1885 yılında tasarlanan geleneksel konut: Dinesen Country Evi

Dinesen Country Evi, 1885 yılında geleneksel bir Güney Jutland uzun evi olarak inşa ediliyor ve yıllar içinde Dinesen ailesinin mirasını yansıtan bir yapı haline geliyor. Ormanlar, açık çayırlar ve nehirlerle çevrili bu ev, Kopenhag merkezli mimarlık ve tasarım stüdyosu Mentze Ottenstein tarafından özenle restore edilerek geçmişin karakterini çağdaş bir estetikle yeniden şekillendiriliyor.


Ev, Dinesen'in Jels'teki genel merkezine yakın konumda olup, Dinesen ve Danimarka Kraliyet Akademisi iş birliğiyle mimarlar için düzenlenen yıllık rezidans programlarına ev sahipliği yapan yaratıcı merkez Orbi'ye kısa bir mesafede bulunuyor. Yenilenen tasarım, Dinesen'in köklü mirasına ve iş birliğine dayalı yaklaşımına güçlü bir şekilde bağlı kalıyor.


2004 yılında Jørgen Overby tarafından restorasyondan geçirilen yapı, 2024'te Mentze Ottenstein tarafından daha rafine malzemeler ve detaylarla yeniden ele alınıyor. İç mekanlar, mimari bütünlüğü koruyarak sıcak ve çağdaş bir yaşam alanına dönüştürülüyor. Tasarımcılar, odalar arasında renk geçişleri yaparak mekâna derinlik kazandırıyor; açık tonlardan başlayan bu geçiş, koyu duvarlı, samimi bir kütüphanede doruğa ulaşıyor.


Ahşap, tasarımın merkezinde yer alıyor. John Pawson tarafından Dinesen için tasarlanan Douglas köknarından üretilmiş minimal mobilyalar, eski ve yeni unsurların uyumunu vurguluyor. Bu sade mobilyalar, Mentze Ottenstein'ın sıcak kehribar tonuyla tamamlanan külden yapılmış özel tasarım parçaları ve antika öğelerle dengeleniyor. Cassetta çerçeveler, ceviz ve armut ağacından üretilerek açık renkli Douglas zeminlerle kontrast oluşturuluyor ve mekâna toprak tonlarında bir denge katıyor.


Mekânın her detayında el işçiliği ve iş birliği ön planda. Peter Møller Rasmussen ve Christian Vennerstrøm tarafından tasarlanan ceviz ve armut kaseler, Jamb London'ın özenle seçilmiş antikaları, Alexander Kirkeby'nin cam işleri gibi zanaatkarlık örnekleri bu anlatıyı destekliyor. Christian+Jade ve Wästberg tarafından sağlanan yumuşak aydınlatma, Nina Nørgaard'ın cam detayları ve RønholtKurz'un özel yapım sandalyeleri mekâna özgünlük katıyor.


Mutfak, kırsal çevreyle uyumlu olacak şekilde sakinleştirici bir yeşil tona boyanıyor ve ceviz ile armut ağacından yapılmış kulplarla tamamlanıyor. Üst kattaki küçük odalar ise sıcak altın tonlarıyla boyanarak davetkar bir atmosfer oluşturuyor.


📷 @monicasteffensen