Koronavirüs karnesi: ABD İran'dan o kadar da farklı mı?

Arşiv
Arşiv

ABD ve İran birçok konuda birbirinden farklı gözükse de ABD'nin gelişmiş, İran'ın gelişmemiş olduğunu "baştan" kabul etmek, ancak oryantalistlerin, modernistlerin ve mevzuları lineer bir şekilde yorumlayan kişilerin yapacağı türden bir şey. Hatta bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını gösterdi ki iki ülke tahmin ettiğimizden daha çok özelliği paylaşıyor. İran ve ABD'nin salgınla mücadele konusunda takındığı ortak tavır ve yaptığı neredeyse aynı yanlışları sizin için derledik.

ABD siyasi kültüründe şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri ülkenin gelişmiş demokrasisi gereği kamu hayatının ayrılmaz birer parçası.

İran gibi kapalı ve şeffaf olmayan bir rejimde ise halkın devlete olan güveni -son olayların da etkisiyle- oldukça azaldı.

Fakat, yeni tip koronavirüs salgını, bizleri ABD'nin İran'dan ne kadar farklı olduğunu sormaya itiyor.

ABD ve İran'da salgın sürecinin nasıl yönetildiğine bakılırsa iki ülkenin söylemlerinde ne gibi benzerlikler olduğunu görmek mümkün.

Düşmanlar ve 'yabancı virüs'

İran dini lideri Ali Hamaney salgına dair ilk yaptığı açıklamada "Düşmanlar koronavirüsü bahane edip ülkeye saldırarak propaganda savaşı başlattılar." dedi. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de benzer bir yorumda bulunarak koronavirüs konusunda düşmana fırsat verilmemesi gerektiğine vurgu yaptı.

ABD'li muhafazakar siyasetçiler ise koronavirüsü "yabancı virüs" olarak tanımladı ve kaynağının Avrupa ve Çin olduğuna dikkati çekti. ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa'dan 30 günlük seyahat yasağını açıklarken "virüsün yabancı kaynaklı" olduğunu üstüne basa basa ifade etti. Başkan Trump, Çin ile girdiği "Virüsü kim üretti ve kim dünyaya yaydı?" tartışmasında, bu sefer koronavirüse "Çin virüsü" demeye başladı ve durum soğuk savaş dönemindeki söylem savaşlarına benzemeye başladı.

  • İki ülke de ciddi bir şekilde kamuyu tehdit eden bu salgını iç ve dış siyaset ile yabancı düşmanlığı için kullanma fırsatını elinden kaçırmadı.

Hafife aldılar

İran'da virüs ilk başta hafife alındı. Öyle ki birçok ülke Çin'le uçuşlarını durdurmasına rağmen, İran ancak 1 Şubat'ta Çin ile uçuşları askıya aldı ve bu karar gecikmeli olarak uygulandı.

Başkan Trump da 9 Mart'ta şöyle bir tweet atmıştı: "Yani geçtiğimiz yıl 37 bin Amerikalı gripten hayatını kaybetti. Her yıl bu rakam 27 bin ile 70 bin arasında değişiyor. Şu an 546 koronavirüs vakası var, 22 kişi hayatını kaybetti. Bunun hakkında bir düşünün!"

  • Trump bu tweet ile aslında koronavirüsün abartıldığını ifade etmeye çalışmıştı. İki tarafın da koronavirüsün ülkelerine ilk geldiği anda takındıkları tavır arasında belirgin bir benzerlik var.

Önlem almakta geç kalındı

İranlı yetkililer uzmanların açık ikazlarına kafa tutarcasına, virüsün merkezi olarak tespit edilen Kum şehrini karantinaya almamakta ısrarcı oldular. Şehirde, türbeler gibi aşırı kalabalık yerlerde dahi en ufak sağlık kontrolü yapılmadı. Az önce belirtildiği gibi, Çin ile uçuşlar durdurulduğunda oldukça geç kalınmıştı. Geçtiğimiz hafta Nevruz bayramı nedeniyle yapılan ziyaret ve seyahatlar hükümet tarafından yasaklanmadı ve Cumhurbaşkanı Ruhani "ikinci dalga" uyarısında bulundu.

ABD de birçok konuda önlem almakta geç kaldı. Trump 12 Mart'ta 26 ülkeyi kapsayan 30 günlük seyahat yasağı kararını duyurdu. Ancak yasak sonrası ülke içindeki vakalar hızlı bir artış gösterdi. Bu durum da seyahat yasağının çok geç alındığını gözler önüne sermiş oldu.

ABD hükümeti ekonominin kötü etkilenmemesi için teskin edici mesajlar yayınlamaya devam etti ancak bir çok iş organizasyonu iptal edildi. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) 15 Mart'ta "50 kişiden fazla kişinin bir araya geleceği toplantılarının yapılmaması gerektiğini" ifade etti. Bu karar da birçok kalabalık toplantının yapılmaya devam etmesinin önünü açmış oldu.

NBA, Ulusal Hokey Ligi ve Amerikan Kolej Sporları Kurumu 14 Mart'ta bütün canlı etkinlikleri iptal ettiklerini açıkladı. Fakat UFC (Karışık Dövüş Sporları Ligi) Trump'tan "olumlu" bir mesaj alınca lige devam etme kararı aldı. Lig Başkanı Dana White 13 Mart'ta yaptığı açılamada, Başkan Trump'ın kendisine, "Hayatını yaşa ve panik yapmayı bırak" dediğini ifade etti.

  • Kısacası, iki ülke de birçok önlemi almakta geç kaldı.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >