Dünya tarihine damgasını vuran 4 konuşma

   Dünya tarihi
Dünya tarihi

İşte tarihin en önemli kırılma noktalarında yapılan kritik konuşmalar

Tarih hem kitaplardan okuduğumuz hem de sürekli tanıklık ettiğimiz anların bütünüdür. Tüm insanlık için çok önemli bir yere sahip olan tarih bilimi, zorunlu eğitim sırasında da özellikle üstüne çok düşülen alanlardan birisi olarak karşımıza çıkar. Bunun nedeni olarak tarihte yaşanmış olayların bu günümüzü ve yarınımızı şekillendirmesinden kaynaklanır. Bazı insanlar vardır ki tüm dünyanın kaderini değiştirmiş olaylara imza atmışlardır. Özellikle liderlerin çok etkili olduğu bu tarihi olaylar dünyanın geleceğini de ciddi biçimde şekillendirir. İşte bugün sizlere dünya tarihine damgasını vuran ve yapıldıktan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi kalmadığı 4 konuşmayı listeledik.
Tarık Bin Ziyad’ın Endülüs seferi sırasındaki konuşması

                                    Emevilerin başarılı bir kumandanı olan Tarık Bin Ziyad, Endülüs'ü fethetmek için gemilerle geldiği İspanya'nın kıyılarındayken büyük bir düşman ordusuyla karşılaşır. Bu durum üzerine büyük bir sorumluluk alarak gemileri yaktırır. Sonrasında öyle bir konuşma yapar ki, bu konuşma Ziyad'ın ordusunun kendisinden çok daha fazla olan düşman ordusunu bozguna uğratmasına ve Endülüs'te İslam'ın “Altın Çağının” yaşanmasına neden olur. İşte o konuşma: 

“Ey kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp bu toprakları almaktan başka çaremiz yoktur. 

Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır. Kısa zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamaz isek, kendimizi telef etmiş ve karşı tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için muhakkak düşmanı yere sermemiz lazımdır. Biliyorum ölümden korkmazsınız! Fakat ölmek çare değildir. Hedefimiz ölmek değil, İslâm'ı yaymaktır. 

Ey askerlerim! Benim durumum da sizinkinden farklı değildir. Bildirdiğim tehlikeler, aynen benim için de geçerlidir. Kendimi tehlikeden bertaraf edip, sizleri ölüm ile karşı karşıya getirmiş değilim. Savaşta sizin önünüzde olacağım, bütün gücümle düşmana saldıracağım. Düşman komutanını bizzat kendi elimle öldüreceğim, eğer hedefe varamadan şehid düşer isem, hemen içinizden birini komutan tayin edin, sakın savaştan dönmeyin."
Tarık Bin Ziyad’ın Endülüs seferi sırasındaki konuşması Emevilerin başarılı bir kumandanı olan Tarık Bin Ziyad, Endülüs'ü fethetmek için gemilerle geldiği İspanya'nın kıyılarındayken büyük bir düşman ordusuyla karşılaşır. Bu durum üzerine büyük bir sorumluluk alarak gemileri yaktırır. Sonrasında öyle bir konuşma yapar ki, bu konuşma Ziyad'ın ordusunun kendisinden çok daha fazla olan düşman ordusunu bozguna uğratmasına ve Endülüs'te İslam'ın “Altın Çağının” yaşanmasına neden olur. İşte o konuşma: “Ey kardeşlerim! Görüyorsunuz, arkamızda deniz, önümüzde düşman var. Artık geriye dönüşümüz kalmadı. Düşmana saldırıp bu toprakları almaktan başka çaremiz yoktur. Ey askerlerim! Bize ancak doğruluk ve sabır yaraşır. Kısa zamanda, düşmana saldırıp, hedefe varamaz isek, kendimizi telef etmiş ve karşı tarafa cesaret vermiş oluruz. Bunun için muhakkak düşmanı yere sermemiz lazımdır. Biliyorum ölümden korkmazsınız! Fakat ölmek çare değildir. Hedefimiz ölmek değil, İslâm'ı yaymaktır. Ey askerlerim! Benim durumum da sizinkinden farklı değildir. Bildirdiğim tehlikeler, aynen benim için de geçerlidir. Kendimi tehlikeden bertaraf edip, sizleri ölüm ile karşı karşıya getirmiş değilim. Savaşta sizin önünüzde olacağım, bütün gücümle düşmana saldıracağım. Düşman komutanını bizzat kendi elimle öldüreceğim, eğer hedefe varamadan şehid düşer isem, hemen içinizden birini komutan tayin edin, sakın savaştan dönmeyin."
Türk tarihine damgasını vuran bir adam Sultan Alparslan

                                    Türklere Anadolu'nun kapısını açan Selçuklu'nun büyük sultanı Alparslan'ın Malazgirt Savaşı'ndan önce yaptığı muhteşem konuşma: 

“Kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanlar'ın minberlerde bizim için duâ ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya şehid olur cennete giderim. 

Beni takip etmek isteyenler arkamdan gelsin. Takip etmek istemeyenler diledikleri yere gitsinler! 
Bugün burada emir veren bir Sultan yok; emredilen bir asker de yok. Bugün ben sizlerden biriyim, sizlerle birlikte savaşan bir gâziyim. 

Peşimden gelen ve nefislerini Yüce Allah'a adayanlardan şehid olanlar cennete, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları âhirette ateş, dünyada ise şerefsizlik beklemektedir! 


Ey Askerlerim! Eğer şehid olursam, bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Melik-Şâh'ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak, önümüzde çok hayırlı günler olacaktır.”
Türk tarihine damgasını vuran bir adam Sultan Alparslan Türklere Anadolu'nun kapısını açan Selçuklu'nun büyük sultanı Alparslan'ın Malazgirt Savaşı'ndan önce yaptığı muhteşem konuşma: “Kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olurlarsa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanlar'ın minberlerde bizim için duâ ettikleri şu saatte kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur, gayeme ulaşırım; ya şehid olur cennete giderim. Beni takip etmek isteyenler arkamdan gelsin. Takip etmek istemeyenler diledikleri yere gitsinler! Bugün burada emir veren bir Sultan yok; emredilen bir asker de yok. Bugün ben sizlerden biriyim, sizlerle birlikte savaşan bir gâziyim. Peşimden gelen ve nefislerini Yüce Allah'a adayanlardan şehid olanlar cennete, sağ kalanlar ise ganimete kavuşacaklardır. Ayrılanları âhirette ateş, dünyada ise şerefsizlik beklemektedir! Ey Askerlerim! Eğer şehid olursam, bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman rûhum göklere çıkacaktır. Melik-Şâh'ı yerime tahta çıkarınız ve ona bağlı kalınız. Zaferi kazanırsak, önümüzde çok hayırlı günler olacaktır.”
Bir çağı kapatan büyük padişah: Fatih Sultan Mehmed

                                    1453 yılında Bizans surları iyice dövüldükten sonra yapılacak hücum için orduyu toplayan Fatih Sultan Mehmed, yaptığı şu harika konuşma ile askerlerinin motivasyonunu arttırmıştır. İşte o konuşma: 

“Ey benim Paşalarım, Beylerim, Ağalarım, şu İstanbul savaşındaki silâh arkadaşlarım! Sizi buraya, kararlaştırdığım umûmî hücumda şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedâkârlık ve cesâret istemek için topladım. Adı bütün cihanda ün salmış İstanbul gibi bir şehri zabtedeceksiniz. İstanbul'un adı geçen yerlerde, o şehri zabteden kahramanlar olarak şan ve şerefle anılacaksınız! 

Bize daima pusular hazırlayan bu şehri zaptettikten sonra, emin yaşayabileceğiz, kapımızı açık bırakabileceğiz! Kale duvarlarını toplarla o kadar hırpaladık ki, size, hücum hedefi olarak bir kale değil, bir düzlük gösteriyorum. Fakat bununla beraber şehrin alınmasını pek o kadar kolay zannetmeyin! Sur enkazı üzerine atılacak yiğitler, büyük tehlikelerle karşılaşacaklardır. 

Mahâretimiz, cesâretimiz her şeye üstün gelecektir. Zafer rüzgarı bizden yana esecektir. Kostantiniye bizim olacaktır. Bütün yiğitliğinizi takınınız, askerlerinizi şevk ile döğüşmek için coşturunuz! Onlara anlatınız ki, askerlik, harp üç şeye bağlıdır: yılmamak; nâmus; itâat! Ne kadar yüksek bir maksada hizmet ettiğinizi göz önünde bulundurun! Hücumda yanınızda bulunacağım. Herkesin vazifesini nasıl yaptığını göreceğim. Şimdi dağılınız, çadırlarınızda yemek yiyiniz, dinleniniz, emirlerimi askerlerinize bildiriniz. Hücum emri verildikten sonrası sizindir.
Bir çağı kapatan büyük padişah: Fatih Sultan Mehmed 1453 yılında Bizans surları iyice dövüldükten sonra yapılacak hücum için orduyu toplayan Fatih Sultan Mehmed, yaptığı şu harika konuşma ile askerlerinin motivasyonunu arttırmıştır. İşte o konuşma: “Ey benim Paşalarım, Beylerim, Ağalarım, şu İstanbul savaşındaki silâh arkadaşlarım! Sizi buraya, kararlaştırdığım umûmî hücumda şimdiye kadar gösterdiğinizden daha büyük fedâkârlık ve cesâret istemek için topladım. Adı bütün cihanda ün salmış İstanbul gibi bir şehri zabtedeceksiniz. İstanbul'un adı geçen yerlerde, o şehri zabteden kahramanlar olarak şan ve şerefle anılacaksınız! Bize daima pusular hazırlayan bu şehri zaptettikten sonra, emin yaşayabileceğiz, kapımızı açık bırakabileceğiz! Kale duvarlarını toplarla o kadar hırpaladık ki, size, hücum hedefi olarak bir kale değil, bir düzlük gösteriyorum. Fakat bununla beraber şehrin alınmasını pek o kadar kolay zannetmeyin! Sur enkazı üzerine atılacak yiğitler, büyük tehlikelerle karşılaşacaklardır. Mahâretimiz, cesâretimiz her şeye üstün gelecektir. Zafer rüzgarı bizden yana esecektir. Kostantiniye bizim olacaktır. Bütün yiğitliğinizi takınınız, askerlerinizi şevk ile döğüşmek için coşturunuz! Onlara anlatınız ki, askerlik, harp üç şeye bağlıdır: yılmamak; nâmus; itâat! Ne kadar yüksek bir maksada hizmet ettiğinizi göz önünde bulundurun! Hücumda yanınızda bulunacağım. Herkesin vazifesini nasıl yaptığını göreceğim. Şimdi dağılınız, çadırlarınızda yemek yiyiniz, dinleniniz, emirlerimi askerlerinize bildiriniz. Hücum emri verildikten sonrası sizindir.
ABD'deki ırkçılık karşıtlığının simgesi: Martin Luther King

                                    ABD'de siyah ve beyazların eşitliğini savunan bir aktivist olan King, Washington'da yaptığı farklı etnik kökenlere sahip olan yaklaşık 250.000 kişinin katıldığı bir mitingdeki konuşması tarihe damgasını vuran önemli konuşmalardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. İşte o konuşmanın bir bölümü: 

"Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın ve yarının getireceği güçlüklere ve engellemelere rağmen hala bir hayalim var benim.  Amerikan Rüyası içinde derinden yer edinmiş bir hayal. 

Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak; Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır. 

Bir hayalim var: Gün gelecek eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar. 

Bir hayalim var: Gün gelecek, adaletsizliğin ve eziyetin sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan Missisippi Eyaleti bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek."
ABD'deki ırkçılık karşıtlığının simgesi: Martin Luther King ABD'de siyah ve beyazların eşitliğini savunan bir aktivist olan King, Washington'da yaptığı farklı etnik kökenlere sahip olan yaklaşık 250.000 kişinin katıldığı bir mitingdeki konuşması tarihe damgasını vuran önemli konuşmalardan birisi olarak karşımıza çıkıyor. İşte o konuşmanın bir bölümü: "Bugün diyorum ki dostlarım, şu anın ve yarının getireceği güçlüklere ve engellemelere rağmen hala bir hayalim var benim. Amerikan Rüyası içinde derinden yer edinmiş bir hayal. Bir hayalim var: Gün gelecek bu ulus, ayağa kalkıp kendi inancını gerçek anlamıyla yaşayacak; Şunu kendinden menkul bir gerçek kabul ederiz ki, bütün insanlar eşit yaratılmıştır. Bir hayalim var: Gün gelecek eski kölelerin evlatlarıyla eski köle sahiplerinin evlatları, Georgia'nın kızıl tepelerinde kardeşlik sofrasına birlikte oturacaklar. Bir hayalim var: Gün gelecek, adaletsizliğin ve eziyetin sıcağıyla bunalıp çölleşmiş olan Missisippi Eyaleti bile, bir özgürlük ve adalet vahasına dönüşecek."
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >