Bir sabah Karaköy rıhtımı. Henüz şehir acele etmiyor, insanlar birbirine çarpmıyor. Taş sokaklarda sessiz bir telaş var; gemiler, bavullar, bekleyişler… Herkes bir yere gitmenin ya da bir yerden dönmenin eşiğinde. Galata'nın taşlarında yürüyen her adım, biraz veda, biraz umut, biraz da İstanbul'un kendisi. O vakitler bir liman sadece bir liman değil; hatıraların, ayrılıkların ve başlangıçların mekânıydı. Vapurdan inenler, memleketin geleceğine karışır, binenler bir ihtimal geri dönmezdi. Şimdi o rıhtımda yürüyenlerin gölgesi yok, ama sesleri hâlâ taşlarda. İstanbul değişti belki, ama bu fotoğraf değişmeyen bir duygunun kanıtı: Şehirler yaşar, ama hatıralar kalır.