Sosyal medyanın hızla şekillendirdiği dünyada, artık herkesin aynı tarzda giyindiği, aynı müziği dinlediği, aynı kahveyi içtiği bir çağda yaşıyoruz. Bir paylaşım, bir influencer önerisi ya da bir viral trend, milyonlarca kişinin davranışını tek bir kalıba sokabiliyor. Aynı model ayakkabılar, aynı bileklikler, aynı markalar ve aynı “cool” pozlar… Tüm bunlar arasında özgünlük yavaşça arka planda kalıyor. Herkes bir diğerine benzemeye çalışırken, bireysellik yerini kopyalanmış bir kimliğe bırakıyor. Bu durum, farkında olmadan bizi “bir parçası olma” baskısına sürüklüyor.
Gerçekten Özgün müyüz? Bu görsellerin verdiği mesaj tam da bunu sorgulatıyor: “Gazoz olma, efsane ol.” Çünkü özgün olmak; trendlere karşı çıkmak, kendi tarzını korumak ve kendi değerlerini savunmaktır. Sosyal medyanın parlak dünyası cazip görünse de, asıl değer sade, içten ve samimi olanda gizli. Bir babaannenin ördüğü patiğin sıcaklığı, kablolu bir kulaklığın nostaljik sesi ya da sossuz bir dönerin sade lezzeti gibi…