Evrak-ı perişan arasında: Abdükhak Hâmid Tarhan’ın unutulmuş iki şiiri

Genç yaşında kazandığı şöhreti ömrü boyunca sürdüren Abdülhak Hâmid, yaşadığı dönemin çok okunan ve sevilen şairlerinin başında gelir.
Genç yaşında kazandığı şöhreti ömrü boyunca sürdüren Abdülhak Hâmid, yaşadığı dönemin çok okunan ve sevilen şairlerinin başında gelir.

Her iki şiirde de Sarıkamış şehitlerinin yetim kalmış çocukları, çeşitli sıfatlarla nitelendirilerek yüceltilir. Aruz ölçüsüyle kaleme alınan “Küçük Misafirlerimize” ve “Yine Onlar Hakkında”, Abdülhak Hâmid Tarhan’ın yaşanan ânı ve tarihî hadiseleri şiirleştiren metinlerinden bazıları olarak ön plana çıkmaktadır.

Eserleriyle olduğu kadar hayatıyla da Tanzimat sonrası Türk edebiyatının en ilgi çekici simalarından biri olan Abdülhak Hâmid Tarhan (1852-1937) 1 , modern Türk şiirine gerek şekil gerekse tematik bakımdan zenginlik kazandırmış bir şahsiyettir. Günümüzde neredeyse sadece Makber şiiriyle hatırlanan Abdülhak Hâmid, Tanzimat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini yaşamış; anılan bu dönemlerde edebiyatımıza yön veren isimlerden biri olmuştur.

Abdülhak Hâmid, sıra dışı hayatı, monokl gözlüğü, aşkları, ölümü, cenaze töreni 2 ve hakkında düzenlenen ihtifallerle bir edebiyat sosyolojisi vakası olarak incelenecek nispette ilgi çekici bir isimdir.

Genç yaşında kazandığı şöhreti ömrü boyunca sürdüren Abdülhak Hâmid, yaşadığı dönemin çok okunan ve sevilen şairlerinin başında gelir. Denilebilir ki o, hemen herkesin “şair-i âzam”ı, çoğu isme göre şiirimizin “dâhi-i âzam”ıdır. Şüphesiz ki bu durumun oluşmasında “Abdülhak Hâmid” ismi etrafında oluşan şöhret hâlesinin çekim gücü ile siyasi erklerin ve “kanonik yapı”nın onu daima desteklemesinin rolü büyüktür.

O, hemen herkesin “şair-i âzam”ı, çoğu isme göre şiirimizin “dâhi-i âzam”ıdır.
O, hemen herkesin “şair-i âzam”ı, çoğu isme göre şiirimizin “dâhi-i âzam”ıdır.

Dönemindeki pek çok övgü ve çok az sayıdaki eleştiri yazılarını bir kenara bırakırsak Abdülhak Hâmid Tarhan ile ilgili en dikkat çekici yorumlardan biri Tanpınar’dan gelir. Ahmet Hamdi Tanpınar, “Türk Şiirinde Büyük Ürperme: Hâmid” başlıklı yazısında Abdülhak Hâmid Tarhan’ın şiiri ile ilgili şu tespiti yapar: “Hiçbir zaman mısra zevkini ve iyi işçi sabrını tatmamış da olsa, Hâmid, bilhassa ‘Makber’iyle, Türk şiirinin bir tarafında daima kendini duyuracak bir büyük ürpermedir. Çoğunu, şekil endişesizliğiyle, dile ve şekle karşı garip istihfafı yüzünden harcamış da olsa Hâmid’in eserlerinde kendisini büyük şair yapabilecek vasıfların çoğu vardır. Hâmid’e her zaman bir zengin madene dönülür gibi dönülecektir.” 3

Abdülhak Hâmid Tarhan’ın şiiri, çoğunlukla insanın ruhî çalkantılarını dile getiren, bu sebeple de felsefî bir derinlik kazanan bir şiirdir.

Tanzimat neslinin ilk kuşak şairlerinden farklı olarak genellikle sosyal ve siyasi meselelerden uzak duran Abdülhak Hâmid, tıpkı Recaizade Mahmut Ekrem gibi şiirlerinde ölüm, aşk, mazi, kadın, tabiat, hüzün, ferdî ıstıraplar temalarına yoğunlaşır. O, bir yandan metafizik konulara eğilirken bir yandan da yaşadığı anları ve müşahedelerini şiirleştirmekten geri durmamıştır. Edebiyat tarihimizin ilk pastoral şiiri kabul edilen Sahra’da kır hayatına eğilen şair, şiirlerinde aruzun değişik kalıplarını denemiş, yer yer mısra bütünlüğünü kırarak Servet-i Fünun şiirinde sıkça karşımıza çıkacak olan “anjambament”e zemin hazırlamıştır.

Modern edebiyatımızın öncü isimlerinden Abdülhak Hâmid’in külliyatının bir bütün hâlinde neşredilmesinde İnci Enginün’ün emekleri büyüktür.
Modern edebiyatımızın öncü isimlerinden Abdülhak Hâmid’in külliyatının bir bütün hâlinde neşredilmesinde İnci Enginün’ün emekleri büyüktür.

Modern edebiyatımızın öncü isimlerinden Abdülhak Hâmid’in külliyatının bir bütün hâlinde neşredilmesinde İnci Enginün’ün emekleri büyüktür. İnci Hoca, bütün ömrü boyunca Abdülhak Hâmid’in eserlerinin neşri için uğraşmış; başta şiirleri, tiyatroları, hatıraları, mektupları olmak üzere Tarhan’ın bütün eserlerini sağlam bir edisyonla yayına hazırlamıştır. Geçtiğimiz yıl neşredilen Makaleler-Belgeler kitabı, 4 bu külliyatın son halkasını oluşturmaktadır ki kitap; İnci Enginün’ün şairle ilgili kaleme aldığı makalelerin yanı sıra, şair-i âzamın bazı yazılarını, söyleşilerini, Hâmid hakkında yazılanları ve şaire yazılmış bazı mektupları içermesi bakımından önemli bir kaynak olarak karşımızda durmaktadır.

İnci Enginün.
İnci Enginün.

İnci Enginün, Bütün Şiirleri cildinin takdiminde doktora tezini hazırlarken Abdülhak Hâmid’in eserlerini yayımlamayı düşündüğünü, fakat malzemenin çokluğunun ve dağınıklığının kendisini ürküttüğünü belirtir. 585 yıllık ömründe hemen her gün yazan, dönemin pek çok süreli yayınında eserlerini neşreden, onlarca kişiyle mektuplaşan Abdülhak Hamid’in külliyatını neşretmenin zorluğu ortadadır.

Bu minvalde şair-i âzamın külliyatına küçük bir katkı olmak üzere Abdülhak Hâmid’in kitaplarına girmemiş iki şiiri aşağıda dikkatlere sunulmaktadır. Bu şiirler, 23 Nisan 1923 tarihinde Hüseyin Cahit Yalçın yönetiminde yayımlanan Tanin gazetesinde neşredilmiştir. Şiirlerin başında “İki Nevaziş-i Muhalled 6 başlığı altında şu açıklama yer alır.

“Abdülhak Hâmid” ismi etrafında oluşan şöhret hâlesinin çekim gücü ile siyasi erklerin ve “kanonik yapı”nın onu daima desteklemesinin rolü büyüktür.
“Abdülhak Hâmid” ismi etrafında oluşan şöhret hâlesinin çekim gücü ile siyasi erklerin ve “kanonik yapı”nın onu daima desteklemesinin rolü büyüktür.

“İstanbul’un bir müddetten beri muazzez misafirleri olan Sarıkamış evlad-ı şühedasını Şark Mahfeli tarafından verilen ziyafette bizzat hazır bulunmakla şair-i âzamımız suret-i mahsusada taltif etmişti.Şimdi de iki neşide-i muhallede ile o sevgili yavrulara ebedî bir berat-ı mübahat 7 ithaf ediyor. Pek asil birer şehzade-i tarih olan bu şühedazâdeler şerefine bu akşam verilecek müsamerede okunacak olan şu iki manzumeyi en evvel Tanin gazetesi neşretmekle iftihar eder.”

Şiirlerin bu takdiminden anlaşılmaktadır ki 1923 yılının Nisan’ında Sarıkamış şehitlerinin evlatları Şark Mahfeli 8 tarafından İstanbul’a davet edilmiş ve bir süre İstanbul’da ağırlanmıştır. Abdülhak Hamid de Şark Mahfeli tarafından düzenlenen ziyafette hazır bulunmuş, ardından da bu küçük misafirlerle ilgili hislerini dile getiren aşağıdaki iki şiiri kaleme almıştır. Her iki şiirde de Sarıkamış şehitlerinin yetim kalmış çocukları, çeşitli sıfatlarla nitelendirilerek yüceltilir. Aruz ölçüsüyle kaleme alınan “Küçük Misafirlerimize” ve “Yine Onlar Hakkında”, Abdülhak Hâmid Tarhan’ın yaşanan anı ve tarihî hadiseleri şiirleştiren metinlerinden bazıları olarak ön plana çıkmaktadır.

Küçük Misafirlerimize

  • Abdülhak Hâmid'in Hatıraları.
  • Şüheda-zâde 9 çocuklar!... Size ey nesl-i yetîm Rabt-ı kalp etmeğe 10 ayniyle ibadet diyorum ben Yeniden halkediyormuş gibi hallâk-ı kerîm 11 Size zürriyet-i nevzad-ı şehadet 12 diyorum ben!.
  • Siz ki doğmaktasınız sâye-i milliyette, 13 Dâr-ı eytama 14 değil, âlem-i İslâm’a bu dem!.. 15 Ebediyet duyuyor ruhum o zürriyette, O büyük hey’ete girmez ne yetimlik ne adem!.. 16
  • Ben, çocuklar, size öksüz diyemem, çünkü sizin Bu vatan validenizdir ve bu millet babanız Şeref ve şân veren evlâdısınız cümlemizin Ve sizin âlem-i bâlâda 17 da vardır yuvanız:
  • “İslâm’ı nîk-nâm eden 18 erbâb-ı nâm ü şân 19 Bir kârbânıdır 20 şühedânın bu kehkeşân!.. 21 Seyyar 22 olan bu şa’şaalar, 23 din ü devletin Tarih-i şânıdır 24 ki o merdân-ı milletin 25 Ervâhı 26 suretinde yazılmış semâlara!.. Cennettir âşiyân27 o mukaddes hümâlara!.. 28
  • Milletin en küçük efrâdı 29 bugün Nesl-i âtisi 30 için en büyük ecdadısınız 31 siz Hem yarın sizde ayândır 32 hem dün Yavrular işte o yıldızların evlâdısınız siz!.. Cuma, 4 Ramazan 1341 (20 Nisan 1923)

Yine Onlar Hakkında

  • Abdülhak Hâmid Tarhan, Bütün Şiirleri.
  • Ordudan her biri bir peyk-i zafer 33 Gerçi rikkatle 34 beraber, heyhât!.. Verdiler meclise bir taze hayât, Bu güler yüzlü sabî 35 âbideler!..
  • Bize ihsân-ı hayât etmek 36 için Muktedî 37 cümlesi eser-i pedere, Müterakkıb 38 gibidirler kadere Hasma 39 ilkâ-yı memât 40 etmek için!..
  • Bu küçük kâfile-yi istikbâl 41 Geliyor geçmişi itmâma 42 bugün!.. Giriyor âlem-i İslâm’a bugün Yeni bir âile-i necm ü hilâl!.. 43
  • Cuma, 4 Ramazan 1341 (20 Nisan 1923) Tanin, S.192, 23 Nisan 1923, s. 1.

1. Abdülhak Hâmid’in hayatı hakkında bkz.: Abdülhak Hâmid Tarhan, Abdülhâk Hamid’in Hatıraları, (Haz. İnci Enginün), Dergâh Yay., İstanbul, 1994.; İhsan Safi, Altın Suyuna Batırılmış Hayat, Dergâh Yay., İstanbul, 2006. 2. Bu konu hakkında bkz.: İsmail Alper Kumsar, “Vefa ile Siyasa Arasında: Abdülhak Hamid Tarhan’ın Vefatı ve Türk Matbuatındaki Yansımaları”, Vefa, Cefa, Vefasızlık Kitabı içinde, (Ed. Emine Gürsoy Naskali), Kitabevi Yay., 2021, s.115-193. 3. Ahmet Hamdi Tanpınar, Edebiyat Üzerine Makaleler, (Haz. Zeynep Kerman), 15. Bas., Dergâh Yay., s. 265. 4. İnci Enginün, Abdülhak Hâmit Tarhan Makaleler-Belgeler, Dergâh Yay., İst., 2021, 510 s. 5. Abdülhak Hâmid Tarhan, Bütün Şiirleri, 3. Bas., Dergâh Yay., İst., 2019, s. 15. 6. nevaziş-i muhalled: ebedi iltifat, gönül alma. 7. berat-ı mübahat: övünç beratı. 8. Şark Mahfeli/Mahfili, kaynaklarda daha çok Masonik bir sivil toplum örgütü olarak anılmaktadır ve 1922’de Şark Mahfeli Nizamnamesi adı altında bir broşür neşretmiştir. Cemal Kutay Tarih Sohbetleri’nin 7. cildinde (Sontelgraf Matbaası, İst., 1968, s.119) Şark Mahfeli’ni şu cümlelerle anar: “Bu mahfeli takiben Cavit Bey’in (Maliye Nazırı) Meşrutiyet, Prens Aziz Hasan Paşa’nın riyasetinde Vatan, Nail Reşit Bey’in riyasetinde Vefa, Doktor Suhami’nin riyasetinde Şark ve diğer üç mahfel kuruldu...” Malik Aksel ise “Divanyolu Konakları” adlı yazısında Şark Mahfeli ile ilgili şu bilgiyi verir: “Arap İzzet’in konağının] birkaç ev ve dükkân ilerisinde mermer kapılı iki katlı genişçe bir bina gelir ki bu da Esvapçıbaşı İlyas Bey’in konağı idi. Mütareke’den sonra Salâhaddin Sırmalı’nın teşebbüsü ile Şark Mahfeli diye bir kulüp olmuş, Rafet Paşa dahi İstanbul’un kurtuluşunu buranın basık bir penceresinden halka nutuklar vererek tes’id etmiş, müjdelemiştir.” Malik Aksel, a.g.y., İstanbul’un Ortası, (Haz. Beşir Ayvazoğlu), Kapı Yay., İst., 2011, s. 87-92. 9. şühedazâde: şehit çocukları. 10. rabt-ı kalp etmek: kalp bağı kurmak. 11. hallâk-ı kerîm: yüce Allah. 12. zürriyet-i nevzad-ı şehadet: şehitlerin yeni doğmuş nesilleri. 13. sâye-i milliyet: millî gölge. 14. dâr-ı eytam: yetimhane. 15. dem: zaman, çağ. 16. adem: yokluk. 17. âlem-i bâlâ: yüce âlem. 18. nîk-nâm etmek: şereflendirmek. 19. erbâb-ı nâm ü şân: şan ve şöhret sahibi kimseler. 20. karban: kervan. 21. kehkeşan: samanyolu. 22. seyyar: geçici. 23. şa’şaa: gösteriş, debdebe. 24. tarih-i şân: şanlı tarih. 25. merdân-ı millet: milletin yiğitleri. 26. ervâh: ruhlar. 27. âşiyân: yuva. 28. hümâ: efsanevî kuş. 29. efrad: fertler, kişiler. 30. nesl-i âti: geleceğin nesli. 31. ecdad: atalar. 32. ayân: belli, açık. 33. peyk-i zafer: zafer habercisi. 34. rikkat: merhamet, acıma. 35. sabî: çocuk. 36. ihsân-ı hayât etmek: hayat bağışlamak. 37. muktedî: örnek alan, uyan. 38. müterakkıb: bekleyen, gözleyen. 39. hasım: düşman. 40. ilkâ-yı memât: ölüm vermek. 41. kâfile-yi istikbâl: geleceğin topluluğu. 42. itmam: tamamlama. 43. âile-i necm ü hilâl: hilal ve yıldız ailesi.