Trump’ın son günleri zor geçecek

Neredeyse aldığı her karar ile zaten teamülleri yerle bir eden, ortalığı birbirine katan Trump’ın son günleri, iyice yalnızlaşıp kendi başına kaldığı için, etrafında bir avuç şakşakçıdan başkası kalmadığı için çok tehlikeli. Seçimleri nasıl sabote edebilirim diye istediği kadar senaryo yazabilir. Ama bunları uygulamaya kalkışması hem kendisi, hem de ülkesi için büyük bir talihsizlik olur.
Neredeyse aldığı her karar ile zaten teamülleri yerle bir eden, ortalığı birbirine katan Trump’ın son günleri, iyice yalnızlaşıp kendi başına kaldığı için, etrafında bir avuç şakşakçıdan başkası kalmadığı için çok tehlikeli. Seçimleri nasıl sabote edebilirim diye istediği kadar senaryo yazabilir. Ama bunları uygulamaya kalkışması hem kendisi, hem de ülkesi için büyük bir talihsizlik olur.

Trump'ın giderayak ülkesini ve dünyayı ne gibi durumlara düşüreceği belirsiz. Görülen o ki, son günleri hepimiz için zor geçecek. Endişelenmeye fazlasıyla mahal var.

Donald Trump'ın başkanlıkta son günleri yaklaşırken her şey daha da büyük bir belirsizliğe doğru ilerliyor. Trump gibilerinin ne yapacağı hiç belli olmaz, nükleer çantanın şifreleri ne de olsa onun elinde. Görevinden çekileceği güne kadar da ABD ordularının başkomutanı. Korona en çok hasarı ABD toplumuna verdi. Amerika’nın üzerinde karanlık bulutlar geziniyor.

  • Size her şey son derece normal gelebilir. O vakit Watergate skandalını anlatan kitabın 1989 yapımı film uyarlaması olan The Final Days / Son Günler’i izlemenizi tavsiye ederim. Film, Batı dünyasının en güçlü adamı olarak son günlerini yaşayan, gözden iyice düşmüş Başkan Richard Nixon’u konu alıyor.

Skandalın patlak vermesiyle artık dibe vurmuş, bir ömür boyunca uğruna didindiği her şeyi kaybetmiş bir adamın hikâyesi var orada. Aktör Lane Smith, iktidar koltuğundan inmek üzere bulunan, kontrolünü yitirmiş Nixon karakterini çok iyi yansıtıyor. Her şey gerilimin tavan yaptığı bir toplantıda 25 milyon insanın öleceğine dair bir telefona bakıyor olabilir. Başkan fazlasıyla gergin çünkü. Zamanın Savunma Bakanı James Schlesinger insiyatif alıyor, ABD generallerine başkan tarafından herhangi bir harekât emri verilse bile kendisiyle ve Dışişleri Bakanı Kissinger ile görüşülmesini söylüyor.

Yalnız ve tehlikeli

Evet, belki Nixon o badireli günlerde herhangi bir kargaşaya neden olmadan görevini bıraktı. Fakat aynı şeyi Trump’dan gönül rahatlığıyla bekleyebilir miyiz?

Trump sakin kalsa, yanına aldığı dalkavuklar grubu potansiyel tehdit olarak tepemizin üzerinde sallanıp duruyor. Azıcık itiraz edeni yanından yöresinden uzaklaştıran Trump’ın çevresinde bir avuç papağandan başka kimse kalmadı çünkü. Kendi Başkan Yardımcısı Mike Pence, Genelkurmay Başkanı Mark Meadows, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ve Beyaz Saray danışmanı Pat Cipollone ile de ters düşen Trump, seçimin yenilgisini de bunlara fatura etti.

Trump: Evi dağıtmadan gitmeNeredeyse aldığı her karar ile zaten teamülleri yerle bir eden, ortalığı birbirine katan Trump’ın son günleri, iyice yalnızlaşıp kendi başına kaldığı için, etrafında bir avuç şakşakçıdan başkası kalmadığı için çok tehlikeli. Seçimleri nasıl sabote edebilirim diye istediği kadar senaryo yazabilir. Ama bunları uygulamaya kalkışması hem kendisi, hem de ülkesi için büyük bir talihsizlik olur.

Nitekim sona doğru ilerlerken çılgınlık sayılabilecek bir karara imza attı bile. Rusya soruşturmasında yalan söyleyen kendi adamlarını, masum sivillere karşı işledikleri suçlardan mahkûm olan Blackwater şirketinin paralı askerlerini ve birkaç yozlaşmış Cumhuriyetçi politikacıyı affına mazhar kıldı.

Her türlü kanunsuzluk itinayla affedilir

Bu, başkanlık yetkilerinin açık bir şekilde kötüye kullanılmasıdır. Ancak daha beteri şudur: Trump ABD Başkanı olarak kaldığı sürece, etrafındakiler kanunsuz eylemlerde bulunmak için asla tereddüte düşmeyecekler. Ne yapsalar kendilerini affeden bir başkanları var çünkü.

ABD vatandaşı çeteci Hafter de bu çevreden biri. Dört Libyalı aile tarafından savaş suçu işlediği için mahkemeye verilen Hafter’in aleyhine 100 milyon dolarlık zarara uğratma ve 25 milyon dolarlık tazminat davaları açıldı. Dava dilekçesinde "eylemlerini insan hayatını hiç dikkate almadan kötü niyetli, çirkin ve kasıtlı bir şekilde gerçekleştiren sanık Hafter’in terörist faaliyetleri, yaptığı işkenceler, toplu katliamlar, ayrım gözetmeksizin sivillerin malına ve canına kastedip soykırım uygulaması uluslararası kanunlara aykırıdır" deniliyor.

Sırada Hafter ile Bin Selman mı var?

Trump, tıpkı Fransa, BAE, Mısır ve Rusya gibi adalete teslim edilmesi gereken bir savaş suçlusunu Libya'ya istikrar getirecek bir lider olarak hayal ediyor. İslamcı militanları ezecek ve de Kuzey Afrika’nın petrol zengini ama nüfus fakiri ülkesine huzuru getirecekmiş. ABD’ye yerleşip 20 yıl CIA’in korumasında yaşayan, bu arada kendisine ABD vatandaşlığı bağışlanan Hafter, Kaddafi sonrası yine CIA tarafından Libya topraklarına “ihraç” edildi. Ne diye? Güya istikrar ve huzur, aslında kan ve petrol için!

Trump, tıpkı Fransa, BAE, Mısır ve Rusya gibi adalete teslim edilmesi gereken bir savaş suçlusunu Libya'ya istikrar getirecek bir lider olarak hayal ediyor.
Trump, tıpkı Fransa, BAE, Mısır ve Rusya gibi adalete teslim edilmesi gereken bir savaş suçlusunu Libya'ya istikrar getirecek bir lider olarak hayal ediyor.

Bu yazıyı kaleme alırken kulağıma Trump’ın Suudi Veliahtı Bin Selman için de bir dokunulmazlık sağlamaya çalıştığına dair haberler geldi. Saad El Cabiri, tümgeneral rütbesinde bir Suudi subayı. Eski veliaht Bin Nayif’in danışmanı, Suudi istihbaratının Batı istihbaratlarına açılan kapısı. Bin Selman rakip saflarda gördüğü Cabiri’yi ortadan kaldırmak ve ailesini kaçırmak için “Kaplan Timi”nden 50 adamı 2018 yılında peşine takmış.

Yani Trump biraz daha bastırırsa Bin Selman aleyhine açılan bu dava düşmüş olacak. 2018 yılında Cemal Kaşıkçı’ya suikast emri vermekten de belki bu sayede kurtulmuş olacak.

Trump'ın giderayak ülkesini ve dünyayı ne gibi durumlara düşüreceği belirsiz. Görülen o ki, son günleri hepimiz için zor geçecek. Endişelenmeye fazlasıyla mahal var.