Mısır hapishaneleri alarm veriyorKorona katliamı kapıda

Gözaltındaki vatandaşların fizikî mesafe şartları sağlanmadığı gibi lazım gelen tıbbî muayeneye bile gerek duyulmadı. Hükümet mahkûmlara ayrım yapsa da korona hükümetin adamlarını da yakaladı, kimseye torpil geçmedi. Zalime de, mazluma da eşit davrandı.
Gözaltındaki vatandaşların fizikî mesafe şartları sağlanmadığı gibi lazım gelen tıbbî muayeneye bile gerek duyulmadı. Hükümet mahkûmlara ayrım yapsa da korona hükümetin adamlarını da yakaladı, kimseye torpil geçmedi. Zalime de, mazluma da eşit davrandı.

Mademki sağlık bakanlığı tutuklular için tek bir solunum cihazını bile tahsis etmiyor, o zaman emniyet güçleri en azından hapishanelerde salgının yayılmasını önleyici tedbirlere bir an önce başvurmalı. Aksi takdirde son zamanlarda yaşanan bir iki ölümle mesele kapanmayacak, az zaman içerisinde belki yüzlerce, binlerce tutuklu can verecek.

  • Mısır Sağlık Bakanlığı korona salgınına tahsis edilen hastanelerde doluluk kapasitesinin aşıldığını ilan etti. Fakat Mısır emniyet makamları nezdinde hapishanelerdeki kapasite ve fiziki mekân yetersizliğinin mesele teşkil etmediği anlaşılıyor.

Resmi açıklamaya bakılırsa son iki haftada tutuklanan vatandaş sayısı 30 bin kişi. Gerekçe ise sokağa çıkma yasağını ihlal. Mayıs ayının başından bu yana hükümet bu konuda göz açtırmıyor. Ancak günlük 300 ila 500 arasında gidip gelen ölüm oranından dolayı vatandaşı suçlamak çok da mantıklı durmuyor. Neden derseniz, sokağa çıkma yasağı aslında mart ayının ortalarından beri mevcut, fakat hükümet sıkı denetim getirmediği için salgın bu denli yayılmış durumda.

Bir Garip Sokağa Çıkma Yasağı

Diğer yandan camiler ile kiliseleri ibadete kapatma ve sosyal platformlarda pozitif vakaları haber yapma konusunda gösterilen titizlik her nedense sokağa çıkma yasağı konusunda pek gösterilmedi.
Diğer yandan camiler ile kiliseleri ibadete kapatma ve sosyal platformlarda pozitif vakaları haber yapma konusunda gösterilen titizlik her nedense sokağa çıkma yasağı konusunda pek gösterilmedi.

Diğer yandan camiler ile kiliseleri ibadete kapatma ve sosyal platformlarda pozitif vakaları haber yapma konusunda gösterilen titizlik her nedense sokağa çıkma yasağı konusunda pek gösterilmedi. Daha ilginciyse, hükümetin vatandaşı erken uyumaya teşvik ederek sokağa çıkma yasağını akşam saat 9’dan başlatıp sabah 6’da sona erdiren kararı oldu. Oysa çalışanlar akşam 9’dan çok önce işlerinden çıkıp evlerine dönüyorlardı. Sabah 6’da ise işlerine gitmek için yollara dökülüyorlardı. Mart’ın ortalarından bu yana saçma bir şekilde uygulanan sokağa çıkma kararı yüzünden salgına yakalanma rakamları giderek yükseldi.

Hükümetin salgına karşı hamlesi ne oldu peki? Profesyonel tedbirler yoluyla durumu kontrol altına almak, gittikçe artan pozitif vak’aların önüne geçmek için sağlık sektörüne yatırım yapmak yerine emniyet güçlerine yeşil ışık yakıp on binlerce vatandaşın tutuklanmasını tercih etti. Sanki ağzına kadar dolu hapishaneler salgının yayılması için en elverişli ortama sahip değilmiş gibi...

Korona Kimseye Torpil Geçmiyor

  • Çin virüsü artık başlı başına bir güvenlik meselesi haline geldi. Zekazik şehri polis müdürlüğünde araştırma şefi ile yardımcısı enfekte olmakla kalmadı, peşlerinden aynı müdürlükte çalışan başkaları da salgına yakalandı. Üstelik bu müdürlüğün uhdesinde yoğun bir tutuklu vatandaş kitlesi mevcutken gereken önlemlerin alınmamış olduğu dikkatlerden kaçmadı.

Gözaltındaki vatandaşların fizikî mesafe şartları sağlanmadığı gibi lazım gelen tıbbî muayeneye bile gerek duyulmadı. Hükümet mahkûmlara ayrım yapsa da korona hükümetin adamlarını da yakaladı, kimseye torpil geçmedi. Zalime de, mazluma da eşit davrandı.

Hapishanelerde İlk Ölümler

Geçtiğimiz günlerde Doğu vilayetinde salgına ilk mahkûm kurban verildi.

Adı İbrahim Muhammed ed Delil olan mahkûm, Hihya kasabasından nakledilmişti. Tahlilleri pozitif çıktığı halde rejim onunla aynı koğuşta kalanları muayene etme ihtiyacı bile duymadı. Üstelik hastalığa yakalandığı ortaya çıktıktan sonra bizzat İbrahim Muhammed tarafından yapılan tıbbî muayene talepleri de cevapsız kaldı. Çok geçmeden yine aynı bölgedeki Bilbeys’ten ikinci bir vefat haberi daha geldi. Bunu İsmailiye’den gelen iki vefat izledi. Peşinden Vadi Natrun, Kanatır, Tarre, Nasr ve diğer hapishanelerden haberler yağmaya başladı. Bu durum açıkça gösteriyor ki, on binlerce adi suçluya 60 bin siyasi suçlunun eşlik ettiği Mısır hapishaneleri, son zamanlarda eklenen 30 bin tutukluyu kaldıracak vaziyette kesinlikle değil.

Terörle Mücadele Bahanesi Nereye Kadar?

Abdülfettah es-Sisi
Abdülfettah es-Sisi

Sisi rejimi yıllardır binlerce mâsum insanı mezara ve hapishanelerin koyu karanlığına mahkûm ederken uluslararası camiaya hep “terörle mücadele” gerekçesini öne sürüp durdu. Fakat mevcut durum artık rejimin günahlarını örtemez hâlde. Uluslararası toplum bu duruma sessiz kalmamalı. Salgının şu geldiği vahim noktada ortada ciddi bir önlemden, hele insanca bir tavırdan bahsetmek mümkün değil. Hapishanelere temizlik malzemeleri ve mikrop öldürücülerin girişi halen yasak durumda. Son tutuklamalarla birlikte normalin üç katı yığılma söz konusu.

Mademki sağlık bakanlığı tutuklular için tek bir solunum cihazını bile tahsis etmiyor, o zaman emniyet güçleri en azından hapishanelerde salgının yayılmasını önleyici tedbirlere bir an önce başvurmalı. Aksi takdirde son zamanlarda yaşanan bir iki ölümle mesele kapanmayacak, az zaman içerisinde belki yüzlerce, binlerce tutuklu can verecek.