Lev Tahor tarikatı: Kuruluşu, tarihi, suçlamalar ve faaliyetleri

Çocuk istismarı, zorla evlendirme ve insan kaçakçılığı ile anılan Yahudi tarikatı: Lev Tahor.
Çocuk istismarı, zorla evlendirme ve insan kaçakçılığı ile anılan Yahudi tarikatı: Lev Tahor.

Lev Tahor tarikatı, 1980’lerde Kudüs kentinde Shlomo Helbrans tarafından kurulmuş radikal bir Yahudi cemaatiydi ve kısa sürede hem Yahudi dünyasında hem de uluslararası kamuoyunda büyük tartışmalar yaratan bir yapıya dönüşmüştü.

Shlomo Helbrans, gençlik yıllarında ultra-Ortodoks toplulukların etkisi altında yetişmiş, dinî meselelere olağanüstü bir ilgi duymuş ve kendisini Yahudi mistisizmi ile haham literatürünün yorumlarına adamıştı. Ancak zamanla geliştirdiği katı dinî anlayış, onu geleneksel Ortodoks cemaatlerinden bile ayıracak ölçüde sertleşmişti. Helbrans, cemaatini “temizlik, takva ve modern dünyanın yozlaştırıcı unsurlarından kopuş” ilkesi üzerine kurduğunu iddia etmişti. Bu söylem, özellikle ruhsal arayış içinde olan gençler arasında başlangıçta belirli bir ilgi çekmişti.

İbranice “Saf Kalp” anlamına gelen Lev Tahor tarikatı, 1980’lerde Shlomo Helbrans tarafından İsrail'de kuruldu.
İbranice “Saf Kalp” anlamına gelen Lev Tahor tarikatı, 1980’lerde Shlomo Helbrans tarafından İsrail'de kuruldu.

Helbrans’ın İsrail’den ayrılışı cemaatin seyrini kökten değiştirmişti. 1990’ların başında bazı aileler ve takipçileriyle ABD’ye taşınmış, New York’un Brooklyn bölgesinde yeni bir yaşam kurmuştu. Bu dönemde cemaat giderek kapalı bir yapıya bürünmüş, dış dünya ile temas minimuma indirilmiş, üyeler sıkı kurallar ve ağır ibadet programlarıyla yaşamaya başlamıştı.

  • Helbrans’ın karizmatik ve otoriter liderliği etrafında şekillenen bu toplulukta, kadınların çok erken yaşta evlendirildiği, eğitim haklarının sınırlandığı, erkeklerin ise sürekli dinî eğitime zorlandığı iddia edilmişti.
Bugüne kadar aralarında ABD, Kanada, Guatemala ve Meksika'nın da yer aldığı bazı ülkelerde faaliyet gösteren tarikatın, 300 ila 350 üyesi olduğu düşünülüyor.
Bugüne kadar aralarında ABD, Kanada, Guatemala ve Meksika'nın da yer aldığı bazı ülkelerde faaliyet gösteren tarikatın, 300 ila 350 üyesi olduğu düşünülüyor.

Tarikat hakkında en ciddi suçlamaların başlangıcı da yine bu yıllara denk gelmişti. Helbrans 1994’te bir çocuğu “dinî eğitim vermek amacıyla kaçırdığı” gerekçesiyle ABD’de yargılanmış ve hapse girmişti. Bu olay, cemaatin uluslararası düzeyde bilinirliğini artırırken aynı zamanda güvenlik birimlerinin de dikkatlerini üzerine çekmişti.

Helbrans cezaevinden çıktıktan sonra ABD’yi terk etmiş ve Kanada’ya geçmişti. Bu geçiş, tarikatın yeniden yapılanma sürecinin başlangıcı olmuştu. 2000’li yıllarda Lev Tahor, Quebec ve Ontario eyaletlerinde kapalı bir yaşam sürmüş, üyeler modern hayata tümüyle sırtlarını dönmüşlerdi. Tarikat mensupları siyah giysiler, uzun paltolar ve yüzlerini neredeyse tamamen kapatan kıyafetler giyen kadınlarla medyada sıkça görülür olmuştu. Kanada makamları bu dönemde çocuk istismarı, zorla evlendirme, psikolojik baskı, eğitim hakkının engellenmesi ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakma gibi çok sayıda iddia nedeniyle soruşturmalar başlatmıştı. Bazı çocuklar devlet korumasına alınmış, tarikat üyeleri ise bunun “dinî özgürlüklerine yapılan bir saldırı” olduğunu savunmuştu.

Katı bir tür ultra-Ortodoks Yahudilik uygulayan Lev Tahor tarikatı, üyeleri üzerinde sıkı bir kontrol uyguluyor, eğitimlerini, yabancılarla etkileşimlerini sınırlıyor.
Katı bir tür ultra-Ortodoks Yahudilik uygulayan Lev Tahor tarikatı, üyeleri üzerinde sıkı bir kontrol uyguluyor, eğitimlerini, yabancılarla etkileşimlerini sınırlıyor.
  • 2013 ve 2014’te Kanada’da artan yasal baskılar, tarikatın topluca göç etmesine neden olmuştu. Lev Tahor üyeleri önce Guatemala’ya gitmiş, daha sonra da tarikatın kontrolünü ele alan yeni liderler eşliğinde farklı ülkelere dağılmışlardı.

Shlomo Helbrans 2017’de Meksika’da bir nehirde boğularak ölmüştü; ölüm koşullarının tam olarak aydınlanamaması tarikat hakkında birçok spekülasyona yol açmıştı. Helbrans’ın ölümünden sonra liderliği oğlu Nachman Helbrans devralmıştı. Ancak Nachman ve diğer bazı üst düzey üyeler kısa süre içinde ABD’de kaçırma, insan kaçakçılığı, çocuk istismarı ve zorla evlendirme suçlamalarıyla yargılanmış ve mahkûm edilmişti. Bu dönemde ABD Adalet Bakanlığı, Lev Tahor'u “aileleri parçalamak, kadınları ve kız çocuklarını kontrol etmek, sınırları yasa dışı şekilde geçirmeye zorlamak ve dinî gerekçelerle sistematik istismar uygulamak için suç örgütü gibi hareket eden” bir yapı olarak tanımlamıştı.

Tarikatın üyeleri Guatemala’da da uzun süre barınamamıştı. Bölge halkı ve yerel makamlar, tarikatın kapalı yapısından ve çocuklara uyguladığı iddia edilen kötü muameleden rahatsız olmuş, bu nedenle birçok kez soruşturma açılmıştı. Lev Tahor mensupları, kendi içlerinde geliştirdikleri katı sosyal kuralları sürdürmüş, dış dünya ile ilişkilerini minimum seviyede tutmuş, hatta zaman zaman devlet kurumlarıyla karşı karşıya gelmişlerdi. Bazı aileler, tarikatın baskıcı yapısından kaçmak için uluslararası kuruluşlara başvurmuş ve çocuklarını kurtarmak için hukukî mücadele yürütmüştü.

Lev Tahor’un en tartışmalı uygulamaları arasında, yetişkin erkeklerle çok genç kızların evlendirildiği iddiaları öne çıkmıştı. Tarikat mensupları bu evliliklerin “dinî geleneklere uygun” olduğunu savunmuş, ancak Kanada, ABD ve Guatemala makamları bu uygulamaları çocuk istismarı ve zorla evlendirme kapsamında değerlendirmişti. Eğitim konusunda da benzer bir çizgi izlenmişti: çocuklar modern müfredattan tamamen uzak tutulmuş, yalnızca tarikatın kendi dinî eğitim programlarına tabi tutulmuştu. Sağlık hizmetleri de tarikat içinde büyük ölçüde “dinî tedavi” yöntemleriyle sınırlandırılmış, modern tıbba erişim çoğu zaman yasaklanmıştı.

Varlık gösterdiği ülkelerde çocuk kaçırma, insan ticareti, zorla hamile bırakma ve tecavüz gibi suçlarla suçlanan tarikat, defalarca suçüstü yakalanmasının yanında son olarak Kolombiyalı yetkililer tarafından 23 Kasım 2025 tarihinde baskına uğradı. Baskında 9 kişi göz altına alınırken, polis Lev Tahor'dan 17 çocuğu kurtardıklarını açıkladı.
Varlık gösterdiği ülkelerde çocuk kaçırma, insan ticareti, zorla hamile bırakma ve tecavüz gibi suçlarla suçlanan tarikat, defalarca suçüstü yakalanmasının yanında son olarak Kolombiyalı yetkililer tarafından 23 Kasım 2025 tarihinde baskına uğradı. Baskında 9 kişi göz altına alınırken, polis Lev Tahor'dan 17 çocuğu kurtardıklarını açıkladı.
  • Lev Tahor yıllar içinde kendisini “dünyanın en saf Yahudi topluluğu” olarak nitelendirmişti.
  • Ancak Yahudi dünyasının büyük çoğunluğu, tarikatı ana akım Yahudi geleneğinden tümüyle kopuk, marjinal ve aşırıcı bir hareket olarak görmüştü.

Haredi liderler bile Lev Tahor’u “uç noktada bir sapma” olarak değerlendirmiş, özellikle çocuklarla ilgili uygulamalarını sert biçimde eleştirmişti. Tarikat ise bu eleştirileri “ahlakî yozlaşmanın bir sonucu” olarak nitelendirmiş ve kendisini “gerçek Tevrat yolunu savunan küçük bir cemaat” olarak tanıtmaya devam etmişti.

Helbrans’ın ölümünden sonra cemaat içinde güç mücadeleleri yaşanmış, bazı gruplaşmalar tarikatın rotası üzerinde söz sahibi olmaya çalışmıştı. Bu iç karışıklık tarikatın dağılmasına yol açmamıştı, fakat merkezi otoriteyi zayıflatmıştı. Nachman Helbrans ve bazı liderlerin tutuklanmasıyla birlikte yapının uluslararası hareket kabiliyeti de azalmıştı. Ancak tarikatın kalıntıları farklı ülkelerde küçük gruplar halinde varlıklarını sürdürmüşlerdi. Guatemala’dan Meksika’ya, oradan Karayipler’e ve Orta Amerika’nın diğer bölgelerine geçen bu gruplar, takip edildiklerini düşündükleri için sık sık yer değiştirmiş ve çoğu zaman izole yaşamaya devam etmişlerdi.

Tarikat bugün eski gücünü büyük ölçüde yitirmiş olmasına rağmen, mirası uluslararası düzeyde tartışılmaya devam ediyor.
Tarikat bugün eski gücünü büyük ölçüde yitirmiş olmasına rağmen, mirası uluslararası düzeyde tartışılmaya devam ediyor.

Lev Tahor’un bugünkü durumu hâlâ belirsizliğini koruyordu. Bazı üyelerin Orta Amerika’da kapalı topluluklar içinde yaşamayı sürdürdükleri biliniyordu. Buna rağmen tarikat, uluslararası basında hâlâ “en radikal dinî gruplardan biri” olarak anılıyor ve özellikle çocukların güvenliği konusunda uluslararası kuruluşların dikkatini çekiyordu. Tarikat hakkında açılmış davalar, verilen cezalar ve hükümetlerin yürüttüğü soruşturmalar, Lev Tahor’un küresel çapta tartışılan bir yapı haline gelmesine neden olmuştu.

Lev Tahor’un tarih boyunca geliştirdiği kapalı, kontrolcü ve sert dinî uygulamalar, tarikatı hem Yahudi dünyasında hem de uluslararası kamuoyunda yoğun biçimde tartışılan bir örnek haline getirmişti. Modern toplumlarla kurdukları düşmanca ilişki, üyeler üzerindeki baskı ve kontrol mekanizmaları, kadın ve çocuklara yönelik iddia edilen insan hakları ihlalleri, Helbrans ailesinin nüfuzlu ve karizmatik liderlik tarzı, tarikatın uluslararası çapta araştırmalara konu olmasına yol açmıştı. Tüm bu süreç içinde Lev Tahor, kendisini daima “dinin saf halini koruyan son topluluk” olarak tanıtmıştı; ancak devlet kurumları, insan hakları örgütleri ve eski üyeler, tarikatı sistematik istismar ve baskı üreten bir yapı olarak tanımlamışlardı.

Netice olarak Lev Tahor tarikatının hikâyesi, modern dünyada radikal dinî toplulukların nasıl oluştuğunu, zaman içinde nasıl kapalı ve baskıcı yapılara dönüşebildiğini ve uluslararası hukukla nasıl çatışabildiğini gösteren dikkat çekici bir örnek sunmuştu. Tarikat bugün eski gücünü büyük ölçüde yitirmiş olmasına rağmen, mirası uluslararası düzeyde tartışılmaya devam ediyor ve özellikle dinî özgürlükler ile çocukların korunması arasındaki hassas denge bakımından önemli bir vaka olarak görülüyordu.