Taşlarınbeden ve çakralarla ne ilişkisi var?

Taşlarla insan bedeninin bir ilişkisi de bedenimizdeki 7 enerji merkezi iledir. Aslında dışarıdan gelen enerjileri vücudumuza aktaran pek çok merkez vardır. Ancak kadim doğu öğretisi, bunlardan yedisini merkeze alarak onlarla taşların ilişkisini ortaya koyar.
Taşlarla insan bedeninin bir ilişkisi de bedenimizdeki 7 enerji merkezi iledir. Aslında dışarıdan gelen enerjileri vücudumuza aktaran pek çok merkez vardır. Ancak kadim doğu öğretisi, bunlardan yedisini merkeze alarak onlarla taşların ilişkisini ortaya koyar.

Âlemde hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir. Bir şeyin dolayısıyla her şeyin bir başka şeyle ilişkisi vardır. Bu yüzdendir ki, taşlar ile burçların da birbiri ile ilişkileri vardır. Her burcu temsil eden bir veya birkaç taş vardır. Ancak bunlardan bir tanesi her zaman başattır. Burada esas olan şey, enerji uyuşmasıdır. Aynı durum sağlıkta da böyledir. Mesela ikizler ve boğa burcunun insanında kırmızı ve/veya yosunlu akik taşı tansiyonu dengelerken, terazi, balık ve yay burçlularda ise tansiyonu turkuaz taşı dengeler.

Dünyada 3 bin kadar taş var. Bunların yüzde on kadarı değerli yâhut yarı değerli taştır. Geriye kalan ise başka amaçlarla kullanılan basit taş türleri. Taşların içinde toprakta olan ve bilinen minerallerin hepsi bulunabilir. Elbette bir taşta hepsinden eser miktarda olabileceği gibi bazıları çok, bazıları da hiç bulunmayabilir.

Dünyada 3 bin kadar taş var. Bunların yüzde on kadarı değerli yâhut yarı değerli taştır.
Dünyada 3 bin kadar taş var. Bunların yüzde on kadarı değerli yâhut yarı değerli taştır.

Bir taşın içinde kurşun, cıva, arsenik, kadmiyum ve antimon gibi zehirli element ne kadar az ise o taşın değeri o denli yüksektir. Ne kadar çok ise de o denli zararlıdır.

Bir taşta eser miktarda kurşun var ise o taş, bedene girmiş kurşunu kendine çekerek vücudu temizler. Miktar çok ise bu kez durum tersine dönebilir.

  • Bir taşta uranyum, polonyum, küriyum, aktinyum, radyum, toryum, seryum ve astatin gibi radyoaktif elementler varsa bu taşlar son derece tehlikelidir. Şayet bunlar bir taşta çok olursa kullanan kişilerde DNA hasarına yol açabilir, dolayısıyla da kansere neden olabilir.

Ancak bir taşta eser miktarda uranyum varsa o taş da tıpkı kurşun olan taş gibi bedende biriken radyoaktif parçacıkları kendine çekerek vücudu temizler.

Metallere gelince… Gümüş, altın ve titanyum dışındaki metaller asla takı olarak kullanılmamalıdır. Bir zaman ülkemizde de bakır, demir ve benzeri alaşımlı bileklikler moda olmuştu. Oysa bu metaller vücut teri ile karşılaştıklarında yâhut su ile ıslandıklarında oksitlenip, beden için zehirli hâle gelebilir.

Zehirli taşları nasıl ayırt ederiz?

Zehirli ve radyoaktif elementlere sahip taşları diğer taşlardan çıplak gözle ayırt etmek mümkün olabilir. Şöyle ki, taşların rengi parlak kızılımsı kırmızı, parlak sarı, çürük toprak, kirli siyah ise çok dikkat etmek gerekir. Çünkü bu renkler göz alıcılıkları ile insanı büyüleyebilir.

Bu renkleri biz aslında yılan, kertenkele, tırtıl, kurbağa, kaya balığı, balon balığı, çeçe sineği, gezgin örümcek, mavi halkalı ahtapot gibi hayvanlarda da görürüz. Onların canlı renkleri ne denli zehirli olduklarının da alâmeti fârikasıdır. Bu yüzden aşırı parlak taşlar ve özellikle de yukarıda zikrettiğimiz renklerdeki taşlardan uzak durmak gerek, tıpkı bu hayvanlarda da olduğu gibi.

Taşların burçlarla ilişkisi var mı?

Âlemde hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir. Bir şeyin dolayısıyla her şeyin bir başka şeyle ilişkisi vardır. Bu yüzdendir ki, taşlar ile burçların da birbiri ile ilişkileri vardır.

Her burcu temsil eden bir veya birkaç taş vardır. Ancak bunlardan bir tanesi her zaman başattır. Burada esas olan şey, enerji uyuşmasıdır.

Âlemde hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir.
Âlemde hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir.

Aynı durum sağlıkta da böyledir. Mesela ikizler ve boğa burcunun insanında kırmızı ve/veya yosunlu akik taşı tansiyonu dengelerken, terazi, balık ve yay burçlularda ise tansiyonu turkuaz taşı dengeler.

Bunun nedeni; o taşta, o burç insanının başat mineralinin olmasıdır. İnşaallah ileriki sayılarda her burcun minerallerini detaylıca ele alacağız ancak şimdi kısa bir özet verelim.

  • Burç minerali
  • Koç Demir – Kükürt
  • Boğa Bakır
  • İkizler Cıva
  • Yengeç Gümüş – Selenyum
  • Aslan Altın
  • Başak Platin – Kurşun – Cıva
  • Terazi Bakır
  • Akrep Demir – Radyum
  • Yay Kalay – Bakır
  • Oğlak Kurşun – Karbon
  • Kova Gümüş – Uranyum
  • Balık Platin – Kalay – Polonyum

Görüleceği üzere bunlardan bazıları toksiktir. Ancak unutulmamalıdır ki, burada aslolan enerji uyuşması ve eser miktarda olmasıdır. Mesela demir, koç burcunun temel elementidir. Bünyesinde demir bulunan taşlar bu burcun taşlarıdır.

Dışarıdan bir enerji geldiğinde elektronlar bir üst yörüngeye sıçrayıp gelen enerjiyi karşılarlar.
Dışarıdan bir enerji geldiğinde elektronlar bir üst yörüngeye sıçrayıp gelen enerjiyi karşılarlar.

Taşlar konusunda birikimiyle tanınan Hasan Kocabaş, bu konuyu şöyle izah ediyor: “Elektronlar, atom çekirdeğinin çevresindeki yörüngelerde yüzerler, tıpkı güneş çevresinde dolanan gezegenler gibi. Dışarıdan bir enerji geldiğinde elektronlar bir üst yörüngeye sıçrayıp gelen enerjiyi karşılarlar. Eğer gelen enerji bünyeye uygunsa içselleştirir, uygun değilse kalkan oluşturur ve geriye iterler. İşlem bitince de tekrar yörüngelerine dönerler. Elektron dışındaki daha küçük parçacıklar ise atomlar arası yer değiştirebilir, yeni oluşumlar meydana getirebilirler. İşte burç insanıyla taşı arasındaki uyum, ikisi arasındaki alışverişin daha verimli ve yoğun olmasına imkân sağlamaktadır. Bu durum, burç taşlarının hastalıktan iyileştirmede daha etkili olmasına sebep olduğu gibi, burç insanının hassas organlarını ve sistemlerini de hastalıklar yönünden koruma altına almaktadır. Burçlarla taşlarının uyumlu olması hususunda en önemli ilgi, psikolojik ve zihni rahatsızlıklardır.”

Bu da bize gösteriyor ki, doğru taş dış âmillere karşı insanı korurken, rûhî ve zihnî rahatsızlıkların tedavisine de yardım ediyor.

Taşınız sizi çeker

Gebeleri aşerdiren neden neyse, sizi cezbeden taş da odur. Bir gebenin bulantısı, bedenin yavru için arındırılması faaliyetidir. Aşermesi ise vücutta eksikliği olan gıdalardan o eksik vitamin ve/veya mineralin alınmasını sağlamaktır. Çünkü yeni bir canlı yaratılmaktadır ve o minik yavrunun bunlara ihtiyacı vardır.

  • Bir manava gittiğinizde sizi en çok cezbeden sebze-meyve aslında sadece hücrelerinizin duyduğu bir mesaj gönderir ve siz de farkında olmadan ona yönelirsiniz.

Hasan Kocabaş sizin için hangi taşın yararlı olduğunu, tıpkı manavdaki meyve örneğinde olduğu gibi bilebilir diyor: “Bir tabiî taş satıcısına veya tabiî taşlar pazarlayan gümüşçüye gidip taşları seyredin. Hangisi veya hangileri sizi cezbediyor ve ‘beni al’ diyorsa, size o anda en yararlı taş odur.”

  • Taşlar içinde bir veya birkaç taşın üzerinizde çekim gücü oluşturmasının iki sebebi olabilir.
  • • İlki, beğendiğiniz taş büyük ihtimalle burcunuzun taşlarından biridir.
  • • İkincisi ise fizîkî ve rûhî olarak bedeninizin çekim gücü oluşturan taşın bünyesindeki minerallere ihtiyacı vardır. Örnek vermek gerekirse, rûhî bunalım yaşayanlar magnezyumlu veya lityumlu taşlara meylederken, kalp ve solunum sıkıntısı çekenler ise yeşil ve mavi taşların çekimine kapılırlar.

Bütün bu bilgilerden hareketle şunu rahatlıkla söylemek mümkün: Burcunuzu bilmeyen bir kişi, beğendiğiniz taşlara bakarak yüzde yüze yakın nisbette burcunuzu tahmin edebilir.

Çakralar ve taşların ilişkisi

Taşlarla insan bedeninin bir ilişkisi de bedenimizdeki 7 enerji merkezi iledir. Aslında dışarıdan gelen enerjileri vücudumuza aktaran pek çok merkez vardır. Ancak kadim doğu öğretisi, bunlardan yedisini merkeze alarak onlarla taşların ilişkisini ortaya koyar.

Bundan maksat, enerji merkezlerini harekete geçirip, bedenî ve ruhî bütünlüğü sağlamaktır. Hint’te çakra denilen bu sistem, İslam tasavvufunda letâiftir. Sayıları aynı olmakla beraber yerleri farklıdır. İnsanda ilâhî hakikatleri idrak ve müşahede eden kalp, ruh, sır, hafî, ahfâ, nefsi natıka, nefs-i kül olarak adlandırılarak yerleri belirlenen bu mânevî melekeler, yine ruh ve beden bütünlüğü ile doğrudan ilişkilidir.

 Hint’te çakra denilen bu sistem, İslam tasavvufunda letâiftir.
Hint’te çakra denilen bu sistem, İslam tasavvufunda letâiftir.

İslam tasavvufunun letâifi insanın mânevî dereceler almasının vesilelerinden iken, Hint’te çakralar sağlığın yanında -yoga uygulamalarındaki kötü örneklerde olduğu üzere- beşerin beşer tarafından kontrolü amacı da taşır.

Ayrıca her çakranın taşlar, elementler, renkler ve bedendeki bir salgı bezi ile ilişkisi olduğu da kaydedilir.

İnsan bedeninde çakra ve letâifle aynı sayıda salgı bezleri vardır. Bu hususta şu tarif yapılır: Salgıladıkları maddeleri doğrudan kana veren ve kandan aldıkları maddelerden bir takım maddeler yapan bu organlara ‘salgı bezleri’ denir. Üretilen bu maddeler, kan yoluyla organlara dağılarak, uzuvların birbiri ile uyumlu çalışması, vücudun gelişmesi, beslenme, büyüme, üreme ve rûhî hayatı düzenler. Bu bezler, bedenimizde çok sıkı bir koruma zırhı içindedir. Salgı bezlerinin ürettiği maddelere de ‘hormon’ denilir. Hormonlar ve bunları salgılayan iç salgı bezlerinin oluşturduğu sistemin adı ise ‘endokrin sistemi’ veya ‘iç salgı bezleri sistemi’dir.

Çakra, letâif ve salgı bezleri

  • Doğu- Hint, İslam Tasavvufu, Salgı Bezeleri
  • Kuyruk sokumu Kalp Üreme
  • Dalak Ruh Pankreas
  • Mide Sır Böbreküstü
  • Kalp Hafâ Timüs
  • Boğaz Ahfâ Tiroit
  • Alın Nefsi Natıka Epifiz
  • Tepe Nefs-i Kül Hipofiz