Amerika’nın Kahireleri

Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan şehirlerin isimlendirilmesinde Avrupa’nın ve Doğu’nun tarihine, mitolojisine ve kültürüne yöneliş 19. yüzyılda belirgin hale gelmişti. Bu süreçte Mısır’ın başkenti Kahire’nin adı da Atlantik’in öte tarafına taşınmış, ABD’de farklı eyaletlerde Cairo adıyla şehirler kurulmuştu. Kahire ile doğrudan bir tarihî bağ bulunmamasına rağmen, bu isimlendirme dönemin ruhunu ve Amerika’nın kendi kimliğini inşa ederken geçmiş medeniyetlerden aldığı esinleri açıkça göstermişti. Böylece Ohio ve Mississippi Nehirlerinin birleşiminde kurulan Cairo, Illinois başta olmak üzere Georgia ve diğer eyaletlerdeki Cairo isimli yerleşimler, Amerikan topraklarında Mısır’ın adını yaşatmıştı.
Bu isimlendirme modasının arka planında birkaç temel sebep vardı. Öncelikle, 19. yüzyıl Amerika’sında yeni kurulan şehirlerin, kasabaların ve yerleşimlerin Avrupa ve Akdeniz dünyasının tarihî şehirleriyle özdeşleştirilmesi yaygın bir gelenek olmuştu. İnsanlar Roma, Atina, Sparta, Troy, Paris gibi isimleri şehirlerine vererek bu yerlerin kültürel mirasını ve ihtişamını yeni dünyaya taşımak istemişlerdi. Bu bağlamda Kahire de seçilen isimlerden biri olmuştu.

Antik dünyanın büyüsünü ve tarihî derinliğini simgeleyen bir isim olarak Kahire’nin, Amerikan şehirlerine bir kimlik ve saygınlık katacağına inanılmıştı.
İnsanlar yeni kurdukları şehirlerin sadece basit bir kasaba olarak kalmasını değil, bir tarihî sürekliliğin parçası olmasını da arzu etmişlerdi. Böylece Kahire ismi Amerika’nın yeni coğrafyasında kök salmıştı.
Bir diğer sebep coğrafî benzerliklerle ilgiliydi. Özellikle Cairo, Illinois örneğinde bu durum belirginleşmişti. Şehir, Ohio Nehri ile Mississippi Nehri’nin birleştiği noktada kurulmuştu. Bu iki büyük nehrin kavuşma noktasındaki geniş topraklar, kurucuların zihninde Nil’in beslediği Kahire’yi çağrıştırmıştı.

Nil Nehri Mısır’ın hayat damarı olarak nasıl verimlilik ve bereket getirmişse, Mississippi ve Ohio’nun birleşimine de benzer bir anlam yüklenmişti.
Amerikalılar bu benzerliği kullanarak kendi şehirlerini bir tür “Yeni Dünya’nın Kahiresi” olarak hayal etmişlerdi. Hatta bazı belgelerde bu benzetmelerin açıkça dile getirildiği ve bu şehrin gelecekte bir ticaret ve kültür merkezi olarak yükseleceğinin ümit edildiği görülmüştü. Bu açıdan bakıldığında isimlendirme sadece romantik bir hayranlık değil, aynı zamanda stratejik bir vizyonun da parçası olmuştu.

- Bu dönemde Batı dünyasında Mısır’a duyulan hayranlık da çok etkili olmuştu. “Egyptomania” olarak adlandırılan bu eğilim, Napolyon’un 1798’deki Mısır Seferi’nden sonra Avrupa’da hızla yayılmıştı.
Fransız bilim adamlarının, mühendislerinin ve sanatçılarının Mısır’da yaptıkları çalışmalar, Nil kıyısındaki anıtların çizimleri, hiyerogliflerin belgelenmesi ve en önemlisi Rosetta Taşı’nın bulunması Avrupa’da adeta bir Mısır tutkusu yaratmıştı. Piramitler, sfenksler ve antik Mısır’ın görkemi, Avrupa entelektüel çevrelerinde ve halk arasında büyük bir ilgi uyandırmıştı. Bu ilgi kısa sürede Amerika’ya da taşınmıştı. Amerikan halkı da Avrupa’dan esinlenerek Mısır’ı gizemli, kadim ve kutsal bir medeniyetin merkezi olarak görmüş, bu mirası kendi coğrafyalarında yaşatmak istemişti. Şehir isimlerinde Kahire’nin seçilmesi bu nedenle şaşırtıcı olmamıştı.
Amerikalılar için Kahire ismi ayrıca bir romantizm ve macera çağrışımı da yapmıştı. 19. yüzyılda seyahat edebiyatı büyük bir gelişme göstermişti. Nil kıyılarında yapılan yolculukların tasvir edildiği kitaplar, Avrupa’da ve Amerika’da çok okunmuştu. Mısır çöllerinde ve piramitlerin gölgesinde geçen hikâyeler, Amerikalıların hayal gücünü beslemişti. Yeni kıtanın sakinleri kendi coğrafyalarında bu egzotik atmosferi hissetmek istemişlerdi. Şehirlerine “Cairo” adını vermek, uzaklardaki bir medeniyetle sembolik bir bağ kurmak anlamına gelmişti. Bu bağ, aynı zamanda yeni kurulan Amerikan şehirlerinin sıradan olmaktan çıkıp bir efsanevî geçmişin mirasçısı olarak görülmesine de katkı sağlamıştı.

Bütün bunlara ek olarak, Amerikan şehirlerinin isimlendirilmesinde bir tür rekabet de söz konusuydu. Her şehir kendisini diğerlerinden ayıracak bir isim arayışına girmişti. Bir kasabaya “Cairo” adını vermek, ona sıradan bir Amerikan ismi yerine güçlü bir tarihsel imaj kazandırmıştı. Bu isimler aynı zamanda yatırımcıların, tüccarların ve göçmenlerin ilgisini çekmek için de kullanılmıştı. “Cairo” ismi, şehre gelenlere oranın sıradan bir yer değil, geleceği olan, önemli bir merkez olma iddiasındaki bir yerleşim olduğunu düşündürmüştü. Özellikle Mississippi ve Ohio Nehirlerinin kavşağında bulunan Cairo, Illinois için bu durum daha da belirginleşmişti. Şehrin kurucuları bu ismin cazibesinden faydalanarak burayı bir ticaret merkezi haline getirmeyi ummuşlardı.
- Amerika’da sadece Kahire değil, Mısır’ın diğer şehirlerinin ve kavramlarının da isim olarak benimsendiği görülmüştü. Memphis, Thebes, Luxor gibi isimler ABD haritasında yer bulmuştur.
Bu durum, Amerikan toplumunun kendi geçmişi sınırlı olduğu için antik dünyanın zenginliğinden faydalanmak istediğini de göstermişti. Amerika’nın yeni kimliği, eski dünyanın isimleriyle güçlendirilmişti. Mısır medeniyetinin büyüklüğü ve ihtişamı, Amerikan şehirlerine taşınmıştı. İnsanlar bu isimler sayesinde kendi şehirlerinin tarih sahnesinde daha önemli bir yer edinmesini ummuşlardı.

Cairo, Illinois’in tarihi bu noktada dikkat çekiciydi. Şehir 19. yüzyılda büyük bir umutla kurulmuş, nehir ticaretinden dolayı hızla büyümesi beklenmişti. İsminin verdiği ağırlık ve cazibe, burayı bölgenin merkezi yapacak gibi görünmüştü. Ancak zamanla yaşanan ekonomik sıkıntılar, doğal afetler ve stratejik zorluklar, şehrin beklenen büyüklüğe ulaşmasını engellemişti. Yine de isim, şehre farklı bir kimlik katmış, onu Amerikan tarihinde özel bir yere yerleştirmişti. Bugün dahi Cairo, Illinois Amerika’daki Mısır hayranlığının ve isimlendirme geleneğinin somut bir örneği olarak anılmaktaydı.
Öte yandan bu isimlendirmelerin halkın zihninde nasıl bir etki bıraktığı da önem taşıyordu. İnsanlar şehirlerinin adını her duyduklarında Kahire’nin ihtişamını, Nil’in bereketini, piramitlerin gölgesini hatırlamışlardı. Böylece Amerika’nın ortasında yaşayan bir vatandaş bile kendisini kadim dünyanın bir parçası gibi hissedebilmişti. İsimler aracılığıyla kültürel bir köprü kurulmuştu. Bu köprü hem Amerika’nın Avrupa ile hem de Doğu’nun en eski medeniyetlerinden biriyle bağ kurmasını sağlamıştı.

Netice olarak Amerika’daki “Cairo” isimli şehirlerin ortaya çıkışı basit bir tesadüf değil, dönemin kültürel, coğrafî ve tarihsel şartlarının bir ürünü olmuştu. Amerikalılar 19. yüzyılda kendi kimliklerini oluştururken geçmişin büyük şehirlerinden, özellikle de Mısır’ın Kahire’sinden ilham almışlardı. Bu isimlendirme onlara bir prestij, bir aidiyet ve bir hayal gücü vermişti. Nehirlerin kavuştuğu yerde kurulan Cairo, Illinois bu hikâyenin en belirgin örneği olmuş, fakat Georgia ve diğer eyaletlerdeki Cairo şehirleri de aynı hayal dünyasının parçaları olmuştu. Böylece Kahire’nin adı Amerika topraklarında yaşamış, yeni dünyanın şehirleriyle eski dünyanın mirası arasında sembolik bir bağ kurulmuştu.
