Gurbet yolcuğu hiç bitmiyor; 'Göçüp Kalanlar' buna şahit

Yarım asır önce yolu gurbete düşenlerin hayat kokan 61 fotoğrafı 'Göçüp Kalanlar' kitabı ile bir araya geldi. Adeta konuşan fotoğrafları, 61 kişi farklı yorumları ile seslendirmiş.

'Göçüp Kalanlar' fotoğraf kitabı, 1961 yılında başlayan göç macerasının görünmeyen yüzünü 61 fotoğrafla anlattı. Fotoğraflar Avrupa'nın çeşitli ülkelerine giden insanımızın hüzünlü hikâyesini gözler önüne sererek günümüzden geçmişe açılan 'Türk Diasporası'nın kapılarını araladı.
Göçüp Kalanlar'a kısa bir bakış
Yarım asır önce iş gücü ihtiyacını karşılamak için İtalya, Yunanistan, İspanya ve Portekiz'e kapılarını açan Avrupa, Türkleri de misafir işçi olarak kabul etti. Başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın çeşitli bölgelerine yerleşen Türklerin amacı para biriktirip ülkelerine daha iyi bir durumda geri dönmekti. Ancak çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu göç grubu zamanla ailelerini de yanlarına alarak yurtlarını değiştirmek zorunda kaldı. İstemeyerek de olsa 'Göçüp Kalanlar', gerek yaz tatillerinde Türkiye'ye gelerek, gerekse basını takip ederek ülkeleri ile bağlantılarını koparmamaya çalıştı. 1961'den günümüze gelene kadar Almanya'ya 3 milyon, Fransa'ya 500 bin civarında Türk göç etti.

'Göçüp Kalanlar' kitabında Türklerin göç yolculuğuna başladığı tren garlarından, kaldıkları pansiyonlara kadar 61 öykü ile 61 fotoğraf yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışından fotoğrafçılarla çalışılarak oluşturulan kitabın editörlüğünü Gökhan Duman yaptı.
Göçüp Kalanlar'a kısa bir bakış Yarım asır önce iş gücü ihtiyacını karşılamak için İtalya, Yunanistan, İspanya ve Portekiz'e kapılarını açan Avrupa, Türkleri de misafir işçi olarak kabul etti. Başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın çeşitli bölgelerine yerleşen Türklerin amacı para biriktirip ülkelerine daha iyi bir durumda geri dönmekti. Ancak çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu göç grubu zamanla ailelerini de yanlarına alarak yurtlarını değiştirmek zorunda kaldı. İstemeyerek de olsa 'Göçüp Kalanlar', gerek yaz tatillerinde Türkiye'ye gelerek, gerekse basını takip ederek ülkeleri ile bağlantılarını koparmamaya çalıştı. 1961'den günümüze gelene kadar Almanya'ya 3 milyon, Fransa'ya 500 bin civarında Türk göç etti. 'Göçüp Kalanlar' kitabında Türklerin göç yolculuğuna başladığı tren garlarından, kaldıkları pansiyonlara kadar 61 öykü ile 61 fotoğraf yer aldı. Yurtiçi ve yurtdışından fotoğrafçılarla çalışılarak oluşturulan kitabın editörlüğünü Gökhan Duman yaptı.
1964 Münih Almanya
Umut yüklü trenler

Türkler için Münih Tren Garı, sadece bir gar değildir.

İlk giden Türk işçileri için burası, dışlanmadıkları, ötekileştirilmedikleri, kendilerini "yabancı" hissetmedikleri bir yer olmuştur. Burası, "gastarbeiter"lerin yani misafir işçilerin buluşup dertleştikleri, memleket hasreti giderdikleri, sılaya dönme umutlarını sürekli yeşerttikleri Almanya'nın en bilindik köşesidir. Kader arkadaşlarının "acı vatan"ın dört bir yanına dağıtıldıkları, Almanya'daki ilk ayrılma noktalarıdır. İlk ayrılma noktası ise, "gurbetçi"ler için en kolay, en ideal buluşma noktasıdır.

(Yusuf Adıgüzel)
1964 Münih Almanya Umut yüklü trenler Türkler için Münih Tren Garı, sadece bir gar değildir. İlk giden Türk işçileri için burası, dışlanmadıkları, ötekileştirilmedikleri, kendilerini "yabancı" hissetmedikleri bir yer olmuştur. Burası, "gastarbeiter"lerin yani misafir işçilerin buluşup dertleştikleri, memleket hasreti giderdikleri, sılaya dönme umutlarını sürekli yeşerttikleri Almanya'nın en bilindik köşesidir. Kader arkadaşlarının "acı vatan"ın dört bir yanına dağıtıldıkları, Almanya'daki ilk ayrılma noktalarıdır. İlk ayrılma noktası ise, "gurbetçi"ler için en kolay, en ideal buluşma noktasıdır. (Yusuf Adıgüzel)
1970 Fransa
Resmime baktıkça ağlama sakın

Gavurun çalgısından bir şey anlamıyorum ki. O yüzden pazarı iple çekerim. İzin günüdür, Ali kazma sallamaktan yorgun ellerine sazı alır, memleketten bir kaç türkü tutturur. Sonra bütün hafta o türküler dilimde. Her gün bir tanesine tutunsam gelecek pazara kadar dayanırım. Sıradağlar erir biz o türküleri dinlerken, sanki köyden hiç ayrılmamış gibi oluruz. Normalde yataklara uzanır gurbet türküleri dinleriz Ali'den. O "gurbet elde hasta düştüm ağlarım" der, biz efkarlanırız.

(Abdülhamit Kırmızı)
1970 Fransa Resmime baktıkça ağlama sakın Gavurun çalgısından bir şey anlamıyorum ki. O yüzden pazarı iple çekerim. İzin günüdür, Ali kazma sallamaktan yorgun ellerine sazı alır, memleketten bir kaç türkü tutturur. Sonra bütün hafta o türküler dilimde. Her gün bir tanesine tutunsam gelecek pazara kadar dayanırım. Sıradağlar erir biz o türküleri dinlerken, sanki köyden hiç ayrılmamış gibi oluruz. Normalde yataklara uzanır gurbet türküleri dinleriz Ali'den. O "gurbet elde hasta düştüm ağlarım" der, biz efkarlanırız. (Abdülhamit Kırmızı)
1973 Münih Almanya
Bizimki vardiya usulü yaşamaktı

Her gurbetçi fotoğrafı bir yokluğu barındırır. yokluk bazen göz bebeklere sinmiş koyu bir lekedir. Söze dökülemeyen hasret vardır o koyu lekenin içinde. Bazen varılan yere bir türlü sığmayışın yabansılığı gizlidir objektife yansıyan gözlerde.Bazen yaşanan yokluğu en yakındaki için ispat edilebilir bir ana dönüştürmenin gayreti vardır. bu fotoğraf küçücük pansiyonda yaşanan vardiya usulü bir hayatı, kendine ait odası değil kendine ait bir yatağı bile olmayanların sınırları keskin hayatını imliyor.

(Fatma Barbarosoğlu)
1973 Münih Almanya Bizimki vardiya usulü yaşamaktı Her gurbetçi fotoğrafı bir yokluğu barındırır. yokluk bazen göz bebeklere sinmiş koyu bir lekedir. Söze dökülemeyen hasret vardır o koyu lekenin içinde. Bazen varılan yere bir türlü sığmayışın yabansılığı gizlidir objektife yansıyan gözlerde.Bazen yaşanan yokluğu en yakındaki için ispat edilebilir bir ana dönüştürmenin gayreti vardır. bu fotoğraf küçücük pansiyonda yaşanan vardiya usulü bir hayatı, kendine ait odası değil kendine ait bir yatağı bile olmayanların sınırları keskin hayatını imliyor. (Fatma Barbarosoğlu)
1975 Düsseldorf Almanya
Bir parçamız hep vatan toprağında

Bizim kültürümüzde telli turnanın selam getirip götürdüğü gurbet zordur, ağırdır alışılması zor bir yerdir, bizim değildir. Hayatlarını yaşadıkları toprağa adayan, tüm hayatlarını toprak ile ilişkileri çerçevesinde şekillendiren insanımız toprağından ayrılınca sudan çıkmış balığa döner. gurbete alışamaz hep döneceği günün hasreti ile yaşar. Ruhunu toprağında bırakarak, bir umut peşine düşer, yola revan olur. Artık bir hüzün çöker göç edecek olanlara. Elde avuçta ne varsa elden çıkarılır. İmkanlar dahilinde en güzel elbiseler alınır. Yabancı ellere mahcup olmamak gerek. yine de bir şeyler eksik kalır mesela ortanca kızın çorabına artık güç yetmez.

(S. Buhari Baytekin)
1975 Düsseldorf Almanya Bir parçamız hep vatan toprağında Bizim kültürümüzde telli turnanın selam getirip götürdüğü gurbet zordur, ağırdır alışılması zor bir yerdir, bizim değildir. Hayatlarını yaşadıkları toprağa adayan, tüm hayatlarını toprak ile ilişkileri çerçevesinde şekillendiren insanımız toprağından ayrılınca sudan çıkmış balığa döner. gurbete alışamaz hep döneceği günün hasreti ile yaşar. Ruhunu toprağında bırakarak, bir umut peşine düşer, yola revan olur. Artık bir hüzün çöker göç edecek olanlara. Elde avuçta ne varsa elden çıkarılır. İmkanlar dahilinde en güzel elbiseler alınır. Yabancı ellere mahcup olmamak gerek. yine de bir şeyler eksik kalır mesela ortanca kızın çorabına artık güç yetmez. (S. Buhari Baytekin)
1979 Gent Belçika
Bir ceylan gurbete gidince

Bir gurbetçinin evi asla sadece bir ev değildir. Aynı zamanda müzedir. Aynı zamanda bir siperdir veya sığınaktır. Oradaki hiçbir ayrıntı tesadüfi değildir. Ya vatana duyulan özlemi simgeler ya da yerleşilen yeni topraklara saçılan bir kapıdır. Para biriktirilip memlekete dönülecektir, o nedenle mütevazıdır, fazlaca para harcamamak üzerine şekillenmiştir gurbet DNA'sı. Ailenin babası iki defa gurbettedir, hem vatanından uzaktadır hem de gün boyunca evinden uzaktadır.

(H.İbrahim İzgi)
1979 Gent Belçika Bir ceylan gurbete gidince Bir gurbetçinin evi asla sadece bir ev değildir. Aynı zamanda müzedir. Aynı zamanda bir siperdir veya sığınaktır. Oradaki hiçbir ayrıntı tesadüfi değildir. Ya vatana duyulan özlemi simgeler ya da yerleşilen yeni topraklara saçılan bir kapıdır. Para biriktirilip memlekete dönülecektir, o nedenle mütevazıdır, fazlaca para harcamamak üzerine şekillenmiştir gurbet DNA'sı. Ailenin babası iki defa gurbettedir, hem vatanından uzaktadır hem de gün boyunca evinden uzaktadır. (H.İbrahim İzgi)
1979 Kopenhag Danimarka
Küçücük bakışlar

Bu fotoğraf 1979 yılında Kopenhag'da çekilmiş. Ben 11 yaşındayken... Demek ki gözlerinde ışıltıyla bize bakan o çocuklar aşağı yukarı benimle yaşıtlar. Şimdi nerededirler acaba? Hala oralarda olmaları yüksek ihtimal. Öyleyse "İkinci kuşak Türkler" olarak Danimarka toplumuna "entegre" olmuşlar mıdır? Yoksa evlerinde masalarının, dolaplarının üzerine dantel örtüler örtüyorlar mıdır yine?

(İbrahim Kiras)
1979 Kopenhag Danimarka Küçücük bakışlar Bu fotoğraf 1979 yılında Kopenhag'da çekilmiş. Ben 11 yaşındayken... Demek ki gözlerinde ışıltıyla bize bakan o çocuklar aşağı yukarı benimle yaşıtlar. Şimdi nerededirler acaba? Hala oralarda olmaları yüksek ihtimal. Öyleyse "İkinci kuşak Türkler" olarak Danimarka toplumuna "entegre" olmuşlar mıdır? Yoksa evlerinde masalarının, dolaplarının üzerine dantel örtüler örtüyorlar mıdır yine? (İbrahim Kiras)
1963'de İşkur'dan Türk işçilere öğütler
1963'de İşkur'dan Türk işçilere öğütler
Ve duyguların satır satır memlekete doğru kanatlanması: Mektuplar
Ve duyguların satır satır memlekete doğru kanatlanması: Mektuplar
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >