Yüz binlerce insanın ölümünden bizzat sorumlu: Çin’in yalan ve ölüm makinesi DSÖ

DSÖ daha ilk günden virüsün insandan insana bulaştığını biliyordu. 31 Aralık’ta kendisini bu konuda uyaran Tayvan’ın e-postasına ise hiç cevap vermedi. Dahası o günden itibaren Tayvan yönetimine karşı açıkça savaş açtı. Bunun tek nedeni ise Çin’in Tayvan’a bakış açısıydı.
DSÖ daha ilk günden virüsün insandan insana bulaştığını biliyordu. 31 Aralık’ta kendisini bu konuda uyaran Tayvan’ın e-postasına ise hiç cevap vermedi. Dahası o günden itibaren Tayvan yönetimine karşı açıkça savaş açtı. Bunun tek nedeni ise Çin’in Tayvan’a bakış açısıydı.

Korona salgınının çıktığı ya da Çin tarafından dünyaya duyurulduğu ilk günden bu yana Çin’in sözcülüğünü yapan, hatta dünyayı yakma pahasına Çin’i kurtarmak için yalanlar söyleyen Dünya Sağlık Örgütü/Teşkilatı (DSÖ) olmayan kredisinin son kuruşunu da bitirdi. Çin’den başka hiçbir ülkenin ciddiye almadığı ve tavsiyeleri artık ‘tehdit’ olarak görülen DSÖ, 300 bine yaklaşan ölümlü korona vak’asının da Çin’le birlikte baş sorumlusu. 30 Aralık’ta virüs hakkında bilgilendirildiği hâlde Çin’i kurtarmak için aylarca dünyayı oyalayan DSÖ’nün yalanlar zinciri, ‘dünya sağlığı’nın nasıl bir ‘örgüt’ tarafından terörize edildiğini de açıkça ortaya koyuyor. Eğer söylendiği gibi virüs sonrası hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa, buna içinde ‘dünya’ geçen örgüt ve federasyonlarla başlamak en sağlıklısı olabilir.

Alman istihbarat servisi BND, geçtiğimiz hafta Alman medyasına ilginç bir ‘istihbarat’ sızdırdı. Buna göre Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, 21 Ocak’ta DSÖ Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'u bizzat arayarak, “virüsün insandan insana bulaştığını açıklamaması ve salgın uyarısı yapmaması” için baskı yapmıştı.

DSÖ’nün geleceği ister tartışılsın, isterse de tartışılmasın birileri insanlıkla fena halde dalga geçiyor. Bilim kurulları ise bütün bu gerçekleri görmezlikten gelerek film sahnesindeki rollerini en iyi şekilde oynamanın derdinde.
DSÖ’nün geleceği ister tartışılsın, isterse de tartışılmasın birileri insanlıkla fena halde dalga geçiyor. Bilim kurulları ise bütün bu gerçekleri görmezlikten gelerek film sahnesindeki rollerini en iyi şekilde oynamanın derdinde.

Haberin ardından Çin’in beslemesi basın ve sosyal medya, Çin’in 20 Ocak’ta ‘virüs insandan insana bulaşıyor’ açıklaması yaptığını, hatta DSÖ’nün de bu yönde açıklamaları olduğunu iddia ederek haberleri yalanladı. Oysa virüsün ilk duyurulduğu Aralık ayından bu yana Çin ve DSÖ’nün açıklamalarını takip edenler, bütün sistemlerini yalan üzerine kuran iki ‘örgütün’ de herhangi bir konuda yalanlama yayınlayacak durumda olmadığını biliyordu. Dahası, virüs Çin’de yayılmaya başladığı ilk günden beri DSÖ’nün yaptığı Çin yanlısı açıklamalar ve Çin’i aklamak için söylediği yalanlar, Şi Cinping’in DSÖ’ye baskı yapmasına gerek olmadığını, bir emrinin yeterli olduğunu da göstermişti.

Aradan geçen 5 aylık süreçte dünyanın Çin güdümündeki DSÖ tarafından nasıl bir yalan sarmal içine sokulduğunu ve 300 bine yakın insanın ölüme sürüklendiğini kronolojik olarak inceledik. Buyurun işte gerçekler:

DSÖ, Korona Hakkında Her Şeyi İlk Günden Biliyordu

DSÖ, virüsün ‘İnsandan insana bulaşma delili yok’ diyerek gerçekleri saklamıştır.
DSÖ, virüsün ‘İnsandan insana bulaşma delili yok’ diyerek gerçekleri saklamıştır.

■ 30 Aralık 2019: ISID (Uluslararası Enfeksiyon Hastalıkları Derneği) DSÖ’nün Çin ofisine salgınla ilgili ilk bilgileri verdiğini açıkladı. Yani DSÖ, ‘bilinen’ ilk günden bu yana hastalıktan haberdardı.

■ 31 Aralık: Tayvanlı yetkililer, DSÖ’ye bir e-posta göndererek Vuhan’da insandan insana bulaşan bir virüs tespit edildiğini açıkladı. DSÖ’ye bu konuda ne yapılacağını sordu. Yani DSÖ daha ilk günden virüsün insandan insana bulaştığını biliyordu. DSÖ ise Tayvan’ın postasına cevap vermediği gibi o günden itibaren Tayvan yönetimine açıkça savaş açtı. Bunun tek nedeni ise Çin’in Tayvan’ı kendi sömürgesi olarak görmesiydi.

■ 1 Ocak 2020: Çin hastalıkla ilgili DSÖ’ye yeni bilgiler verdiğini iddia etti. DSÖ ise ‘elimizde henüz yeterli bilgi yok’ diyerek acil durum için hazırlık yapmaya bile gerek görmediğini açıkladı. Bu tavır, bundan sonraki oyalama taktiklerinin nasıl işleyeceğini gösteren ilk örnek oldu.

■ 2 Ocak: DSÖ, çok sonraları, mart ayında yaptığı bir açıklamada, 2 Ocak tarihinden bu yana Çin ile virüs konusunda iş birliği yaptığını ve birlikte mücadele ettiğini iddia etti. Fakat bu mücadelede hangi adımları attığını hiç açıklamadı.

Hong Kong'dan Gelen İlk Uyarı Da Sümen Altı Edildi

■ 4 Ocak: DSÖ’nün dünyaya yaymak için gayret gösterdiği en büyük yalan, hastalığın ilk evrelerinde Çin’in ortaya attığı ‘insandan insana bulaşmıyor’ yalanıydı. Oysa Hong Kong Üniversitesi Enfeksiyon Merkezi başkanı Ho Pak-Leung, daha 4 Ocak tarihinde Çin’de insandan insana bulaşan ve tanımlanamayan bir virüs konusunda ülkesini uyarmıştı. Virüsün insandan insana bulaştığına dair ilk resmi açıklama buydu ancak Çin ve DSÖ bu açıklamayı dikkate almadı.

4 Ocak aynı zamanda DSÖ’nün virüsle ilgili ilk resmi tweetini attığı tarih oldu.

DSÖ’nün ana hesabından değil ‘Batı Pasifik Ofisi’ hesabından yapılan açıklamada virüsle ilgili detay verilmezken, hastalık ‘zatürre’ olarak tanımlandı. Kaynağın Vuhan’daki hayvan pazarı olduğu iddia edildi. Paylaşılan tweetlerde “Çin, halk sağlığı olaylarına geniş kapsamlı cevap verme kapasitesine sahiptir. Ve Vuhan’daki hastalarını izole etmek, yakın temasları izlemek, pazarı temizlemek ve yeni vakalar için ön almak konusunda erken müdahale yapabilir” denilerek Çin korundu. Daha ne olduğu bile bilinmeyen hastalığın kaynağının ‘hayvan pazarı’ olduğu kesin ve alelacele şekilde dünyaya duyurulmuştu.

DSÖ Oyalarken, Çin Doktorları Susturdu

DSÖ’nün bu açıklamayı yapmasından sadece bir gün önce Çin hükümeti, hastalığı teşhis eden, dünyayı uyarmaya çalışan ve 7 Şubat’ta korona nedeniyle hayatını kaybed(tiril)en Doktor Li Wenliang’ı Vuhan Emniyet Müdürlüğü’ne çağırarak ‘hastalık hakkında konuşmaya devam edersen başın belaya girer’ şeklinde uyarmış ve susması için yazılı belge imzalatmıştı. DSÖ ise bu konuda hiçbir zaman doktordan taraf olmadı.

Aynı akşam DSÖ resmi hesabı da bir tweet atarak “Çin’de henüz ölüme neden olmayan bir zatürre vakaları saptandı. Nedenini araştırıyoruz” denildi.

Rus Bilim Adamı 7 Ocak Tarihini İşaret Etti

■ 7 Ocak: Çin'deki bilim adamları yeni bir korona virüs keşfettiğini açıkladı. Böylece hastalığın zatürre olmadığı resmileşti. Virüsün teşhisi bu tarihte sosyal medyada da konulmuştu. Hatta #WuhanSARS hashtag’i Çin’de zirveye çıktı.

  • DSÖ’nün her konuda ayrıntılı bilgi aldığını iddia ettiği Çin hükümetinin ilk işi ise, sosyal medyayı sansürlemek oldu.

Rus bilim adamı Prof. Mikhail Shchelkanov ise, Mart ayında bir konferansta yaptığı konuşmada ‘yetkililer 7 Ocak tarihinde virüsün gen haritasını biliyordu’ diyerek DSÖ ve Çin’in bu tarihten itibaren yaptığı tüm ‘gizemli virüs’ açıklamalarının yalan olduğuna dikkat çekti.

İlk Günden Çin'e Abartılı Övgüler

■ 9 Ocak: Çin dünyadan bilgi gizlemeye devam ederken, DSÖ yeni bir açıklama yaptı ve virüsün bir hastada ilk kez izole edildiğini açıkladı. Yani 7 Ocakta gen haritası çıkarıldığı iddia edilen virüsün izolesi bile açıklamadan 2 gün sonra yapılmış. Ayrıca Çin’e övgüler dizmeye devam ederek, yetkililerin salgının başlamasından sonraki haftalarda yeni korona virüsü tanımlamada çok hızlı hareket ettiğini öne sürdü. Aynı gün, Çin ilk ölüm vak’asını açıkladı, ya da açıklamak zorunda kaldı.

Çin'i İzole Etmemek İçin Dünyayı Ateşe Attı

■ 10 Ocak: DSÖ, nihayet hastalığın nedenini belirledi ve virüsü ‘corona virüs’ olarak adlandırdı. Hatta korunma yollarını bile açıklayarak ‘ellerinizi yıkayın, hapşırırken ağzınızı kapatın, öksürenlerden uzak durun’ uyarıları yaptı. Meğer bizim bilim kurulu bütün bunları DSÖ öyle emrettiği için söylemiş.

Bu uyarılar açık bir şekilde virüsün insandan insana geçtiğini belirtse de, DSÖ aynı gün yeni ve uzun bir açıklama yaparak virüsle ilgili seyahat kurallarını açıkladı. Tek kural da şuydu: “Virüs var diye Çin’e gitmemezlik yapmayın, Çin’den gelenlere de kapılarınızı kapatmayın!” Bu açıklama, daha sonra yapılan bilimsel ve akademik yayınlarda virüsün dünyaya yayılmasında ve yüzbinlerce insanın ölmesindeki en büyük etken olarak kabul edildi.

Bir Gün İçinde İki Büyük Yalan

■ 12 Ocak: Çin dünyadan bilgi saklamaya devam ederken, DSÖ 12 Ocak’ta Çin’e teşekkür eden bir mesaj yayınladı.

Bu mesajla aynı gün, Çin o güne kadarki en büyük iki yalanını söyledi. İlki, Çinli doktorlar tarafından yalanlanan‘bir haftadır hiç yeni vaka görülmedi’açıklamasıydı. İkincisi ise dünyayı salgına sürükleyecek olan o meşhur açıklamaydı: Virüs insandan insana bulaşmıyor.

Üstelik bu açıklama doğrudan Çin’den de gelmedi. Çin bu ölümcül yalanı, tetikçiliğini yapan DSÖ’ye söyletti.

‘Virüs Sadece Aile Arasında Yayılıyor’

14 Ocak: Yalanda ısrar etmenin yalanı daha inandırıcı kıldığını düşünen DSÖ, 14 Ocak’ta yeni bir açıklama yayınlayarak ‘İnsandan insana bulaşma delili yok’ demeye devam etti.

Dünya, o güne kadar yüzlerce Çinlinin hastalığı birbirine bulaştırdığını çok sonra öğrenecekti.

Aynı gün DSÖ'nün ‘Yeni Hastalıklar Birimi’ Başkanı Maria Van Kerkhove, korona virüsün insandan insana bulaşma ihtimalinin ‘sadece ailelerle ve çok küçük kümelerle sınırlı olduğu’ gibi garip bir açıklama yaptı.

İşler Bu Tarihten Sonra Karıştı

Alman istihbaratının iddiaları, DSÖ başkanı ile Çin Devlet Başkanı’nın 21 Ocak’ta görüştüğü üzerineydi. O tarihler, aslında hastalığın bulaşma şekliyle ilgili en büyük yalanların ve itirafların dillendirildiği tarihlerdi.

■ 20 Ocak: O gün, DSÖ bir açıklamayla “insandan insana bulaşmanın” sınırlı da olsa mümkün olduğunu itiraf etti.

Bu itiraf aslında bir haftadan uzun süredir bilim adamlarının ısrarla vurguladığı gerçeğin kabulüydü. Bu itiraf, DSÖ tarafından gece yarısı yapıldı. Aynı günün öğleden sonrasında ise yeni bir açıklama yapılarak DSÖ Başkanı Tedros’un 22 Ocak’ta Acil Durum Komitesi’ni toplayacağı açıklandı.

  • İnsandan insana bile bulaşmayan, fazla öldürücü olmayan ve kaynağı Çin’de bile resmi olarak 500’den az hastanın bulunduğu bir virüs için neden Acil Durum Komitesi’nin toplanacağı tam anlaşılmamıştı.

Fakat toplantının ilan edildiği 20 Ocak ile toplantının yapıldığı 22 Ocak arasındaki 21 Ocak’ta Çin lideri Şi Cinping DSÖ Başkanı Tedros’u arayarak bugün ortaya çıkan bir ‘ricasını’ iletmişti: Bize biraz zaman kazandır.

■ 22 Ocak: Cin artık şişeden çıkmış ve dünya virüse karşı farkındalık oluşturmuştu. Çin ise kendisine karşı seyahat yasağı koyma gereği duymayan DSÖ’ye zaman kazandırmak için Vuhan’da karantina başlattı. O gün toplanan DSÖ Acil Durum Komitesi ise, Çin lobisi sayesinde acil durum ilan edemedi.

Tedros Bizzat Çin'e Gitti

DSÖ Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping
DSÖ Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping

■ 26 Ocak: Dünya Çin’e kapıları kapatmayı ve Çin’den gelenlere izolasyon uygulamayı tartışırken, DSÖ Başkanı Tedros bizzat Çin’e seyahat ederek Çin lideri ile görüştü. Bundan iki gün sonra, 28 Ocak’ta ise Çin mahkemesi ‘salgın konusunda yanlış bilgiler yayarak virüsün erken izolasyonu engellendi’ kararı verdi. Ayrıca zorla susturulan ve hastanede tedavi altına alınıp 7 Şubatta öl(dürül)ecek olan Doktor Li Wenliang kahraman ilan edildi. Mahkemenin kararında kimi suçladığı tam anlaşılmasa da, Çin’in her dediğini yapan DSÖ hiçbir suçlamayı üstüne almadı.

■ 30 Ocak: Bir aydan uzun süredir devam eden salgının tüm dünyaya yayılmasına rağmen DSÖ nihayet acil durum ilan etti. Örgütten yapılan açıklamada “Tüm ülkeler, aktif gözetim, erken teşhis, izolasyon ve vak’a yönetimi ile virüsün yayılmasını engellemeli ve verileri DSÖ ile paylaşmalı” denildi.

‘Maske Takmanıza Gerek Yok’

 4 Şubat’ta yaptığı açıklamada, virüsün sadece hastalık belirtisi gösteren kişilerden bulaştığı yalanını yayarken, korunma yolları arasında maskeyi saymadı.
4 Şubat’ta yaptığı açıklamada, virüsün sadece hastalık belirtisi gösteren kişilerden bulaştığı yalanını yayarken, korunma yolları arasında maskeyi saymadı.

■ 4 Şubat: DSÖ, acil durum ilan ettikten sonra da tuhaf açıklamalarına devam etti. Virüsün artık kaynağı ve bulaşma yolları bilinse de, DSÖ yanlış bilgilerle virüsün daha da yayılmasına yardımcı oldu. 4 Şubat’ta yaptığı açıklamada, virüsün sadece hastalık belirtisi gösteren kişilerden bulaştığı yalanını yayarken, korunma yolları arasında maskeyi saymadı. Aynı açıklamada, virüsün hayvanlara bulaşmayacağı iddia edildi. Bunun da yalan olduğu daha sonra ortaya çıktı.

■ 6 Şubat: DSÖ Başkanı Tedros, Cenevre’de düzenlediği basın toplantısında, Çin’in hatalarını ve yalanlarını savunmak için neden bu kadar çaba harcadığı sorularına cevap verdi. Daha doğrusu veremedi. Tedros’un tek söylebildiği “Çin’in ne yapıp yapmadığına odaklanmak yerine salgının daha fazla yayılmamasına odaklanalım” oldu. Kendini tutamayıp yine Çin’i öven Tedros “Çin süreci bu kadar iyi yönetmese dünyada vaka sayısı daha da çok olurdu” dedi.

DSÖ, Soyal Medya Ve İnternet Şirketlerine Sansür Baskısı Yaptı

■ 8 Şubat: DSÖ Başkanı Tedros, kötü yönettiği bu 40 günlük süreçte çok fazla haklı eleştirinin de odağı oldu. Özellikle sosyal medya, DSÖ ve Tedros’un yalanlarını çürüten yayınlarla doluydu. Buna müdahale etmek isteyen Tedros, 8 Şubat’ta bir basın toplantısı düzenleyerek "Biz sadece virüse karşı savaşmıyoruz; ayrıca salgınla etkili mücadele etmemize engel olan trollerle ve komplo teorisyenleriyle de savaşıyoruz” dedi. Onun bu sözlerinin ne anlama geldiği çok geçmeden anlaşıldı.

  • DSÖ’nün, Facebook, Google, Youtube, Instagram, Twitter, TikTok, Weibo, Pinterest, Tencent, Baidu gibi sosyal medya ve arama motorlarıyla iletişime geçerek, ‘yanlış bilgilerin engellenmesi’ maskesiyle DSÖ ve Çin hakkındaki eleştirilerin neredeyse tüm dijital mecrada engellenmesini istediği ortaya çıktı.

■ 11 Şubat: Çin’den çıkan hiçbir virüse coğrafi isim vermeyen DSÖ, yeni virüs için de aynısını yaptı ve virüsün yeni adını Covid-19 olarak açıkladı. Oysa 2012 yılında Arap yarımadasında görülen korona virüs MERS (Middle East respiratory syndrome/Orta Doğu solunum sendromu) olarak adlandırılmıştı.

Çin'in İstatistikleriyle Dünyayı Aldattı

Çin’den çıkan hiçbir virüse coğrafi isim vermeyen DSÖ, yeni virüs için de aynısını yaptı ve virüsün yeni adını Covid-19 olarak açıkladı.
Çin’den çıkan hiçbir virüse coğrafi isim vermeyen DSÖ, yeni virüs için de aynısını yaptı ve virüsün yeni adını Covid-19 olarak açıkladı.

■ 17 Şubat: Çin, yeni bir raporla, hastalıkla ilgili tehlike analizi verilerini yayınladı. Buna göre hastaların yüzde 80’i hastalığı hafif semptomlarla atlatırken, yüzde 14’ü yoğun bakıma alınıyor, yüzde 5’i ise solunum cihazına bağlanıyor. Hastalığın öldürme oranı ise yüzde 2. DSÖ, Çin’in bu verilerini baz alarak ‘hastalık sandığımızdan farklıymış, Çin’in verilerini dikkate alın’ açıklaması yaptı.

  • Hatta Tedros bir açıklama yaparak ‘Bu yeni veriler hatalarımızı ortaya koydu’ demek zorunda kaldı. Hastalığın Avrupa ve ABD’ye sıçramasından sonra Tedros’un bu konuda da yanıldığı ve hastalığın ölümcüllüğünün yüzde 15’lere çıkabildiği görüldü.

■ 24 Şubat: DSÖ Başkanı Tedros, virüsün merkezi İtalya ve İran’a kaymaya başlayınca ilk defa ‘sınırlandırma’ ve ‘pandemi’ kelimelerini kullandı. Tedros, yaptığı basın toplantısında "Kısıtlamalar üzerine odaklanmalıyız, potansiyel bir pandemiye hazırlanmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz" dedi. Ama bu açıklamasının “Çin’i akladıktan sonra” gelmesi dünyada tepki çekti.

Dikkatler Çin'in Üstünden Çekilince Tavır Da Değişti

■ 27 Şubat: Bu tarihte virüs 44 ülkeye yayılmıştı. Yine kameralar karşısına geçen Tedros “Son iki gündür, dünyanın geri kalanında bildirilen yeni vakaların sayısı, Çin'deki yeni vakaların sayısını aştı” diyerek Çin’in artık hastalığın merkezi olmadığını resmen duyurdu. Ve bu basın toplantısında özellikle ‘havalimanlarında kontrollerden’ ve ‘seyahat kısıtlamalarından’ bahsetti.

  • Tedros bu 44 ülkeye de seslenerek “Bu durum sizin için bir fırsat. Mümkün olduğunca agresif önlemler alarak salgını durdurun” dedi. Dünya bu ifadeleri Tedros’un ağzından Çin için hiç duymamıştı.

■ 28 Şubat: DSÖ bir kez daha ‘pandemi ilan etmeye gerek yok’ açıklaması yaptı: “Çin bize açıkça gösterdi ki, hemen harekete geçersek ve hızlı davranırsak, pandemi ilan etmeden bu virüsü yenebiliriz.” Aynı gün, DSÖ’nün yalanlarından ve oyalamalarından bıkan 38 ülke, Çin’e seyahat yasağı koyduğunu, vizeleri kısıtladığını ve Çin’den gelenleri karantinaya alacağını açıkladı.

Seyahat Kısıtlamasına Gerek Yok Yalanı

■ 29 Şubat: 38 ülkenin Çin’e ve hastalığın görüldüğü diğer ülkelere seyahat kısıtlaması getirmesinden bir gün sonra DSÖ yeni bir bildiri yayınladı. Sonradan DSÖ’nün en büyük hatalarında biri olarak tarihe geçen bildiride, seyahat kısıtlamalarına karşı çıkıldı.

  • Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Genel olarak deliller, bu gibi durumlarda insanların ve malların hareketinin kısıtlanmasının etkisiz olduğunu ve kaynakları diğer müdahalelerden saptırabileceğini göstermektedir. Ayrıca, kısıtlamalar ihtiyaç duyulan yardımı ve teknik desteği kesintiye uğratabilir, işletmeleri aksatabilir ve olumsuz ekonomik etkileri olabilir.”

Ve bu ifadelerin ardından, uluslararası seyahatler yapacak olanlara 4 maddelik bir tavsiye listesi açıkladı. DSÖ’nün bu tavsiyelerinin sonuncusunda aynen şu ifadeler yer alıyordu: “Herhangi bir belirti gösterilmezse tıbbi maske gerekli değildir, çünkü herhangi bir türden maske takmanın hasta olmayan kişileri koruduğuna dair bir delil yoktur.”

Biraz Da Para Konuşalım

Martın ilk günlerinde, vak’a sayısı 100 bini bulmuş ancak virüsle birlikte Çin’in adı anılmaz olmuştu.
Martın ilk günlerinde, vak’a sayısı 100 bini bulmuş ancak virüsle birlikte Çin’in adı anılmaz olmuştu.

■ 3 Mart: Martın ilk günlerinde, vak’a sayısı 100 bini bulmuş ancak virüsle birlikte Çin’in adı anılmaz olmuştu. 3 Mart’ta bir açıklama yapan DSÖ, kişisel koruyucu ekipmanlara yönelik küresel talebi karşılamak için endüstrinin üretiminin yüzde 40 artırması gerektiğini açıkladı. Virüsle mücadele için her ay tahmini 89 milyon tıbbi maske, 76 milyon muayene eldiveni ve 1,6 milyon gözlük gerekeceği ön görüldü. Garip bir şekilde bu ürünlerin dünyada üretim merkezlerinden biri Vuhan kentiydi. Ve açıklanan rakamlar da 1 ay sonra sadece ABD’nin ihtiyaçları için bile yetersiz kalmıştı. Tıbbi ekipman meselesinin mart ayı başında gündeme gelmesinin asıl nedeni ise, Çin’in 11 Mart’tan itibaren bazı fabrikaların açılmasına izin vereceğini açıklamasıydı.

Bu açıklamadan günler sonra ise, yani 20 Mart’ta yaptığı açıklamada DSÖ, Çin'deki bazı şirketlerle kişisel koruyucu ekipman tedarik etme konusunda anlaştığını, Çin’den alınacak bu ekipmanların ise BAE’nin merkezi Dubai’de depolanacağını duyurdu.

DSÖ, Çin Tıbbını Da Gündemine Aldı

Çizgi: Angel Boligan
Çizgi: Angel Boligan

■ 6 Mart: Dünya aşı ve ilaç tartışması yaşarken, DSÖ ilginç bir çıkışla ‘Çin tıbbı’ denilen yöntemi de kullanabileceğini açıkladı. DSÖ Sağlık Acil Durum Programının teknik lideri Dr. Maria Van Kerkhove, Çin virüsü (Kovid-19) tedavisi için geleneksel Çin tıbbına bakan 200'den fazla klinik çalışmanın kayıtlı olduğunu söyledi.

■ 11 Mart: Türkiye’de ilk vak’anın da tespit edildiği o gün, DSÖ de salgın ilan etti.

■ 16 Mart: Twitter hesabından bir açıklama yapan Tedros, Tüm ülkelere basit bir mesajımız var: Test yapın, test yapın, test yapın. Bütün ülkeler tüm şüpheli vak’alara test yapma kabiliyetine sahip olmalı” diyerek virüsü tespit etmede testin önemini vurguladı. Bu tarihten sonra da Çin dünyaya yüklü miktarda test satmaya başladı. Fakat pek çok ülke Çin’den alınan testlerin bozuk olduğunu ya da doğru sonuç vermediğini açıkladı.

Maske Takmak Zararlı

Örgüt, maske takmanın kesinlikle bir faydası olmadığını belirterek ‘Aksine zararları bile olabilir’ dedi.
Örgüt, maske takmanın kesinlikle bir faydası olmadığını belirterek ‘Aksine zararları bile olabilir’ dedi.

■ 30 Mart: DSÖ Acil Yardımlar Direktörü Michael Ryan, maske kullanımının bir getirisi olduğuna dair bir işaret bulunmadığını belirterek “daha ziyade maskenin yanlış bir şekilde çıkarılması yoluyla enfekte olunabileceğini ve bu durumda maskenin ek riskler yarattığını” söyledi. Bu açıklamadan 3 gün sonra ABD, kamu alanlarında maske kullanmayı zorunlu hale getirdi.

■ 6 Mart: Yeni bir bildiri yayınlayan DSÖ, maske konusundaki ısrarını sürdürdü. Örgüt, maske takmanın kesinlikle bir faydası olmadığını belirterek ‘Aksine zararları bile olabilir’ dedi.

DSÖ, Çin'in Hayvan Pazarını Savundu

■ 14 Nisan: Trump, ABD’nin DSÖ’ye verdiği maddi desteği kesme emri verdi. DSÖ’nün Çin’in emrinde hareket etmesinden rahatsız olduğunu uzun zamandır ifade eden Trump, örgüte de sert şekilde yüklendi.

■ 18 Nisan: DSÖ Başkanı Tedros, virüsün kaynağı olan hayvan pazarını savundu. Bu pazarların ‘şimdilik’ kapalı kalması gerektiğini ancak gerekli şartlar sağlandığında mutlaka açılacağını söyleyen Tedros, gerekçe olarak da bu pazarların birçok insana iş ve gıda sağlamasını gösterdi.

Dünya: Virüs Çin Laboratuvarı Ürünü

Dünya Sağlık Örgütü
Dünya Sağlık Örgütü

■ 21 Nisan: Pek çok bilim adamının, virüsün laboratuvarda üretildiği konusunda şüphe kalmadığını açıklaması ve ABD hükümetinin de bu durumu kesin şekilde kabul etmesine rağmen DSÖ Çin’i ve ‘virüsü’ korumaya devam etti. ABD Çin hakkında yeni suçlamalar dile getirdikçe devreye Çin girdi ve virüsün kesinlikle ‘doğal’ olduğunu iddia etti. DSÖ yetkilisi Fadela Chaib ise, virüsün insanlara nasıl bulaştığı hakkında bir fikirleri olmadığını fakat hayvanlardan bulaştığının kesin olduğunu söyleyerek tüm bilimsel teamülleri çöpe attı.

Belki De Hepsi Yalandı

■ 5 Mayıs: Tüm bu sürecin daha en başından yalan olma ihtimali ise, Fransa’dan gelen bir haberle ortaya çıktı. İlk Çin virüsü vak’asının resmi olarak 24 Ocak’ta görüldüğü Fransa, Aralık ayında zatürreden ölen bir hastanın örneklerine yeniden test yaptığını ve sonuçların pozitif çıktığını açıkladı. Bu durum da, iki tezden birini kesin olarak doğruluyor:

  • Ya korona virüsle ilgili ortaya atılan ‘grip aşısı yaptırmış herkes otomatik olarak pozitif çıkar’ tezi komplo doğruydu yahut da DSÖ ve Çin yalanlar zincirine başlamadan aylar önce korona ile ilgili işbirliği yaparak dünyayı uyutmaya karar vermişti.

DSÖ her ihtimale karşı ‘2019 Kasım-Aralık aylarındaki şüpheli ölümlere de test uygulayın’ diyerek tüm sorumluluğu üzerinden atmaya çalıştı.

■ 8 Mayıs: Çin’e sadakatinin sonsuz olduğunu kanıtlamak istercesine yeni bir açıklama yapan DSÖ, virüsün ve belki de henüz bilinmeyen pek çok mikrobun kaynağı olan Çin’in hayvan pazarını yine savundu. Bu kez de virüsün Vuhan’daki pazardan çıktığının kesin olmadığını iddia eden DSÖ'nün gıda güvenliği ve hayvan hastalıkları uzmanı Peter Ben Embarek, ‘bu pazarları kapatmaya gerek yok’ diyerek yaşananlardan hiçbir ders almadığını gösterdi. Yahut da gerçekten bunun hayvan pazarıyla hiçbir ilgisinin olmadığını yani Çin’deki laboratuvarda üretildiğinden emin oldukları için özgüvenleri bu kadar yüksekti.

Biraz Akıl Biraz Feraset

Bu noktaya kadar söylenen yalanlar ve politik ayak oyunları, sadece ortaya çıkmak zorunda kalanlardan ibaret. Milyarlarca dolarlık bir fonu yöneten DSÖ ile Komünist Parti’nin çıkarları için dünyanın geri kalanını ateşe atmaktan çekinmeyen Çin’in ortaklığının daha ne tür sonuçları olabileceğini önümüzdeki süreç gösterecek.

  • Yaşadığı ilk pandemide dünyanın kendisine ihtiyacı olmadığını ispat eden, hatta gölge etmese belki binlerce canı kurtarabilecek olan DSÖ’nün geleceği ise salgından sonra muhtemelen tekrar tartışılacak.

DSÖ’nün geleceği ister tartışılsın, isterse de tartışılmasın birileri insanlıkla fena halde dalga geçiyor. Bilim kurulları ise bütün bu gerçekleri görmezlikten gelerek film sahnesindeki rollerini en iyi şekilde oynamanın derdinde. Bunu anlamak için kurullarda yer alan kişilerin ilaç-aşı firmaları başta olmak üzere küresel çete ile açık veya gizli irtibatına bakıvermek yeterli. Hepsi kör göze parmak şeklinde ilerlese de görmek için göz yetmiyor. Biraz akıl, biraz basiret, biraz da feraset şart.

12 Mayıs: WHO ve Çin’in maskesi düştü

DSÖ’nün geleceği ister tartışılsın, isterse de tartışılmasın birileri insanlıkla fena halde dalga geçiyor.
DSÖ’nün geleceği ister tartışılsın, isterse de tartışılmasın birileri insanlıkla fena halde dalga geçiyor.

Çin ve DSÖ’nün bu kronolojik haber boyunca sıraladığımız bütün ‘garip’ davranışlarının sebebi,12 Mayıs’ta CIA’in Newsweek dergisinde yayınlanan raporuyla biraz daha aydınlandı.

CIA raporuna göre Çin, onlarca ülkeden 2 milyarı maske olmak üzere 2,5 milyar adet kişisel koruyucu malzemeyi ithal edip stoklayana kadar, dünyayı bu salgına karşı uyarmaması konusunda DSÖ’yü tehdit etmiş. Çin lideri Şi Cinping tehdidinde, dünyayı uyarması halinde DSÖ’ye yaptığı yardımı keseceğini söylemiş.

Aynı şekilde Associated Press ajansı da, virüsün insandan insana bulaştığının bilindiği ilk hafta, insanların Vuhan'dan kaçıp virüsü tüm dünyaya yayarken Çin hükümetinin gerçekleri gizleyerek buna göz yumduğunu yazdı.

Konu hakkında görüşü alınan DSÖ, Çin liderinin örgütü tehdit ettiğini inkar ediyor.

Çinli yetkililerinin acil durum ilanını erteletmek ya da uyarının içeriğini değiştirtmek için çaba harcayıp harcamadığı sorularını ise cevapsız bırakıyor.

Tün dünya bu inkarın boş olduğunu da, cevapsız bırakılan sorunun cevabını da aslında biliyor. Şimdilik bilmediği ise, CIA raporunda neden Çin liderinin DSÖ’ye ‘talimat verdiği’ ifadesinin değil de ‘tehdit ettiği’ ifadesinin yer aldığı. Çünkü Çin, ABD’den sonra DSÖ’ye en çok para veren ülke olsa da, 2020-2021 arası 2 yıllık bütçesi 4 milyar 840 milyon dolar olan örgüte katkısı yüzde 10’un altında kalıyor.

Yani Çin’in bu küçük meblağı ödemeyeceği tehdidiyle, geri kalan ve örgüt gelirinin yüzde 90’ından fazlasını ödeyen ülkeleri ateşe atmayı başardığı iddia ediliyor. Bu durumda DSÖ’nün ya çok korkak olması, ya aptallar tarafından yönetiliyor olması, ya da başka bir hesabının olması gerekiyor.