Cafe de Flore, 1887 yılında açıldı. Adını Roma mitolojisindeki bahar tanrıçası Flore’dan alıyor. 20. yüzyıl boyunca Jean-Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Albert Camus ve Pablo Picasso gibi entelektüellerin uğrak noktası haline gelen bu kafe; zamanla sadece bir buluşma noktası değil, bir fikir üretim alanı olmuş.

Bugünse o kırmızı deri koltuklarda kitap okuyanlar da var, kahvesini yudumlarken pencereden Paris’i izleyenler de. O dönemin havası hâlâ duvarlarda duruyor.

Ne Yemeli, Ne İçmeli?

Cafe de Flore'nin menüsü sadeliğiyle öne çıkıyor. Turistikleşmeden şıklığını koruyabilmiş nadir yerlerden biri. Kahvaltı için ideal seçenekler şöyle:

Croissant – Kat kat, çıtır ve yoğun tereyağlı!

Chocolat Chaud – Yoğun çikolatalı, neredeyse tatlı kıvamında sıcak çikolata

L’oeuf à la coque – Rafadan yumurta + kızarmış ekmek dilimleri

Café Crème veya Espresso – Fransız kahvesinin hakkını veren lezzet

Sunumlar özenli ama abartısız. Her şey “Paris’teyim” dedirten zarafette.

Nerede, Nasıl Gidilir?

Adres: 172 Boulevard Saint-Germain, 75006 Paris, FransaMetro: M4 hattı - Saint-Germain-des-Prés durağı (yürüyerek 2 dakika)

Sabah erken saatlerde gitmek en iyi tercih. Hafta içi 08.00 civarı gidersen hem kalabalıktan uzak kalırsın hem de Parislilerin günlük rutinine eşlik edebilirsin.

💡 İpucu: Cam kenarı masalar özellikle önerilir. Havan güzelse dış masa keyiflidir, ama iç mekandaki nostaljik atmosfer de görülmeye değer.

Fotoğraf Çekilecek Noktalar

Cafe de Flore, Instagram’ın gözdesi. Ama abartı pozlara gerek yok çünkü mekan kendi estetiğini doğal olarak sunuyor:

Cam kenarında kahve eşliğinde bir kareKırmızı koltuklar ve küçük yuvarlak masa detayları!

Dışarıdan alınan "Cafe de Flore" yazısı olan klasik Paris görüntüsü!

Cafe de Flore’yi Özel Kılan Ne?

Cafe de Flore, sadece lezzet ya da tarih sunmuyor. Asıl sunduğu şey, Paris’in yavaş akan zamanına kendini bırakma hissi. Ne çok turistik, ne de fazla lokal…Ne aşırı havalı, ne de salaş…Tam kıvamında bir Paris deneyimi!