Bir ahlâk çatışması öyküsü: Your Honor

Your Honor
Your Honor

Breaking Bad dizisinde dahiyane zekâsı ve derin kimya bilgisini maddi zorlukları aşmak adına istemese de suç işlemek için kullanan Walter White karakteriyle tanıdığımız Bryan Cranston, bu kez, ölümlü bir kazaya karışan oğlunu adalet ve mafyanın elinden kurtarmaya çalışırken ahlâksız bir suçluya dönüşen Yargıç Michael Desiato’nun hikâyesini konu alan Your Honor isimli diziyle olağanüstü performans sergilemeyi sürdürüyor.

Adil kararlarıyla ve mesleki ahlâklarıyla nam salmış yargıçların, günün birinde söz konusu kendileri ve birinci derece yakınlarının hayatları olursa, adalet ve vicdan karşısında nasıl tutum takınacakları, adalet ile duyguları arasında kalmışlıklarını nasıl aşacakları, ortaya çıkan dilemmaları nasıl çözecekleri sinemanın her zaman ilgi duyduğu sorular arasında yer ala geldi. Daha da somutlaştırırsak, bir yargıcın oğlu ölümlü bir kazaya karışıp olay yerinden kaçarsa ve ölen kişi de tanınmış bir suç baronunun oğlu çıkarsa örneğin; oğlunun ve kendisinin hayatının tehlike altına girdiğini hisseden yargıcın tavrı ne olurdu? Yine meseleyi kendilerinin hayatları pahasına hukuka mı havale eder, mafya ile yüzleşmeyi mi tercih eder, yoksa ahlâki bir savrulma yaşamayı da göze alarak sorunu ortadan kaldırma yoluna mı giderdi? Özetle, olaylar nasıl gelişirdi?

Oğlunun ve kendisinin hayatının tehlike altına girdiğini hisseden yargıcın tavrı ne olurdu?
Oğlunun ve kendisinin hayatının tehlike altına girdiğini hisseden yargıcın tavrı ne olurdu?

Bir yargıcı adalet ile duyguları arasında ikilimde bırakan bir polisiye senaryo fikri, sıkça işlenmesi bakımından neredeyse klişeleşmiş bir durum. Geride bıraktığımız Aralık ayında Showtime ekranlarında izleyiciyle buluşan ve büyük oranda İsrail dizisi Kvodo’dan esinlenen Your Honor (Sayın Yargıç) isimli dizi de, bu anlamda klişe bir dizi. Ancak dizinin kısa sürede kazandığı popülarite ve imdb’de elde ettiği 8.5 gibi oldukça yüksek puan ortalaması, dikkate değer bir başarıya tekabül ediyor. Bu durumun da elbette birkaç haklı gerekçesi olduğundan söz edebiliriz.

İkilemlerin doğurduğu dejenerasyon

İlk olarak, Your Honor’ın başrolünde Breaking Bad’de Walter White karakteriyle dünya çapında üne kavuşan Bryan Cranston yer alıyor. Dizide, Yargıç Michael Desiato isimli karaktere hayat veren Cranston’ın oyunculuğu yine olağanüstü. Oldukça başarılı bir mesleki kariyeri olan ve ince elenip sık dokunmuş adil kararlarıyla ünlenen Yargıç Desiato, eşini yaklaşık 10 yıl önce bir cinayete kurban vermiş bir karakter. Desiato, eşinin ölüm yıldönümünde, tek çocuğu Adam’dan (Hunter Doohan) ölümlü bir trafik kazasına karışıp, olay yerinden kaçtığını öğrenerek sarsılıyor. Adam’ın kaza yapmasına, kendisini araçla takip eden bir grup çete üyesinden kaçarken yakalandığı astım krizi neden oluyor. Aracında solunum aletine uzanmaya çalışan Adam, o sırada motosiklet üzerinde seyreden kendisi yaşlarındaki bir gence aracıyla vurarak ağır yaralanmasına neden oluyor. Ambulans çağırmak isteyen Adam, astım krizi nedeniyle soluk almakta zorlandığı için yardım çağıramıyor ve çarptığı genç orada ölüyor. Bu durum karşısından paniğe kapılan Adam, hızla olay yerinden kaçıyor.

Dizide, Yargıç Michael Desiato isimli karaktere hayat veren Cranston’ın oyunculuğu yine olağanüstü.
Dizide, Yargıç Michael Desiato isimli karaktere hayat veren Cranston’ın oyunculuğu yine olağanüstü.

Eve geldiğinde olan biteni öğrenen baba Desiato, kazaya astım krizi neden olduğu ve oğlu bir anlık panikle olay yerinden kaçtığı için, olan bitenin hukuksal düzlemde savunulabilir bir durum olduğunu düşünerek, oğlunu polise teslim olmaya ikna ediyor. Ancak gittikleri polis merkezinde olayın tüm akışını değiştirecek bir durumla karşılaşıyor. Yargıç Desiato, ölen 17 yaşındaki gencin, bölgenin en büyük suç baronlarından Jimmy Baxter’ın (Michael Stuhlbarg) oğlu Rocco (Benjamin Hassan Wadsworth) olduğunu öğrendiğinde, oğlu Adam ile polis merkezinden hızla uzaklaşmayı tercih ediyor. Zira o andan itibaren, oğulları bir vur-kaç cinayetine kurban giden Baxterlar’ın, bu olaya kayıtsız kalmayarak intikam peşine düşecekleri düşüncesiyle oğlunun ve kendisinin hayatını tehlikede hissediyor. Oğlunu Baxter belasından uzak tutmak isteyen baba, o andan itibaren duygularının etkisi altında kalarak, o güne kadar adaleti sağlayan yargıçlık kimliğinden hızla sıyrılarak, oğlunu kurtarma pahasına adaleti aşındıran suçlu bir baba rolüne bürünmeye başlıyor.

  • Zira delilleri karartmak ve yok etmek, mesleki birikimini, yargıç kimliğini ve çevresini varoluşsal olduğunu düşündüğü sebeplerle kişisel çıkarları için kullanmak ve süreç yönetimini yalanlarla yürütmek gibi hiç de masum olmayan yöntemlere başvurmaktan çekinmiyor. Dolayısıyla, Yargıç Desiato için saygın bir hukuk adamından ahlâksız bir suçluya dönüşme süreci başlamış oluyor.

Yargıç Desiato’nun Jenga Kulesi

Bu noktada, ABD’li sinema eleştirmeni Jen Chaney’nin Yargıç Desiato karakterinin yaşadığı dönüşüme dair değerlendirmesinde yaptığı benzetme oldukça çarpıcı: “Yargıç, her an yıkılacakmış gibi görünen, örtülü bir jenga kulesi yaratana kadar bir aldatma girişimini diğerinin üzerine yerleştirmeyi sürdürür. Bu kule yapımı, diziyi de yönlendiren -en önemli- unsurdur.”

Yargıç Desiato için saygın bir hukuk adamından ahlâksız bir suçluya dönüşme süreci başlamış oluyor.
Yargıç Desiato için saygın bir hukuk adamından ahlâksız bir suçluya dönüşme süreci başlamış oluyor.

Diğer yandan, New Orleans’ta geçen olaylar silsilesini konu alan dizide ortaya konan yozlaşmış sistem ve bunun yansıması olan mafya-polis-politikacı-yargıç iç içeliği bahis mevzuu bu kulenin tüm inşacılarını görmemizi de sağlıyor. Oldukça klişe bu olguya rağmen, Desiato’nun son derece acımasız etik ikilemlerinin doğurduğu sonuçlar ve sürpriz gelişmeler izleyiciyi peşinden sürükleyecek ve merak uyandıracak başarılı bir olay örgüsü sunmayı da başarıyor.

Dizinin her bölümünde ortaya çıkan yeni karakterler ile bilerek ya da bilmeden örtbas edilmeye çalışılan suçlara alet olanlar çoğaldıkça, ortaya çözümü daha da merak uyandıran büyük bir karmaşa çıkıyor. Bu durum, yalnızca Yargıç Desiato’nun değil, aynı zamanda birçok karakterin sırlar, hukuksuzluk ve ahlâksızlıkla inşa edilen jenga kulesini her geçen gün ve hep birlikte biraz daha yükseltmesine de neden oluyor.

Öte yandan, dizinin özellikle ilk bölümünde yansıtılan ve izleyiciye nefessiz kaldığını hissettiren kaza atmosferi, oldukça başarılı sayılabilecek gerilimli sahneler ve muhteşem oyunculuklar diziyi heyecanlı ve sürükleyici kılan diğer başat unsurlar arasında yer alıyor.

Yönetmenliğini Edward Berger ve Clark Johnson, yaratıcılığını ise Criminal Justice isimli dizinin (2008-2009) senaristi Peter Moffat’in üstlendiği Your Honor, toplam 10 bölümden oluşuyor. Yazımızın yazıldığı tarih itibarıyla ilk üç bölümü yayınlanan dizinin kısa zamanda geniş bir izleyici kitlesine ulaşması nedeniyle 2. sezonuyla sürmesi de bekleniyor.