“Pazartesi sabahı” karelerinde Mona Lisa'nın hafif tebessümü, Vermeer'in İnci Küpeli Kızının zarafeti veya Magritte'in gizemli adamı gibi figürler; işe giderken üzerimizde taşıdığımız o düzenli, umutlu ve dengeli hâli temsil ediyor. Tüm bu klasik tabloların seçimi, sabahın henüz yıpranmamış, idealist ruhunu mizahi bir şekilde yansıtıyor.
Günün Sonunda Gerçekler Ancak “İş çıkışı” karelerine geçtiğimizde işler değişiyor. Aynı karakterlerin yüzündeki ifade yorgunluk, şaşkınlık veya tükenmişlikle dolu. Mona Lisa'nın tebessümü kaybolmuş, İnci Küpeli Kız artık göz altı morluklarıyla karşımızda, Çığlık tablosu ise tam anlamıyla işten çıkış trafiğinin ruh hâlini betimliyor. Bu görseller, haftanın başında taşıdığımız motivasyonun, günün sonunda gerçeklerle nasıl eridiğini hem mizahi hem de sanatsal bir dille anlatıyor.