Emevîler'i neden sevmeliyiz?

Emevîler, İslâm tarihinin en önemli hanedanlıklarından biri olarak hem siyasî hem de kültürel anlamda derin izler bırakmış bir dönem oluşturmuştur. Bu hanedan, İslâm’ın yayılmasında, kültürel birikiminin zenginleşmesinde ve idarî bir düzenin kurulmasında büyük rol oynamıştır. Emevîler döneminde gerçekleşen fetihler, İslâm dünyasının sınırlarını genişletmekle kalmamış, aynı zamanda İslâm’ın evrensel bir din ve medeniyet olarak kökleşmesini sağlamıştır. Onları İslâm tarihinden çıkarmak, bu büyük başarıları ve İslâm medeniyetine yaptıkları katkıları görmezden gelmek olacaktır.
Emevîler, İslâm’ın sınırlarını Asya’dan Avrupa’ya kadar genişletmiş, bu coğrafyalarda İslâm’ın kökleşmesine zemin hazırlamışlardı.
711 yılında Târık bin Ziyâd liderliğindeki İslâm orduları, Cebelitarık Boğazı’nı geçerek İspanya topraklarına girmiş ve Endülüs’ü fethetmişti.

Bu fetihle birlikte Vizigot Krallığı çökertilmiş ve Endülüs, İslâm kültürünün Avrupa’daki en önemli merkezi haline gelmiştir.
Endülüs, Emevîler döneminde sadece bir fetih coğrafyası değil, aynı zamanda bilim, sanat ve düşüncenin zirveye ulaştığı bir yer olmuştu. Kurtuba’da inşa edilen medreseler ve kütüphaneler, Avrupa’nın aydınlanma sürecine katkıda bulunmuştu.
- Emevîler, Kuzey Afrika’da Berberî kabilelerini İslâm’a davet ederek bu bölgenin İslâm dünyasına entegrasyonunu sağlamışlardı.
Bu süreçte, Berberîler İslâm’ı kabul etmiş ve İslâm ordularının en önemli unsurlarından biri haline gelmişti. Kuzey Afrika’da kurulan bu güçlü bağ, bölgenin İslâm’ın Afrika kıtasına yayılmasında bir köprü görevi görmesine neden olmuştu.
- Doğuda Kuteybe bin Müslim liderliğinde gerçekleştirilen seferler, Horasan ve Maveraünnehir’in İslâm topraklarına katılmasını sağlamıştı.
Bu fetihler, Türklerin İslâm’la tanışmasına vesile olmuş ve İslâm’ın Asya içlerine yayılmasını hızlandırmıştı. Türkler, Emevîler döneminde İslâm’ı benimseyerek, ilerleyen yüzyıllarda İslâm medeniyetinin en güçlü savunucularından biri haline gelmişti.
- Hindistan’a yapılan seferlerle Sind bölgesi İslâm topraklarına katılmış ve İslâm’ın Hindistan’da kökleşmesinin temelleri atılmıştı.
Bu bölge, daha sonra Müslüman devletlerin kurulmasına zemin hazırlamış ve Hindistan’da İslâm’ın medeniyet boyutunu oluşturmuştu.

Emevîler, geniş bir coğrafyada kurdukları siyasî düzen ile İslâm dünyasında birliği sağlamış ve idarî mekanizmalar geliştirmişlerdi. Emevîler, halifelik makamını güçlendirmiş ve merkezî bir yönetim anlayışı geliştirmişti. Valiler aracılığıyla geniş coğrafyaları kontrol altında tutmuş, idarî düzeni sağlamışlardı. Bu düzen, İslâm dünyasında istikrarı ve güvenliği artırmıştı.
- Emevîler döneminde para birliği sağlanmış ve ilk İslâm dinarı basılmıştı. Abdülmelik bin Mervân, Arapçayı resmî dil ilân etmiş ve bu sayede idarî işler ve ticarette bir standart oluşturmuştu.

Bu durum, kültürel birliği güçlendirmiş ve farklı milletlerden insanların İslâm potasında birleşmesine katkı sağlamıştı. Bu reformlar, İslâm dünyasının ekonomik gücünü artırmış ve dış ticarette daha etkili bir oyuncu haline gelmesini sağlamıştı.
Emevîler, İslâm kültürünün zenginleşmesine ve farklı coğrafyalarda kökleşmesine büyük katkı sağlamıştı. Şam’daki Emevî Camii, bu dönemin en önemli mimarî eserlerinden biri olarak İslâm mimarisinin zirvesini temsil etmişti. Bu cami, İslâm sanatının ince işçiliğini ve estetiğini yansıtan bir abide olmuştu.

Emevîler, medreseler kurarak İslâmî ilimlerin gelişmesine zemin hazırlamışlardı. Hadis, tefsir ve fıkıh gibi ilimlerde önemli çalışmalar yapılmış ve bu alanlarda klasik eserler verilmişti. Emevîler'in gerçekleştirdiği fetihler ve bıraktığı miras, bugünkü İslâm dünyasının varlığında derin bir etki bırakmıştı.
Emevîler sayesinde İslâm, geniş bir coğrafyaya yayılmış ve bu bölgelerde kalıcı bir kimlik kazanmıştı. Kuzey Afrika, Orta Asya ve Endülüs gibi bölgelerde hâlâ görülen İslâm etkisi, bu dönemdeki fetihlerin neticesiydi.
Emevîler, İslâm’ı evrensel bir din haline getiren bir medeniyet anlayışı geliştirmişlerdi. Farklı kültürlerle etkileşim kurarak İslâm medeniyetini zenginleştirmiş ve evrensel değerler oluşturmuşlardı. Emevîler'in kurduğu idarî yapı, sonraki İslâm devletleri için bir model olmuştu. Bu yapı, İslâm dünyasında siyasî istikrarın sağlanmasında önemli bir rol oynamıştı.
Bir Müslüman için Emevîler'i sevmek, sadece bir tarihî döneme duyulan saygı değil, aynı zamanda İslâm medeniyetine yapılan büyük katkıları takdir etmektir.
Emevîler, İslâm’ın yayılması ve kökleşmesi için büyük fedakârlıklarda bulunmuş, bu uğurda önemli zaferler elde etmişlerdi. İslâm’ı farklı coğrafyalara taşıyarak milyonlarca insanın Müslüman olmasına vesile olmuşlardı. Ayrıca, İslâm kültürünün zenginleşmesi, bilim ve sanatın ilerlemesi için büyük çaba harcamışlardı.
Onları İslâm tarihinden çıkarmak, sadece bir dönemi değil, İslâm dünyasının kimliğini ve varlığını şekillendiren temel unsurları görmezden gelmek anlamına gelir. Emevîler, İslâm tarihine yaptıkları büyük katkılarla, hem geçmişte hem de bugün İslâm dünyası için bir ilham kaynağı olmayı sürdürmektedir.
Netice olarak Emevîler, İslâm tarihine damgasını vuran bir hanedanlık olarak, siyasî, askerî ve kültürel alanlarda büyük başarılara imza atmışlardı. Onların gerçekleştirdiği fetihler ve bıraktıkları miras, İslâm dünyasının bugün sahip olduğu değerlerin temelini oluşturmuştu.
Bir Müslüman için Emevîler’i takdir etmek, onların İslâm medeniyetine yaptığı katkıları anlamak ve bu mirası sahiplenmek demektir. Emevîler, İslâm tarihinin altın sayfalarında yer alan ve Müslümanlar için gurur kaynağı olan bir dönemi temsil etmektedir.

