Çok yakın bir zamanda gerçekleştiğini düşündüğümüz olayların, aslında çok uzakta veya çok yakın bir tarihte olduğunu fark etmek, bizlere zamanın ne kadar hızlı geçtiğini hatırlatıyor. Özellikle üniversiteye yeni başlayan, henüz birkaç yıl önce çocukluklarının tadını çıkaran gençleri gördüğümüzde, birdenbire yaşımızı sorgulamaya başlıyoruz. "Biz kaç yaşındayız?" sorusu, adeta bir anlık bir şok etkisi yaratır. Zamanın ne kadar hızla akıp gittiğini ve yaşlandığımızı kabul etmek, bazen duygusal bir çöküşe neden olabilir. O gençlerin üniversiteye başladığını görmek, aslında bizim de o kadar yıllık bir mesafeyi kat ettiğimizi gözler önüne seriyor.
Geçmişin ve Şu Anın Arasındaki Mesafe Zamanın hızlı geçişi, geçmişle şu an arasındaki mesafeyi de gözler önüne seriyor. Bir dönemin çok yakın bir anı gibi hissedilmesi, bazen bizim bu zamanı ne kadar hızlı geçtiğine dair farkındalığımızı kaybetmemize sebep olur. Oysa geçmişin üzerinden yıllar geçmiştir ve şimdi başka bir dönemin içindeyiz. Üniversiteye başlayan yeni kuşak, bizlere zamanın sadece sayılardan ibaret olmadığını, anıların da içinde olduğu bir akışta aktığını hatırlatıyor. Bu süreçte, yaşadığımız yılları geriye doğru değil de ileriye doğru saymak, aslında daha büyük bir yolculuğun parçası olduğumuzu fark etmemize neden olur.