Günümüz insanı, çoğu zaman uzak vadeli hayallerin cazibesiyle en yakınındaki kıymetleri ihmal ediyor. Sosyal ilişkilerden çalışma hayatına, hatta iç dünyamıza kadar uzanan bu eğilim, modern zamanların sessiz kayıplarından biri hâline gelmiş durumda. Uzmanlar, “daha güzeli” arayışının kişiyi sürekli bir karşılaştırma tüketimine sürüklediğini belirtiyor. Bu durum yalnızca memnuniyetsizliği artırmakla kalmıyor; eldeki imkânlara, ilişkilere ve anlara zarar veriyor. Araştırmalar, yakın çevresine odaklanan bireylerin çok daha yüksek bir huzur ve aidiyet duygusuna sahip olduğunu gösteriyor. Psikologlar, “yakınına yazık etme” uyarısının; ilişkileri, aileyi, dostluğu ve insanın kendi iç huzurunu koruyan bir çağrı olduğunu ifade ediyor. Daha iyisinin peşinde koşarken, sahip olduklarımızı eksiltmemek gerektiği hatırlatılıyor.