Gençlik edebiyatı henüz hak ettiği ilgiyi görmüyor

Prof. Dr. Aliye Üstten ile gençlik edebiyatı meselesini farklı bağlamlarıyla masaya yatırdık.
Prof. Dr. Aliye Üstten ile gençlik edebiyatı meselesini farklı bağlamlarıyla masaya yatırdık.

Gençlik edebiyatı bir yandan çok hızlı genişlerken bir yandan da sayısız sorunu beraberinde getiriyor. Gençlerin beklentileri, dünyaları, dilleri üzerine düşünülerek üretilen ve edebî değeri olan az sayıda eser var. Bunun yanında oldukça sorunlu olduğu düşünülen eserler, çalışmalar da söz konusu. Yayıncılığın güncel sorunlarından olan gençlik edebiyatı hakkında çok ciddi tartışmalar yaşandığını söylemek ise zor. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi’nde Prof. Dr. Aliye Uslu Üstten, yıllardır bu alanda çalışan, gençlik kavramından gençlik edebiyatına, dünyadaki ve Türkiye’deki durumu akademik çalışmalarıyla yorumlayan bir isim. Biz de Prof. Dr. Üstten ile gençlik edebiyatı meselesini farklı bağlamlarıyla masaya yatırdık.

Bugün ergenlik yaşının değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Peki gençlik dediğimiz dönem hangi yaşları kapsıyor?

Ergenlik ve gençlik kavramları birbirinin yerine kullanılsa da esasında gençlik, ergenlik dönemini de kapsayan bir süreç olarak değerlendirilmelidir.

Bazı kaynaklarda ergenliğe geçiş sürecinin 10- 15, bazılarında ise 13-22 yaşları arası olduğu belirtilir. UNESCO, bu dönemi 15-25 yaşları arasında gösterirken Birleşmiş Milletler’in standart tanımında 15 ile 24 yaşları arasındaki kişiler gençtir. Ancak gençlerin yasal statüsü evlilik, seçme ve seçilme hakkı, askerlik yaşı, yasal olarak reşit olma gibi unsurlara bağlı olarak ülkeden ülkeye farklılık gösterir. Ortaöğretim öğrencileri13 yaş ve üstü, ilk gençlik çağı içerisinde yer alır. Dolayısıyla gençlik dönemini 13 yaştan itibaren ilk gençlik, gençlik ve genç yetişkinlik çağı olmak üzere üç şekilde sınıflandırabiliriz.

Gençlerin nasıl bir söz dağarcığı olduğunu biliyor muyuz? “Söz varlığı” araştırmalarımız ne durumda?

Gençlik kitaplarında, biçim açısından belirli bir standart belirlenmiş olmasına rağmen, söz varlığı ile ilgili çalışmalar yetersiz. Aynı zamanda ülkemizde yapılan araştırmalarla yabancı ülkelerde yapılanlar arasında tutarsızlıklar görülmektedir. Söz varlığı alanındaki en büyük eksiklik, yaş gruplarına göre ve dinleme, konuşma ve yazma düzeyinde aktif ve pasif söz varlığı araştırmalarının yapılmaması. Sınıf seviyelerine göre hazırlanmış kelime, deyim ve atasözü listelerimizin olmaması ve öncelikli kelimelerin tespit edilmesindeki ölçütlerin belirsizliği de ders ve okuma kitaplarında kullanılan kelimelerin seçimini yazarın bilgi ve deneyimine bırakıyor. Bu nedenle öğrencilerin söz varlığı; yazarın belirlediği, tercih ettiği ve kendi söz varlığındaki kelimeler ile sınırlı kalıyor. Maalesef bu konudaki çalışmaları da çok geriden takip ediyoruz. 2005 yılında Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı ders programlarının çalışmaları sırasında bu eksiklik daha da hissedilmiş ve bir an önce çalışmalara başlanılması tavsiye edilmişti. Ancak bu konudaki tezler dışında ciddi bir çalışma yapılmadı. Dahası “100 Temel Eser” kapsamında yer alan kitapların çocuk ve gençlerin söz varlığı, kitaplarda bulunması gereken iç ve dış yapı özellikleri dikkate alınmadan birçok yayınevi tarafından bilinçsizce yayımlanması bu konuyu daha da çıkmaza sürükledi. Bu kitapların edebî kaygıdan uzak, tamamen pazarlama amaçlı sunulması, çocuk ve gençlik edebiyatı yayıncılığını çıkar amaçlı bir sektör hâline dönüştürdü. Bu durumun sona ermesi için öncelikle söz varlığına yönelik araştırmaların, sistemli ve kademeli bir şekilde yapılması gerekiyor. Bundan ancak beş yıl önce Söz Varlığı Projesi başladı ve bildiğim kadarıyla hâlen devam ediyor. Veriler açıklandığında bundan sonraki yayın süreçlerinde çocuk ve gençlik edebiyatı yazarları için yol gösterici olacağına inanıyorum.

Bu noktada “gençlik edebiyatı” nedir, diye sormak isteriz. Edebiyat mıdır, yoksa gençlik için bir edebiyat üretilmeli midir?

Maalesef gençlik edebiyatı, çocuk ve gençlik edebiyatı” başlığı altında sadece çocuk edebiyatından söz edilen bir yerde duruyor. İncelenen konular ve konuşulan meseleler ilk gençlik döneminden ileri gidemiyor. Bu nedenle gençlik edebiyatının henüz hak ettiği ilgiyi görmediğini düşünüyorum. Bunun tek bir nedeni yok elbette.

Kimi yazarlar, gençlerin kullandıkları dil ve ifadelerle yazılan eserleri gençlik edebiyatı olarak kabul ederken kimi yazarlar da edebiyatta bu tür ayrımlar yapılmadan gençlik edebiyatının genel edebiyatın içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Onlara göre böyle bir alana ihtiyaç bulunmamakta. Edebiyatı sadece “edebiyat” olarak değerlendirmek gerektiği, bunun farklı yaş gruplarına göre tasnif edilemeyeceği görüşündeler. Gençler için hangi eserlerin uygun ve faydalı olacağı konusunda da farklı görüşler var. Bir grup, kitapları içerdiği konular itibarıyla tehlikeli ve değersiz bulurken başka bir grup sadece “tarihî mesajlar içeren, dil ve anlatım yönünden örnek teşkil eden” kitapları uygun görüyor. Eğitsel yönü olan veya eğlendiren, merak uyandıran kitaplar da başka bir kategoriyi oluşturuyor. Böyle olunca gençler kendilerine hitap etmeyen kitaplarla baş başa kalıyor. Bunda gençlik algısının yeterince oluşmaması etkili. Gençler nelerden hoşlanıyor, hangi konulara ilgi duyuyor? Zihinsel ve psikolojik gelişimlerine uygun eserler hangileri? Bu sorular sorulmadığı ve bunlara cevap verilmediği sürece gençlik edebiyatının kendine bir yer edinmesi zor görünüyor.

Dede Korkut Hikâyeleri ile başlayan sözlü edebiyat örnekleri arasında gençlere hitap edenler olmasına karşılık 19. yüzyılın sonuna kadar edebiyatımızda çocuk ve genç ayrımına gidilmez.
Dede Korkut Hikâyeleri ile başlayan sözlü edebiyat örnekleri arasında gençlere hitap edenler olmasına karşılık 19. yüzyılın sonuna kadar edebiyatımızda çocuk ve genç ayrımına gidilmez.

Gençlik edebiyatına ait eserlerin özellikleri konusunda ortak bir görüş olmayışı, gençlerin ne hissettiklerini ve ne istediklerini daha da önemli hâle getiriyor. Esasen gençlik edebiyatı, metnin içeriğinin yanında kelime seçimi, görsel unsurlar, baskı kalitesi gibi pek çok unsurun bir arada ele alınmasını gerektiren özel bir alandır. Metinlerin gençlerin zihinsel ve psikolojik gelişimlerine, ilgi ve ihtiyaçlarına uygun olması; bunların alanında uzman kişiler tarafından yazılması gerekir. “Bir metni gençlik edebiyatı ürünü yapan nedir?” veya “Gençlerin yazdığı metinler mi yoksa gençler için yazılmış olan metinler mi bu edebiyatı meydana getirir?” diye düşündüğümüzde önceliğimiz, gençlerin düşünce yapısını olumsuz etkileyecek unsurları en aza indiren, olumluların sayısını artıran ve bu dönemi sağlıklı bir şekilde atlatabilmelerini sağlayan metinler olmalıdır.

Ortaokullarda ve liselerde edebiyat denildiği zaman genellikle yetişkinlerin edebiyatı anlaşılır. İlköğretim çağının sonu, öğrencilerin yetişkinlere yönelik yazılmış, kendi yaş seviyelerinin üstündeki kitapları okumaya başladıkları dönemdir. Bu geçişin nedeni, gençler için yazılmış eserlerin sayısının azlığı ve gerçekte onları yeterince kuşatmamasıdır. Ancak gençlik edebiyatının çocuk edebiyatı ve yetişkin edebiyatı arasında bir köprü vazifesi gördüğü muhakkaktır. Gençlerin kişiliklerini geliştirecek, onlara sağlıklı ilişkiler kurma konusunda yol gösterecek, suçun veya kural dışı davranışların yaratacağı olumsuzlukları yansıtacak uyarıcı metinlerle karşılaşmaları gerekir. Bu nedenle edebiyatımızın önemli eserlerini de kapsayacak şekilde gençler için bir edebiyat gereklidir. Bunların arasında gençlerin yazdıkları eserleri de saymak gerekir.

  • Gerekir çünkü bir eserin edebî değerini ve gençler için uygunluğunu belirleyen ölçütler yetişkinler tarafından geliştirilse de kitapların kendilerine ne derece hitap ettiğine karar verenler gençlerdir.

Gençlik edebiyatının temel unsurları nedir? Diğer türlerden ayırt edici özellikleri var mıdır?

Gençlik romanları, bir bakıma ergen karakterlerin psikolojik, fiziksel, sosyal değişimlerini işler.
Gençlik romanları, bir bakıma ergen karakterlerin psikolojik, fiziksel, sosyal değişimlerini işler.

Gençlik edebiyatı, edebî değeri olan ve gençlere yönelik eserlerdir. Gençlik edebiyatının eserleri içerik ve kurgu açısından çocuk ile yetişkin edebiyatı eserlerinden ayrılır. Gençlik edebiyatı eserleri kahramanı, ilk dönem hedef kitlesine göre düşünüldüğünde çocukluktan ergenliğe adım atmış bir kişidir. Bu kahraman, büyüme yolunda önemli adımlar atar ve karşılaştığı zorluklarla baş etmeyi öğrendiğine dair kanıtlar sunar. Gençlik romanları, bir bakıma ergen karakterlerin psikolojik, fiziksel, sosyal değişimlerini işler. Gençleri yönlendiren kişiler, aile ve diğer yetişkinlerin dışında daha çok akranlarıdır. Olayların geçtiği mekân, genellikle okul veya ev çevresidir. Uzun ve detaylı tasvirlerden kaçınılır, diyaloglar ve komik ifadelere yer verilir. Bu yaş grubu bireyler kendilerine nasihat edilmesinden hoşlanmazlar, dolayısıyla yazıda verilmek istenen mesaj doğrudan okuyucuya söylenmez; okuyucunun kendisinin bunu algılaması sağlanır. Bir önceki döneme göre olaylar daha karmaşık, karakter sayısı da fazladır. Ancak romanların çoğu bölümler şeklinde olmaktan ziyade, bütünsel bir ilerleyiş içindedir. Kişinin kendini tanıması ve kendi yaşam sorumluluğunu üzerine alması en sık işlenen temalardır. Karakterler; ebeveynlerin boşanmasını veya ölümlerini kabul etme; karşı cinsle arkadaşlık, alkol ya da uyuşturucu kullanımı ve ahlaki ikilemler gibi sorunlara çözüm bulmak için çabalarlar. Çocuk edebiyatında olduğu gibi kötü ve karamsar olaylar yaşansa bile, olaylar mutlu sonla biter.

Gençlik edebiyatının Amerika ve İngiltere’nin öncülüğünde geliştiği söylenebilir.
Gençlik edebiyatının Amerika ve İngiltere’nin öncülüğünde geliştiği söylenebilir.

Bu yönleriyle gençlik edebiyatı eserleri, ilköğretim sürecinden sonra kendine farklı eserler arayan öğrenciler için daha fazla seçenek sunar. Gençler, yetişkinlerin tecrübe ve olgunluğuna erişmemiş bireyler olarak tanımadıkları bir dünyayı anlatan ve o yaş grubunun diliyle yazılmış eserleri, kendi yaş seviyelerine uygun, ilgi duydukları konularda yazılmış eserler kadar anlayamazlar. Sonuç itibarıyla başarılı bir gençlik romanı, gençlerin yaşadıkları çevreye, onların yaşamlarına dokunabilen eserdir.

18. yüzyıldan önce gençler için sadece dinî ve eğitim kitapları yazıldı

Dünyadaki genel literatüre baktığımızda gençlik edebiyatının ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını görebiliyor muyuz?

19. yüzyılda doğrudan gençlik edebiyatı kitapları yazılmamasına rağmen o dönemde yazılmış bazı romanlar gençlik edebiyatı eserleri olarak adlandırılmaktadır.
19. yüzyılda doğrudan gençlik edebiyatı kitapları yazılmamasına rağmen o dönemde yazılmış bazı romanlar gençlik edebiyatı eserleri olarak adlandırılmaktadır.

Gençlik edebiyatı, literatürde elli yıllık bir geçmişi olmakla birlikte çok daha öncesine uzanan bir süreci kapsar. Dünya gençlik edebiyatı önceleri dogmatik, gençlere yönelik otoriter bir yaklaşımın benimsendiği, cinsiyet ayrımının yapıldığı ve gençlere din ve ahlak öğretiminin ön planda olduğu dönemle başlar. Bu dönem kitaplarını Hristiyanlık menkıbeleri ve ders verici romanlar oluşturur. Daha sonraki dönemde gençlik ve gençlik psikolojisini, gençlik sorunlarını, ahlaki yozlaşmayı ve yetişkin dünyasından uzak ve kopuk bir dünyayı yansıtır. Batı Avrupa’da 18. yüzyıldan önce çocuk ve gençler için yazılan edebiyat ürünleri, dinî eserler ve okul kitaplarıdır ancak bu tarihten sonraki dönemde çocukları eğlendirmek amacıyla da kitaplar yazılmaya başlanır. Gençlik edebiyatının Amerika ve İngiltere’nin öncülüğünde geliştiği söylenebilir. 19. yüzyılda kütüphanelerde yapılan gençlik etkinlikleri, halk ve okul kütüphanelerinin artmasını sağlar. Aynı zamanda gençler için yazılan eserlerin de sayısında artış görülür.

Gençlik edebiyatının farkına varılması 1920’li yıllarda netlik kazanır çünkü bu yıllar gençliğin ayrı bir nesil olduğunun kabul edildiği dönemdir.

19. yüzyılda doğrudan gençlik edebiyatı kitapları yazılmamasına rağmen o dönemde yazılmış bazı romanlar gençlik edebiyatı eserleri olarak adlandırılmaktadır. Fransa ve Almanya’da ise gençlik edebiyatı Voltaire (Candide) ve Goethe (Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları) ile başlar.

  • Tanpınar’ı lise çağındaki bir gencin okuyabileceği şekilde sunarak onun üniversite yıllarında tekrar okunmasını sağlayabiliriz.
  • Gençlik edebiyatı çalışmalarının en köklü ve gelişmiş olduğu ülkelerin başında Almanya gelir. Doksanlı yıllarda başlayan gençlik edebiyatı tartışmalarında, Goethe’nin Genç Werther’in Acıları (1774) ve Karl Philipp Moritz’in Anton Reiser’inin (1785) bu alanın ilk ve klasik nitelikteki eserleri olduğu görüşü ağırlık kazanır.
  • Louisa May Alcott.
  • Amerika’da gençlik edebiyatının Louisa May Alcott’un Küçük Kadınlar (1871) adlı eseri ile başladığı belirtilse de bu tarihten daha önce yazılmış kitaplar, gençlik edebiyatının başlangıcını oluşturur. 1812’de Johann David Wyss’ın yazdığı ve Robinson Crusoe’dan etkilendiği İsviçreli Robinsonlar, Walter Scott’ın 1814’te yayımladığı Waverley; 1838 tarihli Charles Dickens’ın suçluları ve onların sefil hayatlarını canlandırdığı, aynı zamanda çocuk işçiliğine dikkat çektiği sosyal romanı Oliver Twist;
  • Alexander Dumas’nın 1844 tarihli umut, merhamet ve adalet gibi duyguların etrafında kurgulanan romanı Monte Cristo Dükü.
  • Alexander Dumas’nın 1844 tarihli umut, merhamet ve adalet gibi duyguların etrafında kurgulanan romanı Monte Cristo Dükü; Thomas Hughes’un 1857’de yayımlanan, erkek çocuklarının gittiği rugby okulunda geçen Tom Brown’nun Okul Günleri; bildungs (oluşum) roman olarak da tanımlanan Pis isimli kimsesiz çocuğun büyüme ve kişisel gelişim sürecinde gelişen olayların anlatıldığı Charles Dickens’ın Büyük Umutlar, Lewis Carroll’ın 1868’de tavşan deliğine düşerek fantastik bir dünyaya giren Alice’in başından geçen maceralarını konu edinen Alice Harikalar Diyarında adlı romanı gençlik edebiyatının ilk dönem eserlerini oluşturur.

Gençlik edebiyatı ürünlerinin anlamsız olduğunun düşünüldüğü dönemde, gençlik ve edebiyat kelimelerinin yan yana gelmesinin bir tezat oluşturacağı görüşü Catcher in the Eye (Gönülçelen veya Çavdar Tarlasında Çocuklar) ve Outsiders romanlarının yayımlanmasıyla yeni bir bakış açısı kazanır. J. D. Salinger’in Çavdar Tarlasında Çocuklar ve William Golding’in Lord of the Flies (Sineklerin Efendisi) adlı romanları yetişkinler için yazılmış olmasına rağmen genç okuyucuların ilgisini çekmeyi başarır. 1884 ve 1950 döneminin, Twain ve Salinger gibi “edebî ölümsüzlük pasaportunu kazanmış iki genç yolcunun söyleyiş ve üslubunu” yansıttığı belirtilir.

1963’te Sylvia Plath’ın yazdığı yarı otobiyografik romanı The Bell Jar (Sırça Fanus).
1963’te Sylvia Plath’ın yazdığı yarı otobiyografik romanı The Bell Jar (Sırça Fanus).

1960’lar gençlik edebiyatında gerçekçi kurgunun ortaya çıkış dönemidir. 1963’te Sylvia Plath’ın yazdığı yarı otobiyografik romanı The Bell Jar (Sırça Fanus) üniversiteli bir gencin bunalımını anlatmaktadır. Kendi hayatından izler taşıması sebebiyle annesi ve eşi tarafından 1971 yılına kadar yayımlanması engellenmiştir. 1970’lerden 1980’lerin ortalarını kapsayan dönem, gençlik edebiyatının altın yıllarıdır çünkü bu dönemde gençlik edebiyatı, çocuk ve yetişkin edebiyatından farklı bir alan olarak edebiyatta kendi özel yerini bulmuştur. 1980’den sonra tecavüz, intihar, aile kaybı ve ölüm temalı pek çok gençlik edebiyatı kitabı yayımlanır. Gençler kendi yaşadıkları bu tarz olaylara benzer hikâyelerin anlatıldığı kitapları daha çok tercih ederler. Bu dönemde nitelikten çok basılan kitap sayısı önem kazanmıştır. Ancak 1990’lı yıllar gençlik edebiyatının yeniden inşasının başladığı dönem olur. Eğitimli ve olgun gençlerin sayısının artmasıyla son yirmi yılda daha iyi yazılmış, daha ciddi genç yetişkin kitapları yayımlanır.

Klasik Türk edebiyatında nasihat etme ve yol gösterme teması öne çıkıyor

Klasik Türk edebiyatında “gençlik edebiyatı” kavramı var mı?

Dede Korkut Hikâyeleri ile başlayan sözlü edebiyat örnekleri arasında gençlere hitap edenler olmasına karşılık 19. yüzyılın sonuna kadar edebiyatımızda çocuk ve genç ayrımına gidilmez.
Dede Korkut Hikâyeleri ile başlayan sözlü edebiyat örnekleri arasında gençlere hitap edenler olmasına karşılık 19. yüzyılın sonuna kadar edebiyatımızda çocuk ve genç ayrımına gidilmez.

Bu dönem edebiyatında, gençlik edebiyatı kavramından söz edemiyoruz. Hatta 19. yüzyıla kadar doğrudan çocuk ve gençler için yazılmış eserlere rastlanmaz. Dede Korkut Hikâyeleri ile başlayan sözlü edebiyat örnekleri arasında gençlere hitap edenler olmasına karşılık 19. yüzyılın sonuna kadar edebiyatımızda çocuk ve genç ayrımına gidilmez. Çocuk ve gençten bahseden eserlerde de nasihat etme ve yol gösterme dışında gençlik dönemine özgü çalışmalara rastlanmaz. Bu nedenle yakın döneme kadar gençlik edebiyatı eserleri olarak göstereceğimiz örnekler, konusu gençler olan veya gençlerin de okuyabileceğini düşündüğümüz eserlerdir. Nasihat-nâme veya pend-nâme olarak bilinen iyiyi, doğruyu göstermek, topluma ve devlete yararlı bireyler yetiştirmek amacıyla yazılan manzum veya mensur eserler çocuk yetiştirirken anne babanın ve çocuğun neler yapması gerektiğinden de bahseder.

Örneğin 11. yüzyılda Yusuf Has Hâcib tarafından kaleme alınan ahlak ve siyaset eseri Kutadgu Bilig’de öğütler yer alır. 11. yüzyıl ahlak ve siyaset kitaplarından olan Kabus-nâme ise Keykâvus tarafından oğlu Geylanşah için yazılmıştır. Eserinde kız ve erkek çocuklarının yetiştirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususlardan bahseder. 17. yüzyılda ise Nâbî’nin İslam ahlakını ve başarılı olma yollarını öğretmek amacıyla oğlu Ebu’l-Hayr Mehmet Çelebi adına yazdığı Hayriyye, gençlere dikkat çeken ilk eserlerden biri olma özelliği taşımaktadır. Nâbî’nin oğlundan hareketle tüm gençliğe nasihat etmesi, gençlere dikkat çekmesi ve bu kitabın medreselerde ders kitabı olarak okutulması önemlidir. 18. yüzyıl şairlerinden Sümbülzâde Vehbi de Lutfiyye adlı manzum eserini oğlu Lutfi için yazmıştır. Lutfiyye, hayatta başarılı olmak için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine değinmekte ve tüm gençlerin eğitilmesini amaçlamaktadır. Bu nasihatnameler, çocuk edebiyatı içinde yer alan, ancak gençlere dikkat çeken ilk eserler olması bakımından gençlik edebiyatı alanına dâhil edilmesi gereken önemli eserlerdir.

Temel eserler her yaş seviyesinde yapılandırılmalı

Bugün gençlerin okuması istenen eserlerin bir kısmını da klasikler oluşturuyor. Peki örneğin Ahmet Hamdi Tanpınar’ı lise çağındaki bir çocuk okumalı mı?

Klasik eserler, ait olduğu milletin edebiyatının temel taşlarıdır. Bu nedenle gençlik edebiyatının bir ayağını da edebî metinler oluşturur. Türk Dili ve Edebiyatı dersinin temel amaçları arasında da dil ve edebiyat eğitiminde dil-kültür ilişkisini kurarak öğrencileri edebî zevk ve estetik değerler taşıyan metinlerle karşılaştırma vardır. Kendini sözlü ve yazılı olarak doğru ve güzel ifade edebilen bireylerin yetiştirilmesinin yanı sıra Türkçenin zemin metinlerinden haberdar olmaları, bu metinlerdeki dil zevkini fark etmeleri amaçlanır. Bunu gerçekleştirebilmek için Batı’da olduğu gibi eserlerin her yaş seviyesinde yapılandırılması gerektiğini düşünüyorum. Böylece Tanpınar’ı lise çağındaki bir gencin okuyabileceği şekilde sunarak onun üniversite yıllarında tekrar okunmasını sağlayabiliriz. Don Kişot’un üç farklı dönemde okunması gerektiği gibi, klasik eserler de gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde okunabilmelidir.

Tarihsel anlatılara baktığımızda yetişkinlerle gençler arasında her zaman bir çatışma olduğunu görüyoruz. Peki bugün süreç ne durumda? Yetişkinlerle gençler arasında daha derin bir çatışma olduğunu söyleyebilir miyiz? Eğer böyleyse neden daha derin bir çatışma söz konusu?

Klasik eserler, ait olduğu milletin edebiyatının temel taşlarıdır. Bu nedenle gençlik edebiyatının bir ayağını da edebî metinler oluşturur.
Klasik eserler, ait olduğu milletin edebiyatının temel taşlarıdır. Bu nedenle gençlik edebiyatının bir ayağını da edebî metinler oluşturur.

Günümüzde farklı gençlik grupları ve her grubun farklı sorunları olduğunu görüyoruz. Bu sınıflandırmada yer alan her bir gençlik grubu, kendi içinde farklı sorunlar yaşıyor. Bir grubun yaşadığı çatışma, başka bir grupta daha az görülebiliyor veya daha hafif atlatılabiliyor. Gençlerin geçmiş dönemde yaşadıkları çatışmaların benzerleri hâlen karşımıza çıksa da değişen yaşam koşullarıyla çatışmaların yönü değişiyor. Gençler, aile ve arkadaş ilişkilerindeki problemler dışında boşanma, okulu terk etme, şiddet, işsizlik, fiziksel görünüş, yeme bozuklukları, depresyon, cinsel ve duygusal istismar, erken evlilik, intihar, uyuşturucu ve alkol kullanımı gibi sıkıntılarla mücadele ediyorlar. Gelecekte de bunlara teknoloji veya toplumsal kaynaklı yeni sorunlar ekleneceği muhakkaktır. Belki sorunların, çatışmaların adı değişmeyecek ama hayat şartları, değişen toplum yapısı, giderek gençlerin dünyasından kopuyor oluşumuz bunları derinleştirecektir.

Sektörde ideoloji veya değer kaygısından çok ticari kaygılar öne çıkıyor

Gençlik edebiyatı için üretilen kitaplar gençlere göre mi yazılıyor, yoksa yetişkinlerin gençlerde olmasını istediği vasıflardan, değerlerden yola çıkarak mı yazılıyor?

Toplumda yaşla belirlenen gençlik dışında bir de oluşturulmak istenen gençlik imgesi vardır. Bu gençlik imgesi; kültürel, dinî ve sosyolojik yapıyla baskıcı bir eğitim anlayışının etkisinde oluşur. Böylece belirlenmiş kurallarla eğitilmek istenen ancak toplumda ayrı bir birey olarak görülmeyen gençlik tipi ortaya çıkar.

Bunun sonucunda bu: Gençlik tipine göre farklı türlerde ideolojik yaklaşımlar içeren kitaplar yazılmıştır. Bu eserlerde doğal olarak öncelik gençlerin değil, yetişkinlerin düşünceleridir.

Yazarlar, gençlerin sorunlarını ele alırken bile kendi görüş ve anlayışlarını yansıtan, gençleri de bu görüşlerle yönlendirme amacı taşıyan eserler kaleme almışlar. Günümüzde ise gençlik edebiyatının bir sektör hâline dönüştürülmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu kitaplarda ideoloji veya değer kaygısından çok ticari kaygıların öne çıktığı muhakkak.

Yeraltı edebiyatı, edebiyatın karanlık yüzü

Özellikle 1990’dan sonra fantastik edebiyatın yükseldiğini görüyoruz. Bugün de oldukça tercih edilen bir tür. Dünden bugüne nasıl bir tür silsilesi söz konusu? Bugün hangi türler tercih ediliyor?

Günümüzde ise gençlik edebiyatının bir sektör hâline dönüştürülmeye çalışıldığını görüyoruz.
Günümüzde ise gençlik edebiyatının bir sektör hâline dönüştürülmeye çalışıldığını görüyoruz.

1990’lı yıllarda gençlik edebiyatı yeniden inşa edilirken kitap yazarlarının ve yayınevlerinin geleneksel içerik, yaş sınırı ve romanların biçimlerine itiraz etmeleri değişimin ortaya çıkmasında etkili olur. J. K. Rowling’in Harry Potter serisiyle gençlerin fantastik kitaplara ilgisi artar ve o kitaplardaki karakterleri örnek almaya başlarlar. Ancak bu dönem fantastik dünyayı öne çıkarırken yetişkin yazarlar, gençlerin bu tarza duydukları ilgiyi ticarete dönüştürmeye çalışarak yeni bir sektör oluştururlar. Bu da genellikle çeviri eserler vasıtasıyla popüler hâle gelen fantastik türü öne çıkarma çabalarıyla devam ediyor. Bir taraftan da isyan, suskunluğunu bozma, birçok kimsenin dile getirmek istemeği veya getiremediği konuları işleyen yeraltı edebiyatı gençler arasında ilgi görüyor. Bu kitaplar, alkolizmi ve cinselliği işleyen, derininde sadizm düşüncesinin yer aldığı dışa vurum edebiyatıdır. Bu eserlerde millî ve manevi değerler yerine edebiyatın karanlık yüzü ele alınıyor.

Hangi türde olursa olsun gençlerin zihnini, ruh dünyalarını güzelleştirecek ve onlara dil bilinci aşılayacak metinlerin yayımlanması en büyük dileğimiz.
Hangi türde olursa olsun gençlerin zihnini, ruh dünyalarını güzelleştirecek ve onlara dil bilinci aşılayacak metinlerin yayımlanması en büyük dileğimiz.

Bunun dışında yığın romanı veya bayağı roman dediğimiz trivial roman, edebiyat ve sanat değerinden yoksun piyasa romanları olarak ayrı bir sektör. Bu romanların temel hedefi, okuyucuyu eğlendirmek ve keyifli zaman geçirmelerini sağlamak. Kolay okunması sebebiyle daha çok tercih ediliyor. Diğer taraftan gelişen teknoloji, gençlere yetişkin müdahalesi olmadan internet aracılığı ile okudukları kitaplar hakkında konuşma ve birbirlerine tavsiyelerde bulunma fırsatı veriyor. Wattpad gibi dijital ortamlar bu ihtiyacın sonucunda ortaya çıktı ve gençler tarafından ilgiyle karşılandı. Burada gençlerin her türde, her konuda kitaplar yazdığını görüyoruz.

Aslında günümüzde türler iç içe geçmiş durumda, türler arasındaki farkları net bir şekilde söyleyemiyoruz. Buna bağlı olarak önümüzdeki yıllarda, fantastik dünyalardan bahseden ancak farklı türlerin birbirine geçtiği dijital kitapların sayıca çoğalması şaşırtıcı olmayacaktır. Hangi türde olursa olsun gençlerin zihnini, ruh dünyalarını güzelleştirecek ve onlara dil bilinci aşılayacak metinlerin yayımlanması en büyük dileğimiz.