Ol'anlar- Seul/ Priştine/ İstanbul

Seul (Güney Kore)
Seul (Güney Kore)

Seul (Güney Kore)

Dağ, ağaç ve ev! Nazarlara meşk bahşeden teslis! Dağın katılığını yumuşatır bu tesliste ağaçlar; renksize renk, cansıza can verir; ev ise dağdan ve ağaçtan aldığını tekrar sunar onlara: insan zevkinde, akıl ışığında telvine uğramış yepyeni nesneler halinde... Dağın ve ağacın ilahi ahengine, insan eliyle evce eklenen hendese hüsnün hasını üretir böylece.

Dağdan yansıyan celal, ağacın yapraklarında kırılan ışığın, ışınlaşan acziyet duası karşılığında cemali kendine vekil kılar ve böylece, nazarın zapt ettiğini inkar edemeyen akıl, parmaklardaki gözlerin görüşüne gıpta ederek onun cemal ile eylediğini, insanın kulluğuna kefaletle celale arz eder. Kimileri zanaat der buna, kimileri sanat der.

Priştine (Kosova)

Yeryüzünü, dokuzuncu sıradaki ay feleğinin altında, “ay altı felek” namıyla konumlandıran İbn Sînâ, burası için de nebatî, hayvanî, insanî olmak üzere üç nefs belirler ve der ki, “Hayvanî nefse aynı zamanda ‘gazabî nefs’ dahi derler. Bunun da vazifesi intikam, riyaset, galebe ve izdivaç arzularını yaşatmaktır.”

Ev kozmolojiye, insan sırra bitişir böylece.
Ev kozmolojiye, insan sırra bitişir böylece.

Ay altı felek denî dünya olmakla topraktır; sureti alçaklığına, alçaklığı suretine bitişiktir. Bundandır ki, gazabî nefsin sahipleri, celale muhatap olmanın korkusuyla, cemale müekkeliyetin yolunu, önce yer-yüzüne bitiştirdiği ev’de arar. Dolayısıyla, ağacın arkasına saklamaya çalışır kendi saklanma mekanını veya tezyinattan imdat arar çoğu zaman onun görünürlüğünü göstermemek için. Ev kozmolojiye, insan sırra bitişir böylece.

İstanbul

Maske ustasıdır mevsimler; dört dönemde binlerce renkle, yüzlerce çizgi çizerek değiştirirler evlerin suretlerini. Örneğin şimdi erguvan meşreptir evin sureti. Az vakit sonra laleler renk verecektir, evin sıcaktan kavrulan ahşabına. Sonra ortancalar gelecektir, kendi içine kapanarak kıvrım kıvrım, nazarlara açılmanın nazıyla.

 Ardından manolyalar patlayacaktır, rayihalarını rüzgarla nikahlamak için.
Ardından manolyalar patlayacaktır, rayihalarını rüzgarla nikahlamak için.

Ve sonbahar yeni bir maske; kış maskesi ölümün yürüyüşünden bir nişane, yaz bir diğer maskenin yazgısına amade...

Dışta suretten surete geçen evin, içte an be an değişen halleri, maske ustası mevsimlerden bir ima, semadan bir yansıma... Ağlayan sabinin, üzülen annenin, hayallerinde hayat ile cengini sürdüren babanın kalpleri de ondan misal.