvanamayacağını da göstermekte. O halde koronavirüsüne yakalananlar ve diğer hastalar, sumağı gönül rahatlığı le kullanmalı. Kim bilir, belki hastanelerde de bu gerçeği görmek gecikmez. Şifa niyazı ile…