Ekmek İntifadası

17 Ocak 1977'de, Mısır'da Enver Sedat yönetiminin ekmek ve diğer temel gıda maddelerine devlet sübvansiyonlarını kaldıracağını açıklaması üzerine halk ayaklanması başladı.
17 Ocak 1977'de, Mısır'da Enver Sedat yönetiminin ekmek ve diğer temel gıda maddelerine devlet sübvansiyonlarını kaldıracağını açıklaması üzerine halk ayaklanması başladı.

Ekmeğin dünya çapında ayaklanmaların ve devrimlerin tetikleyicisi olma konusunda uzun ve namlı bir geçmişi var. Mısır'da ekmek ve isyanın en çarpıcı anısı, belki de 25 Ocak Devrimi’nin “ekmek, özgürlük ve sosyal adalet” sloganında yer aldı; ancak aynı topraklarda yıllar önce, bir başka Ocak ayında "Ekmek İntifadası" (İntifadatü’l-hubz) olarak adlandırılan bir halk ayaklanması daha patlak vermişti. 1977'de Enver Sedat yönetiminin ekmek ve diğer temel gıda maddelerine devlet sübvansiyonlarını kaldıracağını açıklaması üzerine birden gelişen kitlesel gösteriler ve şiddetli protestolar, hükümeti sadece üç gün içinde geri adım atmak zorunda bırakmış; temel gıda ürünlerinden yarı yarıya çekilen sübvansiyon kesintisi ise geri verilmişti.

1974'te Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat, El-İnfitah (ODEP - Açık Kapı Ekonomi Politikası) ekonomi politikasını izleyerek bir dizi ekonomik reform başlattı. Özel sektöre yerli ve yabancı yatırımı teşvik etmek isteyen Sedat, Mısır'da kitlesel kamulaştırmaların yapıldığı ve çok az özel yatırımla planlı bir ekonominin ortaya çıktığı selefi Cemal Abdülnasır'ın sosyalist ve milliyetçi politikalarının tersine, rotasını liberalleşmeye çevirdi. Esasen amaç, özel sektörü yeniden canlandırmak ve kapitalizmi daha yoğun bir şekilde uygulamaya koymak, ülkenin 'kapılarının' yabancı ve Arap sermayesine açılmasına izin vermek, böylece kamu sektörünün büyük bir kısmını parçalamaktı.

Sedat'ın hükümeti, devlet tarafından işletilen büyük firmaları özelleştirerek ve Nasır döneminde kamulaştırılan toprakları eski sahiplerine iade ederek işe başladı. Bu politika istenen etkiyi yarattı; yabancı yatırım geri döndü, arazi spekülasyonu yaygınlaştı, inşaat ve turizm endüstrileri patlama yaşadı ve tüketici ithalatı arttı.

Ancak Mısır'ın hâlâ büyük bir borç yükü vardı ve 1976'nın sonlarında Sedat, gıda maddeleri ve diğer temel mallara yönelik devlet sübvansiyonlarını ciddi şekilde sınırlı tutmak şartıyla Dünya Bankası'ndan bir dizi kredi aldı.

1977'deki Ekmek İntifadası, devletin temel tüketim mallarının sübvansiyonlarının kaldırması gerektiğini söyleyen neoliberal IMF yapısal uyum programının bir sonucuydu.
1977'deki Ekmek İntifadası, devletin temel tüketim mallarının sübvansiyonlarının kaldırması gerektiğini söyleyen neoliberal IMF yapısal uyum programının bir sonucuydu.

17 Ocak 1977 günü Mısır’ın maliye ve ekonomiden sorumlu bakan yardımcısı Abdülmunim el-Kasyunî, Cumhurbaşkanı Sedat'ın yeni yıl için aldığı bir dizi ekonomi politikası değişikliğini duyurmak üzere Parlamentonun önüne çıktı. El-Kasyunî’nin duyurduğu kararlardan biri, Sedat'ın gerekli gördüğü bir tür kemer sıkma politikasını yürürlüğe koymak ve ekmek, yağ, pirinç, çay ve şeker dahil olmak üzere 25'ten fazla temel tüketim ürüne yönelik sübvansiyonları iptal ederek ülke bütçesinden 280 milyon EGP kesmekti.

  • Yeni ekonomik politikaya göre temel gıda maddeleri ve gaza yönelik sübvansiyonlarda yüzde 50 kesinti yapılmış ve sadece ekmeğin fiyatında bile yüzde 100 artış yaşanmıştı.
Haberin duyulduğu 18 Ocak sabahı binlerce insan başkent Kahire başta olmak üzere tüm ülkede sokaklara döküldü.
Haberin duyulduğu 18 Ocak sabahı binlerce insan başkent Kahire başta olmak üzere tüm ülkede sokaklara döküldü.

Sedat rejiminin akıl almaz kararının ardından geçen iki günde Mısır tam anlamıyla alevler içinde kaldı. Halk, geçim kaynakları zorla elinden alındığından ve hükümetten aldıkları az miktardaki sübvansiyon desteği önceden haber verilmeksizin iptal edildiğinden çılgına dönmüştü.

Ülke çapındaki lüks malikaneler, önerilen kemer sıkma önlemlerinden önce zar zor geçimini sağlayan yüzbinlerce öfkeli insan tarafından yağmalandı. İlk gidenler, Sedat'ın başkanlık dinlenme evleri oldu. Her şehirde polis karakolları, devlet daireleri ve devlete ait işletmeler saldırıya uğradı.

Ufak çaplı ayaklanmalar kısa sürede kitlesel eylemlere dönüştü.
Ufak çaplı ayaklanmalar kısa sürede kitlesel eylemlere dönüştü.
  • Dünya bu ayaklanmalara "Ekmek İntifadası" adını verirken, Sedat buna "Haramilerin Ayaklanması" diyerek halkla dalga geçti.

Sabotaj eylemlerinin yanı sıra protestocularla polis arasındaki şiddet olayları da arttı. Demiryolu hatları kesildi, raylar kapatıldı, tren istasyonları ateşe verildi ve polis karakollarına saldırıldı. Oteller, mağazalar, kumarhaneler ve üst sınıf mahalleler, iktidardaki Mısır Arap Sosyalist Partisi'nin Kahire'deki saldırıya uğrayıp ateşe verilen genel merkezi gibi halkın öfkesinin hedefi haline geldi.

İki gün içinde Mısır tam anlamıyla alevler içinde kaldı.
İki gün içinde Mısır tam anlamıyla alevler içinde kaldı.
3 gün devam eden "Ekmek İntifadası"nda 70’ten fazla kişi öldü, 500’ün üzerinde kişi yaralandı.
Ayaklanma esnasında Mısır sokakları.
Ayaklanma esnasında Mısır sokakları.

İşçiler, sübvansiyonlardaki kesintinin iptal edilmesi de dahil olmak üzere taleplerini yüksek sesle haykırarak sanayi bölgesinde yürüdüler. Onları, Kahire şehir merkezinde yürüyüş yapan ve protesto eden üniversite öğrencileri izledi; fiyatlardaki artış karşısında şok olan ve öfkeyle dolup taşan çok sayıda insan da halk ayaklanmalarına katıldı.

Ayaklanan halkın şiddetli direnişi, El-Ariş'ten El-Sallum'a, İskenderiye'den Asvan'a kadar ülkenin dört bir yanına yayılmıştı. Ayaklanan kitlelerin bir kısmı valilerin evlerinin önünde kamp kurarak onları yakmakla tehdit etti, diğerleri ise sokaklara dökülerek park halindeki arabaları yaktı.

Enver Sedat ayaklanmalardan komünistleri sorumlu tutarken hayatı boyunca bu ayaklanmaya “Ekmek İntifadası” demeyi reddetti; bunun yerine “Haramilerin/Hırsızların İntifadası” ifadesini kullandı.
Enver Sedat ayaklanmalardan komünistleri sorumlu tutarken hayatı boyunca bu ayaklanmaya “Ekmek İntifadası” demeyi reddetti; bunun yerine “Haramilerin/Hırsızların İntifadası” ifadesini kullandı.

Üniversite öğrencileri, işçiler, hükümet çalışanları, aktivistler, avukatlar, yazarlar ve sanatçılar, protesto gösterileri yaparak, mitingler düzenleyerek ve çeşitli sloganlar atarak sahada yer aldılar:

  • “Çuval giymemiz yetmiyor… Ekmeğimizi almaya geliyorlar”
  • “Sayed Marei, beyefendi, bir kilo et artık bir geneihe (Mısır Poundu) mal oluyor”
  • “Ey Abdin'deki hükümdarımız… nerede hak, nerede din?”
  • “Ey infitah hırsızları, halk aç ve rahatsız”
  • “Biz öğrenciler, işçilerin yanında, kapitalist ittifaka karşıyız”
  • “O en son modayı giyiyor, biz on kişilik odada yaşıyoruz”
Göstericilerin kuşatma altındaki polis karakollarındaki silahların kontrolünü ele geçirmesinden korkan güvenlik güçleri, mağazalara, bankalara ve hükümet binalarına yönelik saldırılara acımasız güçle karşılık verdi.
Göstericilerin kuşatma altındaki polis karakollarındaki silahların kontrolünü ele geçirmesinden korkan güvenlik güçleri, mağazalara, bankalara ve hükümet binalarına yönelik saldırılara acımasız güçle karşılık verdi.

Cumhurbaşkanı Sedat, merkezî güvenlik güçlerine sokaklara çıkarak ülke genelinde sokakları kapatma emri verdi ve ordunun da tamamen silahlı olarak caddelere inmesini emretti. Askerler göstericilerin üzerine ateş açtığından can kayıpları anbean yükseliyordu, devlet ve ordu tarafından akşam 6'dan itibaren sıkı bir sokağa çıkma yasağıyla olağanüstü hal uygulandı. Ancak sabah 6'ya kadar ayaklanmalar aralıksız devam etti. O gün onlarca öğrenci, sanatçı, işçi ve aktivist zorla gözaltına alındı.

Mısır'ın en çok okunan gazetesi el-Ahram’da Ekmek İntifadası’nın yansımaları.
Mısır'ın en çok okunan gazetesi el-Ahram’da Ekmek İntifadası’nın yansımaları.

Protestolar, Başkan Sedat'ın ulusal televizyonda canlı yayında temel ihtiyaçlara yönelik sübvansiyonları kaldırarak kemer sıkma politikasını uygulamaya yönelik önceki kararının iptal edildiğini duyurduğu 19 Ocak'a kadar devam etti.

Bazıları için İntifada, işçi sınıfının ve Mısır solunun 1968 ile 1976 yılları arasında önderlik ettiği çeşitli isyanların doruk noktasıydı; diğerleri ise bunun, rejimin uyguladığı neoliberal ekonomi politikalarına karşı gelişen hızlı bir tepki olduğunu düşünmekteydi.